Kıl çadırlarda kalan ve hayvanları için sürekli yer değiştiren, yazları ise daha serin olduğu için 1919 rakımlı Karacadağ bölgesinde geçiren göçerler, yoğun mesailerine rağmen kentteki sıcaklığı hissetmeden serin havada oruç tutmanın keyfini çıkarıyor.
Kış mevsimini ovalarda geçiren göçerlerden bazıları, yazın, hayvanları için serin olması nedeniyle kentin yüksek kesimlerine, bazıları da Doğu Anadolu Bölgesi'ndeki yaylalara gidiyor. Yazı daha serin olduğu için Karacadağ bölgesindeki yüksek kesimlerde geçiren göçerler de serin hava sayesinde ramazanda zorlanmadan oruçlarını tutabiliyor.
Günün büyük kısmında hayvanlarla ilgilenen besiciler, öğlen koyunlarını sulamak için 10 metrelik kuyulardan kovalarla su temin ediyor. Erkekler genelde hayvanlarla ilgilenirken, kadınlar da bir yandan çalışıp bir yandan da çadırlarında iftar hazırlıklarını sürdürüyor.
Göçerlerin çobanları ise iftar ve sahuru, akşam otlatmayı tercih ettikleri hayvanlarının başında, meralarda yapıyor. Güneşin etkisini kaybetmesiyle hayvanlarını meraya çıkaran çobanlar, el feneri ve ay ışığından faydalanarak yemeklerini yiyor.
Besicilerden Seydi Bağatimur (68), AA muhabirine yaptığı açıklamada, hayvanları için uygun yerleri tercih ettiklerini ve kışın ovalarda, yazın ise serin olan yüksek bölgelere gittiklerini söyledi.
"Oruç tutarken zorlanmıyoruz"
Ömrünü hayvanların peşinde, yollarda geçirdiğini anlatan Bağatimur, "Bizim işimiz çok zor, herhangi biri yapamaz ama biz de vazgeçemiyoruz. Hayatımız yollarda ve çadırda geçiyor. Şimdi de hava ovada ısındığı için Karacadağ'a geldik. Burada hava soğuk, gündüzleri bile üşüyoruz. Böyle olunca orucumuzu daha kolay tutabiliyoruz. Normalde insanlar bu dönemde iftarda suyla karınlarını doldururken, işimiz zor olmasına rağmen hiç susamadan oruç tutuyoruz." dedi.
Göçerlerden Selim Arı (75) da zorlu yaşantıya rağmen işlerini sevdiklerini ve göçerlik sayesinde ramazanı daha kolay atlattıklarını belirtti.
Türkiye'deki hayvancılık sektörüne göçerlerin önemli katkı sağladıklarını ifade eden Arı, şunları kaydetti:
"Elektrik dahil birçok imkandan faydalanamıyoruz. Çocuklarımız çoğu zaman okula gidemiyor. Hayvanlarımızı daha iyi yetiştirebilmek için hava şartlarına göre göç ediyoruz. Ancak bunun da avantajları var. Mesela şu anda ovalarda hava çok sıcak. İnsanlar susuzluktan ne yapacağını şaşırıyor. Biz ise havanın soğuk olması dolayısıyla oruç tutarken zorlanmıyoruz. Her öğlen kuyulardan su çekiyoruz. Böyle olunca biraz yoruluyoruz. Bizim için bu dönemde en büyük sıkıntı suyun olmaması."
Arı'nın eşi Terfe Arı ise göçerliğin çok zahmeti bir iş olduğunu ancak alıştıklarını belirtti.
Burada kadınlara da çok iş düştüğünü anlatan Arı, "Biz hem hayvanlarla ilgileniyoruz hem de evin işlerini hallediyoruz. Günün ilk ışıklarında mesaimiz başlıyor, hayvanları sağıyoruz, yemlerini veriyoruz. Ayrıca evin temizliğini yapıyoruz, akşama doğru ise iftarı hazırlıyoruz. Elektriğimiz yok güneş panelleri sayesinde çadırlarımızı aydınlatıyoruz" diye konuştu.
Mahmut Turan da çobanlık yaptığını ve işinden dolayı sahur ve iftarı merada hayvanların yanında geçirdiğini anlattı.
Kaynak: Diyarbakır Söz