Pedagoji Derneği Başkanı Uzman Pedagog Mehmet Teber, anaokulu ve ilkokuldaki kutlamalar ile sene sonu gösterilerinin gereğinden fazla abartıldığını söyledi.
Teber, önceki yıllarda çocuklara yönelik kutlamalar ile doğum günü partilerinin, mütevazı şekilde yapıldığını ifade ederek, "Şimdi kutlamalar için özel salonlar tutuluyor, hatta organizasyon şirketleri ile bile çalışan veliler oluyor." diye konuştu.
Veliler arasında yaygınlaşan "Benim çocuğum daha değerli, daha iyisine layık" yarışının sonucunda çocuğun gittikçe metalaştırıldığı görüşünü dile getiren Teber, çocuk için sadelik ve basitliğin çok önemli olduğunun altını çizdi.
Teber, çocukların küçük şeylerle de mutlu olabileceğini ifade ederek, "Anne, babalar ve buna müsaade eden okul yönetimleri sebebiyle çocuklarda mutlu ve memnun olma standardı her geçen gün artıyor. Çocuk bir sonraki sene anne ile babasından daha yaratıcı ve daha farklı etkinlikler istiyor." değerlendirmesini yaptı.
- "Batı'nın acemice taklidinden başka bir şey değil"
Anaokulu kapanış veya ilkokul mezuniyetlerinin bile büyük partiler, kokteyller ve kep fırlatma töreni ile kutlanmasının pedogojik açıdan düşündürücü olduğuna dikkati çeken Teber, şöyle devam etti:
"Burada kritik olan 'Çocuğun buna ihtiyacı var mı?' sorusu. Çocukların içten ve derin ilgiye ihtiyacı var. Şaşaalı veya şatafatlı törenlere değil. Aileler bu davranışları ile çocukları için yeni bir kültür inşa ediyorlar. Ancak bu kültür genelde kopyalanmış bir kültür. Batı'nın acemice taklidinden başka bir şey değil. Bence üniversite döneminde yaşanması gereken duyguları anaokulu seviyesine indirmeye, o hazzı daha anaokulu çağında yaşatıp sıradanlaştırmaya hakkımız yok. Aslında kendi tatmin duygularımıza çocuklarımızı araç yapıyoruz. Çocuğumuzun gösterilerinde 'İşte bak ne kadar ilgili anne-babayım' veya 'Ben çocuğum için sizden daha çok şeyler yaparım" mesajını vermek istiyoruz."
Teber, ebeveynlerin önemli kısmının televizyon ekranlarına gömüldüğünü, iş yoğunluğu içinde çocuklarını ihmal edebildiğini anımsattı. Evde farklı, kutlamalarda farklı ebeveyn davranışlarını gören çocukların kafasının karıştığını anlatan Teber, "Çocuk gerçekten var olan ve orada olan ebeveyn istiyor. Varmış gibi yapan değil. Artık kendi kişisel arzularımız için inşa ettiğimiz 'kutlama-tören' çılgınlığına dur demeliyiz." diye konuştu.
Çocukların özel kutlamalar yapan ebeveynleri bir süre sonra hatırlamadığını ifade eden Teber, çocukların duygusal olarak her zaman yanında olan ebeveynlerin zihinlerde daha kalıcı olduğunu bildirdi.
Eğitimci Sosyolog İsmail Öz ise anne ve babaların çocukları konusunda yaptıklarının farkında olmak zorunda olduğunu söyledi. Öz, nesiller yetiştirme yolunda atılan özentili adımların bugünün doyumsuz çocuklarını yetiştirmenin yanı sıra yarının doyumsuz büyüklerine de yol açtığını ifade ederek, "Her istediğini elde etme konusunda önü açılmış olan bir çocuk daha sonra talepleri karşılanmadığında ya da herkesin anne-babası gibi ona davranmadığını gördüğünde, şiddete de başvurabilecek bir kişiliğe bürünebilmektedir. Lüks ve şiddet arasındaki bağ biraz da bu şekilde oluşmaktadır." değerlendirmesini yaptı.
Mezuniyet törenlerinde kuşaklar arasında imkan ve imkansızlık zeminindeki ilişkilerin, kıskançlıkları ve en sonunda da şiddeti tetiklediğine dikkati çeken Öz, bu durumu kanıtlayan birçok sosyolojik örneğin bulunduğunu ifade etti.
- "Okul yönetimlerinin daha duyarlı davranması gerekir"
Öz, anaokulundan itibaren yüksek iltifat gören çocukların her aşamada daha ilerisini bekleyeceği için tatminsiz hale geleceğine işaret ederek, şöyle devam etti:
"Onun altına düşen her kutlama çocuk için bir mutsuzluk ve hırçınlık vesilesine dönüşecektir. Bunun yanında imkanı olmayan aileler için maddi külfeti beraberinde getirecek, 'çocuğum arkadaşlarının yanında ezilmesin' duygusu ise ayrı bir vicdan sınavına dönüşecektir. Bu konuda okul yönetimlerinin daha duyarlı davranması gerekir. Çocukların karar alma süreçlerine mantıklı bir birey olarak katılamadığı bu dönemlerde, ailelere ek külfet getirecek ve çocukları da erken yaşlardan itibaren bir rekabet ortamının içerisine çekecek törenlerden imtina etmeleri gerekir."
İsmail Öz, öğrencinin asıl ödülünü öğrenerek almasının adil ve fıtrata en uygun olan yöntem olduğunu dile getirdi. Bu ödülün parasal imkanla ölçülemeyeceğini kaydeden Öz, "Eğitimciler yaldızlı ve uçucu törenlerin tesirinden çok, daha iz bırakıcı bir ödüllendirme yöntemini benimsenmek zorundadır. Onun dışındaki ödüller ise dozunda kalabilmelidir." diye konuştu.
Öz, çocuklara verilen ödüllerin aileleri birleştirme amaçlı düşünülmesi gerektiğinin altını çizerek, şaşalı törenlerin imkanı olmayan çocuklarla ebeveynlerin arasını açabildiğini sözlerine ekledi.
Kaynak: Diyarbakır Söz