ABD Başkanı Donald Trump'ın damadı ve danışmanı Jared Kushner'ın Washington yönetiminin uzun süredir beklenen Orta Doğu barış planını ramazan ayından sonra açıklayacağını duyurması, içeriğine ilişkin net bilgiler bulunmamakla birlikte bir süredir bölge ve dünya gündemini meşgul eden söz konusu planı bir kez daha gündemin ilk sıralarına taşıdı.
İsrail-Filistin meselesinin çözümü için öne sürülen ancak taraflardan biriyle yani Filistin'le görüşülmeden hazırlandığı için eleştirilerin odağında yer alan planın, basına sızan bilgilere göre İsrail yanlısı olduğu ve iki devletli çözümü desteklemediği görülüyor.
Mısır'ın Sina Yarımadasındaki toprakların bir bölümünün Filistinliler için tahsis edilmesini ön gören plan, genel çerçeve itibariyle bakıldığında Arap Barış Girişimi ve Birleşmiş Milletler (BM) kararlarında yer alan iki devletli çözüm önerisinden tamamen uzak İsrail yanlısı bir portre çiziyor.
"Bağımsızlık" yerine "özerklik"
ABD merkezli Washington Post gazetesi, 15 Nisan'da yayınlanan haberinde, ABD Başkanı Trump'ın "Yüzyılın Anlaşması" olarak adlandırılan Orta Doğu barış planının, Filistinlilerin gündelik hayatına birtakım iyileştirmeler getirmekle birlikte bağımsız bir Filistin devleti kurulmasını önermediğini yazdı.
Gazetenin son iki yıldır anlaşmanın hazırlanması konusunda çalışmalar yürüten Kushner'in açıklamaları ile konuyla ilgili bilgisi bulunan Amerikalı ve Arap yetkililere dayandırdığı haberine göre, plan geçmişteki barış çabalarında müzakerelere zemin oluşturan iki devletli çözüm önerisini içermiyor.
Filistin'e devlet statüsü sağlamayan plan, daha çok Filistinlilerin ekonomik şartlarının iyileştirilmesine ve din, inanç ve ibadet özgürlüğü ile hukuki eşitlik gibi temel hak ve özgürlükler konusunda bazı güvenceler getirilmesine odaklanıyor.
Gazeteye konuşan Arap yetkililer, Kushner ve ekibinin bölgede yürüttükleri temaslarda, planın detaylarına dair bilgi vermediğini ancak gündeme getirdikleri önerilerin daha çok Filistinlilere yeni ekonomik olanaklar yaratmaya ve buna karşılık İsrail'in işgal altındaki topraklardaki egemenliğinin korunmasına odaklandığını dile getiriyor.
Söz konusu Arap yetkililer, Kushner ve diğer Amerikalı yetkililerle konuşmalarında, ABD tarafının barış ve ekonomik kalkınma için Arapların İsrail'i tanımasını ve Filistin'in "bağımsızlığı" yerine "özerkliğini" öngören bir statükonun varlığının kabul edilmesini şart olarak öne sürdüğünü belirtiyor.
Filistinlilere ait bölgelerin güvenliği İsrail'e bırakılıyor
Kudüs merkezli Al-Quds gazetesinin şubat ayında yayınlanan ve ABD'li kaynaklara dayandırdığı haberine göre de "Yüzyılın Anlaşması" planı Filistin'in devlet olarak tanınmasını içermiyor.
Gazze'ye, Batı Şeria'daki özerk yönetimle siyasi ilişkiler içerisinde özeklik veren plan, ayrıca Filistin ile İsrail yönetimi arasında 1995'te imzalanan "İkinci Oslo Anlaşması" çerçevesinde Batı Şeria'nın yüzde 61'ini oluşturan "idari yönetimi ve güvenliği" İsrail'e bırakılan "C" bölgesi konusunda müzakereler yapılmasını öngörüyor.
