Abdullah Öcalan'ın 5 Nisan'dan bu yana yapılan başvurulara rağmen İmralı Heyeti ve ailesiyle görüştürülmemesine tepki gösteren Diyarbakır'daki işverenler, söz konusu tecrit politikasının Kürt sorununun çözüm yollarını çıkmaza sürüklediğini ifade etti. İşverenler, İmralı Heyeti'nin bir an önce Öcalan'la görüşmesi gerektiğinin altını çizdi. Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) Başkanı Ahmet Sayar, taraflarından biri olan ve Kürt siyasal hareketi adına görüşmeleri yapan Öcalan'ın, sürecin kalıcı bir barışa evirilmesi noktasında kritik süreçlerde son derece pozitif ve sağduyulu yaklaşımlar gösterdiğini hatırlattı. Çözüm sürecinin seçimlere girilmesiyle birlikte duraksama yaşadığını ancak çözüm sürecinin seçim üstü bir mesele olduğunu dile getiren Sayar, çözüm sürecinin selameti açısından ve yeni tartışmalara ve gerilimler yaşanmadan bir an önce diyalog kanallarının açılması gerektiğini ifade etti.
DTSO: 10 madde için adımlar atılmalı
Çözüm sürecinin tamamıyla bir devlet politikasına dönüşmesi gerektiğine dikkat çeken Sayar, çözüm sürecinin koalisyon görüşmelerinde pazarlık konusu olduğunu ve bunun süreç açısından bir risk taşıdığını, bu sebeple bir an evvel Dolmabahçe'de açıklanan 10 maddelik mutabakat metninde yer alan adımların atılması gerektiğini vurguladı. Çözüm süreciyle beraber bölgede ılımlı bir atmosferin geliştiği ve Kürdistan illerine dışarıdan yatırımcıların geldiğini aktaran Sayar, ancak sürecin tıkanmasıyla birlikte iş çevrelerinin de son derece kaygılı olduğunu ve tıkanıklığın bölgeye ekonomik anlamda olumsuz yansıyacağını ifade etti.
DOGÜNSİFED: Heyetin görüştürülmemesi sürecin ruhuna aykırı
Doğu Güneydoğu Sanayici ve İş İnsanları Dernekleri Federasyonu (DOGÜNSİFED) Başkanı Şah İsmail Bedirhanoğlu, çözüm sürecinin çok ağır işlediğini ve Kürt toplumunun beklentilerine cevap vermekten uzak kaldığını belirterek, ancak bölgede çatışmaların ve ölümlerin yaşanmamasını da çok önemli ve değerli bulduklarını söyledi. Bedirhanoğlu, çözüm sürecinin taraflarından birinin Öcalan olduğunu ve bu anlamda devlet yetkilileriyle arasında başlatılan bu süreçte görüşmelerin yapılamamasının sürecin ruhuna aykırı olduğuna dikkat çekti. Öcalan'ın İmralı Heyeti ile görüşmelerini sağlayabilecek mekanizmanın oluşturulması talebinin toplum tarafından güçlü bir şekilde geldiğini aktaran Bedirhanoğlu, "Önümüzdeki dönemlerde bu konuyu gündemimize alacağız ve ihtiyaç duyulursa çözüm sürecine katkı bakımından bir açıklama yapacağız" dedi.
DİSİAD: Görüşmeler başlamalı, süreç devam etmeli
Diyarbakır Sanayici ve İş İnsanları Derneği Başkanı (DİSİAD) Burç Baysal, seçim sürecinin ardından koalisyon hükümeti çalışmaları içerisine giren siyasi partilerin çözüm sürecini şart koşmasını kendilerini ürküttüğünü belirtti. Yeni kurulacak koalisyon hükümetinin çözüm sürecini şart koşmaması gerektiğinin altını çizen Baysal, ilk atılması gereken adımın da Türkiye'nin kendi içerisindeki iç barışı sağlayacak adımlar olduğunu söyledi. İmralı ile yapılan görüşme trafiğinin dondurulmasının Türkiye'nin siyasi geleceğine yönelik iyi olmadığını vurgulayan Baysal, geçen dönemki hükümetin hala görevde olduğunu ve bu anlamda süreci dondurmalarının kendilerini demokratik hayat içerisinde inkar etmeleri olarak gördüğünü söyledi.
Baysal, önümüzdeki günlerde Diyarbakır'daki işverenler olarak çözüm sürecinin kaldığı yerden devam etmesi ve İmralı görüşmelerinin tekrar başlamasına ilişkin ortak bir açıklama zemini üzerinde diğer iş çevreleri ile görüşebileceklerini kaydetti. Baysal, iş dünyası aktörlerinin, hükümetin kurulması için siyasi parti liderleriyle yaptıkları görüşmeler gibi, çözüm süreci ve İmralı görüşmelerinin önemine dikkat çekmek amacıyla da harekete geçmeleri gerektiğini vurguladı.
TÜSİAD ve MÜSİAD'a eleştiri
TÜSİAD'ın ve MÜSİAD'ın öncelikleri arasında çözüm süreci ve İmralı ile olan görüşmelerin olmamasını eleştiren Baysal, "Bu durum bizleri bir şekilde kendi başımıza bırakıyor izlenimi doğurtuyor. Bizler de bu anlamda sesimizin çıktığı yere kadar bunu dile getireceğiz" dedi. Bu anlamda kendilerini Türkiye'deki diğer iş üreten insanlar açısından farklı durduklarını ifade eden Baysal, "Biz şu gerçeğin bilinci içerisindeyiz. Türkiye'de tam bir demokratik hayat olmadan ne sürdürülebilir bir ekonomi olabilir ne de var olan işsizliğe ve ekonomik sıkıntıları gidermeye çare olabilir. Türkiye'nin tam bir demokratik hayat içerisinde girmesi olmazsa olmazdır. Diğerlerini pansuman tedaviler olarak görüyorum" şeklinde konuştu.
Kaynak: Diyarbakır Söz