YEDİNCİ Kısım: AFYON hayatı-6
Eklenme: 12/19/2024 12:00:00 AM

Rahmn ve Rahm olan Allahın adıyla. Ve ancak Onunla yardım dileriz.

On sekiz sene sükttan sonra mecburiyet tahtında bu istida mahkemeye ve sureti Ankaraya makamata verilmişken, tekrar vermeye mecbur olduğum iddianameye karşı itiraznamemdir.

Malm olsun ki, Kastamonuda üç defa menzilimi taharri etmek için gelen iki müddeiumum ve iki taharri komiserine ve üçüncüde polis müdürüne ve altı yedi komiser ve polislere ve Ispartada müddeiumumnin suallerine ve Denizli ve Afyon mahkemelerine karşı dediğim ayn-ı hakikat küçük bir müdafaanın hülsasıdır. Şöyle ki:

Onlara dedim: Ben, on sekiz, yirmi senedir münzev yaşıyorum. Hem Kastamonuda sekiz senedir karakol karşısında ve sair yerlerde dahi yirmi senedir daima tarassut ve nezaret altında kaç defa menzilimi taharri ettikleri halde, dünya ile, siyaset ile hiçbir tereşşuh, hiçbir emrem görülmedi. Eğer bir karışık halim olsaydı, oranın adliye ve zabıtası bilmedi veya bildi aldırmadı ise, elbette benden ziyade onlar mesuldürler. Eğer yoksa, bütün dünyada kendi hireti ile meşgul olan münzevlere ilişilmediği halde, neden bana lüzumsuz, vatan ve millet zararına bu derece ilişiyorsunuz?

Biz Risale-i Nur şakirtleri, Risale-i Nuru değil dünya cereyanlarına, belki kinata da let edemeyiz. Hem Kurn bizi siyasetten şiddetle men etmiş.

Evet, Risale-i Nurun vazifesi ise, hayat-ı ebediyeyi mahveden ve hayat-ı dünyeviyeyi de dehşetli bir zehire çeviren küfr-ü mutlaka karşı iman olan hakikatlerle gayet kat ve en mütemerrid zındık feylesofları dahi imana getiren kuvvetli burhanlarla Kurna hizmet etmektir. Onun için Risale-i Nuru hiçbir şeye let edemeyiz.

Evvel: Kurnın elmas gibi hakikatlerini, ehl-i gaflet nazarında bir propaganda-i siyaset tevehhümüyle cam parçalarına indirmemek ve o kıymettar hakikatlere ihanet etmemektir.

Sniyen: Risale-i Nurun esas mesleği olan şefkat, hak ve hakikat ve vicdan, bizleri şiddetle siyasetten ve idareye ilişmekten men etmiş. çünkü tokada ve belya müstehak ve küfr-ü mutlaka düşmüş bir iki dinsize müteallik, yedi sekiz çoluk çocuk, hasta, ihtiyar, msumlar bulunur. Musibet ve bel gelse, o bçareler dahi yanarlar. Bunun için, neticenin de huslü meşkk olduğu halde, siyaset yoluyla idare ve syişin zararına hayat-ı içtimaiyeye karışmaktan şiddetle men edilmişiz.

Slisen: Bu vatanın ve bu milletin hayat-ı içtimaiyesi bu acip zamanda anarşilikten kurtulmak için beş esas lzım ve zaruridir: Hürmet, merhamet, haramdan çekinmek, emniyet, serseriliği bırakıp itaat etmektir. Risale-i Nur hayat-ı içtimaiyeye baktığı zaman, bu beş esası kuvvetli ve kuds bir surette tesbit ve tahkim ederek, syişin temel taşını muhafaza ettiğine delil ise, bu yirmi sene zarfında Risale-i Nurun, yüz bin adamı vatan ve millete zararsız birer uzv-u nfi haline getirmesidir. Isparta ve Kastamonu vilayetleri buna şahittir. Demek Risale-i Nurun, ekseriyet-i mutlaka eczalarına ilişenler herhalde bilerek veya bilmeyerek anarşilik hesabına vatana ve millete ve hkimiyet-i İslmiyeye hıyanet ederler. Risale-i Nurun, yüz otuz risalelerinin bu vatana yüz otuz büyük faidesini ve hasenesini vehham ehl-i gafletin sath nazarlarında kusurlu tevehhüm edilen iki üç risalenin mevhum zararları çürütemez. Onları bunlarla çürüten, gayet derecede insafsız bir zalimdir...

Eğer dinsizliği bir nevi siyaset zannedip, bu hadisede bazılarının dedikleri gibi derseniz, Bu risalelerinle medeniyetimizi, keyfimizi bozuyorsun; ben de derim: Dinsiz bir millet yaşayamaz dünyaca bir umum düsturdur. Ve bilhassa küfr-ü mutlak olsa Cehennemden daha ziyade elm bir azabı dünyada dahi verdiğini, Risale-i Nurdan Gençlik Rehberi gayet kat bir surette ispat etmiş. O risale ise, şimdi resmen tab edildi.

Bir Müslüman el-iyzü billh, eğer irtidat etse, küfr-ü mutlaka düşer; bir derece yaşatan küfr-ü meşkkte kalmaz. Ecnebi dinsizleri gibi de olmaz. Ve lezzet-i hayat noktasında, mzi ve müstakbeli olmayan hayvandan yüz derece aşağı düşer. çünkü, geçmiş ve gelecek mevcudatın ölümleri ve ebed müfarakatları, onun dalleti cihetiyle, onun kalbine mütemadiyen hadsiz firakları ve elemleri yağdırıyor. Eğer iman gelse, kalbe girse, birden o hadsiz dostlar diriliyorlar. Biz ölmemişiz, mahvolmamışız lisan-ı halleriyle diyerek, o Cehennem hlet, Cennet lezzetine çevrilir.

Madem hakikat budur. Size ihtar ediyorum: Kurna dayanan Risale-i Nur ile mübareze etmeyiniz. O mağlp olmaz, bu memlekete yazık olur. O başka yere gider, yine tenvir eder. Hem eğer başımdaki saçlarım adedince başlarım bulunsa, hergün biri kesilse, hakikat-i Kurniyeye feda olan bu başı zındıkaya ve küfr-ü mutlaka eğmem ve bu hizmet-i imaniye ve nuriyeden vazgeçmem ve geçemem...

DEVAM EDECEK