Filistinlilere ait bölgelerde Filistinlilere ticaret ve hareket özgürlüğü veren, bu bölgelerde İsrail'e ait askeri kontrol noktalarının çoğunun kaldırılmasını öneren planda ancak bölgenin güvenliğinin sorumluluğu yine İsrail'e bırakılıyor.
Aksa'nın idaresi İsrail, Filistin ve Ürdün'ün elinde olacak
Mescid-i Aksa konusunda ise plan, Aksa'nın idaresinin İsrail, Filistin ve Ürdün'ün ortaklığında olmasını öngörüyor.
Plan, Batı Şeria'daki Yahudi yerleşim birimleriyle alakalı olarak da yine İsrail tarafını memnun edecek öneriler içeriyor. Buna göre, "Büyük Blok" olarak isimlendirilen birinci kısım yerleşim birimleri İsrail sınırlarına dahil edilecek, "Büyük Blok" dışındaki yerleşim birimleri, genişletilmeden İsrail'in kontrolü altında kalacak ve üçüncü olarak gelişi güzel şekilde kurulan yerleşim birimleri ise dağıtılacak.
Öte yandan arazilerinde mülkiyet sahibi olduklarını ispat eden Filistinlilere, "cömert" tazminatlar ödenecek.
Gerçekte milyonlarca olduğu bilinen Filistinli mülteci sayısını 30 bin ile 60 bin arasında sınırlandıran plana göre, mülteciler istedikleri takdirde Batı Şeria ve Gazze'deki "özerk" bölgelere yerleşebilecek.
"Mülteci" sıfatı verilmeden 1948'de köylerinden göçe zorlanan Filistinlilerin torunlarının uğradığı zararın tazmini için ise bir fon oluşturulacak.
Filistin'deki ekonomik duruma değinen plana göre Gazze'de büyük bir liman inşa edilecek, Batı Şeria ile Gazze arasında kara yoluyla ulaşım sağlanacak ve Gazze'ye hava yoluyla ulaşım sağlanacak.
İsrail'in "Kanal 13" televizyonunun İsrailli üst düzey bir yetkiliye dayandırdığı habere göre, "Yüzyılın Anlaşması planı Filistin devletinin yüzde 90'ının Batı Şeria topraklarında kurulmasını" öngörüyor. Plan ayrıca Batı Kudüs'ün tamamı ile Doğu Kudüs'ün bir kısmının İsrail'e bırakılmasını içeriyor.
ABD planı ramazan ayından sonra açıklayacak
ABD Başkanı Trump'ın damadı ve danışmanı Jared Kushner, Amerika'nın uzun süredir beklenen Orta Doğu barış planını ramazan ayından sonra açıklayacağını bildirdi.
Kushner, New York'ta Time dergisinin düzenlediği "Time100" etkinliğinde yapılan mülakatta, Orta Doğu barış planının normalde 2019 başında sunulacağını ancak İsrail'de erken seçim kararı alınmasının ardından bunun ertelendiğini belirterek, ramazan ayının bitmesinden sonra planın açıklanmasının planlandığını söyledi.
Konu hakkında detaylı bilgileri paylaşmaktan kaçınan Kushner, planda Filistin ile İsrail arasında iki devletli bir çözümün desteklenip desteklenmeyeceğine dair de yorum yapmadı.
Kushner, daha önce ABD büyükelçileriyle yaptığı bir toplantıda, söz konusu planın iki taraftan da tavizler kopardığını ancak İsrail'in güvenliğini tehlikeye atmadığını ifade etmişti.
"Plan, İsrail'in yıllar içinde oluşturduğu halihazırdaki şartlara dayanıyor"
Filistinli uzmanlar, basına "sızan" bilgiler ve sahadaki gelişmelerle en uyumlu senaryonun, "planın iki devletli çözüm önerisini çöpe atarak Filistin'e Gazze'de ve Batı Şeria'nın bazı bölgelerinde özerlik verilmesini" içerdiği görüşünde.
