"Kimin cebinde bir sigara paketi, elinde sigara görürsem, yılmadan usanmadan elinden alır ve paketi nasıl alırım diye bir mücadele içine girerim. Hatta, söz isterim. 'Bırakırım' değil, 'Bıraktım' diye söz isterim. Adını, soyadını, tarihi yazar, hatta vaktimiz müsaitse telefon numarasını kaydederim. Sağolsun, koleksiyonu devam ettiriyoruz. Türkiye'de herhalde böyle bir koleksiyona sahip olan yoktur. Tabii bu içilen değil, bıraktırılan koleksiyonun rekoru. Ben birine sigarayı bıraktırdığım zaman, adeta yeniden doğuşuna vesile olmuş gibi mutlu oluyorum. Bana 'Sigarayı bıraktım' diyenleri de zaman zaman takip ettiğim de oluyor."
"MAHALLE BASKISI YAPMAK LAZIM"'
Erdoğan, zararlı alışkanlıklarla ve ve bağımlılıkla mücadelenin tüm dünyanın gündeminde olan bir mücadele olduğunu belirterek, bu konunun Anayasa'nın 58. maddesinde "Gençliğin Korunması" başlığında yer alan bir hüküm olduğunu dile getirdi. Erdoğan, "Yasa değil, Anayasal hüküm. 'Devlet, gençliği alkol düşkünlüğünden, kumar ve uyuşturucudan korumak için gerekli tedbirleri alır.' Bu kadar açık ve net... Bu kadar mücadele verirken, birileri bunu farklı yere çekerler. En gelişmişinden en geri kalmışına kadar tüm ülkeler halkını bundan korumak için yoğun gayret içindedirler. Zaman zaman Türkiye'nin bu konudaki mücadelesinin eleştirildiğini görüyoruz. Elbette bu sadece yasayla, yasakla, ceza ile yürütülebilecek bir mücadele değil. Ama cezanın, yasağın etkisini de gözardı edemeyiz. Toplumsal duyarlılık, sosyal reaksiyon oluşturmak mecburiyetindeyiz. Hani mahalle baskısı diyorlar ya, bu konuda hakikaten mahalle baskısı yapmak lazım. Sigara içenin ayıplandığı bir sosyal alanı tesis etmeliyiz. Geçmişte uçakta, trende bile sigara içilebiliyordu. Uzun otobüs yolculukları sigara içmeyenler için adeta bir eziyetti, işkenceydi. Biz 2008'de kapalı alanda sigara içmeyi yasaklayana kadar, işyerlerinde, düğün salonlarında, kahvehanelerde, hatta spor salonlarında sigara içiliyordu. Çünkü burada insanlığın menfaati var. Geleceğimizin menfaati var. Hatta sigara içenlerin büyük kısmının bu sınırlamaları desteklediğini biliyorum. Bu konunun demokrasiyle, insan haklarıyla, farklılıklara saygıyla bir ilgisi yok. Düşünün, bir evde beyefendi sigara içiyor, ama hanımefendi içmiyor. Tam tersi de olabilir. Hanımefendi sıkıntı içine giriyor. Bunlara karşı ortak bir tedbir almamız, geliştirmemiz gerekiyor."
"BENİM VAZİFEMİN GEREĞİ..."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Zararlı alışkanlıklarla, bağımlılıkla mücadele, benim vazifemin de gereğidir. Ama daha önemlisi, benim bir baba, eş, torun sahibi olarak, tüm milletime karşı sorumluluğumdur. sigarayla mücadele konusunda ne kadar hassas isem, her türlü uyuşturucuyla, hatta daha fazla hassasım. Yine alkol alışkanlığıyla ilgili de hassasım. Bütün bunlar bir felaket zincirinin halkaları gibidir. Bununla topyekün mücadele etmeden sağlıklı nesiller yetiştiremeyiz" diye konuştu.
Erdoğan, konuşmasının sonunda, ailelerden yine en az 3 çocuk sahibi olmalarını isteyerek, aksi halde Türkiye'nin 2050'li yıllarda Batı için tehlike olan "yaşlı nüfus" ile başbaşa kalacağını söyledi.
"Bunu güçlü toplum olalım diye istiyorum. Bir gün öleceğiz. Bir başbakan gelmişti, bir cumhurbaşkanı gelmişti, en az üç çocuk istemişti de, biz inanmamıştık demesinler" diyen Erdoğan, inancını, kültürünü ve uygarlığını bilen gençlerin ülkenin teminatı olduğunu belirterek, kendisi sigara ve alkol kullandığı halde gençleri bu nedenle eleştirenlere de seslendi; "Bir yandan bunu eleştirirken, bir yandan da bu hayat tarzının güzellemesini yapan, kusura bakmayın ama kendini kandırıyordur. Bu nedenle, devlet olarak, toplum olarak, medya olarak kendimize çeki düzen vermek zorundayız" dedi.
Kaynak: Diyarbakır Söz