Psikolog Gümüş: Kripto para ve sanal oyunlar çocukları intihara sürüklüyor

Kripto para ve sanal oyunların çocuklar üzerindeki etkisi üzerine konuşan Psikolog Kerem Gümüş, internet ortamının çocukları yalnızlığa sürüklediğini, kripto para alışverişinin olumsuz olması halinde kişiyi intihara sürükleyebileceğini söyledi.

Psikolog Gümüş: Kripto para ve sanal oyunlar çocukları intihara sürüklüyor

21'inci yüzyılda tüm dünyada hızla yayılan internet, hayatımıza sunduğu kolaylıkların yanı sıra içerisinde barındırdığı tehlikeli içeriklere de kolayca ulaşılması, çocuklar ve gençler başta olmak üzere herkes için ciddi tehdit oluşturuyor.

İnternet üzerinden oynanan oyunlar, bahis sitelerinde şans oyunu adı altında oynana sanal kumar, elde edilen haksız kazanç, kripto para oyunlarında kaybedilen büyük miktardaki paralar, kullanıcıların psikolojisini olumsuz etkilemekte ve bu durum aile ilişkileri başta olmak üzere bozulan sosyal ilişkilerin ardından kişiyi intihara götürebilecek seviyede ciddi sonuçlara sebep olabiliyor.

"ANNE-BABASI TARAFINDAN ANLAŞILMADIĞINI DÜŞÜNEN ÇOCUKLAR MUTLULUĞU İNTERNET ORTAMINDA ARAR"

Sanal ortamda oynanan oyunların etkileri üzerine İLKHA muhabirine önemli değerlendirmelerde bulunan Psikolog Kerem Gümüş, "Bir çocuk internette çok vakit geçiriyorsa önce işin aile kısmına bakmak lazım. Bir çocuğun annesi ve babasıdır. Bir çocukta anne ve babanın yeri asla dolmaz. Eğer bir çocuk anne ve babasının yanında vakit geçirmek yerine başka bir ortama tercih ediyorsa burada aile iletişiminde bir sorun var demektir. Orada vakit geçirmesi psikolojik etkilerin sonucunda meydana gelen bir şeydir. Bir çocuk anne babası tarafından anlaşılmadığını düşünüyorsa, ailesinin ilişki noktasında problem yaşadığını gözlemliyorsa, kendisini ifade edebileceği, beğenilebileceği, kendisini ait hissettiği ortamlar arar. Çünkü bir çocuğu annesi, babası ve anne-baba ilişkisi yetiştirir. Çocuğun psikolojisinin sağlam olmasında bu 3 etken rol oynar. Eğer bu 3 ilişkiden birinde sorun varsa çocuk bu tarz yerlere gitme ihtiyacı hisseder. Çünkü çocukların temelde hem aidiyet hissetme hem huzur hissetme hem de beğenilme ihtiyaçları var. İnternet bunları karşılayabileceği en iyi ortam." dedi.

"İNTERNET BEĞENİLME ARZUSU ÇOCUĞU NASIL ETKİLER?"

Gümüş, "İnternette çok güzel bir profil oluşturup kendisi ile alakalı veya alakasız olması fark etmeksizin sahte bir kimlik oluşturup o kimlik üzerinden ekendi gücünü, beğenilme arzusunu, ihtiyaçlarını karşılayabilir. Bu da aslında çocuğu içsel bir yalnızlığa sürükler. Çünkü yapay bir dünyada yaşıyor. Bu sefer çocuk gerçek ortamdan soyutlanmaya başlıyor. Sosyalleşme bir insanın en temel ihtiyacıdır. En temel ihtiyacından feragat etmiş oluyor. Bir süre sonra oradaki beğenilme arzusu, aidiyet ihtiyacıyla gerçek arkadaş ortamından soyutlanıyor. Bu durum uykusunu, yemeğini, akademik başarısını etkiliyor. Kullandığı dil bile değişiyor ve bambaşka bir çocuk ortaya çıkıyor. Anne-babasının, belki de kültürünü yansıtmadığı hiç alakasız bir çocuk ortaya çıkıyor. Toplumsal iyileşmeden bahsederken bireysel anlamda sağlıksız, kendi varlığını ortaya koyamayan çocuklar toplum sağlığını etkilemiş oluyor. Sadece aile ilişkilerine değil mili, manevi duygularımıza da zarar veriyor." diye konuştu.

