JİTEM tarafından katledilen Kürt bilgesi Gazeteci Musa Anter’in katilleri aradan geçen 23 yıla rağmen halen açığa çıkarılmadı.
Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada, sanık avukatların "güvenlik" gerekçesiyle başka yere nakledilmesi talebi sonucunda dava Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi'ne nakledilirken, son olarak 16 sanıklı JİTEM ana davası ile birleştirilme kararı verildi.
Yıllardır babasının katillerinin açığa çıkarılması için mücadele veren Dicle Anter, düne kadar somut bir adımın atılmadığı davanın bir an önce aydınlatılması gerektiğini ifade etti.
Anter cinayetinin çözülmesi halinde, JİTEM davalarının birçoğunun da çözüleceğini belirten Dicle Anter, JİTEM merkezli bir kararla babasının katledildiğini söyledi. 1997'de Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı olan Kutlu Savaş'ın, "Devlet sırrı" diye tabir edilen raporlarında, "Musa Anter'in öldürülmesi bir hatadır. O bu işin felsefik yönüyle uğraşıyor" sözlerinin mahkeme tarafından sorulmamasına tepki gösteren Anter, bu tür raporlarda geçenlerin mahkemenin araştırılması gerektiğini söyledi.
'Halkın kanına girenler yargılanmadan ölüyor'
Musa Anter'in katledilmesi ile ilgili davanın sıradan bir dava olmadığının altını çizen Anter, devletin Musa Anter davasından korktuğu için suçluları adil bir şekilde yargılamadığını dile getirdi. Anter, dönemin devlet sorumlularından Kenan Evren, Süleyman Demirel gibi kişilerin öldüğünü, ancak Mehmet Ağar gibi isimlerin hayatta olduğunu hatırlatarak, “Onun da mı ölmesini bekleyeceğiz? Bu kişiler halkın kanına girmiş insanlar. Kurdukları ölüm çeteleri bellidir" diye konuştu.
Sanıklardan Hamit Yıldırım’ın yanı sıra Savaş Gevrekçi'nin tutuksuz yargılanmasının hukuk skandalı olduğunu vurgulayan Anter, dönemin JİTEM ile bağlantıları olan Ankara Emniyet Müdürü Orhan Taşanlar, Mehmet Eymür, Ali Ozansoy, Cengiz Ersever, Cahit Aydın gibi kilit isimlerinin kırmızı bültenle aranan Yeşil'le diyalogların olduğunu söyledi.
‘Anter davası bir cinayet hikâyesidir, suçlular yargılanmıyor’
Gevrekçi'nin infazcılar gurubundan haberdar olduğunu söyleyen Anter, mahkemedeki savunmasında, "Onları tanımıyorum" sözlerinin doğru olmadığını belirtti. Anter, "Davalarda geçen isimler JİTEM çalışanları. Hatta infaz yaptıkları döneme ilişkin maaş bordroları bile var. Gevrekçi koruculuk yapan biridir" dedi. Gevrekçi'nin avukatının Musa Anter davasına dair "Bu dava bir hikâyedir, senaryodur" sözlerine cevap veren Anter, "Demek ki bir suçlu çetesi var. Avukat bunu kabul ediyor. Biz de bu suçlu çeteyi çıkarmaya uğraşıyoruz. Bu çeteninin içinde Gevrekçi de var" dedi.
'Savaş Gevrekçi tutuklu yargılanmalı'
Gevrekçi'nin koruculuk yaptığı dönemde, Botaş kuyularına atılan onlarca yurttaşın olduğunu hatırlatan Anter, "Gevrekçi o dönemde koruculuk yapmış. O dönemde kimin hangi karakolda infaz edildiği biliniyor. Bu anlamada Gevrekçi yalan ifade veriyor. Gevrekçi 'Bize ihbar geldiği zaman bölgedeki köylere giderdik' diyor. Zaten, 1992-94 yılları arasın da en fazla köylerin yakılarak faili belli cinayetlerin yapıldığı dönemdir. Savaş Gevrekçi'nin tutuklu olarak yaralanması talebimiz var" dedi.
'İsim değişikliğiyle cinayetler devam ediyor'
Bölgede cinayet işleyenlerin korunduğuna dikkat çeken Anter, “Türkiye devleti birçok aydını katletti. Bu cinayetlerin çoğu da aydınlanmadı. Ülkede insanlığı seven herkes ya saf dışı bırakıldı, ya da faili meçhul cinayetlerde kurban gitti. Devletin her döneminde bir suç politikası var. Bu suçluların açığa çıkmasını istemeyen bir güç de var. Türkiye Cumhuriyeti, suçların yargılanmasından korkuyor. Her gelen hükümet bu cinayetleri çözeceğiz diyor, ama kendisi bu cinayetleri ortak oluyor. Özelikle AKP suçlulara ortaklık yaptığı için bir türlü bu suçların üstüne gitmedi. İsim değişikliğiyle cinayetler işlenmeye devam ediyor" ifadelerini kullandı.
"Güvenlik" nedeniyle davanın Ankara'ya taşınmasına da tepki gösteren Anter, "Olayın olduğu yerde, hukuk aranır. Cinayetlerin merkezi Diyarbakır'dır. Bu anlamda hukuku Ankara'dan beklemek mümkün değil. Sadece Musa Anter davası
Kaynak: Diyarbakır Söz