Yükseköğretim Kurulu (YÖK) 40 yılı geride bırakırken, başta mezunların istihdamı ve üniversite-sanayi iş birliği olmak üzere kamuoyuyla paylaşılan "YÖK'ün geleceğe dair yeni vizyonu" doğrultusundaki çalışmalar hız kazandı.
YÖK, 12 Eylül 1980 askeri darbesi sonrası Milli Güvenlik Konseyi (MGK) tarafından hazırlanarak 6 Kasım 1981'de yayımlanan 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu ile kuruldu. Türkiye'deki tüm yükseköğretim kurumlarını çatısı altında toplayan YÖK, bugün sayısı 207'i bulan yükseköğretim kurumu, 8 milyonun üzerinde öğrenci, 180 binin üzerindeki öğretim elemanı ile oldukça geniş bir kesim için çalışmalar yapıyor ve koordinasyon görevi yürütüyor.
YÖK'e bugüne kadar sırasıyla Prof. Dr. İhsan Doğramacı, Prof. Dr. Mehmet Sağlam, Prof. Dr. Kemal Gürüz, Prof. Dr. Erdoğan Teziç, Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya ve Prof. Dr. Yekta Saraç başkanlık etti. Yükseköğretim Kuruluna, 30 Temmuz 2021'de atanan Prof. Dr. Erol Özvar başkanlık yapıyor.
2003'te 27 bin 426 olan araştırma görevlisi sayısı 2021'de 51 bin 548'e, 12 bin 621 olan doktor öğretim üyesi sayısı 41 bin 508'e, 5 bin 401 olan doçent sayısı 17 bin 778'e, 10 bin 187 olan profesör sayısı 30 bin 562'ye yükseldi. Türkiye'de görev yapan yabancı uyruklu öğretim elemanı sayısı da 3 bin 306'ya ulaştı.
Yükseköğretimde, nicel değişimlerin yanı sıra üniversitelerde kalite odaklı yapısal dönüşümler ile ilgili çalışmalar sürüyor. Bu kapsamda, Yükseköğretimde Misyon Farklılaşması ve İhtisaslaşma, YÖK 100/2000 Doktora Burs Projesi, Hedef Odaklı Uluslararasılaşma, Yükseköğretimde Dijital Dönüşüm Projesi, Açık Bilim ve Açık Erişim Projesi, Geleceğin Meslekleri Projesi, YÖK-Gelecek Projesi, YÖK-Anadolu Projesi, YÖK Sanal Laboratuvar Projesi yürütülüyor.
ÖNCELİK SALGIN DEVAM EDERKEN ÜNİVERSİTELERİ YÜZ YÜZE EĞİTİME AÇMAK OLDU
Prof. Dr. Erol Özvar'ın göreve gelmesinin ardından açıkladığı "YÖK'ün geleceğe dair yeni vizyonu" ile dikkatler, yükseköğretim sisteminde yeni dönemde hayata geçirilecek yapısal değişikliklere çevrildi.
Yeni YÖK Başkanı'nın önceliği, Kovid-19 salgını nedeniyle üniversitelerde yaklaşık 1,5 yıl boyunca ara verilen yüz yüze eğitimin yeniden başlatılması oldu. Özvar, üniversite rektörleri ile ilk kez bir araya geldiği toplantıda, 2021-2022 eğitim ve öğretim yılında üniversitelerde örgün eğitimin yüz yüze başlatılacağını açıklayarak bu konudaki kararlılığı ortaya koydu.
Salgın devam ederken verilen yüz yüze eğitim kararı, üniversitelerde eğitim alan öğrencilerin bir kısmının yurtlarda kalması, yemekhane, kütüphane gibi ortak alanların kullanılması gibi nedenlerle zor bir süreci beraberinde getirdiğinden YÖK bu konuda, salgının seyrine göre harmanlanmış eğitim modellerini kullanabilmeleri konusunda üniversitelere yetki verdi.
Üniversitelerde salgın sürecinde sağlıklı kampüs uygulamaları konusunda YÖK, TSE ve Sağlık Bakanlığınca geçen yıl hazırlanan rehber güncellendi ve yeni duruma uyarlandı. YÖK'ün çerçeve kararlarını içeren iki rehberde, Kovid-19 tedbirlerinin yanı sıra eğitim öğretim süreçlerine ilişkin detaylara yer verildi. Bu kapsamda, üniversitelerde, derslerin yüzde 40'ı veya herhangi bir dersin yüzde 40'ının uzaktan eğitim yoluyla yapılabilmesi kararlaştırıldı.
AŞILANMA ÇAĞRISI NETİCESİNDE ÇOK YÜKSEK ORANLARA ULAŞILDI
YÖK Başkanı Özvar, farklı mecralardan üniversitelerdeki öğretim elemanlarına, idari personele ve öğrencilere aşı olmaları konusunda da çağrıda bulundu. YÖK'ün son verilerine göre, Kovid-19'a karşı aşı olan ve korunması olan öğrencilerin oranı yüzde 79,21, akademik personel oranı yüzde 93,27, idari personelin oranı ise yüzde 90,70'e ulaştı.
BÜYÜK VERİ HAZIRLIKLARI
YÖK Başkanlığı, yeni dönemle birlikte "büyük veri" kavramının altını çizecek adımlar atacak.
