Elçi davasında heyete itiraz!

Türkiye Barolar Birliği ve Diyarbakır Barosu: “Tahir Elçi dosyası sahipsiz değil, 10. Ağır Ceza Mahkemesi davadan el çekmeli”

Elçi davasında heyete itiraz!

Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren, Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan ve çok sayıda baro başkanının katılımıyla Diyarbakır Adliyesi önünde yaptığı açıklamada 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Tahir Elçi davasından el çektirilmesini istedi.

“TAHİR ELÇİ CİNAYETİNDE DELİLLER KARARTILDI”

Tahir Elçi davasına ilişkin, Diyarbakır Barosu tarafından TBB Başkanı Erinç Sağkan ve çok sayıda baro başkanının katılımıyla, Diyarbakır Adliyesi önünde açıklama yapıldı. Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren, yargı sürecine ilişkin iddialarda bulundu. Tahir Elçi’nin sözlerine dokuz günde dava açılırken, Elçi’nin öldürülmesinden ancak 3,5 ay sonra olay yeri incelemesi yapıldığını hatırlatan Eren, “Cinayetin delilleri karartıldı. Bu karartılmış deliller bile doğru düzgün toplanmadı. Olay yeri incelemesi, Tahir Elçi’nin Dört Ayaklı Minare’nin önünde suikasta uğramasının üzerinden üç buçuk ay geçtikten sonra yapıldı. Diyarbakır Barosu’nun talebiyle Londra’daki adli mimarlık kuruluşunun hazırlamış olduğu ve dosyaya sunulan rapor olmasa üç polis hakkında bu davanın da açılmayacağını çok iyi biliyoruz” dedi.

“MAHKEME HEYETİ KILINI KIPIRDATMADI”

Davanın ilerletilmesi, fiilin ve failin tespiti konusunda her türlü engellemeyle karşı karşıya olduklarını öne süren Eren, şu iddialarda bulundu; “Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesi daha ilk duruşmada davayı hangi bakış açısıyla ele aldığını bütün çıplaklığıyla ortaya koymuştur. İnanılması güçtür ama bu heyet Türkan Elçi’yi sırf söz istediği için duruşma salonundan atmakla tehdit etmiştir. Avukatlar aynı şekilde duruşma salonundan atılacakları konusunda ihtar edilmişlerdir. Duruşmalar sırasında savcılık makamının tanıklarının, her birinin olayı çarpıtmak, yargısal süreçleri hedefinden saptırmak için bizzat savcının kendisi tarafından tehdit edildikleri, farklı vaatlerle yalan tanıklığa zorlandıkları ve işkenceye uğratıldıkları ortaya çıkmıştır. Bu korkunç gerçeklik karşısında mahkeme heyetinin kılı bile kıpırdamamış, tanıkları yalan beyanda bulunmaya zorlayan savcı ve bu tanıklara işkence yapan kolluk görevlileri hakkında suç duyurusunda bulunmayı reddetmiştir. Bir ülkede, Tahir Elçi gibi bir insan hakları savunucusu ve baro başkanı suikasta uğruyorsa, o suikastı aydınlatmak devletin bütün kurumları üzerinde ertelenmesi ve ihmal edilmesi mümkün olmayan bir ödev doğurur.“

“KARANLIKTA BIRAKMAK AMACIYLA HAREKET EDİYOR”

Mahkemenin davayı ilerletebilecek, suikastı aydınlatabilecek tüm taleplerini reddettiğini öne süren Eren, “Yargılamanın gelinen aşaması itibariyle yokluğumuzda yapılmaya çalışılan ara celseler, biz katılan vekillerinin görüşü alınmadan incelenen savcılık talepleri, yokluğumuzda, delillerle ilgili tesis edilen ara kararlar, bu mahkemenin suikastı aydınlatmak için değil, bu dosya üzerinden siyasi tarihimizi ve toplumsal belleği karanlıkta bırakmak amacı ile hareket ettiğini açık bir şekilde ortaya koymaktadır” dedi.

“10. AĞIR CEZA MAHKEMESİ DAVADAN EL ÇEKMELİDİR”

Davaya bakan Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 19 Eylül’de avukatların haberi bile olmadan, ara celsede aldığı kararla dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun tanık olarak dinlenmesinden vazgeçtiğini hatırlatan Eren, bu kararı “yüz kızartıcı bir skandal” olarak nitelendirdi.  Eren, Mahkeme heyetinden bir üyenin “dosya kapsamında herhangi bir değişiklik olmaması ve tanık hakkında talimat yazılmış olması” nedeniyle karara muhalefet şerhi koyduğuna dikkat çekti.

TBB BAŞKANI SAĞKAN: “YEDİ YILDIR AYNI NOKTADAYIZ”

TBB Başkanı Erinç Sağkan ise, şehrin ortasında güpegündüz katledilen Tahir Elçi’nin katillerinin bulunması için yedi yıldır çığlık attıklarının söyleyerek, “Yedi yıldır etkili bir soruşturma yapılsın, deliller toplansın, delillerin karartılmasının önüne geçilsin dedik. 4,5 yılın sonunda baromuz ve meslektaşlarımızın çabası ile bir kovuşturma açıldığını gördük. Bugün buradan 20 adım yürüsen, adım adım kayıtlar çıkar. Emin olun ki 2015’te de hiç farklı değildi. Ama her nedense o kayıtlara hiç ulaşılmadı. Oysa biz yaşam hakkını savunmaya devam ediyoruz. İsteniyor ki bir yargılama yapılıyor gibi gösterilirken bu hukuksuzluğa savunma makamı da alet olsun. Oysa biz hep adil yargılanma hakkını savunduk. Bugün de aynı noktada duruyoruz” diye konuştu.

Kaynak: Diyarbakır Söz