Artık sesi de yok!

Sur şehidinin eşi cenazede feryadı: Kendisini göremiyorduk, sesini duyuyorduk, artık sesi de yok DİYARBAKIR'ın merkez Sur İlçesi'nde PKK'lı teröristlerle çıkan çatışmalarda şehit olan 1'i teğmen 5 askerin cenazesi, düzenlenen törenle memleketlerine uğurlandı. Törende şehit Uzman Onbaşı Sercan Bulak'ın eşi Meryem Bulak, "O benim Sercan'ım olamaz, o kızını bırakamaz. Daha kızını görmedi.

Artık sesi de yok!

Kızımı babasız bıraktılar. Televizyonlarda görüyorduk 2-3 aylık bebekler için ağlıyordum. Şimdi herkes benim bebeğime ağlayacak. Kendisini göremiyorduk, telefon ediyordu geleceğim diyordu. Bari sesini duyuyorduk, artık sesi de yok" dedi.

Diyarbakır'ın 11 mahallesinde sokağa çıkma yasağı süren merkez Sur İlçesi'nde dün PKK'lı teröristlerle çıkan çatışmalar ve keskin nişancı tüfeği Kanas ile vurularak şehit olan Teğmen Recep Erdoğan, Astsubay Nusrat Atmaca, Uzman Çavuş Bekir Şimşek, Uzman Çavuş Hüseyin Şerbetçi, Uzman Onbaşı Sercan Bulak için Diyarbakır Asker Hastanesi'nde uğurlama töreni düzenlendi. Törene Diyarbakır Valisi Hüseyin Aksoy, 7'nci Kolordu Komutanı Korgeneral İbrahim Yılmaz, Cumhuriyet Başsavcısı Ramazan Solmaz, Emniyet Müdürü Adnan Taştan, askeri erkan ile şehitlerin silah arkadaşları ve yakınları katıldı.

'SERCAN'IM NEREDESİN YANIMA GEL'

5 şehidin yakınlarını kadın asker ve hemşireler teselli ederek tören alanına getirdi. Şehit yakınlarının feryatları yürek dağlarken, 2 aylık Miray adında kız çocuğu olan şehit Uzman Onbaşı Sercan Bulak'ın eşi Meryem Bulak gözyaşı dökerek, "O benim Sercan'nım olamaz. O beni bırakmaz. Kızını bırakmaz. Daha kızını görmedi. Kızımı babasız bıraktılar. Canlarımızı aldılar bizden. O benim hayatımdı, her şeyimdi. O daha kızını görmedi. Televizyonlarda izliyordum. Daha dün iki aylık küçük bebek için ağlıyordum. Şimdi herkes benim bebeğime ağlayacak. Benim canımı aldılar benden. Ben nasıl dayanayım. Hangi acıya dayanayım. Onsuzluğa mı? Miray'ın babasızlığına mı? Adını koydu gitti. Daha görmedi benim kızımı, görmedi. Daha o çok küçük, Allah'ım kızımıza bağışla dedim. Bana bağışlamasan da kızımıza bağışla dedim. Onu da çok gördün Allah'ım bize. Bir koklasaydı bir gelseydi, bir görseydi. Benim Sercan'nım olamaz. Siz güçlü olduğunuz için ben güçlüydüm diyordu. Canımı nasıl aldınız? Bizim canımız yandı. Benim kızım babasız kaldı. Baba kokusu nedir bilmiyor. Herkes çocuğunun elinde tutup gezerken benim kızım onlara bakacak. Benim babam yok diyecek. Sesiyle ayakta duruyordum.  Kendisini göremiyorduk telefon ediyordu, geleceğim diyordu. Bari sesini duyuyorduk artık sesi de yok. Sercan'nım yiğidim. Sercan'nım neredesin yanıma gel" dedi.

YAPTIKLARININ HESABINI VERECEKLER

Şehit askerlerin cenazeleri ambulanslardan alınarak katafalklara konularak öz geçmişleri okundu.  Öz geçmişlerin okunmasının ardından konuşan Yüzbaşı Mehmet Halef Çelikkollu, Türk milletinin her türlü felaket karşısında büyük bir sabır gösterdiğini belirterek, "Vatan söz konusu olduğunda hiçbir fedakarlıktan çekinmemiş gerektiğinde bu uğurda yüz binlerce şehit vermiştir.  Hukuku, insan temel hak ve özgürlüklerini eşitliği ve demokrasiyi dilinden düşürmeyen ancak devletin sunduğu tüm bu imkanlardan faydalanarak insanlığa, hukuka, demokrasi ve özgürlüğe tamamen aykırı ve ters en alçak cinayetleri işleyenler ve bu cinayetlere alkış tutanlar şunu asla unutmasınlar. Türkiye Cumhuriyeti kanunları önünde yaptıkları bu caniliklerin hesabını mutlaka vereceklerdir" dedi.

ASKERLER GÖZYAŞI DÖKÜP ELİNİ ÖPTÜ

Okunan duaların ardından şehitlerin cenazeleri alınırken, yakınları şehit tabutlarına doğru koştu. Tabutların başlarında gözyaşları döken şehit yakınlarını askerler teselli ederek uzaklaştırdı.  Şehitler daha sonra katafalktan alınarak ambulanslara konuldu.  Şehit Teğmen Recep Erdoğan'ın cenazesi Gümüşhane'ye, Astsubay Üstçavuş Nusrat Atmaca ile Uzman Çavuş Bekir Şimşek'in cenazeleri Yozgat'a, Piyade Uzman Çavuş Hüseyin Şerbetçi'nin cenazesi Hatay'a, Uzman Onbaşı Sercan Bulak'ın cenazesi de Ankara Şereflikoçhisar'a uğurlandı.

Törenden sonra şehit Astsubay Nusrat Atmaca'nın küçük kızı Ülkü Nisa Atmaca'nın elini öpmek için askerler peşinden gitti. Gözyaşı döken askerler minik Ülkü'nün elini öperek, "Yalnız değilsin" dedi.

Kaynak: Diyarbakır Söz

Çok Okunan Haberler