Kafalar karışık

Elektrik abonelerinden, tedarikçi firmaların Ocak 2011 döneminden bu yana tüketim bedelinin yüzde 15’ine varan oranlarda aldıkları Kayıp-Kaçak Bedeli’ne tüketicinin yaptığı itirazlarda, hakem heyetlerinden iki farklı görüş çıkması, kafa karışıklığına yol açıyor.

Kafalar karışık

Tüketiciler Birliği Genel Sekreteri Mehmet İmrek, ”Dava aynı dava, lehte de karar var, aleyhte de karar var. Buradaki bir başka konu bilgi eksikliği. Hakem heyetlerinin bilgileri de sorgulanmalı” dedi.

Kayıp-kaçak bedellerinin iptali yönünde Aralık 2011 tarihinde Danıştay’a toplu dava açtıklarını ancak bu davanın ”Süresinde açılmamıştır” gerekçesiyle reddedildiğini anlatan Mehmet İmrek, şöyle devam etti:

”Tüketicilerin tek tek yargıya gitmesinin önüne geçmek amacıyla, Kayıp-Kaçak bedellerinin iptali için toplu dava açtık. Fakat açılan davamıza, Danıştay’ın ilgili dairesince, süresinde açılmamıştır yönünden red kararı çıktı. Danıştay’da açılacak davaların, konunun öğrenildiği tarihten sonraki 60 gün içinde açılması gerekiyor. Aslında bu kesintilerin hala devam ettiğini, dolayısıyla her an öğrendiğimize göre dava açma hakkımızın her an olduğunu bildiğimizden, bu cihetle hareket ettik ve davamızı açtık. Ama Danıştay dairesi bunu gözünden kaçırmış olmalı. Şimdi biz temyiz dilekçemizi hazırlayıp Danıştay’ın ilgili dairesine göndereceğiz.”

TÜKETİCİNİN KAFASI GİDEREK KARIŞIYOR

Konuyla ilgili tüketicilerin başvurmaları halinde yerellerde hakem heyetlerinin de karar aldığını belirten Mehmet İmrek, bu davaların lehte de aleyhte de olabildiğini söyledi. Ayrıca bu kararların herhangi bir bağlayıcılığının olmadığına dikkati çeken İmrek, şunları kaydetti: ”Başlangıçta Kahramanmaraş il hakem heyetinin tüketici lehine vermiş olduğu bir karar vardı. Zaten bunun üzerine bir hareketlilik başladı. Örgütler de olmak üzere hem tüketici bazında hem de şirket bazında davalar açıldı. Tabi biz işin tüketici boyutundan baktığımız için, tüketicileri yönlendirmemizde toplu olarak dava açtığımızı, bireysel olarak dava açmamalarını önerdik. Nedenini de şöyle açıklayabiliriz, hakem heyetleri lehte de karar verebilir, aleyhte de karar verebilir, ama her halükarda verilen kararlarda hakem heyetlerinin görev ve yetkileri bakımından, bağlayıcılığının olmadığını belirtiyoruz özellikle. Dolayısıyla, mahkemeler hakemlerin lehte verdiği kararları onayabiliyorlar. Ancak bu mahkemelerin onadığı kararlar bile emsal nitelik taşımamaktadır. Emsal nitelik oluşturması için öncelikle, Danıştay ilgili dairelerinin bu kararı temyiz edip karar vermesi gerekir. Henüz konuyla ilgili Danıştay’ın kesinleştirdiği bir dava olmadığından emsal nitelik taşıyacak bir dava olması da söz konusu değildir.”

ALEYHTE KARARLARIN VERİLMESİ

Bundan sonra açılacak davalarda da hakem heyetlerinin, tüketicilerin hem lehine hem de aleyhine karar vermeye devam edeceklerini, hatta bu minvalde hakem heyetlerinin özellikle tüketicinin mağdur olmaması adına aleyhte karar verebileceğini vurgulayan Mehmet İmrek, şöyle konuştu: ”Bunun altını özellikle çiziyorum, hakem heyetlerinin, tüketicilerin mağdur olmaması için ’Siz bu davayı şimdilik açmayın, Danıştay’da açılan davanın neticesini bekleyin’ dedikleri gibi, tüketicinin yeniden mağdur olmaması için tüketici aleyhine karar verdikleri de bilinmektedir. Bunun nedeni de şudur, eğer tüketici lehine bir karar verilirse, kurum bu kararın bir üst merci olan tüketici mahkemesinden reddini isteyecektir. Dolayısıyla tüketici mahkemesi, görev ve yetki bakımından tüketici mahkemelerinin görev alanına girmediği yönünde bir kararla red kararı verirse, tüketici burada karşı tarafın avukat parası ve mahkeme parasını ödemek durumunda kalacaktır. Bunu önlemek adına bazı hakem heyetleri tüketiciyi korumak için aleyhte karar vermektedirler ki, kurum bunu bir üst merciye götürüp reddini istemesin.”

