Mustazaflar Cemiyeti Diyarbakır Şubesi, Şeyh Said Efendi ve 47 dava arkadaşının idam edilişinin 96’ncı yıldönümü münasebetiyle Şeyh Said Meydanı'nda bir basın açıklaması düzenledi. Açıklamada, başta Şeyh Said Hazretleri olmak üzere Bediüzzaman Said-i Nursi hazretleri gibi şahsiyetlerin kabir yerlerinin bir an evvel ortaya çıkarılması gerektiği ifade edildi.
Şehid Şeyh Said Efendi ve 47 dava arkadaşının Diyarbakır Şeyh Said Meydanında idam edilişlerinin 96’ncı sene-i devriyesinde Mustazaflar Cemiyeti Diyarbakır Şubesi tarafından düzenlenen basın açıklamasında Şeyh Said davasının unutulmadığı, yapılan anma programlarıyla gönüllerde yaşatıldığı ve başta Şeyh Said Hazretleri olmak üzere Bediüzzaman Said-i Nursi gibi şahsiyetlerin kabir yerleri bir an evvel ortaya çıkarılması gerektiği belirtildi.
Yapılan basın açıklamasını Mustazaflar Cemiyeti Diyarbakır Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Cemil Cahit Ünsal okudu. Aradan 96 yıl geçmesine rağmen ne Şeyh Said Hazretleri ne yarenleri ne de mücadelesinin unutulmadığına dikkati çeken Ünsal, "O bir alimdi, dava adamı, mütefekkir, muhaddis bir rehberdi. O, Hakkın davası ve insanlık için sorumluluğun gereğini yerine getirdi. Ağır bir yükün altına sadece kendisini değil, ailesini ve bütün varlığını koydu. Hak bildiğiniz dava, sizden kendinizi bütünüyle adamanızı bekler. Bu adanış ise büyük dava adamlarında kendini gösterir. İşte bu dava adamlarından biri de Şeyh Said Hazretleridir." dedi.
"O, İttihad Terakki zihniyetinin zulüm furyasına karşı durmanın bedelini değerli canıyla ödedi"
29 Haziran 1925'de başta Kürdistan coğrafyası olmak üzere İslam ümmetinin büyük bir acı yaşadığına vurgu yapan Ünsal, "Tarih yine acı veren bir hadiseyi yazıyordu. Bir İslam alimi, Allah ve dini için verdiği mücadelede büyük bir bedel ödemişti. Şeyh Said, tıpkı diğer İslam önderleri gibi hak mücadelesinde darağacına çıkarılmıştı. Libya'da Ömer Muhtar ve Mısır'da Seyyid Kutup gibi o da inandığı değerlerden taviz vermemişti. Bir milletin hak hukukunun göz göre göre çiğnenmesine sessiz kalmayan Şeyh Said ve dava arkadaşları, İttihad Terakki zihniyetinin bu ülkede estirdiği zulüm furyasına karşı durmanın bedelini değerli canıyla ödedi." ifadelerini kullandı.
Şeyh Said'in yüce bir davaya baş koyduğunu belirten Ünsal, Şeyh Said'in mukaddes dava uğrunda şehadet şerbetini içerek Rabbine kavuşurken geride büyük bir miras bıraktığının altını çizdi. Ünsal, "Şüphesiz ki, Şeyh Said'in şehadeti, sonraki nesiller için büyü bir mesaj içeriyordu. Hak-batıl savaşının zorluğuna, bu zorluk ile nasıl baş edileceğine dair verilen mesaj; irade, mücadele, sabır ve şahadetle gelen zaferdi." şeklinde konuştu.
"Her iki Said'imize yapılan haksızlıklar için devlet; hataları, yanlışları ve cürümleri ile yüzleşmelidir"
Başta Müslüman Kürd milleti olmak üzere İslam ümmetinin yiğit dava erleri Şeyh Said ve onun gibi rehberleri unutmayacağını ve hep hayırla yâd edeceğini söyleyen Ünsal, "Onların katilleri ise hep lanetle anılacaktır. Evet, insanlık çok zalim gördü. Bu zalimlere karşı direnen mücahitler de hep var oldu. Dünya var oldukça hak-batıl savaşının süreceği gerçeği önümüzdeyken bizlere düşen, tarihi hadiselerden gerekli ders ve tecrübeleri çıkarmaktır." diye belirtti.
Onun canına kast edenlerin onu öldüremediği, halkın sahiplenmesiyle gönüllerde yaşatıldığını belirten Ünsal, şu şekilde devam etti:
"Bu sebeple sık sık yaptığımız çağrıyı bu meydanda bir kez daha yineliyoruz. Başta Şeyh Said Hazretleri olmak üzere bu topraklarda büyük bir saygı ve sevgi gören Bediüzzaman Said-i Nursi'nin kabir yerleri bir an evvel ortaya çıkarılmalıdır. Her iki Said'imize yapılan haksızlıklar için devlet; hataları, yanlışları ve cürümleri ile yüzleşmelidir. Binlerce masum insanın tehcirlerle zulme uğradığı o meşum süreçle yüzleşilmelidir. Şehadetlerinin 96'ncı yılında Şeyh Said ve dava arkadaşlarını bir kez daha rahmetle anıyoruz. Allah'tan niyazımız, benzer acılarla bir kez daha yüzleşmemektir." dedi.
Kaynak: Diyarbakır Söz