Yazar Musa Anter'in 1992'de öldürülmesi ve AK Parti Mardin Milletvekili Orhan Miroğlu'nun yaralanmasına ilişkin bazı eylemlerden sorumlu tutulan "Yeşil" kod adlı Mahmut Yıldırım'ın da arasında olduğu 18 sanık hakkındaki davanın görülmesine devam edildi.
Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuksuz sanıklardan emekli Albay Savaş Gevrekci, celse arasında tahliye edilen sanık Hamit Yıldırım, Musa Anter'in oğlu müdahil Dicle Anter ile tarafların avukatları katıldı.
Duruşmada dosyaya giren belgelerin tutanağa geçirilmesinin ardından telekonferans yöntemiyle Diyarbakır Adliyesinde hazır bulunan tanık Mehmet Sinanoğlu'na bağlanıldı.
Ticari taksi sahibi olduğunu bildiren Sinanoğlu, şunları kaydetti:
"Olay günü, saat 18.30-19.00 civarında üç arkadaş arabama bindiler. Yaşlı, beyaz saçlı adam arkaya geçti, birisi yaşlı kişinin yanına, benim arka tarafıma oturdu. İri yarı birisi de öne oturdu. Akşamdı, karanlıktı. Binenlere çok dikkat etmedim. Ama aracın ön yanına oturan kişi iri yarıydı. Benim arkamdaki ise kısa boylu, esmer, zayıf bir şahıstı. Daha sonra Musa Anter olduğunu öğrendiğim kişiyle yaptığı konuşmaları duyuyordum. Adam, Diyarbakır Kürtçesiyle konuşmuyordu. Yörenin insanı değildi."
Duruşmada, kamera aracılığıyla sanık Hamit Yıldırım'ın yüzü yakınlaştırılarak, Sinanoğlu'na, taksinin arka tarafında, Anter'in yanında oturduğu kişi olup olmadığı soruldu.
Sinanoğlu, "Daha önce de teşhise götürdüler, gece olduğu için tanıyamam. Ama kısa boylu, hareketli biriydi." dedi.
Beyanına devam eden Sinanoğlu, Musa Anter'in "Bizi otogara götür" dediğini, oraya doğru hareket ettiklerini bildirdi. Otogara girmeyip, Köy Hizmetlerinin olduğu binanın oraya doğru vardıklarında, Anter'in yanındaki kişiye, "Oğlum sen bizi nereye götürüyorsun?" diye çıkıştığını anlatan Sinanoğlu, sonrasında talep üzerine DSİ kavşağına yaklaştığını, Silvan yoluna girdiğini, Seyrantepe yönüne döndüğünü aktardı.
Askeriyenin bitişiğine ulaştıklarında "Burada dur" denildiğini ifade eden Sinanoğlu, "Orası eski gecekonduların bulunduğu yerdir. Orada indiler. İleride kavşaktan döndüm. Şehir merkezine giderken, aracımın farları aydınlatınca, onları evlerin oraya doğru, yukarı yürürken gördüm. Herhangi bir silah sesi duymadım. Ben bu kişileri karanlıkta otomobile aldım. Yeterli aydınlık yoktu." diye konuştu.
Müdahil avukatlarından Selim Okçuoğlu'nun, "kişinin kaç yaşlarında olduğu, nerenin şivesini konuştuğu, şehre dönerken polis veya polis arabası görüp görmediği" sorularını yönelttiği Sinanoğlu, "Kısa boylu, esmer bir şeydi. Gece olduğu için çok fark edemedim. Tahminen 23-25 yaşlarındaydı. Şivesini bilmiyorum. Ama biz Diyarbakır'ın yerlisiyiz. Araç falan da görmedim." yanıtını verdi.
Başka sorular üzerine Sinanoğlu, "Askeriyenin duvarında indiler, onlar yukarı, gecekondu evleri tarafına çıkarken gördüm." dedi.
Orhan Miroğlu'nun avukatı Serhat Menzilcioğlu'nun sorusu üzerine Sinanoğlu, "Ben Mardin'de, TEDAŞ'ta görevliydim. İki gün olmuştu. Polisler gelerek, 'Böyle bir durum olmuş' dediler. Olayı anladım. Aracın arkasında oturan kişinin sesini belirlemek amacıyla bana ses teşhisi yaptırmadılar. Yalnız, beni Çevik Kuvvete çağırdılar. Bir kişi gösterdiler ancak teşhis edemedim." diye konuştu.
Sinanoğlu, "Devleti temsil eden kişilerce size bir baskıda, tehditte bulunuldu mu?" sorusuna, "Hayır" karşılığını verdi.
