Yaver, Erbil'deki çalışma ofisinde bugün başlayan Musul'a bağlı Sincar'ı kurtarma operasyonu ve gündemdeki gelişmeleri AA muhabirine değerlendirdi.
IKBY hükümeti ve Peşmerge güçlerinin, Sincar operasyonunun Musul'la eşzamanlı yapılmasını hedeflediğini ancak Irak ordusunun hazır olmaması nedeniyle bunun gerçekleşemediğini belirten Yaver, "Eğer Musul daha önce kurtarılmış olsaydı DAEŞ teröristleri Şengal'i terk etmek zorunda kalacaktı. Bu şekilde Peşmergenin de hiçbir kaybı olmazdı. Fakat biz Şengal operasyonunu daha erken başlatmak zorunda kaldık" dedi.
Yaver, Musul operasyonunun gecikmesi nedeniyle Sincar harekatını başlattıklarını belirterek şunları söyledi:
"Irak ordusu Rumadi ve diğer bölgelerle meşgul olmaya devam edecektir. Şengal operasyonu o nedenle Musul'dan önce başladı. Peşmerge güçleri kısa sürede Şengal ilçesini teröristlerden temizlemeyi hedefliyor. Şengal'in kuzey, doğu ve batısında Peşmerge bulunuyor. Kuzey batısında da DAEŞ var. Buralarda merkezi hükümetin herhangi bir askeri gücü yok. Şengal'i kurtarma operasyonu Irak hükümetinin dışında gelişiyor. Bağdat yönetiminin bununla bir alakası yoktur."
Geçen seneden bu yana koalisyon güçleri ve Irak hükümetiyle Musul operasyonuna ilişkin görüştüklerini ifade eden Yaver, "Fakat Irak ordusunun bu sürece hazır olmadığını gördük" ifadelerini kullandı.
PKK'nın Suriye'den yüksek sayıda askeri güç getirdiği yönündeki iddialara ilişkin de Yaver, şöyle konuştu:
"Şengal operasyonuna sadece Peşmerge katılıyor. Onun dışındaki siyasi tartışmalara girmek istemiyorum. Peşmerge derken de Kürdistan hükümeti ve Peşmerge Bakanlığı'na bağlı silahlı unsurlar kast ediliyor. Zerevani özel güçleri, polis ve gönüllü savaşçılar da buna dahildir. Fakat Kürdistan hükümetine bağlı olanların dışındaki hiçbir güç buna dahil olamaz."
KÜRTLERİN YAŞADIĞI YERLERİN YÜZDE 5'İ DAEŞ'İN ELİNDE
DAEŞ ile aralarındaki savaş hattının, Diyala'nın Hanekin ilçesinden başladığını ve Musul'un Sincar ilçesinde sona erdiğini aktaran Yaver, "Bu hattın uzunluğu bin 50 kilometredir. DAEŞ, Ramadi, Musul, Selahaddin vilayetlerini ele geçirdi ve Bağdat'a yaklaştı. Kerkük ve Musul'dan da Peşmergenin kontrolündeki bazı bölgelerini aldı. Peşmerge Ağustos 2014'ten itibaren karşı atağa geçti ve örgütün elindeki yerleri birer birer kurtarmaya başladı. Kürdistan'a ait bölgeler olarak kabul ettiğimiz yerlerin yalnızca yüzde 5'i teröristlerin elinde kaldı. Bunlar da Şengal, Başika ve Güver'in bazı köyleridir. Geri kalan bölgelerin tamamı kurtarıldı" değerlendirmesinde bulundu.
Yaver, siyasi partiler arasındaki tartışmaların da Peşmergeye hiçbir negatif etkisi oladığına dikkati çekerek "Aksine siyasi tartışmaların dozu yükseldikçe Peşmerge DAEŞ'e yönelik operasyonlarını yoğunlaştırmış ve daha fazla ilerlemiştir" dedi.
DAEŞ'in güçten düştüğüne ve gerilediğine ancak bitmediğine işaret eden Yaver, "Rumadi'den Rakka'ya kadar büyük bir bölge hala DAEŞ'in elinde. Kaçak olarak petrol satabiliyor ve vergi alabiliyor. Yok olmadı fakat askeri güç açısından 2014'e göre bir fark var. Suriye ve Irak'ta olduğu sürece Kürdistan bölgesi için de tehdittir" diye konuştu.
"RUSYA İLE HİÇBİR GÖRÜŞMEMİZ OLMAMIŞTIR"
Rusya ve bölgedeki müttefiklerinin DAEŞ'e karşı yapacağı mücadeleyi "memnuniyetle karşılayacaklarını" yineleyen Yaver, şunları kaydetti:
"Bu şekilde teröre karşı cephe genişler. Fakat amaç sadece DAEŞ'i vurmak olmalıdır. Mesele siyasi bir rekabete dönüşmemeli. Dakat Rusya ile Peşmergeye yardım konusunda hiçbir görüşmemiz olmamıştır. 4 devlet arasındaki ittifakla da herhangi bir ilgimiz yoktur."
IKBY hava sahasının Irak merkezi hükümetin denetiminde olduğunu hatılatan Yaver, "Rusya bu alanı kullanmak istediğinde Bağdat yönetiminden izin alır. Çünkü bizim ne radar sistemimiz var ne de uluslararası düzeyde bunu engelleyecek gücümüz. Yasal olarak da sınırlar ve hava sahası merkezi hükümetin denetimindedir" ifadelerini kullandı.
İSRAİL'DEN SİLAH ALINDIĞI İDDİASI
Arap basınının IKBY'nin İsrail'den silah aldığı yönündeki iddialarına ilişkin olarak da Yaver şu açıklamada bulundu:
"İsrail ile gizli ve açık hiçbir ilişkimiz yoktur. Bu ülkeden silahın gelebileceği hiçbir yol da bulunmuyor. Çünkü eğer karadan gelen silahlar Türkiye, İran, Umman ya da Irak kara sınırlarından geçecektir. Irak, Türkiye ve İran şu ana kadar sınır kapılarından Kürdistan'a silah geçirmemişlerdir. Tek yol havadan gelmesi ki o da merkezi hükümetin kontrolündedir. Bağdat'tan izin almayan hiçbir sivil ya da askeri uçak, Erbil ya da Süleymaniye havalimanlarına inemez. Böyle şartlarda İsrail'den kalkan bir askeri uçak, Bağdat'tan izin almadan nasıl Kürdistan bölgesine gelebilir?"
Kaynak: Diyarbakır Söz