Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, ''40 katrilyonla 20 bankayı batırdılar 2001'de. Biz bu 40 katrilyonun onda biriyle bütün Türkiye'ye su getirdik. KÖYDES'ten Hükümet olarak verdiğimiz para 4,5 katrilyondur. O hainlerin çaldığı paranın tamamını biz Anadolu'ya gönderme imkanımız olsaydı, her yer Paris gibi olurdu'' dedi.
Arınç, İnegöl ilçesindeki Sani Konukoğlu Konferans Salonu'nda yapılan AK Parti Siyaset Akademisi'nin ''Deneyim Paylaşımı'' dersinde, son seçimlerde 21 milyon 500 bin oy aldıklarını, bunun istikrarın ve milletin duyduğu güvenin sonucu olduğunu söyledi.
AK Parti'nin Meclis'teki kadın milletvekili sayısının diğerlerinin 10 misli olduğunu ifade eden Arınç, toplumun bütün kesimlerine hitap ettiklerini, siyasette gençleşmeyi başlattıklarını anlattı.
Arınç, 2001'in çok yakın tarih olduğunu belirterek, ''Siyaset denen kurum iflas etmişti. Siyasetçiye hiç güven kalmamıştı. 'Bunlar yalancı, kendi menfaatlerini bilirler, çıkarlarından başka bir şey söylemezler, yalan konuşurlar...' İktidara ve muhalefete aynı damgayı vurmuştu millet. Ortalıkta hırsızlık, yolsuzluk sözleri var. Arkasından üç, beş partili koalisyonlar. Millet bunlardan bir fayda görmedi...'' dedi.
Büyük sıkıntılar sırasında AK Parti'nin kurulduğunu vurgulayan Arınç, 2001-2002'de çok büyük ekonomik kriz yaşandığını, gecelik faizlerin fırladığını, doların değerinin arttığını kaydetti.
AK Parti'nin kurulduğu günden bu yana girdiği seçimler ile referandumdan başarıyla çıktığını belirterek, bugüne kadar hizmet siyasetini esas aldıklarını bildirdi.
Hizmeti tercih ettikleri başka partiler gibi buyurgan bir devlet ya da Hükümet olmadıklarını dile getiren Arınç, ''Herkes elini vicdanına koysun. Sağlıkta 10 yıl öncesi neyse 10 yıl sonrası, adeta ak ve kara gibidir. 10 yıl önce hastane, doktor, ilaç, ameliyat, tomografi yoktu. Hastane tercihi yoktu. Yoktu derken rezalet anlamında kastediyorum'' diye konuştu.
Arınç, emniyet, güven, adalet alanında da önemli hizmetler yaptıklarını anlatarak, şöyle devam etti:
''Hükümet konakları bu dönemde oldu. KÖYDES diye proje yaptık. Bugün yolu, içme suyu olmayan köy kalmadı, eskiden vardı. Parke taşlarıyla köy meydanlarını donattık. Tozdan, çamurdan kurtardık, köyleri. Yeşil alanlar yaptık. Kadınlar ve çocuklar için vakitlerini geçirecekleri yerler yaptık. Güneş enerjisi gitti. Kanalizasyonları yaptık köylere. Köyler yüzde 80 AK Parti'ye oy vermeye başladı. Şehire gidenler köye ev yaptırmaya başladılar. Hatta köyler o kadar kalkındı ki, beldeler kıskanmaya başladı. Beldes yapın dediler, yaptık. Su nimeti çok önemlidir. Yaşanmış bir hikaye size... Erzincan mı, Ağrı tarafından mı bilmiyorum. Köylüler toplanmışlar. Çeşmeden su aktığını görecekler. Evlere de dağıtılmış. O tarihe kadar görülmüş değil. Konuşmalar olmuş, çeşmeyi açmışlar, millet bayılacak neredeyse. Anadolu insanı suya hasretti. Muhtar valiye demiş ki, 'açılışı yaptık bir ricam daha var sizden. Kabristana gidelim.' 'Aklını mı kaçırdın sen? Köye su geldi çeşmeyi açtık, kurdeleyi kestik burada böyle bir adet mi var?' 'Sayın valim beni üzmeyin kabristana gidelim ziyaret yapalım.' Bin kişi gitmişler. Muhtar duvarın üstüne çıkmış, 'Ey burada yatanlar, babalar, anneler, dayılar, teyzeler, Hacı Ali, Kazım, Hüseyin haberiniz olsun, köye su geldi' demiş. Muhtar valiye, 'Bunların hepsi, suyu göremeden öldü. Su beklediler ama göremediler. Belki duyarlar da sevinirler diye geldim' demiş.''
