Taczade, Twitter'daki sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Düzenin Maslahatını Teşhis Konseyi Üyesi Muhammed Hüseyin Seffarherendi'nin "Cumhurbaşkanlığı sisteminden, parlamenter sisteme geçilmeli, cumhurbaşkanını meclis seçmeli" sözlerine tepki göstererek, "Ülke liderini halk seçsin" görüşünü aktardı.
Devrimin ilk yıllarında, "Yetki tek kişide toplanmasın ve diktatörlük meydana gelmesin" diye cumhurbaşkanı ve başbakan arasında yetki dağılımı yapıldığını anımsatan Taczade "Ancak bu durum beklenen faydayı sağlamadı. Bunun üzerine anayasada yapılan değişiklikle cumhurbaşkanı ve başbakan birleştirildi." ifadelerini kullandı.
Devrim lideri Ayetullah Humeyni'nin 1989'da ölümünden sonra ülke lideri olan Ali Hamaney'in döneminde de söz konusu sorunun devam ettiğine dikkati çeken Taczade, "Cumhurbaşkanı meclis tarafından seçilsin" talebinin arkasında, seçimlerin sayısının düşürülmesi ve halkın ülke yönetimindeki etkisinin minimize edilmesinin yattığını belirtti.
HALK TARAFINDAN SEÇİLSİN
Reformist siyasetçi Taczade, "Bu sorunun sebebi açık. Rehber (ülke lideri), 'ülkenin sorumlusu benim, ülkeyi ben yönetmeliyim, devlet kurumlarını ben sevk ve idare etmeliyim' diyor. Cumhurbaşkanının yetkileri rehbere devredilsin ve rehberi halk seçsin." önerisinde bulundu.
İran'da ülke lideri, "Rehber" veya "Veliy-i Fakih" olarak adlandırılıyor. Ülke yönetimindeki hakim siyasi görüşe göre, devleti Ehl-i Beyt İmamlarından mehdi ortaya çıkasına kadar, onun adına temsilcisi din adamları yönetiyor.
Lider, güvenlik güçleri, istihbarat ve yargı gibi kilit kurumları elinde bulundururken, halk tarafından seçilen cumhurbaşkanı ise iç ve dış politikalarını liderin belirlediği çerçevede icra etmekle görevli bulunuyor.
Kaynak: Diyarbakır Söz