İvedilikle barış tesis edilmeli!

Tanrıkulu, "Kürt meselesinin çözümü için her türlü ortam ve imkân var yani rahat bir şekilde konuşulabilir ve bunun dışında bölgemizde çatışmanın ve silahların çıkarılması lazım" dedi.

İvedilikle barış tesis edilmeli!

Hür Dava Partisi (HÜDA-PAR) Diyarbakır İl Başkanı Şeyhmus Tanrıkulu, Referandum seçiminde, Doğu ve Güneydoğu'daki Kürtlerin, Anayasa değişikliğine verdikleri "Evet" oylarının mutlaka bir karşılığının olması gerektiğini ifade ederek, "Kürt meselesinin çözümü için her türlü ortam ve imkân var yani rahat bir şekilde konuşulabilir ve bunun dışında bölgemizde çatışmanın ve silahların çıkarılması lazım" dedi.

Söz yayın grubunu Parti Yönetimiyle ziyaret eden Hüda-Par İl Başkanı Tanrıkulu, Genel Yayın Yönetmenimiz Ömer Büyüktimur'la görüştü. Görüşmede Tanrıkulu, Büyüktimur'un gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Referandum sonuçlarında Kürtlerin rolü, yeni süreç, Kutlu Doğum etkinliklerine FETÖ projesi tanımının getirilmesi ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin Irak ve Suriye'deki hava harekatlarını değerlendiren Tanrıkulu şöyle dedi;

“Referandum Öncesi Milliyetçi söylemler kullanıldı”

Özelikle bu referandum ülkemiz için ve halkımız için hayırlı olmasını diliyorum çıkan sonuçlara göre gerçektende önemli bir süreçten geçtiğimizi gördük özellikle referandumun yüzde 1.4 gibi az bir payla evet oyuyla gerçekleşmesi ve Kürt halkını bütün olumsuzluklara rağmen evet oylarını vermesi ve evet oylarında artış olması gerçekten tekrar ülkemize veya batının gözünü ülkemize ve Kürt halkına çevirdi. Hatırlarsanız referandum öncesi milliyetçi söylemler kullanıldı batıya yönelik bazı vaatlerde bulunuldu bölgemizle ilgili olumlu bir adım atılmadı veya bir söz verilmedi. Ama buna rağmen bizde iyi niyetimizi muhafaza ederek partimiz olarak ta sıkıyönetimin kaldırılması, askeri mahkemelerin kaldırılması, yeni bir anayasa’nın yapılabilme ihtimalinin yüksek olması yine Kürt meselesinin çözümü hususunda referandumda evet çıkması halinde daha kolay olacağını buna benzer sebeplerden dolayı yeterli bulma sak’ta evet dedik.

“Kardeşliğin yeniden tesis edilmesini istiyor”

 Bu yönde de gerek kamuoyumuza gerekse halkımıza yeterli açıklamalar yaptık. Bu noktada propagandamızı ve çalışmalarımızı yaptık ve sonuç itibariyle gerçekten bu oylarla yüzde 51.4 ‘ü yakaladığını görüyoruz hükümetin ve devletin üzerine düşmesi gerekenleri yapması lazım çünkü halk bu kadar mağduriyetine rağmen bu konuda destek verebiliyorsa bu konuda ki samimiyetini göstermektedir. Şimdi halkımız huzur istemektedir barış istemektedir kardeşliğin yeniden tesis edilmesini istiyor. Aynı zamanda kendi meşru haklarını da pazarlık konusu yapılmadan herhangi bir şarta bağlanılmadan verilmesini istiyor dolayısıyla Kürt meselesinin çözümü için her türlü ortam ve imkân var yani rahat bir şekilde konuşulabilir ve bunun dışında bölgemizde çatışmanın ve silahların çıkarılması lazım

“PKK ile devlet çözüm sürecinde büyük bir yanlış yaptılar”

Yani çözüm sürecinin bitmesi demek PKK ‘ ile devlet arasındaki antlaşmaların konuşmaların bittiği anlamına geliyor yoksa Kürt meselesi rafa kaldırıldı manası çıkarılmaz kanaatimce. Dolayısı ile PKK ile devlet çözüm sürecinde büyük bir yanlış yaptılar aslında en büyük yanlışı devlet yani hükümet yaptı çünkü Kürt meselesi ile PKK meselesinin birbirine karıştırdılar. Kürtlerin meşru haklarını PKK’nın silah bırakma şartına bağladığı için biz o zaman da büyük bir itiraz da bulunduk bunu yanlış olduğunu ve hiçbir şekilde netice alınmayacağını söyledik.  Defalarca bu konuda açıklama yaptık ve gelmiş olduğumuz süreç itibariyle de işte 17 il ve ilçelimizin harap olması tahrip olması yüz binlerce insanlarımızın memleketlerini terk etmesi on bin ‘e yakın Kürt gencinin kurban edilmesi çözüm sürecinin fiyaskoyla sonuçlandığını gösteriyor. Bu konuda özelikle PKK‘nın samimi olmadığını çözüm süreci ile merkezleri silahlarla ve tonlarca bombalarla doldurduğunu görmekteyiz.

