Daha önce Diyarbakır'da başlayan, mahkemenin yetkisizlik kararı ile Ankara'ya gönderilen, Ankara Ağır Ceza Mahkemesi'nin karşı yetkisizlik kararı üzerine yetki uyuşmazlığının çözümü için Yargtay'a gönderilen, son olarak Yargıtay tarafından yargılamanın Diyarbakır'da yapılmasına karar verilen davanın ilk duruşmasına 8'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlandı. Davanın ilk duruşmasına, haklarında 'Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs', 'TBMM'yi ortadan kaldırmaya teşebbüs', 'Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs' ve 'Silahlı terör örgütüne üye olmak' suçlarından 3'er kez ağırlaştırılmış müebbet ile 15 yıla kadar hapis cezası istenen tutuklu sanıklar Atilla Darendeli, Deniz Kartepe ve Bülent Gürdoğan ile avukatları katıldı.
Duruşmada ilk olarak, 15 Temmuz gecesi Muharip Hava Kuvvet ve Hava Füze Savunma Komutanı Korgeneral Mehmet Şanver'in kızının, İstanbul Moda Deniz Kulübü'ndeki düğünündeyken darbeciler tarafından 25 generalle birlikte alıkonulan 8'inci Ana Jet Üs eski Komutanı Tuğgeneral Deniz Kartepe'nin ifadesi alındı. İfadesinde, 1.5 yıllık süreçte bu karanlık yapının niyet ve maksadının tüm Türkiye tarafından anlaşıldığını belirten Tuğgeneral Kartepe, "Atatürk ilke ve inkılaplarını kendine ilke edinmiş bir general olarak, asla o hainlerin yanında olmadım. PKK'nın ölüm listesinde adım çıktığı yıllarda eşim korkmadan burada öğretmenlik yaptı. Eşim hiçbir suçlama olmadan görevden alındı. Benim ve eşimin hayat tarzı bu yapıya terstir. Dans ederiz, bisiklete bineriz" dedi.
'EMİR VERMEME RAĞMEN SEMİH TERZİ'NİN UÇAĞI ENGELLENMEMİŞ'
15 Temmuz gecesi Diyarbakır'dan kalkan 6 uçağın normal planlamaya göre saat 14.00'te kalkacağını belirten Tuğgeneral Kartepe, "Tuğgeneral Hakan Evrim uçuşu erteledi. Düğünde olduğumuz sırada Hava Kuvvetleri Komutanı generalleri toplayıp darbe girişimini haber verince, Albay Edip Akgülay'ı arayıp, Hava Kuvvetleri Komutanı'nın emri olduğunu, 6 uçağı kaldırmaması talimatını verdim. Akgülay'ı arayıp pistin askeri uçak trafiğine kapatılmasını emrettim. Güvenlik komutanına kırmızı alarma geçmelerini söyledim. Üssü giriş çıkışlara kapattırdım. Akgülay beni arayıp, Özel Kuvvetler için 2 Casa uçağı istendiğini söyledi. Saat 23.42'de 8 pilot, filoyu terk edip uçak başı yapıyor. Bu uçuş öğlen saatlerinde ertelenen uçuştu. Albay Akgülay, hava sahasının kapalı olduğunu 3 saat sonra öğreniyor. Uçakların kalkması engellenemiyor. Uçakların kalkmaması için uyarı yapan ilk kişiyim. Pisti trafiğe kapatma emri verdim. Buna rağmen Semih Terzi'yi almak için gelen uçak ve Semih Terzi'yi Silopi'den getiren helikopterin inişine engel olunmadı. Emri verdikten 45 dakika sonra Semih Terzi'nin ekibi üsse girmiş. Bunların nasıl girdiğini merak ediyorum" diye konuştu.
