Bunun, OECD ortalamasının (yüzde 15) yaklaşık üç katı olduğu açıklanırken, ortaöğretim düzeyine erişememiş genç yetişkin nüfusun fazla olmasının temel okuryazarlık becerileri konusundaki risklere işaret ettiği vurgulandı. OECD ortalamasında üç yaş altındaki her üç çocuktan birinin erken çocukluk ve bakım hizmetlerinden faydalandığını, Türkiye’de ise bu oranın her 1000 çocuktan yalnızca üçüne denk geldiğini belirten uzmanlar, okulöncesi ve öğretmen eğitimi konusunda da önlemler alınması gerektiğini söyledi. TEDMEM’in çalışmasında öne çıkan diğer bulgular şöyle:
OKULA ERİŞİM SORUNLU
Son 10 yılda ortaöğretim mezunu olmayan kadın ve erkek oranları arasındaki fark azalsa da, bu fark yüzde 5 olarak kadınlar aleyhine devam ediyor.
18-24 yaş aralığındaki gençlerin yüzde 30’u ne eğitimde ne istihdamda. Bu, OECD içindeki en yüksek oran.
Kadınlar için istihdam alanları eğitim düzeyinden bağımsız olarak sınırlı.
Ortaöğretim ve önlisans mezunları arasında istihdam edilebilirlik konusunda anlamlı bir fark yok. Türkiye bu kademede istihdam oranının en düşük olduğu ülke.
Zorunlu eğitim 12 yıl olmasına rağmen, çağ nüfusunun en az yüzde 90’ının eğitime katıldığı süre 10 yıl. Bu, Türkiye’de zorunlu eğitim çağındaki pek çok kişinin okula erişimde sorun yaşadığını gösteriyor.
BİN ÇOCUKTAN SADECE ÜÇÜ
OECD ortalamasında yüksek lisans eğitim düzeyine sahip yetişkin oranı yüzde14.3 iken Türkiye’de bu oran yüzde 2.6.
OECD ortalamasında üç yaş altındaki her üç çocuktan biri erken çocukluk ve bakım hizmetlerinden faydalanırken, pek çok OECD ülkesinde bu oran her iki çocuktan birine yükseliyor. Türkiye’de ise her 1000 çocuktan yalnızca üçüne denk geliyor.
Türkiye’de 30 yaş altındaki öğretmen oranları diğer ülkelere ve OECD ortalamasına kıyasla çok yüksek. Her beş öğretmenden biri 30 yaş altında. Genç öğretmenlerin gelişime ve yeniliğe açık olması, motivasyonlarının yüksek olması, bilgilerinin güncel olması gibi faktörler eğitim öğretim niteliğinin artmasında faydalı olabilir.
Türkiye’de öğretmenlerin brüt maaşı diğer yükseköğretim mezunu çalışanlara kıyasla yüzde 15 daha düşük. Bu ve maaşların sahip olunan diğer niteliklere göre farklılaşmaması, öğretmenlerin motivasyonunu, çalışma performansını olumsuz etkileyebilir ve öğretmenlik mesleğinin nitelikli adaylar tarafından tercih edilme olasılığını azaltabilir. Bu nedenle öğretmen maaşları ve çalışma koşullarını iyileştirme çalışmaları buna göre planlanmalı.
Kaynak: Diyarbakır Söz