Çözüm süreci PKK ile devlet arasında bir daha yapılmayacağı söyleniyor o ayrı mesele, ama Kürt meselesi kesinlikle PKK meselesiyle karıştırmamak lazım Kürt meselesi Kürtlerin siyasi partileri ile sivil toplum kuruluşları ve kanaat önderleri ile oturup konuşmak lazım neler isteniyor ne yapılabilir oturup konuşmak gerekiyor. yani bu saten sonra hükümet genel olarak dile getirilen hususları göz önünde bulundurularak birkaç adım atması gerek bunlarda bir tanesi ana dilde eğitim hakkıdır yani Kürtler ana dilde eğitim öğretim istiyorlar bu kısa vadede orta vadede ve uzun vadede artık bu masaya yatırılabilir ve planlaması yapılmalıdır ikincisi 66’ıncı madde değişmesi lazım yani anayasal vatandaşlık tanımı yeniden yapılması lazım 1982 anayasasındaki inkarcı, tekçi paradigma kesinlikle değişmesi lazım çünkü Türkler dışındaki ırkları yok sayıyor inkar ediyor.

“Kürtler temelde kendi meşru haklarına kavuşmalı”

Bu ülkede 30 milyon’dan fazla Kürt yaşamasına rağmen anayasal güvence altına alınmış hiç bir hakları yok. Dolayısı ile Kürtçenin ikinci resmi dil kabul edilmesi gerek Türkçe ile birlikte ve Arapçanın da, zazaca’nın da 3. 4. Dil olması gerekir ana dilde eğitim ve öğretim ve dediğim gibi 66’cı maddenin değişmesi ile birlikte Kürtler temelde kendi meşru haklarına kavuşmuş olacaktır. Dolayısı ile silahlı örgütlerinde etkisi kırılacağı en azından o silahı elinde bulunduranların bu hakları savunduklarını iddia edemeyeceklerdir ve Kürt haklıda bunlara artık prim vermeyecektir.  Bizim yine daha önce dile getirmiş olduğumuz parti programlarımızda da belirttiğimiz hususlar çok, bu az önce zikrettiğimiz 3 maddeyle sınırlı değil mesela bunlarda bir tanesi siyasi genel bir af’ın olmasıdır. Yani siz zaten barış ortamını huzur ortamını sağladıktan sonra herkesin kendi meşru hakkını karşıladıktan sonra silahlarda ortadan kalktıktan sonra normalleşmenin olması lazım bundan dolayı bir genel affın olması gerekiyor.

“Bediüzzaman Hz gibi Şeyh Sait Hz, Seyit Rıza gibi"

Diğer bir husus Bediüzzaman Hz gibi şeyh Sait hz, seyit rıza gibi şahsiyetlerin mezar yerlerinin ortaya çıkarılması gerekiyor bunlara iade ve itibar edilmesi gerekiyor bunlardan özür dilenmesi gerekiyor. Yani buna benzer meseleler çok en önemlisi dediğim gibi anadilde eğitim ve öğretim, Kürtçenin resmi dil olması ve anayasanın 66’cı maddesinin değiştirilmesidir yani en temel hususlar bunlar. Çünkü bu ülkeyi Türkler ve Kürtler beraber kurduk Çanakkale de beraber savaştık bu ülkeyi 1923, 1924 yıllına kadar birlikte kurduk ve o zaman kadar birlikte çalışmalar yaptık ama bildiğiniz gibi 1924 yıllında anayasa 1921 yıllındaki anayasa inkar edildi ve reddedildi yerine Kürtleri dışlayan bir anayasa Müslümanları dışlayan bir anayasa yapıldı temel sorunda bu aslında bu anayasa değişikliklerine destek vermemizin en büyük sebebinden bir tanesi de vesayet rejiminin geriletilmesidir çünkü Kemalizm bildiğiniz gibi bütün güçlerini birden çok kurumlara dağıttı bu ülkedeki Müslümanlara laiklik ilkesi ile Kürtlere de Türklük ilkesi ile hep baskı ve zülüm uygulayarak binlerce insanları yerlerinden yurtlarından ettiler, bir sürü âlimlerimiz asıldı ama sonuç itibari ile ülkemiz maddi ve manevi olarak kaybetti. Mesela 28 Şubat sürecinde sadece 300 milyara yakın parayı çaldılar bu laikçiler.

“Kutlu doğum etkinlikleri”

Şimdi kutlu doğum mevlidine baktığımız zaman buna FETÖ’nün organize ettiği etkinlik demek aslında İslam tarihini bilmezlikten kaynaklanıyor. Oysa ki yaklaşık 3,4. asırdan sonra mevlit etkinliği İslam coğrafyasının her yerinde İslam ümmeti tarafından kutlanıyor bazı dönemlerde kitlesel olarak yapılıyor bazı dönemlerde camilerde evlerde kutlanmıştır bununla birlikte peygamber sevdalılarında artık alanlara mahallelere meydanlara milyonlarca insanı bir araya toplayıp hep birlikte tekbirlerle salavatlarla peygamberimizi anma etkinliğini düzenliyorlar.

“Irak Türkiye’yi uyardı”

Orta doğu gerçekten bataklık halini almış işte Suriye de ittifak kuranların ırakta birbirlerine silah doğrulttuklarını görmekteyiz. Birincisi orta doğuda emperyalist ülkelerin bir projesi var Rusya’nın ABD ‘nin ve Avrupa ülkelerin Arap ülkelerin ve Türkiye’nin de kendine göre projeleri ve planları var her an başka topraklarda dost olanların başka bir yerde karşı karşıya gelebilirler. Bunun temel sorunu da şudur insani değerlerden uzaklaşıldığından dolayı bunlar yaşanmaktadır Türkiye’nin de başka ülkenin topraklarına girmesi de uluslar arası torak bütünlüğünü hiçe sayıp oraya girmesi uluslar arası hukuka da aykırıdır ki bu konuda ırak devleti de Türkiye’yi uyardı.

Kaynak: Diyarbakır Söz

Çok Okunan Haberler