Diyarbakır'da Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğünün görevlendirdiği inşaat mühendislerinden oluşan hasar tespit komisyonu ekiplerinin sahadaki çalışmalarında bir de madalyonun diğer yüzü ortaya çıktı.
Ekipler, az, orta ve ağır hasarlı binaların yanı sıra hasarsız olan birçok yapının bodrum katlarının içler acısı halde olduğunu gözlemledi.
Saha ekipleri, kolon ve kirişlerin hasar alıp almadığını incelemek için girdikleri bodrumların birçoğunda elektrik tesisatı ve bir ampul olmadığı için cep telefonları ışığında inceleme yapmak zorunda kaldı.
Sağlıklı inceleme yapabilmek için projektörler kullandı. Ekipler girdikleri bodrumlarda şok manzaralarla karşılaştı.
Bodrumların tesisatların patlaması ve yağmur suyu oluklarının çürümesi nedeniyle kanalizasyon ve yağmur suyu baskınlarına maruz kaldığını, bodrumlarda gider olmadığı için de bu suların tahliye edilmediğini gözlemledi.
HER TARAF NEM, KÜF VE RUTUBET İÇİNDE
Uzmanlar, bu suların uzun yıllar boyunca bodrumlarda birikmesi nedeniyle kolon ve duvarlarda nem, küf ve rutubete yol açtığı ve haliyle kolon ve kirişlerden oluşan taşıyıcı sisteme de ciddi anlamda zarar verdiğini belirttiler.
Birçok binanın bodrum katlarında doğalgaza geçişten önce kullanılan kömürle çalışan kalorifer kazanlarının halen sökülmediği, bu kazanların çürümesi ve içinden sızan sıvıların bodrumlarda birikmesi nedeniyle binaların ciddi zarar gördüğü belirlendi.
“BODRUM BİLİNCİ GELİŞTİRİLMELİ BAKIMLARI YAPILMALI”
Sahada çalışan inşaat mühendisleri, bodrum bilincinin geliştirilmesi gerektiğinin altını çizerek hayati önemdeki şu uyarılarda bulundular:
*Özellikle Şeyh Şamil, Mevlana Halit ve 5 Nisan Mahallelerinde kötü manzaralarla çok karşılaştık.
*Geçmiş yıllarda kalorifer kazanı dairesi olarak kullanılan bodrumların kapısı doğalgaza geçişle birlikte yıllarca açılmamış. İçeride bir ampul bile yok. Çürüyen kazanlardan sızan sular zeminde 20 santim yükseklikte.
*Bizler çizme giyerek içeride hasar tespiti yaptık. Hasarsız olan binaların bodrumları, hatta kamu kurum lojmanları bile aynı durumda.
*Bodrumlar girilmez, önemsiz mekânlar olarak algılanıyor. Ya da gereksiz ev eşyalarının bırakıldığı bir kiler gibi görülse de ‘Deprem öldürmez, çürük bina öldürür’ tezi bodrumlarla hayat buluyor.
*Çünkü binanın iskelet yapısını koruyan statik taşıyıcı kolonlar temelin üzerindeki bodrumlardan binaya çıkıyor.
“EVİMİZE YAPTIĞIMIZ MASRAFI BODRUMLARA DA YAPMALIYIZ”
*Bina sakinleri evlerinin içine önem verdikleri kadar bodrumların bakım ve izolasyonuna da aynı özeni ve önemi göstermelidir.
*Bodrumlar binanın can damarıdır dersek yanlış olmaz. Nasıl ki belli bir süre sonra evlerimizin boyasını, duvar kâğıtlarını, çatlayan, dökülen alçı sıvalarını, parke ve fayanslarını yenileyip masraf yapıyorsak, aynı şekilde bodrumların da en az 3 yılda bir boyası, izolasyonu yapılmalı, düzenli havalandırılmalı, buradan binaya çıkan tesisatların sağlamlığı kontrol edilmelidir.
*Araçlarımızın belli bir kilometreye ulaştığında yağ ve filtre bakımını yaptığımız gibi bodrumlardaki kolan ve duvarlar beton koruyucu yapı kimyasallarıyla düzenli izole edilmelidir.
*Çünkü sıvasız ve boyasız savunmasız kolonlar bodrumların havasız olmasından kaynaklı nem, rutubete bağlı küflenmelere ve beton dökülmelerine maruz kaldığı için demirlerin açığa çıkıp oksitlenme ve çürümesine neden olmaktadır.
BELEDİYELER YAPTIRIM UYGULAMALI
“Bodrum katların zeminleri seramikle kaplanmalı, çevresinden içeriye doğru yağmur suyu veya kanalizasyon suyu akışınını önleyen bohçalama sistemi yapılmalıdır. 3 yılda bir boya ve sıvaları yenilenmelidir. Bununla ilgili site ve apartman yöneticilerine de Belediyeler ve Çevre Şehircilik İl Müdürlüklerince sorumluluk yüklenmeli.
*Bina yöneticiler bodrumların bakımından sorumlu olmalı. Nasıl ki, belediyeler standartlara uymayan asansörlerin kullanımına izin vermeyip idari yönden yaptırım uyguluyorsa aynı şekilde bina bodrumlarının bakımsızlık ve ilgisizlik nedeniyle kolonları zarar görmüşse idari yönden ağır yaptırımlar getirilmelidir.”
“ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK ÜÇ YILDA BİR DENETİM YAPMALIDIR”
*Çevre ve Şehircilik İklim Değişikliği İl Müdürlüğü ile belediyeler de üç yılda bir bodrumları denetlemeli, standartların dışında kalanlara yasal işlem yapılmalıdır.
*Çünkü binayı ayakta tutan o kendi kaderine terk edilen bodrumlardaki kolonlardır. Ama kimse bodruma girmediği için oradaki içler acısı manzarayı da haliyle göremiyor. Kolonlar yıllarca kaderine terk edildiği için olası deprem sarsıntılarına karşı gücü ve mukavemeti zayıflıyor. Bu da 6 Şubat depreminde olduğu gibi büyük felaketlere yol açıyor.
*Bodrum katların korunması sorumluluğu bina yönetimine verilmeli ve üç yılda bir yerel yönetimlerce denetlenmeli.
*Bodrumların üst katındaki dükkânlardan binaya yükselen kolonlarda denetlenmeli. Dükkân içinden geçen kolonlara kesinlikle giydirme yapılmamalı, raf ve benzeri yük bindirecek eşyalar asılmamalı.
*Kolona bir çivi bile çakmanın zararlı olduğu ve kolon önemi, hassasiyeti önemi kamu spotlarıyla topluma anlatılmalı.
AMAÇ DIŞI KULLANIM YASAKLANMALI
*Amaç dışı kullanılan bodrumlar derhal tahliye edilmeli ve kontrolden geçirilerek bakımı yapılmalı.
*Diyarbakır'da neredeyse 3 binadan birinin altındaki bodrumların amaç dışı kullanımına şahit olduk.
*Bodrumların mermer, demir ve marangoz atölyesi cam, duşa kabin, beyaz eşya deposu, oto yıkama, oto park, spor salonu, fitness, vücut geliştirme ve bilardo salonu, kafeterya ve benzeri işletmelerce hor kullanıldığı için taşıyıcı kolonların zarar gördüğü belirlendi.
*Konutların altındaki bodrumlar, artık önemsiz, fazla eşyaların istiflendiği alan olmaktan ziyade depremde hayati önem taşıdığı bilinciyle korunması gerekiyor.
Kaynak: Diyarbakır Söz