'TERFİ EDEN ALBAY, SEMİH TERZİ'NİN ANKARA'YA GİDİŞİNİ ENGELLEMEDİ'
15 Temmuz günü komutan vekili olan ve darbe girişiminden sonra tuğgeneralliğe terfi ettirilen Edip Akgülay ile ilgili bilgiler veren Tuğgeneral Kardepe, "Akgülay, 7'nci Kolordu Komutanı'nı arasaydı Semih Terzi'nin darbeci olduğunu bilirdi ve kıskıvrak yakalanırdı. Pist askeri uçuşlara kapatılmasına rağmen, Semih Terzi'yi getiren helikopter ve Ankara'ya götüren uçak aynı anda piste iniyor. Bu sırada özel kuvvet personeli hala üsse giriş yapmamış. Albay Akgülay yardım isteseydi, Semih Terzi'yi tutuklayabilirdi. Çünkü Semih Terzi'nin ekibi o sırada üsse gelmemişti. Daha sonra 90 kişilik timi üsse giriyor. Bir saat önce bunların darbeci olduğunu bildiği halde neden üsse girişe izin verdi? Daha sonra Semih Terzi Ankara'ya uçuyor. Uçağın kapısı kapanınca tekerine bıçak soksanız veya bir kurşun sıksanız o uçak bir gün uçamaz. Piste araç sokulup engellenebilirdi. Pistin ışıkları kapatılabilirdi. Semih Terzi'nin uçağının kapalı pistten kalkması neden engellenmedi? Engellenmiş olsa Ankara'ya gidemeyecek ve Özel Kuvvetler'de olay yaşanmayacaktı. Hatta darbecilerin gardı düşecekti, darbenin seyri değişecekti. Belki birçok yer bombalanmayacaktı. Bunlara rağmen Albay Akgülay terfi edip general oldu. Uçakları durdurmak için yeterli zaman vardı. Üssün güvenlik komutanına kırmızı alarm vermemin ardından, üsse 90 kişilik özel kuvvet birliği giriyor. Ama Albay Akgülay bunu kimseye bildirmiyor. Bazı yanlışlıklar, bu kadar masum değil. Bunlar engellenmiş olsaydı, Ömer Halisdemir şehit olmazdı. Semih Terzi öldürülmez ve darbe ile ilgili birçok soru aydınlatılırdı. Albay Akgülay 29 kez görüşmemize rağmen, bir kez görüştüğümüzü söylemiş. Emir verilmiş, ama engellenmiş bir trafik yok" şeklinde konuştu.
'HAVA SAHASININ KAPATILMA EMRİ İLK ANDA PAYLAŞILSAYDI, OLAYLAR OLMAZDI'
Aktif darbeci olup, darbeyi planlayıp, darbe günü düğüne gitmenin mantıksız bir durum olduğunu belirten Tuğgeneral Kartepe, şunları söyledi:
"Diyarbakır'dan kalkan uçakları durdurmak için o kadar çok zaman vardı ki; kalkmaları şaka gibi. Hava sahasının kapatılma emri öğrenildiği ilk anda bizimle paylaşılsaydı, bu olaylar olmazdı. Kafamı kemiren bazı şeyler var. Saat 19.06'da Hava Kuvvetleri Komutanı, hava sahasının kapatıldığından harberdar olmasına rağmen bize haber verilmemesi kabul edilemez bir hatadır. Bu durum başka niyetleri akla getiriyor. Bu önemli durumun önemi yeterince izah edilmediği için bu duruma düşülmüştür. Bize hava sahasının kapatıldığına ilişkin harekat yıldırım mesajı gönderilmedi. Böyle bir emir 106 yıllık Türk havacılık tarihinde ve dünya tarihinde görülmemiştir. Böyle bir emir varken, bu emrin saklı tutulması akıl alır gibi değil. Bu gizli bir emir değildi, neden bize zamanında bildirilmedi? Kenan Evren'in yaptıkları nasıl 30 yıl sonra sorgulandıysa, bu emrin neden bildirilmediği de sorgulanacak."
'TASFİYE EDİLMEK İSTENEN GENERALLER SIKIYÖNETİM LİSTESİNE EKLENDİ'
Kimseye kanunsuz bir emir vermediğini belirten Tuğgeneral Deniz Kartepe, "Düğüne önceden isim yazdırıp gelmeyenler oldu. Darbeci olsam, Türkiye'deki en güçlü üssün komutanı olarak uçakların kesinlikle kalkmaması için emir vermezdim. Darbe başarılı olsaydı, özel kuvvetlere Casa uçağı vermediğim için darbeciler bana ne yapardı? Yaptıklarım gözardı edildi. İnsanların şehit edilmesine sebep olan generallerin göreve devam etmesi, bazılarının sınırsız hata yapma hakkı olduğunu düşündürüyor. Darbeye karşı tavrım net olarak ortadadır. Pisti kapattırdım ve kırmızı alarm verdim. Darbeyi öğrendikten 1 dakika sonra tavrımı net bir şekilde ortaya koydum. Ben darbeci olsam Semih Terzi'ye CASA lazım olduğunda beni arayabilirdi. Beni kimse aramadı. Tasfiye edilmek istenen tüm generaller FETÖ'cüler tarafından sıkıyönetim listesine eklendi. Kalkışmaya katılan bazı birliklerin komutanı terfi ettirildi. Sıkıyönetim komutanı olarak yazılanlardan tahliye edilenler oldu. Hakkımda yargısız infaz yapılıyor. Ben FETÖ'cü de darbeci de değilim" diye konuştu.
KARAYILAN, CEMİL BAYIK GİBİ İSİMLERE OPERASYON YAPTIK
Terör örgütü PKK'nın lider kadrosuna karşı yapılan operasyonlarda büyük başarılar elde ettiklerini söyleyen Tuğgeneral Kartepe, "Hareketli hedeflere bomba atamıyoruz. Hava Kuvvetleri Komutanı, bunlara çalışmamızı söyledi. Çünkü daha önce Karayılan, Cemil Bayık gibi isimlere operasyon yaptık. Böyle hareketli operasyonlar, o dönemde gündemdeydi. Çünkü 40 kilometre ile giden bir araca havadan bomba atamıyorduk. Bunlara çalışmamız söylenmişti" dedi.
