Diyarbakır’da 16. Zırhlı Mekanize Tugay Komutanlığı yaparken 15 Temmuz darbe girişimi sonrası tutuklanan ve 7,5 yıl hapisle cezalandırılan Tuğgeneral Savaş Beyribey, Yargıtay’ın bozma kararı sonrasında beraat etti. Beyribey’in beraat kararında izinde olmasına rağmen Whatsapp'tan birliğindeki askerlere, "Kimse emir komuta dışında bir harekete kesinlikle katılmasın" mesajı etkili oldu.
15 Temmuz darbe girişiminde sözde Yurtta Sulh Konseyi atama listesinde sıkıyönetim komutan yardımcısı olarak adı geçtiği için silahlı terör örgütü üyesi olmaktan 7,5 yıl hapisle cezalandırılan ancak Yargıtay 3. Ceza Dairesince hakkındaki mahkûmiyet kararı esastan bozulan Tuğgeneral Savaş Beyribey’in yargılanmasına devam edildi. SEGBİS’le duruşmaya katılan Beyribey, İstanbul’daki köprü işgaliyle başlayan darbe girişimini IŞİD’in bombalı bir eylemi sandığını belirterek şöyle dedi:
“KÖPRÜ İŞGALİNİ İŞİD SALDIRISI SANDIM”
“Ben 3-23 Temmuz tarihlerinde yıllık iznimi kullanmak için ailemle Antalya’ya gittim. Bu izin bilgisinden Genelkurmay Genel sekreterliği, İstihbarat ve personel başkanlıklarında özellikle yuvalanan darbecilerin yıllık izne ayrılmış olduğumdan haberdar olmamaları mümkün değil. Bu FETÖ’cüler darbeye dahil etmek istediklerini birini izne gönderir mi? İzinde mi, yoksa birliklerin başında mı olmasını isterler? Darbenin planlamasını ve toplantılarını yapmışlar beni de haberdar etmeleri gerekmez miydi?
Darbecilerden, talimat, tebligat veya bunu ima edecek bir emare almadım. Darbe girişiminden haberdar olanların darbe sonrası yükseleceği endişesiyle, gayrimenkullerini satıp döviz aldıkları, yani bir hazırlık yaptıkları çok aşikâr olarak ortaya çıktı. Ben ne menkulümü ne gayrimenkulümü sattım ne de döviz aldım.
15 Temmuz günü darbe girişimiyle ilgili görüntüleri bir kafede otururken televizyondan izliyordum. Köprü işgalini de IŞİD’in bir bombalı saldırısı diye düşündüm.”
VEKİLİMİ UYARDIM "NİZAMİYEYİ KAPATIN" DEDİM
"Ankara’daki yakınlarımdan uçakların alçak uçuş yaptıklarını öğrenince darbe girişimi olduğunu anladım. Darbecilerin sıkıyönetim mesajı tugaya 22.52’de ulaşıyor. İzinde olduğum için benim yerime vekâlet eden Albay Ahmet Köse beni arayıp mesajdan bahsetti.
Tuhaf olağan dışı bir şey olduğunu hissedince hemen bana vekâlet eden komutana ilk emrimi verdim. ‘Ahmet, sakın ha nizamiyeyi kapattın. Bir hareket olmasın, emniyeti alın, tugay nöbetçi heyeti birliklerine hakim olsunlar.
Garajlardan kontak dahi çevrilmeyecek, kanunsuz hiçbir hareket yapılmayacak. Tugaydan çöp dahi çıkmayacak’ diye emirlerimi zaman geçirmeden verdim. Darbecilerin emrini ve görevlendirmesini kabul etmedim, emirlerine uymadım."
GÜNEYDOĞUNUN EN GÜÇLÜ BİRLİĞİDİR 16. MEKANİZE TUGAYI
“Hatta ulusal bir televizyon kanalını arayarak darbeye karşı durduğumuzu ifade etmek istedim ama beni yayına almadılar. Sonra Diyarbakır’da uydudan yayın yapan bir televizyon kanalını arayıp canlı yayında bu kanunsuz girişime karşı olduğumuzu, hükümetimizin ve milletimizin yanında olduğumuzu belirttim.
Komutanlığını yaptığım 16. Mekanize Tugayı Güneydoğudaki en güçlü birliktir. 2 tank taburundan oluşan toplamda 82 tane ateş gücü yüksek tank var. 2 tane mekanize taburumuz var. 400'e yakın üzerinde silahı olan zırhlı aracımız var. Bölgenin en büyük kara manevra birliğidir.