Türkiye'de sayıları 207'ye ulaşan üniversitelerde üretilen akademik çalışmalar, bilimsel yayınlar, projeler, derslerin büyük veri olarak ulaşılabilir hale gelmesi için yeni teknikler devreye alınacak.
ÜNİVERSİTELERDE AKADEMİK PERFORMANSA DAYALI YÖNETİM ANLAYIŞI
YÖK'ün yeni vizyonunda, yükseköğretimdeki en önemli gündem maddesi olarak üniversitelerde "bilimsel üretkenliği" öne çıkaran çalışmalar gösteriliyor.
Üniversite yönetimlerinin akademik performansı esas alan bir yönetimi benimsemesinin önemine vurgu yapılan yeni vizyona göre, öğretim elemanlarının bilimsel üretimi yakından izlenecek ve üniversite içi yönetim politikaları oluşturulacak, atama, yükseltme, proje destekleme ve teşvik mekanizmaları bu üretkenlik esasına göre yapılacak.
Üniversitelerde bilimsel üretkenliğin yanı sıra benzer anlama gelecek akademik performansın izlenmesi de öncelikli konuların başında geliyor. Vizyonda yer alan bu yöndeki ifadeler, akademik performansa dayalı üniversite yönetiminin hayata geçirilmesi yolunda yeni çalışmaların yapılacağı yönünde işaretler barındırıyor.
Yeni vizyona göre, üniversitelerin ülkedeki istihdama sağlayacağı katkı, YÖK'ün üniversiteleri çeşitli şekillerde değerlendirdiği çalışmalarında bir parametre olarak gösterilecek. Yeni dönemde, yükseköğretim kurumlarının istihdam konusunu özel bir odak haline getirmeleri bekleniyor. Böylece Türkiye'de iş gücü piyasası ve üniversitelerin kendi mezunlarının istihdamlarını izleyen bir yönetim anlayışının hızlandırılması hedefleniyor.
Bunun yanında 11. Kalkınma Planı kapsamındaki eylem planları arasında yer alan ve milli teknoloji hamlesi için ihtiyaç duyulan iş gücü profilinin belirlenmesi, bu ihtiyaca dönük yükseköğretim programlarında güncelleme yapılması ile ilgili başlatılan süreçler çeşitlendirilerek devam ettirilecek.
ÜNİVERSİTE-SANAYİ İŞ BİRLİĞİNDE YENİ MODELLER
YÖK'ün yeni döneminde, üniversite-sanayi iş birliği modellerinin geliştirilmesi de ayrı bir konu başlığı olarak değerlendirilecek. Bu kapsamda, üniversitelerin bazı bölümlerinin sanayinin belirli yerlerinde konumlandırıldığı yeni modeller gündeme getirilecek.
Kurulun gelecek vizyonunda yer verdiği bir diğer konu başlığı ise üniversiteler arasında devlet ve vakıf üniversitesi ayrımının ortadan kaldırılması olarak belirtiliyor. Özvar, Milli Eğitim Bakanlığının 2022 yılı bütçesinin görüşüldüğü TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda yeni dönemde vakıf üniversitelerini de araştırma üniversitesi konsepti içerisinde değerlendireceklerini açıkladı.
ULUSLARARASI ÖĞRENCİ VE ÖĞRETİM ELEMANI SAYISINDA ÇITA YÜKSELECEK
Yükseköğretim Kurulu, uluslararasılaşmayı bir stratejik hedef olarak benimseyerek bu konuda üniversiteleri teşvik edici çalışmalar yürütüyor. Üniversitelerdeki uluslararası öğrenci sayısı son yıllarda önemli ölçüde arttı. Yükseköğretim sistemindeki uluslararası öğrenci sayısı 182 farklı ülkeden 240 bine ulaştı. Bu sayı ile Türkiye, dünyada en çok uluslararası öğrenci kabul eden ilk 10 ülkeden biri oldu. YÖK, yeni dönemde yükseköğretimde uluslararasılaşma çıtasını yukarı taşıyacak. Öğrenci ve öğretim elemanı hareketliliğine üçüncü bir konu daha eklenecek ve uluslararası saygınlığı olan öğretim elemanları Türk üniversitelerinde istihdam edilmek üzere ülkeye davet edilecek.
TÜRK ÜNİVERSİTELERİ, ULUSLARARASI BİLİM AKADEMİLERİ İLE YENİ İŞ BİRLİKLERİ YAPACAK
Ayrıca, Türk üniversitelerinin, saygın uluslararası bilim akademileri ve kurumlarıyla daha yakından etkileşime girmesi ve yeni iş birlikleri için hazırlıklar devam ediyor. Bilim insanlarının daha nitelikli yayın yapabilmeleri ve üretkenliklerini arttırabilmeleri için uluslararası saygınlığı olan yabancı meslektaşlarıyla birlikte çalışmalarını sağlayacak imkan ve altyapının güçlendirileceği çalışmalar yürütülecek.
Yeni dönemde ayrıca bilim diplomasisinin Türkiye'nin uluslararası politikasında daha etkin ve önemli roller oynaması için faaliyetlere devam edilecek. Bunların yanında Türk üniversiteleri, farklı kurumların açıkladığı sıralamalara nitelikli üretim ve yayın yoluyla girmeleri için teşvik edilecek.
Yeni dönemde üniversiteler ile çok daha yakın iletişim ve iş birliği ile yükseköğretim hayatına katkı verme yönünde çalışmalar yürütülmesi de hedefleniyor.
Kaynak: Diyarbakır Söz