SUR'daki 6 bin 300 parsel için kamulaştırma kararı

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın talebi üzerine Bakanlar Kurulu'nca alınan karar ile Diyarbakır merkez Sur İlçesi'nde 6 bin 300 parsel için kamulaştırma kararı alınırken, Diyarbakır'daki Harita, Kadastro ve Jeoloji Mühendisleri Odaları üyeleri basın toplantısı düzenleyerek, tepkilerini dile getirdi

SUR'daki 6 bin 300 parsel için kamulaştırma kararı

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın talebi üzerine Bakanlar Kurulu'nca alınan karar ileDiyarbakır merkez Sur İlçesi'nde 6 bin 300 parsel için kamulaştırma kararı alınırken,Diyarbakır'daki Harita, Kadastro ve Jeoloji Mühendisleri Odaları üyeleri basın toplantısı düzenleyerek, tepkilerini dile getirdi. Düzenlenen ortak basın toplantısında konuşan Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Harun Yalçınkaya, Diyarbakır'ın en kadim ilçesi olan Sur için alınan bu kararın kendilerini derin bir endişeye sevk ettiğini belirterek, şöyle dedi:

"Alınan bu kararın yaratacağı sosyal ve psikolojik olumsuz sonuçlarının ötesindeDiyarbakır'ın kent kimliğinin yok edilmeye çalışıldığı aşikardır. Sur ilçesinde toplam 7714 parsel bulunmaktadır ve alınan bu kamulaştırma kararı 16 mahallede toplam 6300 parseli kapsamaktadır. Bu alan içerisinde 10846 adet yapı bulunmaktadır. Bu rakam ilçenin yüzde 82 sine tekabül etmektedir. Zaten geriye kalan alanın büyük bir kısmı hazine mülkiyeti ve Kentsel Dönüşüm kapsamında TOKİ tarından kamulaştırılmış idi. Rakamlar olayın vehametini açık bir şekilde göstermektedir. Bir kentin temel yaşam merkezi ve kalbi niteliğinde olan ve neredeyse tamamına yakını kamulaştırılıp temel mülkiyet hakkının gasp edilmesini kabul etmeyeceğiz. Yapılan bu hak ihlaliyle ilgili ulusal ve uluslar arası tüm hukuki mercilerde gerekli itiraz başvuruların yapacağımız ve takipçisi olacağımız tüm kamuoyuyla paylaşıyoruz."

'UNESCO'NUN BU SÜREÇTE SESİZ KALMASI BİZİ ENDİŞELENDİRİYOR'

Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası Başkanı Deniz Akdemir ise kamulaştırma kararı verilen yerler arasında camiler, kiliseler, hanlar, konaklar, oteller, Sur Belediye binası vemerkez bankası binası da olduğunu belirterek, "Süreç tehlikeli bir hal alıyor. Bu karar ile halkın barınma alanları ellerinden alınıyor. Kamulaştırma olağanüstü hal ve kamu güvenliği gerekçe gösterilerek yapılmış ancak şuanda böyle bir durum söz konusu değildir. Sur bölgesi ile ilgili koruma imar planı var. Şu anda hukuki girişimler için çalışma yapıyoruz. Halkımızdan bu konuda kendilerine tebligat ulaştığında ve kamulaştırma istemediğinde itiraz hakkını kullanmasını istiyoruz" dedi. Diyarbakır Surları ve Hevsel bahçelerinin UNESCO kültürel miras listesinde yer aldığını da hatırlatan Akdemir, "UNESCO'nun yaşanan bu süreçte sesiz kalması bizi endişelendiriyor. Yasal olarak itiraz hakkımızı kullanacağız ve ulusal ve uluslararası arenada bu işin takipçisi olacağız. Kamulaştırma kapsamına alınmayan alanlar daha önce kentsel dönüşüm kapsamında daha önce TOKİ tarafından kamulaştırılmıştı" diye konuştu.

KIŞANAK: EL KOYMA KARARIDIR

Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Gültan Kışanak ise yaptığı yazılı açıklama ile Bakanlar Kurulu kararına tepki gösterdi. Kışanak, "Bu Suriçi'nin tamamına el koyma kararıdır. Bu yanlışı ne Diyarbakır ne Suriçi'ndeki mülk sahipleri ne vicdanlar ne de hukuk kabul eder. İlçenin yüzde 82'sine el koymak akıl alacak bir durum değil, hukuksal mücadele başlatacağız" dedi. Kışanak açıklamasında, 'acele kamulaştırma kararı' denilerek durumun vahametinin hafifletilmeye çalışıldığını ileri sürerek, şöyle devam etti:

"Bu hukuki bütün mücadele yollarını da büyük ölçüde tıkanmayı öngören bir karardır. Devlet Suriçi'nde halkın malına mülküne el koymak için bir karar almıştır. Bu büyük bir yanlış, bu yanlıştan mutlaka dönülecektir. Bu yanlışı ne Diyarbakır ne Suriçi'ndeki mülk sahipleri ne vicdanlar ne de hukuk kabul eder. En nihayetinde hukuk çerçevesinde mülkiyet hakkı en dokunulmaz haklardan birisidir. İnsanların mülküne bir sabah kalkıp 'ben el koydum' diyemezsin. Hukuki olarak da son derece problemli bir karar. Eminim bu karar değişecek, değişmesi içinde herkes elinden geleni yapacak. Kamuya ait bir mülk başka bir kamu kurumu tarafından kamulaştırılamaz. Bu kabul edilebilir bir karar değil. İbadet alanlarını bile kamulaştırmışlar. Herhangi bir hukuk devletinde, hiç kimsenin söylemeye bile cesaret edemeyeceği kadar büyük bir yanlıştır. Yani ibadet alanlarını nasıl kamulaştırabilirsiniz. Bu akıl alacak bir durum değil. Aklın toptan rafa kalktığı, ağanın marabasına 'çık git bu köyden' dediği bir durum yaşanıyor. Burada devlet, hukuk ve adalet gibi bir sistemden bahsedilemez. 21. Yüzyıl'da 'Bütün bir ilçeye geldim el koydum' diyemezsiniz. Bu işin başka bir boyutu da şudur; Bu kadar büyük bir yıkımdan ve felaketten sonra tazminat ödenmesi gerekiyordu. Tazminat ödemek yerine 'ben sana kamulaştırma ile bu parayı veriyorum, sen çık git, mülk de benim olsun' demek fırsatçılıktır. Normalde sen devlet olarak bir uygulama yaptın, büyük bir yıkım ortaya çıktı. Sen devlet olarak zararı tanzim edeceksin." kaynak:haberler

Kaynak: Diyarbakır Söz