33 bin göçmeni sahipleniyoruz!

Her yıl savaş, açlık ve yoksulluk nedeniyle ülkelerinden kaçan binlerce insan, sığındıkları Türkiye'de yeni bir yaşama başlıyor. Diyarbakır'da yaşayan sığınmacılar, "özgürlüğü, sevgiyi ve barışı burada yaşıyoruz" dedi.

33 bin göçmeni sahipleniyoruz!

Ülkelerindeki iç savaş, açlık ve yoksulluktan kaçan göçmenler umutla sığındıkları Türkiye'de yaşama tutunurken,  Diyarbakır göçmenlerin yeni bir yaşama başladığı iller arasında 33 bin kişiye ev sahipliği yapıyor.

Tarih boyunca doğa olaylarının sonucu olarak ortaya çıkan açlık ve kıtlık nedeniyle yaşanan göç, bugün yerini işgal, savaş ve terör saldırılarına bıraktı. Türkiye'nin yakın coğrafyasında yer alan Suriye ve Irak'ın yanı sıra Afganistan, Pakistan, Yemen ve Filistin'de benzer sıkıntılardan ve güvensiz ortamdan kaçan binlerce göçmen, daha iyi bir yaşam için vatan topraklarını geride bırakarak "umuda yolculuğa" çıkıyor.

Göçmenlerden bazıları yasa dışı yollarla ölümü göze alarak çıktıkları bu tehlikeli yolculukta kimi zaman karlı dağlarda kimi zaman denizlerde hayatını kaybediyor.

Birleşmiş Milletler (BM) Mülteciler Yüksek Komiserliği raporuna göre, dünyada zorla yerlerinden edilen 70,8 milyon kişiden 20,4 milyonu "mülteci" durumuna düştü.

Son yıllarda hem yakın hem de uzak coğrafyada daha iyi bir yaşam için çıkılan bu tehlikeli yolculukta Türkiye tercih edilen ülke haline geldi.

Topraklarına sığınan 4 milyon kişi ile dünyadaki göçmenlerin yüzde 20'sine ev sahipliği yapan Türkiye, Avrupa'ya kaçmaya çalışırken tehlikeli yolculukta yakınlarını kaybeden ve güvenlik güçlerince kurtarılan kimilerinin yaralarını sararken, kimi gençlerin de yarım kalan eğitim hayallerini gerçekleştiriyor.

"KIZIMIN DENİZE BATIŞINI GÖRDÜM"

Türkiye'de göçmenlerin yeni bir yaşama başladığı iller arasında 33 bin kişiye ev sahipliği yapan Diyarbakır da yer alıyor.

Umuda yolculukta eşini, 2 çocuğunu, 2 kardeşini ve 3 yakınını kaybeden ve Diyarbakır'da yaralarını sarmaya çalışan Suriyeli Cahit Şeyho (40), Kürtçe yaptığı açıklamada, kaçak yollarla Yunanistan'a geçmeye çalışırken 6 kez Sahil Güvenlik Komutanlığı ekiplerince yakalandığını anlattı.

Şeyho, son kez şanslarını denemek için bindikleri teknenin 23 Mart 2017'de Kuşadası açıklarında batması sonucu eşi, 2 çocuğu, 2 kız kardeşi, eniştesi ve 2 yeğeninin hayatını kaybettiğini, kızının denizde battığı anın gözlerinin önünden gitmediğini belirtti.

Olayda kendisinin ve 9 aylık bebeği Murat'ın kurtulduğunu dile getiren Şeyho, "Su seviyesi çok yükseldi, bot su aldı. Kaptan can yeleğini giyip suya atladı. Botla birlikte suya battık. Ben sudan çıkar çıkmaz gördüm ki; kimse kalmamış. Kızımın denize batışını gördüm. 9 aylık oğlum Murat hayatta kaldı. Kaptan onu kurtardı." dedi.

"YAŞAMA TÜRKİYE'DE TUTUNDUM"

Bu facianın ardından Yunanistan'a geçmeye çalışmaktan büyük pişmanlık duyduğunu dile getiren Şeyho, "Mazlum olarak buraya geldik, bizi kucakladılar. Ne söylesem azdır. Allah Türkiye'yi bütün kazalardan, belalardan korusun. Yaşama Türkiye'de tutundum. Teşekkürler Türkiye, Allah sizden razı olsun." diye konuştu.