Kolordu komutanını sıkıyönetim komutanı, beni de yardımcısı atamalarındaki neden tugay doğrudan kolorduya bağlı olduğu için otomatik olarak darbeye emir gereği uyacağımızı ve biat edeceğimizi düşünerek bizi bu listeye dahil ettiklerini düşünüyorum.
Hain darbe teşebbüsü maazallah gerçekleşseydi, karşı durup devletimizin yanında yer aldığım için mutlaka tasfiye edilecek ve cezalandırılacaktım. Cezalandırma riskine karşı devletimin yanında durdum.
Fırat Kalkanı harekâtında Suriye El Bab bölgesinin ele geçirilmesiyle ilgili bizzat Kara Kuvvetleri Komutanlığı tarafından görevlendirildim. Sonrasında Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı ile görüşüp harekâtı başlattık."
KARA SAHASI İÇİN DE EMİR VERİLSEYDİ BU KANLI OLAYLAR YAŞANMAZDI
“Saat 19.39'da hava sahasının kapatıldığı emri veriliyor. Kara sahasındaki birlikler için de böyle bir emir verilmiş olsaydı, Genelkurmay ve Kara Kuvvetlerinden hain darbe girişimini, darbecileri caydırıcı, engelleyici tedbirler çok önceden alınabilirdi?
Kanlı olayların yaşanması engellenebilirdi. Sadece hava sahası için kapatıldı diye bir emir veriliyor. Hâlbuki darbe havadan değil, karadan yapılıyor yani, esas yapılması gereken kara birliklerinin uyarılmasıydı. Bir telefon emriyle, sadece 4-5 ordu komutanı uyarılsaydı yeterliydi.
Benim birliğim bu konuda tecrübeliydi. Sur ve Silvan'daki çukur ve hendek operasyonlarına ve diğer bölgelerdeki operasyonlara katıldı. En önemlisi Diyarbakır’daki Kobani olaylarının bastırılmasında benim birliğim kullanıldı. Eğer Diyarbakır’da darbeye kalkışanlar olursa, onları bastırmaya yönelik çok rahatlıkla tedbir alabilirdik."
PİLOT YÜZBAŞI HEMŞİRENİN RÜYASIYLA İLGİLİ DİNLENDİ
Darbe girişimi sonrası ihraç edilip tutuklanan ancak daha sonra görevine iade edilen Diyarbakır 8. Ana Jet Üssünde görevli Yüzbaşı Ali Osman Uzun da duruşmada tanık olarak dinlendi.
Pilot Yüzbaşı, darbeye teşebbüs edenlerle ilgili bir hemşirenin hastaneye giden FETÖ sanıklarına rüyasını anlattığını bu rüyasında, tutuklananların vekilinin peygamber efendimiz olduğu ve bu eziyetten kurtulacaklarına dair Savaş Beyribey’in bu rüyayı yanındakilere anlattığını kendisinden duymadığını, bunu başka rütbelilere anlattığını duyduğunu söyledi.
İzinde olduğu için tugaya vekalet eden Albay Ahmet Köse’de tanık olarak alınan ifadesinde, Savaş Beyribey’den kanunsuz emir almadığını söyledi.
BERAATINA VE 1 DOLARIN İADESİNE
Mahkeme, sanığın whatsapp uygulaması üzerinden yıllık izindeyken birliğindeki askerlere, “Arkadaşlar kimse emir komuta dışında harekete kesinlikle katılmasın. Benim emrim dışında hareket etmesin Tugay nizamiyesinden hiçbir hareket olmayacak” şeklinde masajlar gönderdiğini, Pilot Yüzbaşı Ali Osman Uzun’un rüya ile ilgili ifadelerinin de duyuma dayalı olması nedeniyle Yargıtay’ın bozma kararı doğrultusunda, savunmasının aksini kantlar biçimde delil elde edilemediğinden “Şüpheden sanık yararlanır” ilkesi gereğince hakkında beraat kararı verilmesi gerektiğine hükmetti.
Mahkeme beraat kararıyla birlikte sanık hakkındaki adli kontrol ve yurtdışına çıkış yasağının da kaldırılmasına oy birliğine karar verdi.
Mahkeme, sanığın kendini vekille temsil ettirdiği için 29.800 liranın hazineden alınarak sanığa ödenmesine, ayrıca tutuklu yargılandığı sürelere ilişkin şahsi hürriyetinin sınırlandırılması nedeniyle devletten maddi ve manevi tazminat isteminde bulunabileceğine, adli emanette delil olarak saklanan 1 adet B02413785H seri numaralı ve L22329819D seri numaralı 1 Amerikan dolarının da sanığa iadesine karar verildi.
HABER MERKEZİ
Kaynak: Diyarbakır Söz