Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde, 12 Eylül 1980 darbesiyle ilgili dönemin Genelkurmay Başkanı ve 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren ile dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Tahsin Şahinkaya telekonferans yöntemiyle savunma yaparken, aileler darbe dönemindeki acıları yeniden yaşadı.
Kardeşi Orhan Keskin'i Diyarbakır Cezaevi'nde kaybeden İpek Gür, "Evren, insanlık suçu işlemiştir. Burdan ne çıkarsa çıksın, sembolik ama benim karşımda avukat soru sorduğunda titremesini görmek çok önemli birşey..." dedi.
BÜYÜK ACILAR YAŞANDI
Bu acıyı yaşayanlardan biri de İpek Gür. Kardeşi Orhan Keskin'i Diyarbakır Cezaevi'nde kaybeden Gür, yargılamadan çok fazla birşey beklemediğini belirterek tarihi bir dava olduğuna dikkat çekti. Kenan Evren'i karşısında gördüğü zaman Diyarbakır Cezaevi'nin önünde yaşadığı bütün herşeyin beynine üşüştüğünü vurgulayan Gür, "Bağırmalar, didik didik iç çamaşırımıza kadar arayıp görüşe almaları. İçeride görüşememek... Bana söz hakkı verseler, ben Kenan Evren'e 'Diyarbakır Cezaevi'nde Esat Oktay Yıldıran'ın işkence yerine çevirme emrini siz mi verdiniz; bunun için vicdan azabı duydunuz mu?' diye sormak isterdim. Orada babasına jop sokuldu, oğluna yalattırıldı. Oğluna jop sokuldu, babasına yalattırıldı. 'Bu kadar zulmü insan olarak nasıl sindirdiniz?' diye sormak isterdim." ifadelerini kullandı.
AMERİKA GÜDÜMÜNDEYDİ
Sanık Kenan Evren'in "İhtilale teşebbüs etmedik, ihtilal yaptık." açıklamasını da değerlendiren Gür, şöyle konuştu: "Bu faşist bir insan. Kenan Evren dediğin Amerika'nın güdümünde olan bir faşist, Amerika'da eğitilmiş bir insan. Bu da korkunç bir cesaret, gerçekten korkunç. Toplumun bu söze tepkisiz olacağını bile bile, yani siz kimsiniz, bana ne yapabilirsiniz, kendine öz güveni ve aldığı eğitimi gösteriyor. 'Ben bunları yaptım size, bu kadar acı verdim ama burada böyle komik bir durumda beni yargılayamazsınız' diyor aslında. Bu, solun bir ayıbı diye düşünüyorum. Kenan Evren'in böyle cüretkar bir şekilde 'biz yaptık, zaten bunu siz haketmiştiniz' der gibi aslında. Ben bu mahkemede bütün ailelerin, 3 bin 500 tane devrimci öldürüldü.
ONUN TİTREMESİNİ GÖRMEK
Her aileden bir kişi gelseydi bu mahkeme salonunda 300-500 tane insan olurdu. Biz bu ızdırabı tek başımıza taşımazdık, hep beraber taşırdık. İnsanlık suçu işlemiştir. Burdan ne çıkarsa çıksın, sembolik ama benim karşımda avukat soru sorduğunda titremesini görmek çok önemli birşey ve ben kalkıp gözlerinin içine bakarak 'seni 35. koğuşa ben götürüp yargılamak istiyorum' demek istiyorum. Gerçekten Diyarbakır korkunç bir yerdi. Diyarbakır'ı okuyarak öğrenemezsiniz, yaşayarak öğrenirsiniz."
Kaynak: Diyarbakır Söz