İŞ BIRAKTILAR

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) öncülüğünde ‘Sefalet ücretini kabul etmiyoruz” çağrısıyla Diyarbakır’da bir günlük iş bırakma eylemi yapan kamu emekçileri, maaşlarının mum gibi eridiğini ve ülke olarak hızla yoksulluğa sürüklendiklerini dile getirdi.

İŞ BIRAKTILAR

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) öncülüğünde ‘Sefalet ücretini kabul etmiyoruz” çağrısıyla Diyarbakır’daki kamu emekçileri bir gün iş bırakma eylemi gerçekleştirdi. Dağkapı Meydanı’nda bir araya gelen kamu emekçileri, ‘Geçinemiyoruz’ sloganları atarak, grev halayı çekti.

KESK ÜYELERİ İŞ BIRAKTI

Kamu emekçileri adına açıklama yapan KESK Dönem Sözcüsü Mehmet Uluğ, kamu emekçileri olarak toplumun diğer kesimleri gibi yıllardır artan enflasyon, hayat pahalılığı ve düşük ücret zamları karşısında yoksullaşmaya mahkum edildiklerini söyledi. Her geçen gün etkisini artıran ekonomik krizin milyonların yaşamını daha da zorlaştırdığına dikkat çeken Uluğu, “Alım gücümüz düşerken, en temel ihtiyaçlarımızı bile karşılamakta zorlanıyoruz. TÜİK tarafından açıklanan enflasyon rakamları gerçeğin birazını bile yansıtmazken, maaşlarımız mum gibi eriyor ve ülke olarak hızla yoksulluğa sürükleniyoruz” dedi.

GEÇİM KOŞULLARI ZORLAŞTI

Ülkedeki ekonomik krizin kamu emekçilerinin geçim koşullarını zorlaştırdığını ifade eden Uluğ, “Siyasi iktidarın toplumun büyük bölümünü oluşturan işçiler, kamu emekçileri ve emeklileri sefalete mahkûm eden politikalarına ve emeğimizin değersizleştirilmesine karşı bir kez daha sesimizi yükseltmek ve taleplerimizi kamuoyuyla paylaşmak için buradayız. Temel tüketim maddelerine ve kiralara yapılan yüksek oranlı zamlar, kamu emekçilerinin geçim koşullarını zorlaştırırken, alım gücümüzün her geçen gün biraz daha düşmesine neden oluyor. Bu nedenle, vergide adaletin sağlanması, ek ödemelerin emekliliğe yansıtılması, insanca yaşayacak bir ücret talebi bugün tüm kamu emekçilerinin ortak talebi haline gelmiş durumdadır” ifadelerini kullandı.

EMEĞİN KARŞILIĞINI İSTİYORUZ

“Enflasyon karşısında eriyen maaşlarımız, kamu emekçilerinin temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamamaktadır” diyen Uluğ, “Resmi enflasyon rakamları ile halkın hissettiği enflasyon arasında büyük bir fark vardır. Özellikle gıda, konut, ulaşım ve enerji gibi temel harcamalara yapılan zamlar karşısında kamu emekçileri tarihin en hızlı yoksullaşma süreci yaşamıştır. İnsanca yaşayacak bir ücret, sadece ekonomik bir talep değil, aynı zamanda insani bir haktır. Kamu emekçileri, geçim sıkıntısı çekmeden çocuklarının geleceğine güvenle bakabilmeli, sağlıklı bir yaşam sürdürebilmelidir. Bu nedenle, asgari ücret ve kamu emekçisi maaşları yoksulluk sınırının üzerinde belirlenmeli, maaş artışları Erdoğan-Şimşek programına göre değil gerçek enflasyon oranına göre yapılmalıdır” diye konuştu.

DÜŞÜK ZAM POLİTİKALARI

Enflasyon, hayat pahalılığı ve düşük zam politikalarına karşı seslerini yükseltmeye devam edeceklerini aktaran Uluğ, “Alacağımız her zam, gerçek bir toplu sözleşme yasası ile teminat altına alınmalı ve taban aylığımıza dahil edilmelidir. Son toplu sözleşme süreci bu durumun tipik bir yansıması olmuştur. Grev hakkının olmadığı bir toplu sözleşme sürecinin, kamu emekçilerinin iradesini yansıtmaktan uzak olacağı açıktır. Grevli toplu sözleşme hakkı, kamu emekçilerinin örgütlü mücadelesinin temelidir. Kamu emekçilerinin hak arama mücadelesinde en etkili araç olan grev hakkı, anayasal güvence altına alınmalı ve sendikalar, üyelerinin haklarını savunabilecek yasal zeminler oluşturulmalıdır. Kamu emekçileri, bu ülkenin eğitimini, sağlığını, yerel yönetimlerini, altyapısını ve sosyal hizmetlerini omuzlarında taşıyanlardır. Ancak, yıllardır emeğimizin karşılığını alamıyor, her geçen gün daha fazla yoksullaşıyoruz. Enflasyon, hayat pahalılığı ve düşük zam politikalarına karşı sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz. Vergide adaletin sağlandığı, ek ödemelerin emekliliğe yansıtıldığı, insanca bir yaşam sürebildiğimiz ve grevli toplu sözleşme hakkımızın tanındığı bir Türkiye için mücadelemizi sürdüreceğiz” şeklinde konuştu.

Kaynak: Diyarbakır Söz