Filistinli yazar Fayiz Ebu Şemale, "Yüzyılın Anlaşması adı verilen plan İsrail'in yıllardır Gazze, Batı Şeria ve Kudüs'te oluşturduğu, halihazırdaki mevcut şartlara dayanıyor." dedi.
Ebu Şemale, planla ilgili en gerçekçi öngörünün Batı Şeria'nın C bölgelerini İsrail egemenliği altında olarak tanımlanması ve güvenliği İsrail'in yetkisinde olmak üzere A veya B bölgelerinde Filistinlilere bir özerlik verilmesi olduğunu söyledi.
"C bölgesinde 800 bin Yahudi yerleşimci var. İsrail, onların bu bölgeden çıkarılmasını 'etnik temizlik' olarak nitelendiriyor. Bu nedenle İsrail bölgenin kontrolünü elinde tutacak ve yerleşim yerlerini taşımayacak." diyen Ebu Şemale, İsrail'in Kudüs'ün doğusu ile batısını birleşik olarak "başkenti" olarak gördüğünü ve ABD'nin söz konusu planınında da bu noktada meseleye İsrail ile aynı açıdan bakıldığını ifade etti.
Filistinlilerin 1948'de çıkarıldıkları topraklarına geri dönmelerinin İsrail ve ABD tarafından reddedildiğini kaydeden Ebu Şemale, ancak plana göre isterlerse bir kısmının Filistin özerk bölgesine yerleşebileceğini aktardı.
Araplar planı kabul etmemekle birlikte herhangi bir adım da atamayacak
İsrail'in Filistin topraklarındaki nüfuzu ve Arapların Filistin'i destekleyen bir tutum sergilememesi nedeniyle Filistin tarafının "Yüzyılın Anlaşması" ile mücadele edebilecek herhangi bir plan ortaya koyamadığını vurgulayan Ebu Şemale, Arap dünyasının tutumunun Filistin'in tutumu ile aynı doğrultuda olacağını ancak söz konusu planın maddelerini kabul etmemekle birlikte herhangi bir adım da atamayacaklarını savundu.
Arap ülkeleri ortak tutum sergileyebilecek mi?
Filistinli siyasi analist İbrahim Medhun da "ABD'nin planı Filistin'e 1967 sınırlarında bir devlet vermiyor. Batı Şeria'da sınırlı bir özerklikle birlikte Gazze'de ablukanın devam etmesini ve Filistin'in bölünmüş durumunun sürmesi üzerine çalışmayı öngörüyor." diye konuştu.
Plana henüz son şeklinin verilmediğini dolayısıyla da açıklanamadığını dile getiren Medhun, Arap ülkelerinin "Yüzyılın Anlaşması" gibi iddialı bir isim ile ortaya atılan bu plan karşısında "anlaşmayı kabul etmeyenler, kabul edenler ve görüş belirtmeyenler" olarak üçe ayrılacağını ve ortak tutum sergilemekten aciz kalacağını söyledi.
Filistin yönetimi planı resmen reddetti
Filistin Dışişleri Bakanlığı'ndan cuma günü yapılan açıklamada, "İki devletli çözüm esasına dayanmayan herhangi bir plan, öneri ya da anlaşma başarısız olmaya ve tarihin çöplüğüne atılmaya mahkumdur. Böyle bir adım Filistin, Arap dünyası, İslam dünyası, Avrupa ve uluslararası alanda reddedilecektir." ifadeleri kullanılmıştı.
Trump'ın ekibinin dünya kamuoyunu ve Arap dünyası ile İslam alemindeki liderleri yanlış yönlendirmek için anlaşma hakkında propaganda kampanyasına devam ettiği belirtilen açıklamada, "Trump yönetiminin bakış açısına göre ABD'nin çıkarları İsrail'in çıkarları ile örtüşüyor." denilmişti.
Açıklamada ayrıca ABD ve İsrail'in attığı adımlar sömürgeyi mümkün kılma çabası ve uluslararası yasalara darbe olarak nitelendirilmişti.
Kaynak: Diyarbakır Söz