"Karar vermek: sancılı bir doğum gibidir. Kararın olumlu veya olumsuz sonuçlar doğurduğuna dikkat edilirse karar verme, etkin karar almaya çalışmanın, ayrıntıları kaçırmamanın ne kadar önemli olduğu ortaya çıkar. Hakkaniyete uygun, adil, gerçekleri gözeten, etkili ve sonuç doğuran türden kararları kim veriyorsa ona helal olsun. Ona saygı duymak lazım, onları ödüllendirmek lazım. Onları toplumsal olarak daha yukarılara, daha önlere çekmek lazım. Bunun tersi de olur tabi. Eğer bir karar yanlış olursa, olumsuz sonuçlar doğurursa bazen tarihte bile kaybolup gitmiyor. Bazen masumiyetten, bazen zulümden söz ediyoruz. Eğer hukuki bir karar toplumsal meşruiyet zemininde onaylanıyorsa o da unutulmuyor, onaylanmıyorsa o da unutulmuyor. Rekabet Kurumu’nun kararları kamu vicdanında ve hukuk zemininde veya kendi camiamızın nezdinde makul görülüyorsa onaylanıyor, görülmüyorsa onaylanmıyor."
Kaldırımcı, karar vermenin güç olduğuna dikkat çekerken bu konuda spekülasyon yapmadığını, klasik, geleneksel bir lafı da tekrarlamadığını anlatırken şöyle dedi:
"Kararları bir kurul veriyorsa, bir kişi veriyorsa nasıl veriyor? O kadar tuzaklarla dolu bir yoldan geçiliyor ki. Ben üniversitede davranış bilimleri dersinde şunu hep anlatıyordum ve hep yaşadım. Yaşadıklarımı sizinle paylaşıyorum, eğer tek kişi karar veriyorsa insanın açlığı ve tokluğu kararı etkiler. Zeka seviyesi tabi ki kararı etkiler. Kadın olmak, erkek olmak ve yaş faktörü kararı etkiler. Uykusuz olmak yada fiziki veya biyolojik durum ile hormonel dengeler kararları etkiler. Bir sürü deney var. Psikolojik bütün özellikler kararları etkiliyor. Bir sürü kişilik tipleri ve herkes standart değil. Öğrenme diye bir şey var, hangi üniversiteden mezun oldunuz, hangi kitapları okudunuz, kimlerin etkisinde kaldınız, sosyal çevrenizde ne öğrendiniz bunlar kararı etkiler. Algılayamadığı bir şey var, kararları felaket etkiliyor. Motivasyon etkiliyor, insanın kendine güveni etkiliyor."
Kaynak: Diyarbakır Söz