YEDİNCİ Kısım: AFYON hayatı-4
Eklenme: 12/17/2024 12:00:00 AM

O numunelerden ltif bir muhavere: Benim tevkif kğıdımda sebep emniyeti ihll suçu yazıldığından, ben daha o pusulayı görmeden müddeiumuma dedim: Seni geçen gece gıybet ettim. Emniyet müdürü hesabına beni konuşturan bir polise, Eğer bin müddeiumum ve bin emniyet müdürü kadar bu memlekette emniyet-i umumiyeye hizmet etmemişsem-üç defa-Allah beni kahretsin dedim.

Sonra, bu sırada, bu soğukta, en ziyade istirahate ve üşümemeye ve dünyayı düşünmemeye muhtaç olduğum bir hengmda, garazı ve kastı ihsas eder bir tarzda, beni bu tahammülün fevkinde bu tehcir ve tecrit ve tevkif ve tazyike sevk edenlere, fevkalde iğbirar ve kızmak geldi. Bir inyet, imdada yetişti. Mnen kalbe ihtar edildi ki:

İnsanların sana ettikleri ayn-ı zulümlerinde, ayn-ı adalet olan kader-i İlhnin büyük bir hissesi var.

Ve bu hapiste yiyecek rızkın var; o rızkın seni buraya çağırdı. Ona karşı rıza ve teslim ile mukabele lzım.

Hikmet ve rahmet-i Rabbniyenin dahi büyük bir hissesi var ki, bu hapistekileri nurlandırmak ve teselli vermek ve size sevap kazandırmaktır. Bu hisseye karşı, sabır içinde binler şükretmek lzımdır.

Hem senin nefsinin bilmediğin kusurlarıyla onda bir hissesi var. O hisseye karşı istiğfar ve tevbe ile, nefsine Bu tokada müstehak oldun demelisin.

Hem gizli düşmanların desiseleriyle bazı safdil ve vehham memurları iğfal ile o zulme sevk etmek cihetiyle, onların da bir hissesi var. Ona karşı Risale-i Nurun o münafıklara vurduğu dehşetli mnev tokatlar, senin intikamını onlardan almış. O, onlara yeter.

En son hisse, bilfiil vasıta olan resm memurlardır. Bu hisseye karşı, onların Nurlara tenkit niyetiyle bakmalarında, ister istemez, şüphesiz, iman cihetinde istifadelerinin hatırı için Öfkelerini yutanlar ve insanları affedenler... düsturuyla onları affetmek bir ulüvvücenaplıktır.

Ben de bu hakikatli ihtardan keml-i ferah ve şükürle, bu yeni medrese-i Yusufiyede durmaya, hatt aleyhimde olanlara yardım etmek için, kendime mucib-i ceza, zararsız bir suç yapmaya karar verdim. Hem benim gibi yetmiş beş yaşında ve alkasız ve dünyada sevdiği dostlarından, yetmişten ancak hayatta beşi kalmış ve onun vazife-i Nuriyesini görecek yetmiş bin Nur nüshaları bki kalıp serbest geziyorlar ve bir dile bedel binler dil ile hizmet-i imaniyeyi yapacak kardeşleri, vrisleri bulunan benim gibi bir adama, kabir bu hapisten yüz derece ziyade hayırlıdır. Ve bu hapis dahi, haricinde hürriyetsiz tahakkümler altındaki serbestiyetten yüz derece daha rahat, daha faidelidir. çünkü, haricinde, tek başıyla yüzer alkadar memurların tahakkümlerini çekmeye mukabil, hapiste yüzer mahpuslarla beraber, yalnız müdür ve başgardiyan gibi bir iki ztın, maslahata binaen hafif tahakkümlerini çekmeye mecbur olur. Ona mukabil, hapiste çok dostlardan kardeşne taltifler, teselliler görür. Hem İslmiyet şefkati ve insaniyet fıtratı bu vaziyette ihtiyarlara merhamete gelmesi, hapis zahmetini rahmete çeviriyor diye, hapse razı oldum.

Bu üçüncü mahkemeye geldiğim sırada, zaafiyet ve ihtiyarlık ve rahatsızlıktan ayakta durmaya sıkıldığımdan, mahkeme kapısının haricinde, bir iskemlede oturdum. Birden bir hkim geldi, hiddet etti, Neden ayakta beklemiyor? ihanetkrne dedi. Ben de ihtiyarlık cihetinden bu merhametsizliğe kızdım. Birden baktım, pek çok Müslümanlar, keml-i şefkat ve uhuvvetle, merhametkrne bakıp etrafımızda toplanmışlar, dağılmıyorlar. Birden iki hakikat ihtar edildi:

Birincisi: Benim ve Nurların gizli düşmanlarımız, benim istemediğim hakkımdaki teveccüh-ü mmeyi kırmakla Nurun fütuhatına sed çekilir diye, bazı safdil resm memurları kandırıp, şahsımı millet nazarında çürütmek fikriyle, ihanetkrne böyle muameleye sevk etmişler. Buna karşı inyet-i İlhiye, Nurların iman hizmetine mukabil, bir ikram olarak, o birtek adamın ihanetine bedel bu yüz adama bak, hizmetinizi takdirle şefkatkrne, acıyarak, alkadarne sizi istikbal ve teşy ediyorlar. Hatt, ikinci gün, ben müstantık dairesinde müddeiumumun suallerine cevap verirken, hükmet avlusunda, mahkeme pencerelerine karşı bin kadar ahali keml-i alka ile toplanıp lisan-ı hal ile Bunları sıkmayınız dediklerini, vaziyetleriyle ifade ediyorlar gibi göründüler. Polisler onları dağıtamıyordular. Kalbime ihtar edildi ki: Bu ahali, bu tehlikeli asırda tam bir teselli ve söndürülmez bir nur ve kuvvetli bir iman ve saadet-i bkiyeye bir doğru müjde istiyorlar ve fıtraten arıyorlar ve Nur Risalelerinde aradıkları bulunuyor diye işitmişler ki, benim ehemmiyetsiz şahsıma, imana bir parça hizmetkrlığım için, haddimden çok ziyade iltifat gösteriyorlar.

İkinci hakikat: Emniyeti ihll vehmiyle bize ihanet etmek ve teveccüh-ü mmeyi kırmak kastıyla tahkirkrne, aldanmış mahdut adamların bed muamelelerine mukabil, hadsiz ehl-i hakikatin ve nesl-i tinin takdirkrne alkışlamaları var diye ihtar edildi. DEVAM EDECEK