Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve DBP Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek hakkında dün yaptıkları basın toplantısında halkı sokağa çağırdıkları gerekçesiyle soruşturma başlattı. Soruşturma kapsamında Demirtaş ve Yüksek’in dün yaptığı konuşmaların kayıtlarının incelemeye alındığı öğrenildi. Soruşturmanın Terör Suçları Soruşturma Bürosu’nca yürütüldüğü öğrenilirken, yapılacak incelemede suç unsuru bulunması halinde Demirtaş’ın dokunulmazlığının kaldırılması için Adalet Bakanlığı’na fezleke gönderileceği öğrenildi.
Demirtaş, dün Diyarbakır’da yaptığı açıklamada, “3 aydır şehrin ortasında 24 saat bir savaş yürütülmesini olağan bir durum olarak görmüyoruz. Tüm Diyarbakır halkı Sur’daki ablukanın kalkması için ayakta olmalıdır. Çarşamba saat 16.00’da herkes bulunduğu yerden Sur’a doğru yürümelidir. Mahalle ve ilçelerden bu demokratik bir haktır. Tek bir insanın canına, malına zarar vermeden zarar gelmesine müsamaha etmeden bu demokratik hakkımızı kullanacağız. Halkımızdan ricamız kararlı ve ısrarlı olunmalıdır. Abluka da kalkmadan geri adım atmayacağız demelidir herkes. Bütün STK, meslek örgütleri, işçi, esnaf örgütleri ve kentimizdeki bütün derneklere çağrımızdır” demişti.
Milli Eğitim Bakanlığından yapılan açıklamada, Demirtaş'ın öğretmen eşi ile ilgili, bazı yazılı ve görsel medyada haberler bulunduğu belirtilerek, "haberlere konu olan öğretmen B.D, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ve ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde, 2004 yılından itibaren, 112 günü 2015-2016 eğitim-öğretim yılına ait olmak üzere, toplam 774 gün hastalık raporuna bağlı hastalık izni kullanmıştır" ifadelerine yer verildi.
Açıklamada,"Bütün öğretmenlerin hastalığa bağlı aldıkları raporlarda olduğu gibi B.D'ye ait raporlar da anılan mevzuat hükümleri çerçevesinde yetkili idari birimler tarafından incelenerek, izne dönüştürülmüştür" ifadesi kullanıldı.
Selahattin Demirtaş'ın öğretmen eşiyle ilgili aylardır okula uğramadığı yönünde bir iddia ortaya atılmıştı.
Bu arada açıklamada, bugün yine bazı medya organlarında temel eğitimden ortaöğretime geçiş kapsamında yapılan ortak sınavlara ilişkin olarak kamuoyunu yanlış yönlendirmeyi amaçlayan haberlerin yer aldığı belirtildi.
MEB'e bağlı bütün eğitim birimlerinde, eğitim öğretim sürecini içeren takvimin yaklaşık bir yıl öncesinden ilan edildiği kaydedilen açıklamada, 2015-2016 eğitim öğretim yılı akademik takviminin ilan edildiği, birinci yarıyıla ilişkin eğitim öğretim faaliyetlerinin 28 Eylül 2015-22 Ocak 2016 arasında gerçekleştirileceğinin duyurulduğu kaydedildi.
Takvim ilan edilirken eğitim öğretim süreci ile ilgili iş ve işlemlerin hukuk kurallarına uygun bir biçimde yürütülmesi için bütün olasılıkların göz önünde bulundurulduğu bildirilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
"Temel eğitimden ortaöğretime geçiş kapsamında yapılan ortak sınavlar, çocuklarımızın dönem sonu başarı değerlendirmesinde kullanılmakta; eğitim ve öğretim yılı sonunda ise bir ortaöğretim kurumuna yerleşmesinde değerlendirmeye alınmaktadır. Bu nedenle ortak sınavlara ilişkin değerlendirmelerin yapılması, bütün bu iş ve işlemlerin yürütülmesi açısından ayrı bir öneme sahiptir. Öte yandan, demokratik bir hukuk devletinde, bireylerin kamusal iş ve işlemler nedeniyle yargıya başvurmaları da en doğal haklarındandır. Ancak, özellikle bu süreçte yargılama sürecinin uzaması durumunda zamana bağlı bütün iş ve işlemlerin aksamasına ilişkin pek çok örnek yaşandığından, Bakanlığımızca gerçekleştirilen sınav ve yerleştirmelere ilişkin yargılama sürecinin hızlanmasını sağlayacak bir tedbir olmak üzere, TBMM tarafından 10 Eylül 2014 tarihinde, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 20. Maddesine yeni ilaveler yapılmıştır.
