Elazığ'ın Karakoçan ilçesinde kaymakamlığın açtığı kursta okuma yazma öğrenen çoğunluğu 50 yaşın üzerindeki kursiyerler, azimleriyle takdir topluyor.
Karakoçan Aile Destek Merkezindeki (ADEM) okuma yazma kursunda, aralarında ileri yaştakilerin de yer aldığı kursiyerler okuma yazma öğreniyor. Bazen kursa torunlarını da getiren kadınlar, kısa sürede büyük ilerleme kaydederek günlük hayatta yaşadıkları birçok zorluğu yenmeyi başardı.
Kursa katılan 5 çocuk ve 9 torun sahibi 65 yaşındaki Besime Gürbüz ile 6 çocuk ve 8 torunu olan 55 yaşındaki Hemail Sarı, azimleriyle herkese örnek oldu.
Gürbüz, çocukluğunun geçtiği köyde okul olmadığı için okuma yazma öğrenemediğini söyledi.
Bir süre önce Karakoçan Kaymakamlığının kurs açacağını öğrendiğini ve gelip kayıt yaptırdığını aktaran Gürbüz, burada 2 ayda okuma ve yazma öğrendiğini kaydetti.
Okuma öğrenince yaşamın kendisi için daha kolay hale geldiğini dile getiren Gürbüz, şöyle konuştu:
"Eskiden bir şey bilmiyordum, şimdi kendi işimi görebiliyorum. Artık cep telefonundaki rehberi okuyabiliyorum. Gençler, bugünkü imkanları iyi değerlendirip, okusunlar ve öğrensinler."
"OKUMANIN YAŞI YOK"
Kursiyerlerden 6 çocuk 8 torun sahibi Hemail Sarı, çocukluğunda okula gidemediği için okuma yazma bilmediğini aktardı.
Kurs sayesinde öğrendiği okumanın yaşamına çok şey kattığına işaret eden Sarı, "Daha önce tek başıma bir yere gidemiyordum. Levhaları okuyabiliyorum, cep telefonu kullanabiliyorum." dedi.
Kursa beraberinde getirdiği torunlarının yazısını beğendiğini dile getiren Sarı, şunları kaydetti:
"(Nine, çok güzel yazıyorsun.) diyorlar. Kur’an okumayı da bilmiyordum öğrendim, sonra da okuma yazmayı öğrendim. Okumanın yaşı yok. Allah sağlık verirse üniversite okuyup savcı olmak istiyorum. Torunlarıma savcı olacağım diyorum."
"BENİ ÇOK MUTLU ETTİ"
Öğretmen Benazir Gün, kursa gelen kursiyerlerin çoğunluğunun 50 yaşın üzerinde olduğunu belirtti.
İleri yaşlarına rağmen kadınların azminin kendisini şaşırttığını anlatan Gün, şunları söyledi:
"Bir teyze okumayı öğrendiğinde ağladı. 'Sayenizde hastaneye gidebiliyorum.' dedi. Bu yanıt beni de duygulandırdı. Ayşe teyzenin o gözyaşlarını gördükten sonra yaptığım işin ne kadar kutsal olduğunu öğrendim. Cep telefonu kullanmayı başaranların sevincine şahit olmak beni çok mutlu etti."
Kaynak: Diyarbakır Söz