Antalya Eczacı Odası tarafından “14 Mayıs Eczacılık Günü” nedeniyle yapılan yazılı açıklamada, ilaç fiyatlarının sürekli baskılanması sonucu, Türkiye'nin şu anda Avrupa ülkelerinin en ucuz ilacını bulundurduğu bildirildi. Açıklamada, Türk Eczacıları Birliği'nin 2014'te 8 bin 520 eczacı ile gerçekleştirdiği Eczacı ve Eczane Profili Araştırması'nın sonuçlarına göre, 73 bin 500 kişinin istihdam edildiği eczanelerin 250 bin kişinin ekmek kapısı olduğu, yüzde 63,8'inin düşük cirolu eczane kategorisi içerisinde yer aldığı ve bugün her iki eczacıdan birinin zor durumda olduğuna dikkat çekildi.
Türkiye'de 2004 yılında yürürlüğe giren İlaç Fiyat Kararnamesi'nin, 2005 yılında sosyal sigorta ve güvenlik kurumlarının tek çatı altında toplanmasıyla tek alıcının Sosyal Güvenlik Kurumu haline gelmesi ve 2009'dan bu yana uygulanan global bütçe yönteminin, ilaç ve eczacılık alanında seneler içinde daha da somutlaşan olumsuz etkiler oluşturduğu bildirilen açıklamada şöyle denildi:
"İlaç harcamalarında tasarruf adına uygulamaya konulan düzenlemelerin ilaç fiyatlarında oluşturduğu düşüşler nedeniyle eczane ekonomileri artık geniş ölçekli kayıplar yaşar hale gelmiştir. Sağlığa ayrılan payın görece düşük olduğu bir ülke olan Türkiye'de, ilaca ayrılan pay bunun belirli bir yüzdesini geçmeyecek şekilde ayarlamaya çalışılınca, ilaç fiyatları sürekli baskılanmakta, Türkiye şu anda Avrupa ülkelerinin en ucuz ilacını bulundurmaktadır."
EKONOMİK OLARAK ZORDA
Eczacıların, ilacın bulunabilir ve alınabilir olması taraftarı oldukları bildirilen açıklamada, hem kamu ekonomisinin korunması hem de ilaca erişim hakkı bakımından bunun gerekli olduğunu düşündükleri, yıllardır bu politikanın savunuculuğunu yaptıkları belirtildi.
İlaç fiyatlarının sürekli olarak düşmesinin, geliri sadece buna bağlı olan eczacıları ekonomik olarak zora soktuğu ifade edilen açıklamada, “Bunun yanı sıra bazı ilaçların piyasada bulunamamasına neden olmuştur. Günübirlik tedavi, kanser ilaçların hastanelerden verilmeye başlanması, bazı ilaçların ruhsat alamaması gibi uygulamalar nedeniyle, eczane pazarı da gün geçtikçe daralmaktadır. Fiyatlar düştükçe eczacıların gelirleri de düşmekte, ancak buna karşın giderler artmaktadır. Eczacının her geçen gün artan eczane işletim masraflarını karşılayamayacak boyutlara ulaşması nitelikli bir ilaç hizmetinin sürdürülebilirliği açısından büyük bir tehdit oluşturmaktadır” denildi.250 BİN KİŞİNİN EKMEK KAPISI
Türk Eczacıları Birliği'nin Aralık 2014'de 8 bin 520 eczacı ile gerçekleştirdiği Eczacı ve Eczane Profili Araştırması'nın sonuçlarının bu tespitleri doğruladığına dikkat çekilen açıklamada şunlar kaydedildi:
"Bu araştırmada elde edilen verilere göre, eczanelerimizin yüzde 63,8'i gibi büyük bir çoğunluğu düşük cirolu eczane kategorisi içerisine girmektedir. Söz konusu oranlama çerçevesinde bugün her iki eczacıdan birinin zor durumda olduğu bariz biçimde görülmektedir.Eczanelerimiz ülke genelinde bugün 73 bin 500 kişiyi istihdam etmekte olup, 250 bin civarında kişinin ekmek kapısıdır. Birinci basamak sağlık kuruluşu olan eczanelerin varlıklarını sürdürebilmeleri ve nitelikli bir sağlık hizmet sunumu için politika yapıcıların uzun süredir uyguladıkları ilaç fiyatlandırma ve geri ödeme politikalarının eczaneleri nasıl bir noktaya sürüklediğini artık görmeleri ve acilen önlem almaları gerekmektedir. Salt maliyet odaklı yaklaşımların halk sağlığına tehdit oluşturduğu ve halkın ilaca erişim hakkını zedelediği açıktır. İlacın bulunabilirliğini, alınabilirliğini ve ilaçta kaliteyi önceleyen bir ulusal ilaç politikası geliştirmek, sağlığın kılcal damarı olan eczaneleri ekonomik yönden düzlüğe çıkaracak önlemlerin eczacı meslek örgütlerinin katıldığı bir mekanizma içerisinde hayata geçirilmesi kaçınılmaz hale gelmiştir."
ECZACILARIN İSTEKLERİ
Türkiye'de 10 yıldan fazla süredir uygulanan sağlık reformlarının amaçlarından birinin de sağlık hizmetlerinin kalitesinin artırılması olarak tanımlandığı ifade edilen açıklamada, en yaygın sağlık hizmet sunucusu olan eczanelerin en az yarısının bin bir güçlükle hayatını sürdürdüğü, eczacıların eczane maliyetleriyle boğuşur hale geldiği bir aşamada, sağlık hizmetlerinin kalitesinden bahsedilemeyeceği vurgulandı.
Eczacıların ve eczanelerin sorunlarının çözülmesi, sağlık alanında daha etkin bir rol üstlenmelerini ve ülke insanına verecekleri hizmetin kalitesindeki artışı beraberinde getireceği bildirilen açıklamada, sayıları 42'ye çıkan eczacılık fakültelerine artık yenilerinin eklenmemesi, var olanların birleştirilmesi, yasaya bağlı çıkartılan yönetmeliğin tam olarak uygulanması, kamuda, özellikle de hastanelerde eczacılara yeni istihdam alanları açılması, eczacı kar oranlarının artırılması ve buna ilaveten kutu bası sabit bir kar eklenmesi, SGK protokollerinde var olan reçete başı hizmet bedelinin arttırılması, eczacılara verdikleri ek hizmetler için meslek hakkı ödenmesi,SGK iskontolarının toplam ciro üzerinden değil, SGK cirosu üzerinden yapılması, stok zararlarının 60 günlük geçiş süreci içinde ödenmesi, kamu eczacılarının özlük haklarının ve çalışma şartlarının iyileştirilmesinin talep edildiği açıklandı.
Kaynak: İHA