Bu yasal düzenlemeyle, yargı kararlarının zamanında uygulanabilirliğini temin etmek, hukuk devletinin gereğini gecikmeksizin yerine getirmek ve telafisi imkansız zararların ortaya çıkmasını engellemek amacı güdülmüştür. Bakanlığımız her yıl akademik takvimi ilan ederken, bu süreleri en ince ayrıntısına kadar göz önünde bulundurarak, yargı süreçlerinin yasanın öngördüğü süre içinde neticelenmesini ve böylece yargı kararlarının gecikmeksizin uygulanabilmesini hedeflemektedir.
Açıklamada, 25-26 Kasım 2015'te gerçekleştirilen ortak sınavlara ilişkin takvimin de bu yasal çerçevede ve bu hassasiyetle ilan edildiği belirtildi. Açıklamada, şunlar kaydedildi:
"Sınavların gerçekleştirilmesinden itibaren yaklaşık 10 gün içinde sonuçlar kamuoyuna ilan edilebilir hale gelmişken, yargılama süreci hassasiyetle takip edilmiş ve kesinleşen yargı kararlarına ilişkin hükümler göz önünde bulundurulmuştur.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 20. Maddesi hükümlerinin öngördüğü 48 günlük süre, 13 Ocak Çarşamba günü dolmuş, sonuçlar da 15 Ocak Cuma günü saat 19.00'da ilan edilmiştir.
Bütün bu iş ve işlemler, yasanın çok açık bir biçimde tanımladığı 48 günlük süre içinde kesinleşen yargı kararlarına ilişkin hükümler dikkate alınarak gerçekleştirilmiştir."
Selahattin Demirtaş kimdir?
Selahattin Demirtaş (d. 10 Nisan 1973; Palu, Elazığ), Zaza kökenli avukat ve siyasetçidir. Türkiye Büyük Millet Meclisi 25. dönem İstanbul milletvekili olup, Figen Yüksekdağ ile birlikte Halkların Demokratik Partisi eşbaşkanlığını yürütmektedir.
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu olan Demirtaş siyaset öncesi serbest avukatlık ve İHD (İnsan Hakları Derneği) Diyarbakır şubesinde yöneticilik yapmıştır. Uluslararası Af Örgütü Diyarbakır Şubesi ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nın kurucuları arasındadır.[1]
Abisi Nurettin Demirtaş'ın 2007'de Genel Başkanlık yaptığı DTP'de Grup Başkanvekilliği yaptıktan sonra DTP'nin kapatılması sürecinde yeni kurulan BDP (Barış ve Demokrasi Partisi)'ye geçerek partinin 1 Şubat 2010 tarihinde yapılan olağanüstü kongresinde Genel Başkan seçilmiştir. BDP'nin Halkların Demokratik Partisi'ne (HDP) katılması sürecinde Figen Yüksekdağ ile birlikte HDP Eşbaşkanlığına seçilmiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi 23. dönem Diyarbakır milletvekili, 24. dönem Hakkari milletvekili ve 25. dönem İstanbul milletvekilidir.
Zaza kökenli olan Demirtaş, gençliğinde babası Tahir Demirtaş'a ait tesisatçı dükkanında çalışmıştır. 1990 yılında liseden mezun olduktan sonra 1991 yılı üniversite sınavında İzmir 9 Eylül Üniversitesi Denizcilik İşletmeleri Yönetimi bölümünü kazanmış ancak 1993 yılında tekrar üniversite sınavına girmiş ve bu kez Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni kazanmıştır. Hukuk okumaktaki motivasyonunun Diyarbakır'da kaybolan HEP İl Başkanı Vedat Aydın'ın 3 gün sonra cesedinin bulunması ertesinde çıkan olaylar ve bu süreç sonrasında Muğla'da üniversitede okuyan abisinin PKK'nın gençlik örgüt sorumlusu olarak gözaltına alınıp 22 yıl hapse mahkum edilmesi ve ailesinin içinde bulunduğu yoksulluk sebebi ile avukat dahi tutamamaktan oluşan sahipsizlik duygusu olduğunu belirtmiştir.