Mahkeme başkanı daha sonra Sinanoğlu'na geçmişte verdiği ifadeyi okudu. İfadede taksinin arkasında oturan esmer, zayıf kişinin 30'lu yaşlarda olduğunu belirten Sinanoğlu'na, bugün kişinin 23-25 yaşlarında olduğunu söylediği hatırlatılarak sebebi soruldu.
Sinanoğlu, "Aradan çok zaman geçti. O kişi arkamda oturuyordu. Net olarak görmedim." ifadesini kullandı.
Ardından Hamit Yıldırım kameranın görüş alanına tekrar alınarak, Sinanoğlu'ndan bir kez daha teşhiste bulunması istendi.
Sinanoğlu, kişiyi net olarak göremediğini ifade etti.
- "Anter'in ismi çok tartışılmıştı"
Duruşmada daha sonra o dönemde Diyarbakır Belediyesinde kültür işlerine bakan ve Diyarbakır Adliyesinde hazır bulunan tanık Nevin Soyukaya'ya bağlanıldı. Daha önce talimatla Diyarbakır'da verdiği ifadeleri okunan Soyukaya, o beyanında bildiklerini anlattığını kaydetti.
Müdahil avukatlarından Okçuoğlu'nun sorusu üzerine Soyukaya, "Belediye içinde oluşturulan komisyon gibi bir şey vardı, festivale katılacak isimler oradan belirlendi. Davetlilerden biri Musa Anter'di. Komisyonun toplantılarında onun ismi çok tartışılmıştı. Kimi 'Şu aşamada gerek yok' diyordu, kimi de 'Biz zaten bir şey yapmıyoruz, bari Musa Anter'i, ağırlığı olan insanları davet edelim. Daha çok ilgi çeker' diyordu." diye konuştu.
Miroğlu'nun avukatı Serhat Menzilcioğlu'nun, "Hangi komisyon üyesi ısrarla Anter'in gelmesini istedi?" sorusuna Soyukaya, "Karşılıklı konuşmalar oluyordu. Maalesef hatırlamıyorum." yanıtını verdi.
"Belediye Başkanının aykırı duruşuna rağmen Musa Anter'i kim getirdi, biliyor musunuz?" sorusu üzerine de Soyukaya, detayları hatırlamadığını söyledi.
Ardından Urla Adliyesine bağlanılarak, 1989-1994 arasında Diyarbakır Belediye Başkanı olan Turgut Atalay'ın tanık beyanı alındı.
Atalay, konuyla ilgili hiçbir bilgisi olmadığını ifade etti. Anter'in ölümü, Miroğlu'nun yaralandığı olaydan bir hafta kadar önce izinli olarak Ankara'ya gittiğini ve İçişleri ile Maliye bakanlıklarında görüşmeler yaptığını anlatarak, olay tarihinde de Diyarbakır'da olmadığını aktardı.
Belediye bünyesinde oluşturulan gayriresmi komisyonda Anter'in festivale daveti konusunda farklı görüşler olduğunu bilmediğini söyleyen Atalay, "Belediyenin düzenlediği festivale iki ismin de davet edilmesi konusundan benim haberim olmadı. Belediyenin Kültür Müdürlüğü bu işleri düzenliyordu." ifadesini kullandı.
Müdahil avukatlarından Okçuoğlu, "Kültür Müdürü Soyukaya, Rahşan Anter'e bir mektup yazarak, Musa Anter'in festivale katılmasına karşı çıktığınızı, buna rağmen davet edilince Ankara'ya gittiğinizi söylüyor." dedi.
Atalay, "Olay esnasında Diyarbakır dışında bulunmamın olayla ilgisi yoktur. Ama genel olarak bu tür festivallere siyasi kimlikleri öne çıkmış kişilerin davet edilmesini istemediğimi arkadaşlarıma söylemiştim." diye konuştu.
Turgut Atalay, soru üzerine "Yeşil"in Diyarbakır'daki eylemleri konusunda hiçbir bilgisi olmadığını söyledi.
Müdahil avukatı Okçuoğlu'nun, "Görev döneminiz, sosyal, siyasi çalkantılarla dolu bir dönem. Faili meçhul cinayetlerin olduğu bir dönem. Siz Musa Anter gibi bir şahsın öldürüldüğü bir dönemde belediye başkanlığı yaptınız. Bize o dönemi tasvir edebilir misiniz? Sizin kaygılarınız, endişeleriniz, yönettiğiniz halk adına var mıydı?" sorusunu ise Atalay, "Görev yaptığım dönemde, sizin de belirttiğiniz gibi, Diyarbakır'da birçok olay oldu. Bunların hepsini üzüntüyle izliyordum. Ama asayişle ilgili bir görevimiz olmadığı için bu konularda yorum yapamam." diye yanıtladı.