Şeyho, Afrin'de yaşadığı sıkıntılara değinerek, terör örgütü YPG/PKK'nın baskısına dayanamadıklarını, bu nedenle göç etmeye karar verdiklerini aktardı.

Terör örgütü mensuplarının işlettiği lokantaya gelerek, kendisinden "yardım" adı altında haraç istediğini ve parayı vermemesi halinde zarar göreceğini söyleyerek tehdit ettiklerini anlatan Şeyho, "Topladığın 10 teneke zeytinin 3'ünü onlara vermek zorundaydın. Zeytinin yoksa para verecektin. Paran da yoksa rezil olurdun. 2 çocuğun varsa biri senin biri onların, vermezsen ya seni öldürürler ya da hapse atarlar. Erkek çocuğun yoksa kız çocuğunu alırlar. Bunların yüzünden kaçıp Türkiye'ye geldim. Burada selamet bulduk. Millet ve devlet bize yardımcı oldu." dedi.

"TÜRKİYE'DE GÜVENDEYİZ, HUZUR İÇERİSİNDEYİZ"

Afganistan'daki iç karışıklıktan kaçarak İran'a giden daha sonra iyi bir yaşam umuduyla ailesiyle kaçak yollarla Türkiye'ye gelen Seğura Abdullah (29) da Diyarbakır'ın Bismil ilçesinde geçirdikleri trafik kazasında eşini kaybetti.

Kazada yaralanan ve bir ay yoğun bakımda süren tedavisinin ardından taburcu edilen Abdullah, 3 çocuğuyla yaşama tutunmaya çalıştı.

Abdullah, Farsça yaptığı açıklamada, Afganistan'daki kötü kaderden kaçtıklarını söyledi.

"İmkanlarımız yoktu. Yaşamımızı sürdüremiyorduk. Hep risk vardı, korkuyorduk. Afganistan'dan İran'a geldik. İran, Afgan olduğumuz için çocuklarımızı okula almıyordu." diyen Abdullah, çocuklarının eğitimi için Türkiye'yi tercih ettiklerini belirtti.

Çocuklarının eğitimi ve iyi bir gelecek için Türkiye'ye geldiklerini anlatan Abdullah, "Türkiye devleti bize çok yardım etti. Burada huzur var. Çocuklarımız burada kendini geliştirsin istiyoruz. Hepimiz Türkiye'yi seviyoruz. Herkes bize çok yardım etti. Türkiye'de güvendeyiz, huzur içerisindeyiz." ifadesini kullandı.

"TÜRKİYE BİZİ KUCAKLADI"

Suriye'nin Kamışlı kentinden 6 yıl önce gelen Hadi Necmettin (42) de hayatta kalabilmek için Türkiye'ye kaçtıklarını aktardı.

Başkent Şam'da güzel sanatlar bölümününden mezun olduktan sonra televizyonlarda ressam ve animatör olarak çalışmaya başladığını dile getiren Necmettin, "2011'de savaş başladı ve yaşam tehlikeli oldu. O yüzden ailemle Kamışlı'ya döndüm. 1,5 yıl orada kaldık. Artık Kamışlı'da yaşam biraz daha zorlaşmıştı. Savaş, patlama; artık güvenlik yoktu. Huzur kalmamıştı, Türkiye'ye sığındık." şeklinde konuştu.

"Mazlumduk. Türkiye bizi kucakladı. Bize güven ve huzur verdi. 'Türkiye' denilince aklıma huzur, emniyet, insan hakları, medeniyet, güç geliyor. Türkiye bize kucak açtı. Teşekkürler Türkiye." ifadelerini kullanan Necmettin, yaşama tutunmak için sığındıkları Türkiye'de bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

Yemen'den eğitim için Diyarbakır'a gelen ve Dicle Üniversitesi (DÜ) Mimarlık Fakültesinde okuyan Asem Amr (20) ise Taiz kentinde savaş nedeniyle eğitim almanın güç olduğunu anlattı.

Amr, "Kültürümüz Avrupa'ya nazaran Türkiye'ye daha yakın olduğu için buraya geldim. Türkiye denildiğinde aklıma özgürlük, sevgi ve barış geliyor." diye konuştu.

Kaynak: Diyarbakır Söz

Çok Okunan Haberler