Muhammet YILDIZ/M. Can TUNÇ
DİYARBAKIR-Merkeze Diyarbakır olan İnsan Hakları Cemiyeti Kuruldu. İnsan hakları alanındaki hak ihlalleri başta olmak üzere yaşanan olumsuzlara karşı İslami referansları öncü alacak olan İnsan hakları Cemiyeti Başkanı v. Mehmet Karadağ, "Allah'ın tüm insanlara eşit olarak lütfettiği temel hakların savunucusu olmak mecburiyetindeyiz" dedi.
Bir otelde yapılan tanıtım toplantısına HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, Saadet Partisi Diyarbakır İl Başkanı Fesih Bozan, İttihadu'l Ulema Genel Sekreteri Mehmet Özer, sivil toplum kuruluşu, iş adamları, yazar ve akademisyenler ile çok sayıda kişi katıldı.
Moderatörlüğünü İnsan Hakları Cemiyeti üyelerinden Zihni Çapın'ın yaptığı tanıtım programı, Adil Varlık'ın Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başladı. Çiğnenen insanlık hakları, sömürü düzenlerinin yaptığı zulümler, mazlumlara yapılan eziyetler ve işkenceler hakkında sinevizyon gösterimi yapıldı.
İNSAN HAKLARI CEMİYETİ
İnsan Hakları Cemiyeti Başkanı Mehmet Karadağ, sağlam temellere dayalı güçlü bir toplumsal yapının vücut bulmasının ancak değerler sisteminin diri ve işlevsel olmasıyla mümkün olacağını söyledi. Karadağ, eşref-i mahlûkat olarak yaratılmış olan insanın bu özünü ve fıtratını korumasının da aynı şekilde istikamet ve istikrar bulmuş ilkelere, değerlere sahip olmasına bağlı olduğunu ifade etti.
Karadağ, “İnsani boyut ve içerikten yoksun, son noktada hırsa ve güce dayalı pozitif hukuk normlarının tek başına ihtiyaç duyulan değerler sistemini oluşturamayacağı acı tecrübelerle anlaşılmıştır. Bu durum değerler arayışını da beraberinde getirmiştir. Batıdaki insan hakları nazariyesi işte bu arayışın ürünüdür. Başlangıçta “doğal hukuk düşüncesi” ve “toplusal sözleşme” teorisiyle felsefik temelleri atılan bu nazariye, değişen sosyal ve siyasal şartların etkisiyle revize edilerek “sosyal haklar” kategorisiyle geliştirilmiş ve desteklenmiştir.” dedi.
SAVAŞLAR VE KATLİAMLAR
Halen dünyanın birçok yerinde savaşlar ve katliamların devam ettiğini belirten Karadağ, İnsan onurunu hiçe sayan hak ihlallerinin sistematik bir şekilde sürdüğünü ifade eden, Ülkelere demokrasi ve insan hakları gerekçe gösterilerek yapılan müdahalelerin ve bunun sonucu oluşturulan kaos ve çatışma ortamının emperyalist güçlere zemin oluşturduğuna dikkat çekti. Bir Müslüman'ın yaşadığı toplumda ve dünyada olup bitenlere edilgen bir tavırla kayıtsız kalmasının düşünülemez bir durum olduğunu dile getiren Karadağ, insana verilen görevin aynı zamanda hakkı ve adaleti tesis etme sorumluluğunu da içerdiğini sözlerine ekledi.
EŞİTLİĞİ SAVUNMALIYIZ
İnsan haklarıyla ilgili mücadelede referanslarının İslami hükümler olacağını vurgulayan Karadağ, “Bu nedenle Allah'ın tüm insanlara eşit olarak lütfettiği temel hakların savunucusu olmak mecburiyetindeyiz. Tüm beşeriyet için kamil ilkeler içeren İslami hükümler ile buna dayalı İslam hukuku ve pratiği insan haklarıyla ilgili çalışmalarda bizlere nazari ve tatbiki bir çerçeve belirlemektedir. İslami referanslı bu çerçevenin uluslararası bildiri, bildirge ve sözleşmelerde ifadesini bulmuş batı kaynaklı insan hakları anlayışı ile örtüştüğünü iddia etmek bizce mümkün değildir.” ifadelerini kullandı.
