HDP'nin 7 Haziran 2015'teki Milletvekili Genel Seçimi nedeniyle 5 Haziran'da Diyarbakır'da düzenlediği mitingde 4 kişinin öldüğü, çok sayıda kişinin yaralandığı 2 patlamaya ilişkin 5 sanığın "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, nitelikli öldürme, nitelikli öldürmeye teşebbüs, tehlikeli maddeleri i̇zinsiz olarak bulundurma veya el değiştirme" suçlarından yargılanmasına devam edildi.
Güvenlik gerekçesiyle Diyarbakır'dan nakledilen davanın Ankara Batı 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen 2'nci duruşmasına tutuklu sanıklar Orhan Gönder, Mustafa Kılınç, İsmail Korkmaz ve Burhan Gök ile bazı şikayetçiler ve tarafların avukatları katıldı.
Miting alanında patlayan bombayı bırakmakla suçlanan sanık Orhan Gönder, savunmasında, "Olayla ilgili hiçbir ilgim yok. Emniyette verdiğim ifadeleri tamamen psikolojik ve fiziksel baskılar sonunda verdim. Diyarbakır'a gezme amaçlı gittim. Esrar ticareti için oradaydım" dedi.
Gönder, bir önceki duruşma, miting alanında seyyar tezgah üzerinde su ve çay satan ve patlamada yaralanan Yiğit Süleyman Zeren'in olaydan önce yanına gittiğinde ondan şüphelendiğini söylediğini hatırlatarak, "Şüpheliysem beni neden ihbar etmedi 5 saat boyunca içinde esrar olan kutu yanındaydı." diye konuştu.
Kimler seni Diyarbakır'a gönderdi
Mahkeme Başkanı İlhami Demirkoparan'ın, "Kimler tarafından Diyarbakır'a gönderildin?" sorusu üzerine Gönder, "Ben kimse tarafından gönderilmedim, bir miktar esrarım vardı. Ya İstanbul'da satacaktım ya Diyarbakır'da; ben de yakın diye Diyarbakır'da satmaya karar verdim. Ben esrar satmak için oradaydım tavsiye üzerine gittim. Süleyman Zeren'le uyuşturucu ticareti yapıyordum." dedi.
Sanık Gönder, mağdur avukatlarının sorularının hiçbirine cevap vermedi.
Duruşmada mahkeme heyeti, sanık Orhan Gönder'in babası Mustafa Gönder'i tanık sıfatıyla dinledi.
Mustafa Gönder, Adıyaman'da esnaflık yaptığını olarak, Orhan'ın 10 çocuğundan en küçüğü olduğu ifade ederek, "Ben olaydan önce çocuğumun hal ve hareketlerinden şüphelenmiştim. Ablasına medreseye gitmek istediğini söylemiş. Emniyetten çocuğumun ifadesinin alınmasını söyledim. İfadesini aldılar, 18 yaşından büyük olduğu için herhangi bir suça bulaşmadığı için serbest bıraktılar. Ben çevredekilerden araştırma yaptım Adıyaman'da birçok genci kandırarak Suriye'ye götürüyorlarmış. Ben çocuğu bunların elinden kurtarmak için çok uğraştım." diye konuştu.
Oğlumun hal ve hareketleri değişti
Diğer tanık Hatice Kurt ise sanığın annesi olduğunu ifade ederek, şunları söyledi:
"Orhan, liseyi bitirdi daha sonra üniversiteyi kazanması için dershaneye gönderdik. Bir gün namaz kalmak istediğini söyledi, 6 - 7 ay namazı kıldı. Oğlumun hal ve hareketleri değişti, başına puşi sardı. Adıyaman'da Maraş Camisi var oraya gitti. Benim çocuğum bu süreçte bana 'Anne medreseyi bitireceğim' dedi. İfade vermeye emniyete götürdük.
Bir gün ortadan kayboldu. 2 - 3 ay sonra aradı ve 'Anne yerimi sorma' dedi. Telefonda ağladı. Aradığı telefonu daha sonra aradım, Arapça konuşan biri çıktı. Dedi ki 'Burası Suriye Rakka'. Emniyete gittim çocuğum için, sınırda ne kadar yer varsa hepsine gittim. Fotoğrafını herkese gösterdim bulunması için, ama olmadı."
Diğer sanıklar Mustafa Kılınç, İsmail Korkmaz, Burhan Gök de olayla alakaları bulunmadığını öne sürerek, bir önceki duruşmada yaptıkları savunmalarının göz önünde bulundurularak tahliyeleri talep ettiler.
Mahkeme heyeti, müzakerenin ardından, cumhuriyet savcısının da görüşü doğrultusunda sanıkların tutukluluklarının devamına, bazı tanıkların dinlenmesi için talimat yazılmasına ve olayla ilgili Diyarbakır'da idari soruşturma olup olmadığının araştırılmasına karar vererek, duruşmayı erteledi.
- İddianame
HDP'nin, 5 Haziran 2015'te Diyarbakır İstasyon Meydanı'nda düzenlediği seçim mitingindeki patlama sonucu 4 kişi ölmüş, açık kimliği belirlenen 210 kişi yaralanmıştı.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, olaya ilişkin Orhan Gönder, İsmail Korkmaz, Mustafa Kılınç, Burhan Gök ve İçişleri Bakanlığının "aranan teröristler" listesinde "kırmızı kategoride" bulunan İlhami Balı hakkında dava açmıştı.
İddianamede sanıkların "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, nitelikli öldürme, nitelikli öldürmeye teşebbüs, tehlikeli maddeleri i̇zinsiz olarak bulundurma veya el değiştirme" suçlarından cezalandırılmaları isteniyor.
Diyarbakır'da açılan dava, güvenlik gerekçesiyle Ankara'ya nakledilmişti.
Kaynak: Diyarbakır Söz