Irak'ın başkenti Bağdat'ta Dicle Nehri kıyısında derme çatma ahşap yapılardan oluşan kampta yaşam mücadelesi veren sığınmacı aileler, terör örgütü DEAŞ'tan geri alınan bölgelerdeki evlerine dönmek istiyor.
Bağdat'ın Azamiye bölgesinde Dicle Nehri kıyısında yer alan kampta, çoğunluğu 10 yaş altı çocuklardan oluşan yaklaşık 70 aile bakımsız ve sağlıksız ortamda barınıyor. Aileler, Enbar ve Musul'da nüfusa kayıtlı olmaları nedeniyle kaldıkları bölgede iş bulamamaktan ve çocuklarını okula gönderememekten yakınıyor.
AA muhabirine konuşan kamp sakinlerinden Saad Muhammed, "Durumumuz aşırı kötü. Oturduğumuz bu ahşap evlerde yağmurun altında kalıyoruz. Burada bize hiçbir iş imkanı tanınmıyor. Musul'a bağlı Zummar bölgesindeniz. Zummar kurtarıldı ama bizi evlerimize geri göndermiyorlar. Hükümetten tek isteğimiz bizi bir an önce evimize geri göndermesi." dedi.
Hükümetin gıda ve diğer alanlarda kendilerine yardım sunmadığını ifade eden Muhammed, geçimlerini çevredeki hayırseverlerin yardımlarıyla sağladıklarını ancak bazı zamanlarda bir parça ekmek dahi bulamadıklarını anlattı.
Muhammed, Zummar'daki evlerin çoğunun operasyonlar sonucu yıkılıp yakıldığı bilgisini aldıklarını aktararak, "Bu bizim için ikinci travma olmuştu. Ama her şeye rağmen yıkık dökük de olsa evimizi ve mahallemizi özlüyoruz." diye konuştu.
- "Çocuklarımız en basit hayati ihtiyaçlarından mahrum durumda"
4 çocuğu ve eşiyle burada yaşama tutunan Bilal Muhsin ise 17 Haziran'da terör örgütü DEAŞ'tan kurtarılan Felluce kentinden kampa geldiğini söyledi. İki yıldır kampta bulunduklarını ve hükümetin evlerine dönmelerine izin vermediğini belirten Muhsin, "Durumumuz içler acısı, hayat şartları çok ağır. Hükümet yetkilileri semtimizin henüz mayınlardan arındırılmadığını ileri sürüyor. Her gün hayata geldiğimize pişman oluyoruz." ifadelerini kullandı.
Muhsin, kış aylarının kendileri için kabus olduğunu söyleyerek, "En ufak yağmurun yağması bizim su altında kalmamız demek. Evimize geri dönmek istiyoruz. Burada 4 metrekare alanda yaşıyoruz. Çektiğimiz sıkıntılar tarifsiz. Çocuklarımız en basit hayati ihtiyaçlarından mahrum durumda." şeklinde konuştu.
- "Sığınmacı olduğumuz için ikinci sınıf vatandaş muamelesi yapılıyor"
Bir diğer Felluceli Um Nadiye de kocasının çatışmalardan kaçarken mayına basması sonucu hayatını kaybettiğini belirterek, şunları anlattı:
"Felluce operasyonları başladığında DEAŞ ve hava bombardımanı altında kaldık. Evden kaçmayı başarsak da yolun yarısında kocam mayına basarak gözümüzün önünde can verdi. 5 çocuğumla aylardır burada yaşıyorum. Gelirken burası dolup taşıyordu ve ilk günlerde yatacak yer bulamamıştık. Kocamı güvenlik güçlerinin toprağa verdiği bilgisini aldım ancak mezarını bile göremedim. Çocuklarım babasızlığın yanı sıra okul hayatından da oldular. Büyük kızım babasının yolda ölümüne şahitlik edince o zamandan beri ağır psikolojik sorun yaşıyor. Hangi devlet dairesine müracaatta bulunsak bize sığınmacı olduğumuz için ikinci sınıf vatandaş muamelesi yapılıyor. Hayatta hiçbir şeye dair umudumuz kalmadı."
Dicle Nehri'nin kıyısında sahipsiz bırakılan sığınmacı ailelerin çocukları da bakımsız ve sağlık açısından son derece elverişsiz ortamda kendilerince geliştirdikleri oyun alanlarında eğlenmeye çalışıyor.
Kamptaki çocuklardan 9 yaşındaki Sare, yanından hiç ayırmadığı oyuncağıyla karşı mahalledeki çocuklar için kurulan oyun parkını işaret ederek, "Bizim oyun parkımız yok. Salıncak getireceğiz dediler ama getirmediler." diye sitemde bulundu.
Babası ve annesini operasyonlar sırasında kaybettikten sonra 2 ablasıyla Enbar'dan Azamiye'deki kampa sığınan 13 yaşındaki Haydar Salah ise kamp dışına çıkarak oyun oynamak istediklerini söyledi. Elindeki kaykayı gösteren Salah, "Kamp dışında daha geniş alanda kaykay yapmak istiyorum ancak bu şansı pek bulamıyorum. Burası da çok küçük ve buna elverişli bir alan değil." ifadelerini kullandı.
Kaynak: Diyarbakır Söz