''Oyumuzu Teyyibe vereceğiz''
Geçmişte Erzurum'un Karaçoban ilçesine giden DTP'lilerin ''Biz sizdeniz, siz bizdensiniz bize oyunuzu vereceksiniz değil mi?' diye sorduğunu belirten Arınç, şunları söyledi:
''Yaşlı kadının biri çıkmış, 'vermeyeceğiz, biz oyumuzu Teyyibe vereceğiz' demiş. Teyyip kim, biliyorsunuz. 'Neden bize vermiyorsun? Biz şuyuz.' Göstermiş, tepede su deposu var. Köye oradan su geliyor. 'Ben 16'lık gelinken su taşımaya başladım 80 yaşıma kadar 2 kilometre öteden tenekeyle su getirdim. Bu Teyyip geldi, köye su getirdi. Bundan sonra size oy yok, hepsi oraya' demiş... Manisa'nın merkez 21 köyünde su yoktu. Yağmur suyu biriktirir onu içerlerdi. Biz su getirdik. Bu muhteşem bir şey. Çeken bilir. Herkes 5 yıldızlı otelde oturmuyor. 40 katrilyonla 20 bankayı batırdılar 2001'de... Biz bu 40 katrilyonun onda biriyle bütün Türkiye'ye su getirdik. KÖYDES'ten Hükümet olarak verdiğimiz para 4,5 katrilyondur. O hainlerin çaldığı paranın tamamını biz Anadolu'ya gönderme imkanımız olsaydı, her yer Paris gibi olurdu. Biz yolsuzluk yapmadık.''
Arınç, göreve geldiklerinde sadece 9 ilde doğalgaz bulunduğunu belirterek, şimdi 71 ilde, ilçelerin çoğunda ve sanayide doğalgaz kullanıldığını söyledi.
''Toplumsal barış yeniden kuruluyor''
Ekonomide büyük başarılar elde edildiğini, toplumsal barışın yeniden kurulduğunu vurgulayan Arınç, milletin yeniden kaynaştığını, kucaklaştığını anlattı.
Ayrımcılıkları kaldırdıklarını vurgulayan Arınç, ''Mesela, 'senin kıyafetin böyle sen gericisin, benim kıyafetim böyle ben ilericiyim... Sen gerici, yobazsın, sıkma başsın, ben laikim, şöyleyim, böyleyim' Bunların hiçbirinin temeli yok. Bir bayanın kıyafetini belirleme hakkı bizde değil. Her kadın, her hanımefendi, kendi kıyafetini kendi belirler. Başını açacaksa da örtecekse de kendi karar verir. Bize düşen, başı açık olana karşı gösterdiğimiz saygıyı, başını kendi iradesiyle örten insana karşı da göstermektir. Bunu ayrımcılık olarak kabul edenlere karşı mücadelemizi verdik...'' dedi.
Arınç, bu konuda mağdur olanlardan biri olduğunu anımsatarak, şöyle devam etti:
''Meclis başkanı seçildim, iki gün sonra eşimin başında örtü var diye nasıl bombardıman edildiğini gördünüz. Sabır ettik. Sabır, her şeyin ilacıdır. Sabreden, zafere erer. Sabredeceksiniz, neye karşı, haksızlıklara zulme karşı, bir derviş gibi başınızı, boynunuzu bükerek değil, 'bu bana inancımdan dolayı yapılıyor, buna sabrederim, bu yanlışlığı düzeltmek için de bütün gücümle mücadele ederim' diyerek. Biz bunu yaptık. Sadece Allah'tan korktuk. Milletin iradesine sahip çıktık. Yoksa, bizi ortadan kaldırmak için yok etmek için neler yapıldığını, yazılıp çizilenlerden okuyorsunuz. Dimdik durduk. Başımızı öne eğmedik. Hep doğrulardan olduk. Allah da 10 yıl boyunca en büyük zaferleri nasip etti. Türkiye eski hastalıklar var; ilerici gerici, Türk-Kürt, Alevi-Sünni, doğulu-batılı, laik-yobaz kavgası gibi. Bunlara yenileri eklenebilir. Türkiye'de böyle kavgalar yok, artık olmayacak. Bu ülkede yaşayanlar, kendini hangi kimlikle ifade ediyorsa hepsi bizim kardeşimizdir.''
''3 Y ile mücadele edeceğiz''
Arınç, AK parti'nin kuruluşunda 3 temel ilkeyi benimsediğini belirterek, ''3 Y ile mücadele edeceğiz. 'Bol bol ye' demek istemiyorum. Yolsuzluk, yoksulluk, yasaklar... Hepsiyle mücadele ettik'' diye konuştu.
Arınç, ''Türkiye'de darbe olmayacak, hür seçimler olacak, siyaset alanı genişleyecek, TBMM güçlenecek, sivil asker ilişkileri batı ülkelerindeki gibi olacak'' dediklerini anımsatarak, bunların gerçekleştiğini söyledi.