Üniversitede okuduğu yıllarda çevre etkisi ile 1995 yazında aracılar vasıtasıyla dağa çıkmaya karar verdiğini ancak kamplara götürecek kuryeler yakalanınca bu planın gerçekleşmeyip kuryelerin üzerinden çıkan ismi sebebiyle 15 gün gözaltında tutulduğunu söylemiştir.
Diyarbakır İnsan Hakları Derneği yöneticiliği
Hukuk fakültesinden mezuniyetinin ardından 2000 yılında Osman Baydemir'in Diyarbakır İHD başkanı olmasıyla İHD Diyarbakır yönetimine girdi. Bu dönemde pek çok insan hakları ihlali davasında çalıştı. O dönemde kendisini en çok etkileyen olayın Silopi HADEP İlçe Başkanı Serdar Tanış ve Yardımcısı Ebubekir Deniz’in kaybolması olduğunu belirtmiş, Silopi ve Şırnak'taki araştırmaların olumsuz sonuçlanması sonrası Diyarbakır'a dönüş yolunda yol kenarında cesetlerini bulma korkusuyla aracını yavaş sürdüğünü hatırladığını anlatmıştır.[1]
2004 yılında Osman Baydemir'in belediye başkanı seçilmesiyle İHD Diyarbakır Şube Başkanı oldu.
2006 yılında yaptığı bir konuşmada Roj TV’de bir tartışma programına telefonla katılan Demirtaş, hapiste bulunan PKK lideri Abdullah Öcalan için “Kürt sorununun çözümünde rolünün değerlendirilmesi gerekir” dediğinden ötürü hakkında Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından ‘terör örgütü propagandası yapmak’ suçlamasıyla soruşturma açıldı. 2010 yılında sonuçlanan davada kendisi 1 yıl hapis cezasına çarptırıldı ancak mahkeme ‘Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına’ karar vererek, Demirtaş’ın 5 yıl boyunca denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasını kararlaştırdı.
2006 yılı sonunda kısa dönem askerlik yapan Selahattin Demirtaş askerlik dönüşü ailesinin desteğiyle bir avukatlık bürosu açtı fakat 2007 yılından alınan erken seçim kararı ve kapatılan DEP'in eski Milletvekili Hatip Dicle'nin siyasi yasağından dolayı milletvekili adaylığının kabul edilmemesi ile Selahattin Demirtaş çevresinin de telkini ile DTP ve EMEP, ÖDP ve SDP’nin katıldığı "Bin Umut Adayları" hareketinin desteklediği Diyarbakır bağımsız milletvekili adayı oldu ve seçilerek meclise girdi.
Demokratik Toplum Partisi dönemi
2004 yılında hapisten çıkan kardeşi Nurettin Demirtaş'ın hızla yükselerek 2007 Şubat'ında önce genel başkan yardımcılığına ve daha sonra genel başkanlığa yükseldiği DTP'de Selahattin Demirtaş henüz daha 34 yaşında iken Grup Başkanvekilliği'ne getirildi. Abisi sahte çürük raporu alarak askerden kaçmaya çalıştığı iddiasıyla başlayan soruşturma neticesinde gözaltına alındı ve daha sonrasında 2008 yılının Nisan ayında uzun dönem askerliğini yapmak üzere birliğine teslim oldu[8]. Boşalan DTP genel başkanlığına Mayıs 2008'de Emine Ayna getirildi. Anayasa Mahkemesinin 2009 yılında DTP'yi "eylemleri yanında, terör örgütüyle olan bağlantıları da değerlendirildiğinde, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı nitelikteki fiillerin işlendiği bir odak haline geldiği" gerekçesi ile kapatmasının[9] ardından bu davanın sürdüğü süreçte kurulan BDP'ye katıldı.
Kaynak: Diyarbakır Söz