TÜKETİCİ ORTADA KALMIŞ DURUMDA

Bundan sonraki süreçte 20 Nisan 2012 Cuma günü Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na temyiz dilekçesini verip, Danıştay’ın vereceği kararı bekleyeceklerini söyleyen Mehmet İmrek, ”Danıştay bizim başvurumuzu inceleyecek. Tabii biz her zaman iddia ettiğimiz gibi, kayıp-kaçak kesintisi hala devam ettiği için bizim davayı açmamızda, süre bakımından bir sıkıntı olmadığını iddia ediyoruz. Dolayısıyla bu yönden bakıldığında, Danıştay’dan biz davanın kabulünü ve kayıp kaçağın alınmasının yürütmesini durdurmasını bekliyoruz” dedi.

Danıştay’dan çıkacak bir olumlu karar halinde, tüketiciler yargıya gitmeden, kurumların otomatik olarak mahsuplaşmaya gitmek zorunda kalacağını belirten İmrek, şöyle devam etti: ”Tüketici ortada kalmış durumda, internet medyasında olsun, görsel medyada olsun kafa karıştırıcı birçok yorum olduğundan, vatandaşın da burada kafası karıştı. Biz hep şunu dedik; ’Danıştay’daki davanın sonucunu bekleyin, ondan sonra hareket edelim’. Oysa bazı örgütler ve medya ’tüketici mağdur durumda, dolayısıyla beklemeye gerek yok’ dedi. Bağlayıcılığı olmayan bir kararla bu kez tüketici ortada kalıyor. Bu duruma düşmemeleri adına biz tüketicileri biraz daha sabretmeye davet ediyoruz.”

DANIŞTAYIN VERDİĞİ KARARLAR

”Dava aynı dava, lehte de karar var, aleyhte de karar var. Buradaki başka bir konu da bilgi eksikliği. Hakem heyetlerinin bilgileri de sorgulanmalı” diyen İmrek, şunları kaydetti: ”Hakem heyetlerinde ne yazık ki uzman kişiler bulunmamakta. Bu bir şekilde Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK), yani kurul kararı olduğu için, kurul kararlarında iptal, ancak Danıştay’ın kararı iptali ile mümkündür. Dolayısıyla burada tüketicinin mağduriyeti söz konusu olsa bile, bu tür kararların iptalini ancak Danıştay yapar. Bu bir idari uygulama. İdari uygulamanın iptali ve tüketicinin haklılığı Danıştay’ın verdiği karardan sonra ortaya çıkar ki ondan sonra mağduriyetlerin giderilmesi için tüketici mahkemeleri ya da hakem heyetleri yetki ve görev bakımından davalara bakabilirler.”

KAÇAK ELEKTRİK KULLANIMINDAKİ FARK

Mehmet İmrek, Danıştay’dan aleyhte karar çıkması durumununa ilişkin olarak, ”Eğer Danıştay’dan tüketicinin aleyhine bir karar çıkarsa, bu demektir ki, Danıştay bundan sonra, hırsızın parasının dürüst vatandaş üzerinden alınmasının hak olduğuna hükmetmiş olacak ki bu hukuka aykırılıktır, çünkü dürüst vatandaş hırsızın çalmış olduğu elektriğin parasını ödemek zorunda değil. Dolayısıyla Danıştay’ın bu tür garabet yaratacak bir karara imza atacağına inanmıyoruz. Bu kesinti kesinlikle yasal değil, Türkiye’yi 7 bölge olarak değerlendirirsek, Güneydoğu’da oluşan kaçak oranı ile batı ya da Marmara Bölgesi’ndeki kaçak oranı arasında dağlar kadar fark var.”

Kaynak: Diyarbakır Söz