Mesleğini herşeyin önüne koyduğunu belirten Tuğgeneral Kartepe, "Bir gün buradan çıkacağım. Darbe yapanların eşleri bile görevlerine devam ediyor. Bu kumpas da birgün ortaya çıkacak. Görevdeyken aramızdan para toplayıp destek olduğumuz Balyoz sanıkları bile ailemize sırtını dönüyor. Bu fişlemeler elbet ortaya çıkacaktır. Kendisinden olmayanı bertaraf eden bir anlayış ile bize damga vuruluyor. Ama ne tarafta olduğu belli olmayan Albay Akgülay general yapılıyor.7 yıldır teröristlere bomba atıyorum. Hava Kuvvetleri'nin yüzünü kara çıkarmadığım için Hava Kuvvetleri Komutanı'ndan terfi müjdesi aldım" şeklinde konuştu.
TUTUKLULUK HALİNİN DEVAMINA
Davanın ilk duruşmasının 2'nci bölümüne, dün 8'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edildi. Davanın bugün görülen oturumuna tutuklu sanıklar Atilla Darendeli, Deniz Kartepe ve Bülent Gürdoğan ile avukatları katıldı.
'Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs', 'TBMM'yi ortadan kaldırmaya teşebbüs', 'Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs' ve 'Silahlı terör örgütüne üye olmak' suçlarından sanıkların yargılanmasına bugün devam edildi. Duruşmada savunmaı yapan 2'nci Birleştirilmiş Hava Hareket Merkezi Amiri eski Kurmay Albay Bülent Gürdoğan, suçlamaları reddetti. 15 Temmuz gecesi, 8'inci Ana Jet Üssü Komutan Vekili Albay Edip Akgülay'ın yanına gittiğini belirten Gürdoğan, şöyle dedi:
"Edip Akgülen'in yanına gittiğimde telaşlı olduğunu gördüm. 6 tane uçak kalkmıştı, ne yaptığını bilemiyor, telaşlı bir hali vardı. Televizyonda darbeye teşebbüs konusunda haberleri görünce konuşmak için Atilla Darendeli'yi aradım. Akgülay'a fikir vermesini istedim. Benim sicil amirim Tümgeneral Darendeli olduğu için kendisini aradım. Sadece Akgülay'a fikir vermesi için değil, kendisi araç kullandığından olaylar hakkında bilgi vermek için aradım. Harekat Merkezi'ne gittiğimde arkadaşların televizyonda haberleri izlediğini gördüm. Daha sonra Yurtta Sulh Konseyi emrinin geldiğini söylediler. Bu emri aldığımda arkadaşlara 'Bu emri dağıtmayın' şeklinde emir verdim. Bu emrin uygulanmaması ve kimseye dağıtılmaması talimatını verdim. Ben sıkıntılı durum olduğu için Edip Akgülay ne yapıyor, sıkıntılı bir durum olduğu için ona destek olmak için oraya gittim."
"FETÖ BU OLAYDAN SONRA ÜSTÜMÜZE GELDİ"
Duruşmada daha sonra söz alan eski Tuğgeneral Deniz Kartepe, 2010 yılındaki 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı resepsiyonu ile ilgili konuşarak, "Resepsiyonda 6'ncı Kolordu Komutanı Mehmet Eröz bize 'Tesettürlü birisi içeri girdiğinde terk ediyoruz' dedi. Biz de salonu terk ettik. O tarihten sonra bizim ahlaksızlığımız yaftası oldu. Eşim ve kzım hakkında iftiralar oldu. FETÖ bu olaydan sonra üzerimize geldi. Mehmet Eröz Balyoz ve Ergenekon davalarında hüküm yedi" ifadelerini kullandı.
Daha sonra söz hakkı verilen Cumhuriyet savcısı, sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verilmesini istedi. Avukat savunmalarının ardından ara kararlarını açıklayan mahkeme heyeti, sanıkların tahliye istemlerini redederek, tutukluluk hallerinin devamına hükmetti. Sanıkların operasyonel hat kullanıp kullanmadıkları ve bunlarla örgüt tepe yönetimi ile görüşme yapıp yapmadıkları konusunun araştırılmasına karar veren mahkeme heyeti, 15 Temmuz günü Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'ı, Fethullah Gülen ile görüştürmek istediği iddia edilen Tuğgeneral Hakan Evrim'in, 14 Temmuz günü Diyarbakır'a gelerek uçağa taktırdığı lazer pod cihazının teslimini yapan subayın kimliğinin de tespit edilmesini istedi. Mahkeme heyeti, Adana Cezaevi'ne müzekkere yazılarak, sanıkların avukatları ile yaptıkları görüşmelerdeki kısıtlamaların devamına dair karar verilmediğinden, bu uygulamanın yapılmamasının istenmesine de karar verdi. Duruşma ertelendi.
Kaynak: Diyarbakır Söz