Çocukların yarı yıl tatilinde daha fazla ekrana hapsolmaması için günde en az bir saati eğitsel aktiviteye ayırmanın, harekete ağırlık verilmesinin, beyin egzersizlerinin, ailenin de eşlik ettiği etkinlikler yapılmasının önem taşıdığı belirtildi.
Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Özlem Sürücü, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle zamanlarının büyük bölümünü evde geçiren çocukların yaklaşan yarı yıl tatilini nasıl verimli geçireceğine ilişkin önerilerde bulundu.
Ebeveynlerin salgın döneminde çocuklarının eğitimiyle ilgili "ek ders mi aldırayım", "özel öğretmen mi tutayım", "kayıplarını nasıl telafi edeyim" gibi kaygıları yoğun yaşayabildiğine işaret eden Sürücü, "Velilerin çocuklarının eğitim süreciyle ilgili kaygılar sebebiyle fazla baskı yapması zaten zor geçen bir süreçte arada yeni çatışmaların çıkmasına sebebiyet veriyor. Ebeveynin çocuğa öğretmenlik yapmaması gerekiyor." diye konuştu.
Şu anda bütün çocukların eğitiminin sekteye uğradığını belirten Sürücü, "Buradan bir kazançla çıkalım, çocuğu bir adım öne geçirelim kaygısı çok da sağlıklı değil. Öncesinde çocuğun bunu kaldırıp kaldıramadığına bakılması lazım. Kimi çocuk kaldırabilir ama kimisi kaldıramaz." uyarısında bulundu.
"ÖNEMLİ NOKTA MÜMKÜN OLDUĞUNCA AİLENİN DE EŞLİK ETTİĞİ ETKİNLİKLERİ YAPMAK"
Sömestir tatilinde çocukların daha fazla ekrana düşmemesi için bazı rutinlerin korunması gerektiğinin altını çizen Sürücü, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sömestir tatilinde çocukların uyku, uyanma, yemek saati gibi rutinlerini belli bir noktada korumak lazım. Çocuğu tamamen ödevsiz ve teknolojiyle baş başa bırakmamak için günde en azından bir saat eğitsel bir çalışma yapılabilir. Yine teknoloji kullanılabilir ama örneğin internette çocuğun ilgisini çekebilecek deneyler, aktiviteler, müzeler var. Çocuklar bunlara yönlendirilebilir. Kitap okunabilir, birlikte çocuğun yaşına uygun bir film izlenebilir. Birlikte bir şeyler yapılsın ve bu çocuğun sevdiği, eğlenceli bir şey olsun. Önemli nokta bu, mümkün olduğunca ailenin de eşlik ettiği etkinlikleri yapmak. Yeter ki çocuk sadece bilgisayar oyunlarıyla, sosyal medyayla birebir kalmasın."
Hem çocuklar hem de yetişkinler açısından hareketin önemine işaret eden Özlem Sürücü, "Hareket, kaygı kontrolü, dikkat ve öğrenme, duygu düzenleyebilme açısından ruh, beden ve akıl sağlığımız için kesinlikle gerekli. Çocuklarla birlikte bu konuda bir plan yapılabilir." dedi.
-"Ebeveyn olarak örnek teşkil edilmesi lazım"
Çocuklarla ilgi ve zevkleri doğrultusunda dans etme, evin önüne çıkıp bisiklete binme, koşma gibi oyunlar oynanabileceğini anlatan Sürücü, "Hareketin illa çok yapılandırılmış bir şey olması şart değil ama ailelerin günlük hareketleri çocuklarla birlikte planlayarak uygulaması önemli. Eğer ailenin bir spor, hareket rutini yoksa 'bu çok önemli lütfen sporunu yap' diyemezsiniz. Ebeveyn olarak örnek teşkil edilmesi lazım." dedi.
Uzman Psikiyatrist Sürücü, ebeveynlerin, spor ve hareket konusunda ne kadar istikrarlı olurlarsa çocuklarını da bu sürece o kadar dahil edebileceklerini vurgulayarak, fiziksel hareketin çocuklarda özellikle duyguları düzenleyebilme noktasında büyük önem taşıdığının altını çizdi.
"BEYİN EGZERSİZLERİ DİKKATİN GELİŞMESİNDE ÇOK FAYDALI"
Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Özlem Sürücü, uzun süre ekrana maruz kalmanın tek başına bir şeye odaklanabilmeyi zorlaştırdığı, dikkat dağınıklığı gibi problemleri tetiklediği uyarısını yaptı.
Sürücü, günde sadece birkaç dakika ayırarak yapılabilecek beyin egzersizlerinin bu sorunların giderilmesindeki önemine işaret ederek, bu egzersizlerle ilgili şu önerilerde bulundu:
"Beyin jimnastiği' ismiyle internette çok fazla video seçeneği yer alıyor. Bu egzersizleri yapmak da dikkatin gelişmesi açısından çok faydalı. Sağ eli sol kulağa, sağ eli sol dize değdirmek, elimizle sonsuz işareti çizmek gibi sadece iki dakika ayırarak yapılacak hareketler beynin sağ ve sol tarafının çalıştırılmasını sağlıyor. Bunların müzik eşliğinde, belli bir ritimde yapılması çocuklar için eğlendirici de olacaktır. Uzaktan eğitimde 10 dakikalık ders aralarında bile bu tip beyin egzersizleri yapılabilir."
Kaynak: Diyarbakır Söz