Yargıtay kararları ışığında, emekli maaşı hesabı üzerinden kredi çeken ve bankanın hesaba uyguladığı blokaj nedeniyle maddi haklardan yoksun kaldığını ve yaşam standardının olumsuz etkilendiğini iddia eden bir müvekkilin avukatı, söz konusu blokenin kaldırılmasını, maaştan yapılan kesintilere son verilmesini ve kesintilerin iadesini talep etti. Karşı tarafın avukatı ise, bu taleplerin reddedilmesi gerektiğini savundu.
DAVA REDDEDİLDİ!
İlk Derece Mahkemesi, davacının kredi çekimi sırasında emekli maaşından düzenli kesinti yapılmasını kabul ettiğine ve bu yönde talimat verdiğine dikkat çekerek, anılan sözleşme maddesinin adil olmadığı yönünde bir durum teşkil etmediğine hükmederek davayı reddetti.
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ’NDEN BLOKE KALDIRILMASINA DAİR KARAR ÇIKTI
Mahkeme, davacının önceden kabul ettiği maaştan taksit ödemelerine sonradan itiraz ederek geri ödeme talebinde bulunmasını ahlaki ilkelere aykırı buldu. Ancak, davacı avukatının zamanında yaptığı istinaf başvurusu sonucunda, Bölge Adliye Mahkemesi İlk Derece Mahkemesi’nin kararını iptal etti ve davayı lehte sonuçlandırarak maaş hesabındaki blokenin kaldırılmasına karar verdi.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, davalı vekilinin temyiz başvurusunu değerlendirerek, İlk Derece Mahkemesi’nin davanın reddine dair kararının mevcut hukuk kuralları ve Dairenin sabit uygulamalarıyla uyumlu olduğunu ve kusur içermediğini belirtti. Bu sebeple, Bölge Adliye Mahkemesi’nin hatalı bir yorumla verdiği kararın yasalara aykırı olduğuna ve iptal edilmesi gerektiğine hükmetti.
Bölge Adliye Mahkemesi’nin ilk kararını tekrarlayarak aldığı direnme kararına itiraz eden davalı avukatının temyiz talebi üzerine, dosya Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun incelemesine sunuldu.
YARGITAY HUKUK GENEL KURURU GEREKÇE KARARI
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun yaptığı temyiz değerlendirmesi sonucunda, bölge adliye mahkemesinin önceki hükmü iptal edildi ve bozma kararında belirtilen gerekçeler açıklandı.
Bozma ilamında verilen ifadeler şu şekilde:
“Emekli maaşından başka bir gelirinin olmadığı yönündeki genel kabulden dolayı zayıf tarafı daha da zayıf hâle getirmeme saiki ile korunan tüketicinin, kendi iradesi ile imzaladığı kredi sözleşmesi çerçevesinde kavuştuğu ve sosyo-ekonomik ihtiyaçları doğrultusunda harcadığı meblağı yine emekli maaşı ile ödemek zorunda olduğunu bilebilecek durumdayken, çekeceği kredinin ödeneceği ihtimalini banka gözünde kuvvetlendirir şekilde emekli maaşını mal varlığının bir parçası olarak gösterdiği, bu inançla hareket eden bankanın davacıya birden çok kez kredi tahsis ettiği, davacının başka bir yolla taksit ödemesinde bulunmadığı, en başından beri ödeme yöntemi olarak tercih ettiği virman usulüyle kredi taksitlerinin her ay düzenli tahsil edilmesine itiraz etmediği ve dava açmakla davacının bu yöndeki iradesinin ortadan kalktığını gören banka tarafından bu usulle yapılan tahsilâta son verildiği gözetildiğinde söz konusu kesintilerin hukuka aykırı olduğu iddiasıyla iptalinin ve bu talebin kabulüyle bağlantılı olarak da kesilen bedellerin iadesinin istenmesi hakkın kötüye kullanılması teşkil eder ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 2’nci maddesi gereğince iyi niyetle uyuşmadığından hukuk düzeni tarafından korunmamalıdır.”
Kaynak: Diyarbakır Söz