PAZARLIK KONUSU OLAMAZ
“Bu meselenin pazarlık konusu yapılmasını bile ağır insan hakları ihlali olarak görüyoruz”
Kürt sorununun tüm yakıcılığıyla orta yerde durduğunun altını çizen Karadağ, “Allah'ın tüm insanlara lutfettiği ve çerçevesi insanlar tarafından değil ilahi kaynaklı evrensel hükümlerle belirlenmiş tüm hakların hesap kitap yapılmadan siyasi mülahazalara peşkeş çekilmeden tanınması, korunup geliştirilmesi yolunda acilen somut adımlar atılması gerekmektedir. Bu meselenin pazarlık konusu yapılmasını bile ağır insan hakları ihlali olarak görüyoruz. Tüm insanları bir tarağın dişleri gibi eşit gören geleneğin temsilcileri olarak ayrımcılığın her türlüsünü ağır insan hakları ihlalleri kapsamında görmekte ve mahkûm etmekteyiz. Ulus devlet anlayışıyla hareket eden siyasal iktidarların bu noktadaki ikircikli ve oyalayıcı tutumunu sorunun temel kaynağı olarak görmekteyiz.” dedi.
Karadağ daha sonra, “Kaynağı ve nedeni ne olursa olsun insan hakları ihlali niteliği taşıyan her türlü zulme ve ayrımcılığa mazlum ve mağdurun kimliğini sorgulamadan karşı çıkacağımızı beyan ediyoruz. Bir dili ve kültürü yok saymak nasıl hak ihlali ise toplumu şiddet sarmalına alarak çatışmaları sivil alanlara, şehirlere taşımak da aynı şekilde hak ihlalidir.” diye konuştu.
İNSAN HAKLARI ZULMÜN ARACI OLDU
Söz Habere konuşan, HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, kanın oluk oluk aktığı, en temel hak olan yaşam hakkının pervasızca ihlal edildiği coğrafyada, böyle yeni bir kurumun faaliyet göstermeye başlamasından duyduğu mutluluğu dile getirdi.
"Kavramlar tepetaklak edilmiş. Özgürlük, insan hakları adı altında, insanlıktan çıkmak teşvik ediliyor. İnsan hakları kavramı bugün zulüm ve sömürünün en kullanışlı araçlarından birisi haline dönüştürülmüş." görüşünü savunan Yapıcıoğlu, bazı kavramların farklı amaçlar için kullanıldığını belirtti.
Yapıcoğlu, "Çocuk hakları diyerek çocukları aileden, kadın hakları diyerek kadını aileden koparıyorlar. İslami ölçüler ile insan haklarına sahip çıkmak bugün insanlığın içinde bulunduğu bu buhrandan, zulümlerden kurtuluşun reçetesidir. İnsanlara insan olduğu için değer vereceğini ve hakkı Allah için ayakta tutan adil şahitlerin Müslümanlar olduğunu göstermek için ağır bir sorumluluğumuz var." ifadelerini kullandı.
Allah'ın insanlara adaletli olmayı emrettiğini vurgulayan Yapıcıoğlu, zulme karşı çıkmak ve zalimi engellemek gerektiğini aktardı.
Programda ayrıca Yapıcıoğlu, Hukukçu Yazar Serdar Bülent Yılmaz, Uluslararası Hak ihlalleri İzleme Merkezi (UHİM) Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Küçük ile Fırat-Dicle Grubu üyesi İbrahim Güçlü bir konuşma yaptı.
Kaynak: Diyarbakır Söz