Referanduma giderken, CHP ve MHP'nin de ''bunlar, yalan söylüyorlar, darbecileri yargılayamaz'' dediklerini vurgulayan Arınç, şöyle konuştu:
''Biz yargı değiliz, mahkeme bizim işimiz değil. Görüyorsunuz ki, darbeciler bugün yargılanıyor. 'Biz silahlı darbe yapmadan bu işi başardık' diyenler vardı 28 Şubat'ta. Şimdi onlarla ilgili de bir yargı süreci başladı. Biz kendimizi hakim, savcı yerine koymuyoruz. Hakim ve savcılar, 'bu işte suç vardır' derlerse gereğini yaparlar. 'Suç yoktur' derlerse de hepsine 'buyurun çıkabilirsiniz' diye söyleyeceklerdir. Türkiye'de arınma dönemi başladı. Artık, kanunlar karşısında kim ne yapmışsa karşılığını mutlaka verecek.''
''Muhtar da oldu Başbakan da oldu...''
Arınç, kamuoyu yoklamalarında AK Parti'nin yüzde 54 olduğunu vurgulayarak, ''Diğerlerini söylemeye gerek yok. Bu biraz daha yukarılara doğru çıkacak. Yeter ki, yolumuzdan sapmayalım. Yeter ki, yanlış yapmayalım, halka sırtımızı dönmeyelim'' dedi.
Bugünlere kolay gelinmediğini anlatan Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
''2002 seçimlerine gidiyoruz. Aday listeler açıklandı. Kurucu genel başkanımız Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul'un bir bölgesinden liste birincisi, gümbür gümbür geliyoruz. Son ana kadar hile üstüne hile yaptılar. Genel başkanımızın adaylığını iptal ettirdiler. Yeri boşaldı. Çıktılar alay ettiler, 'sizin Başbakan adayınız kim?' diye. Demek istiyor ki, 'Tayyip Erdoğan milletvekili olamayacağına göre, Başbakan da olamayacak.' Nasıl zil takıp oynadılar, görseniz. Çok şükür bu şartlarda bile tek başımıza iktidara geldik. Muhtar bile olamaz demişlerdi. Muhtar da oldu, başbakan da oldu inşallah Rabbim, en güzelini, hayırlısını nasip etsin, kameralar size ekmek yok buradan daha sonrasını söylemeyeyim. Halk bizi sevdi. Öbürlerine baktı, sırtını çevirdi.''
27 Nisan...
Arınç, bugüne kadar karşılaştıkları imtihanların hepsini başardıklarını belirterek, şöyle dedi:
''27 nisan bildirisi diye, birisi kalkıyor, Hükümete, parlamentoya 'siz bunu seçemezsiniz, seçtirmem' diyor. Bütün gözler 'acaba Hükümet buna nasıl cevap verecek?' Geçmişte buna benzer çok şeyler söylemişlerdi. Ama o zaman siyasetçiler ezikti, korkuyordu, endişe ediyordu. Kötü örnekler vardı gözlerinin önünde. Arkalarındaki millet desteği zayıftı. Kimse cevap veremiyordu. 27 Nisan sabahında Hükümet cevabını verince millet bizi ödüllendirdi. Biz yüzde 40 oy beklerken yüzde 47 verdi. Hiçbir parti kalmadı. Bize oy vermemeye karar vermiş binlerce insan, 'Helal olsun bu cesarete, ne kadar güzel insanlarmış, ağızlarının payını verdiler' deyip sandığa gittiler...''
Bülent Arınç, konuşmasının sonundaki soru-cevap bölümünde gelen ''üniversite öğrencilerinden alınan harçların ne zaman kaldırılacağı konusunu merak ediyorum. Asgari ücretle çalışanlar, çocuklarını okutmakta zorluk çekiyor. Hükümet böyle bir çalışma yapacak mı?'' sorusu üzerine, ''Çocukları üniversitede okuyanlar için önemli. Başbakanlık, burslarından tutun, bütün kredilerde 5-6 misli artışlar yaptı. Yemek yardımı konusunda eskiden 10-20 lira olanları 200 liranın üzerine çıkardık. Her yere yurt yaptık. 5 yıldızlı otel gibi yurtlar var. Tamamen kaldırmak belki güç olabilir. Ama Yüksek Öğretim Kanunu değişecek. Yüksek Öğretim Kanunu değişirken bu meseleler nasıl ele alınabilir? Anayasa değişikliği sırasında böyle bir hüküm, eğitimle ilgili konulabilir mi? Bekleyip görelim'' diye konuştu.
Kaynak: Diyarbakır Söz