Eğitim Sen’den yılsonu raporu: Anadilde eğitim sorunu devam ediyor

Ağitim Sen, 2018-2019 eğitim ve öğretim yılına ilişkin yaptığı değerlendirmede, siyasal iktidarın eğitim alanında, uzun süreden bu yana kendi siyasal-ideolojik hedefleri doğrultusunda attığı adımlar ve eğitim alanında hayata geçirilen “piyasacı” ve “dini eğitim” merkezli uygulamaların bu yılda sürdüğünü kaydetti.

Eğitim Sen’den yılsonu raporu: Anadilde eğitim sorunu devam ediyor

Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) “2018-2019 Eğitim Öğretim Yılı Sonunda Eğitimin Durumu” raporunu kamuoyuyla paylaştı. Raporda, Anadilde eğitim başta olmak üzere eğitimdeki sorunlara tek tek yer verildi.

ANADİLDE EĞİTİM KONUSU OLUMSUZ

Eğitim sisteminin toplumsal cinsiyet eşitliğinden oldukça uzak ve giderek dinsel içerikler kazanan muhafazakâr egemen ideolojinin yoğun baskısı ve denetimi altında olduğuna dikkat çekilen raporda, "Eğitim sisteminde ve toplumsal yaşamda benimsenen tekçi anlayış, farklı inanç, kimlik ve mezhepleri yok saymayı ısrarla sürdürmektedir. Türkiye’nin laik, bilimsel eğitim konusunda olduğu gibi, anadilinde eğitim konusundaki olumsuz sicili aynen devam etmektedir" denildi.

'SORUNLAR BU YIL DA ÇÖZÜMSÜZ BIRAKILMIŞTIR'

Eğitim sisteminin yıllardır çözüm bekleyen sorunları arasında yer alan ikili öğretim, niteliksiz eğitim hizmeti, eğitimi özelleştirme adımları, kalabalık sınıflar, karma eğitim karşıtı uygulamalar, taşımalı eğitim, fiziki altyapısı yetersiz okullar, okullarda öğrenciler arasında ve öğretmenlere yönelik şiddet, öğrencilerin MEB eliyle dini cemaat ve vakıfların siyasal istismarına açık hale getirilmesi, mülakata dayalı sözleşmeli öğretmenlik uygulaması, norm kadro ve tayinlerde yaşanan sorunlar,  ataması yapılmayan öğretmenler gibi sorunların 2018-2019 yılı eğitim sürecinde de aynen devam ettiğinin altı çizildi. Raporda, "Bölgesel, cinsel, sınıfsal gibi eşitsizlikler, anadilinde eğitim gibi en temel sorunlar iktidarın çözmek bir yana daha da derinleştirdiği temel sorunlar çözülmek bir yana daha da derinleşmiştir" diye belirtildi.

'HER YÜZ ÖĞRETMENDEN SADECE 16'SI ATANDI'

Raporda, MEB tarafından 4+4+4 sonrasında zorunlu eğitim süresinin 12 yıla çıktığı iddia edilmesine rağmen, 2018 yılında ortalama eğitim süresi 8,2 yıl olarak gerçekleştiği ve 2019 yılı hedefi ise 9,1 yıl olarak belirlendiği bilgisi hatırlatılarak, 15 Temmuz 2016 sonrasında tek bir kadrolu öğretmen ataması yapılmadığının altı çizildi. 2019 Nisan ayı  itibariyle MEB bünyesinde görev yapan sözleşmeli öğretmen sayısının  83 bin 366, ücretli öğretmen sayısının  ise 92 bin olduğu bilgisi paylaşıldı. Raporda ayrıca, MEB’in resmi verilerine dayanarak, ülke çapında görev yapan 920 bin 524 öğretmenin yüzde 66’sının yani 607 bin 604’nün son 17 yıl içinde atandığı kaydedildi. Yine son 17 yıl içerisinde MEB bünyesinde KPSS’ye giren her 100 öğretmenden sadece 16’snın atandığı vurgulandı.

ÖZEL ÖĞRETİMİ TEŞVİK POLİTİKALARI

Gerek okul sayısı gerekse öğrenci sayısı açısından baktığımızda 4+4+4 ile birlikte eğitimde özelleştirmenin tarihte hiç olmadığı kadar hızlı gerçekleştiği görülmektedir. MEB, kamusal eğitim ile ilgili hedeflerine büyük ölçüde ulaşamazken, özel öğretimin payını arttırmak adına hedeflerine ulaştığı, bazı alanlarda hedeflerini aştığı görülmektedir. MEB İdari Faaliyet Raporu’na göre özel öğretimin payının artırılması kapsamında okul öncesi eğitim 2018’de yüzde 15,70’ye ulaşırken, 2019 hedefi yüzde 23 olarak belirlenmiştir. Özel ilkokul oranı 2018’de yüzde 5,47 iken 2019 hedefi yüzde 6; Özel ortaokul oranı yüzde 6,20 iken, 2019 hedefi yüzde 7 olmuştur. Eğitimde 4+4+4 düzenlemesi sonrasında özel okulöncesi eğitim kurumlarındaki öğrenci sayısı yüzde 53 artışla 236 bin 355’e; özel ilkokullarda öğrenci sayısı yüzde 40 artışla 233 bin 740’a; özel ortaokulda öğrenci sayısı yüzde 96 artışla 321 bin 779’a ve özel liselerde okuyan öğrenci sayısı yüzde 305 artışla 559 bin 838 sayısına ulaşmıştır.

OECD ORTALAMASININ HALA ÇOK ALTINDADIR

Bir Bakışta Eğitim 2018 Raporu’na göre, Türkiye’de öğrenci başına ilkokuldan yükseköğretime kadar 4 bin 652 ABD doları harcama yapılırken, OECD ülkeleri ortalaması 10 bin 520 ABD dolarıdır. Türkiye’de eğitime yapılan harcama oranı OECD ortalamasının yarısından az olup, Türkiye OECD ülkeleri arasında Meksika’dan sonra eğitime en az harcamanın yapıldığı ülke olmayı sürdürmektedir.

Kaynak: Diyarbakır Söz