- Fotoğraf teşhisi
Duruşmada daha sonra sanık Hamit Yıldırım'ın gençlik fotoğrafının da arasında olduğu 6 kişinin fotoğrafı dosyadan çıkartılarak, Diyarbakır'da bulunan tanık Sinanoğlu'na kamera aracılığıyla gösterildi ve taksisinde bulunduğunu bildirdiği kişiyi görüp görmediği soruldu.
Sinanoğlu, "Fotoğrafları algılıyorum ama arkamda oturan şahsı çıkaramıyorum. Arkamda oturduğu için göremedim." diye konuştu.
Müdahil avukatlarından Okçuoğlu, celse arasında tahliye edilen sanık Hamit Yıldırım'ın tutuklanmasını istedi.
Sanıklardan İsveç'te bulunan Abdülkadir Aygan'ın (Aziz Turan) savunmasının alınamamasının yargılamayı geciktirdiğini ifade eden Okçuoğlu, Aygan yönünden dosyanın ayrılmasını talep etti.
Okçuoğlu, Aygan'ın ifadesinin İsveç'te alınacak olması durumunda hazır bulunmak istediklerini dile getirdi.
Sanık Hamit Yıldırım söz alarak, "Benim bir şeyim yok. Bana kumpas kurdular. Haksız iddiayla 5 yıl tutuklu kaldım. Musa Anter'i tanımıyorum bile. Ben katili değilim, sadece PKK'ya karşı bir adamım." dedi.
Sanık avukatı Kaya Yelek de müvekkilinin teşhis edilmediğini belirtti ve Abdülkadir Aygan'ın ifadesinde hazır bulunmak istediklerini bildirdi.
Cumhuriyet Savcısı Ömer Faruk Tezel, sanık Yıldırım'ın tekrar tutuklanmasına yönelik talebin reddini istedi.
Mahkeme heyeti, haklarında yakalama emri bulunan sanıklar Muhsin Gül, Mehmet Zahir Karadeniz ve Fethi Çetin hakkındaki yakalama emirlerinin, Mahmut Yıldırım hakkındaki kırmızı bültenin devamına hükmetti.
- Ahmet Türk tanık olarak dinlenecek
Sanık Abdülkadir Aygan'ın savunmasının alınmasına ilişkin Adalet Bakanlığına yazı yazılmasına karar veren heyet, Ahmet Türk'ün de arasında bulunduğu bazı isimlerin tanık olarak dinlenmesini kararlaştırdı.
Halen delil toplanması sürdürüldüğünden Aygan hakkındaki dosyanın ayrılması talebini reddeden heyet, dosyada gelinen aşama, delil durumu, tutuklulukta geçirdiği sürenin ölçülülüğü gibi gerekçelerle Yıldırım'ın tekrar tutuklanmasına yönelik talebi reddetti ve davayı erteledi.
- Davanın geçmişi
İddianamede, Anter'in ölümü, Miroğlu'nun yaralanmasıyla sonuçlanan eylemi Mahmut Yıldırım'ın planladığı ve yönettiği, Hamit Yıldırım'ın eylemi gerçekleştirdiği, dönemin Jandarma İstihbarat Grup Komutan Vekili Savaş Gevrekci'nin ise emri altında bulunan Abdülkadir Aygan'ı faillere yardım için görevlendirdiği öne sürülüyor.
Sanıkların, "Taammüden adam öldürmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbetin yanı sıra "halkı isyana teşvik ve birbiri aleyhine silahlandırarak mukateleye (öldürme, vuruşma) teşvik etmek" ve "adam yaralamak" suçlarından da cezalandırılmaları talep ediliyor.
Dava Diyarbakır'da açılmış, güvenlik gerekçesiyle Ankara'ya nakledilmişti.
Sanıklardan Mahmut Yıldırım ve Abdülkadir Aygan, aynı zamanda Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen 16 sanıklı JİTEM davasının da sanıkları arasında yer alıyordu.
Yargıtay, Diyarbakır'daki JİTEM davası ile yazar Anter'in öldürülmesi ve Miroğlu'nun yaralanmasına ilişkin davaların birleştirilmesine, birleşen davanın Ankara'da görülmesine karar vermişti.
Kaynak: Diyarbakır Söz