"KRİPTO PARA OYUNLARI İNTİHARA SEBEBİYET VEREBİLİYOR"

Yaptığı açıklamalardan internetin kötü ve zararlı olduğu çıkarımının yapılmaması gerektiğini belirten Gümüş, "Biz bunun çocuklar üzerinden sınırlı ve denetimli bir şekilde eğitmesini tavsiye ediyoruz. Kripto para konusunda da denetimli ilerlemesi lazım. Çünkü nasıl ki hata yapar, kaza yapar diye ehliyeti olmayan bir arabayı çocuğa vermiyorsanız aynı şekilde internet için de bir ehliyet gerekiyor. Kripto para, sosyal medya veya oyunlar için de muhakkak bir ehliyet oluşturmak gerekiyor. Kripto paralarda çocukların bir becerisinin olmaması gayet normal. Alma verme yeteneği olabilir fakat yaşı yeterli değildir. Bundan kaynaklı olarak kaybettiğinde vereceği tepkiler bir yetişkin kadar iradeli ve sağlıklı olmayabilir. Bir yetişkin kripto para kaybettiğinde canına kıyma oranı ile bir çocuğun canına kıyma oranı arasında dağlar kadar fark var. Yetişkinlerde daha azdır çünkü daha denetimli hareket edebilir. Çocuklarda ise ciddi sorunlara yol açacak, daha fazla depresyona, korkuya, öfkeye yol açabilir." şeklinde konuştu.

"ÇEVRESEL ETKENLERİN ARTMASI ÇOCUK ÜZERİNDE OLUMSUZ ETKİ BIRAKIYOR"

Karakter gelişiminde yüzde 50 genetik, yüzde 50 çevresel faktörlerin etkili olduğunu ancak çağımızda çevresel faktörlerin rolünün daha da etkili olmaya başladığını vurgulayan Gümüş, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:

"Çünkü ortada internet üzerinde fenomen denilen bir kavram var. Ünlü olma, para kazanma hepsi oraya bağlı. 'Sen de kazanabilirsin? Kimler milyoner oluyor?' diye gördüğü ve belki bir elin parmaklarını geçmeyen kişi gibi olabileceğini düşünüyor. Bu da otomatikman çocukları o fenomenlere benzer hareketler yapmaya sevk ediyor. 'Ben de onlar gibi olursam ünlü olur para kazanırım' algısı oluşuyor. Hâlbuki durum böyle değildir. İzleniliyor olmak, beğeniliyor olmak çok farklı bir süreç. Eskiden bir mahallede otururken değil Amerika'da kimin ne yaptığını, 2 sokak ötede kimin ne yaptığını bilmezdik. Çünkü iletişim, internet bu kadar küresel hale gelmemişti. Şimdi çocuklar İstanbul'da, Ankara'da yaşarken Amerika'da, İzlanda'da, Endonezya'da çocuklar nasıl ergenlik yaşıyor, nasıl hayatlarını yaşıyorlar buna hâkimler. İster istemez daha yoğun çevresel etkenler var."

"Baskı altında kalan çocuklar, maruz kaldığı çevresel faktörlerden etkilenerek aile ortamını değil dış dünyanın sunduklarını tercih edebiliyor"

İnternet ortamında insanların standartlaştırılması gibi bir durum olduğunu, 'çocuklar, gençler böyle yaşamalı' diye bir dayatmanın yapıldığını hatırlatan Gümüş, son olarak şu ifadelere yer verdi:

"Bu durum ailelerde de çok fazla karşımıza çıkıyor. Mesela 'eşinin size şunları alıyorsa, tatile götürüyorsa, yemeğe çıkarıyorsa iyidir' diye bir algı oluşturuluyor. Ancak bu eş ilişkisi onlar için geçerlidir. Herkesin eş ilişkisi bireyseldir. Eşleriniz bu tarz şeyleri yapmıyor diye sizi sevmiyor manasına gelmez. Ancak internette bir standartlaştırma var. Bu da küresel çapta bir etki oluşturabiliyor. Çocukları da etkiliyor. Bu otomatikman onlara uyum sağladıkça, onlardan biri hissettikçe çocuklarda bu sefer küresel etkenlerin etkisiyle suça yönelebiliyorlar. Özellikle izledikleri, maruz kaldıkları diziler, filmler, programlar onları etkiliyor. Çocuk sürekli bunlara maruz kaldığında bu kez aile içerisinde problemler ortaya çıkıyor bu sefer sürekli bir emir komuta oluyor. Anneler, 'benim dediğimi yapacaksın! Dediğim saatte uyuyacaksın! İstediklerimi yapacaksın!' diye sürekli bir baskı var. Böyle bir ortamda büyüyen çocuklar da kendilerini dış dünya ile kıyasladıklarında bu kez ikilemde kalabiliyorlar. Ailesi ile dışarıdaki dünyayı kıyasladığında dışarısı daha eğlenceli geliyor. Bu kez oraya kayıyor. Şunu unutmamak gerekiyor ki çocuklar oyun ortamına da, dışarıya da kaçsalar oralarda da ailelerinden bir parça taşıyorlar. Sürekli komut verilerek yetiştirilen çocuk bu kez internet ortamında, oyun ortamında da komut almaya alışmış bir şekilde hareket ediyor. Bu kez oyunda verilen her komuta uymak zorunda hissediyor. Çünkü beğenilme ihtiyacı var. Çocuk, 'ben yapıyorum, talimatları yerine getiriyorum' diyerek maalesef ki kendi canlarına kıyacak seviyelerde problemler karşımıza çıkabiliyor." 

Kaynak: Diyarbakır Söz