HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Yılmaz, seçim çalışmaları, ittifaklar ve mevcut siyasi durum hakkında değerlendirmelerde bulundu.
İttifak konusunda ciddiye alınabilecek bir teklifin partilerine gelmediğini dile getiren Yılmaz, ittifaklar tarafından ötekileştirilmek istendiklerini söyledi.
HÜDA PAR olarak oluşturulan iki ayrı ittifakta da yer almadıklarını ifade eden Yılmaz, “Daha doğrusu her iki ittifak tarafından da ötekileştirildik ve ittifaklara alınmadık. Bu konuya ilişkin basında parti yetkililerinin sadece niyet beyanları oldu fakat ciddiye alabileceğimiz bir teklif gelmedi.” dedi.
Tabanımızda hükümete karşı bir tepki var
"Özellikle OHAL’in ilanından sonra hükümetin icraatları tabanımızı da vurdu." diyen Yılmaz sözlerini şöyle sürdürdü: Şu an birçok üyemiz güvenlik soruşturmalarından dolayı işe alınmadı, çalışanların iş akitleri feshedildi. Tabii bu durum bir mağduriyet oluşturuyor ve bu da ister istemez tabanımızda bir tepkiye neden oluyor. Şu an tabanımızda hükümete karşı ciddi bir tepki var. Partimiz bir adayı işaret ederse tabanımız parti istediği için oyunu verecektir ama isteyerek gönül rahatlığıyla değil, kerhen verecektir.”
“Seçmen kırgınlıklarını sandığa yansıtacaktır”
Tüm partilerdeki tabanın kırgınlıklarını sandığa yansıtacaklarını ifade eden Yılmaz, “Tabi bu durum bütün partiler için söz konusudur. Nitekim bize gelen bilgiler arasında Antalya’da MHP’lilerin milletvekilliği için MHP’yi, Cumhurbaşkanlığında ise Akşener’i destekleyecekleri söyleniyor. Yani, Antalya’da MHP’ye oy veren taban Erdoğan’a oy vermeyecek. Farklı yerlerden de buna benzer duyumlar alıyoruz. Yine, Demirtaş’a oy verip de HDP’ye oy vermeyenlerin de bilgisi geliyor. Sahada bunu da duyuyoruz. Dolayısıyla seçmen gerek adaylara karşı gerekse de partilerine karşı kırgınlıklarını sandığa yansıtacaktır diye düşünüyorum. Çünkü bu seçim ittifakları her partinin de tabanında belli kırgınlıklar oluşturdu. Yani, hem hükümetin icraatlarına ve özellikle de OHAL’den kaynaklı temel hak ve hürriyetlere yönelik kısıtlamalar, insan haklarındaki gerilemeler, oluşturulan mağduriyetler elbette ki partilerin tabanında hükümete karşı bir tepkiye neden olacaktır hem de ittifakların bileşiminden kaynaklı belli tepkiler sandığa yansıyacaktır.” şeklinde konuştu.
“Baraj aşma sorunu olmayan bir HÜDA PAR onların işine gelmez”
HÜDA PAR’ın ittifaklar dışında tutularak önünün bilinçli bir şekilde kapatılmak istendiğini dile getiren Yılmaz, “Açıkça söylüyorum: gerek AK Parti gerekse de Saadet Partisi, HÜDA PAR’ın baraj sorununun olmadığı bir yerde kendi tabanlarından partimize bir kayış olabileceğini görüyorlar. Yani, HÜDA PAR’ın önü açılırsa bugüne kadar kendilerine mecbur ettikleri kitleyi zapt edemeyeceklerini ve bu kitlenin partimize kayacağı endişesi ile hareket ettiklerini düşünüyorum. Yani, bir ittifak içerisinde baraj aşma sorunu olmayan bir HÜDA PAR onların işine gelmez. İttifaklar dışında tutularak HÜDA PAR’ın önü bilinçli bir şekilde kapatılmak istendi.” ifadelerini kullandı.
“Referanduma verdiğimiz destek hükümete verilmiş bir destek değildi”
16 Nisan referandumunda parti olarak “Evet” dediklerini hatırlatan Yılmaz, “Bu, hükümete verilmiş bir destek değildi. Biz dedik ki, değiştirilmesi gereken anayasa maddeleri öncekine göre daha iyidir. 12 Eylül Anayasasının neresi düzelirse bizim için bir kazanımdı. Kaldı ki, söz konusu bu değişikliklerde bizim savunduğumuz birçok husus yer alıyordu. Askeri vesayetin son bulması, jandarmanın İçişleri Bakanlığına bağlanması, TSK’nın Milli Savunma Bakanlığına bağlanması vb. dolayısıyla hükümetin söz konusu bu değişiklikleri bizim kendi savunduğumuz taleplere bir destektir. Kürt meselesinin çözümü konusunda da hükümetin bu sorunu çözme ihtimaline bir destek verdik. Yani, Kemalist vesayetin hem İslam noktasında hem de etnik kimlik noktasındaki handikapının sistem değişikliği ile aşılması ihtimalinedir bizim desteğimiz. Biz 16 Nisan’da verdiğimiz destekten pişman değiliz ama hükümetin sonrasındaki icraatları da beklediğimiz gibi olmadı.” şeklinde konuştu.
“Hükümetin icraatları tabanımızda rahatsızlık oluşturuyor”
İktidar elimde kalsın da ne olursa olsun, anlayışının yanlış yaptırdığını söyleyen Yılmaz sözlerine şöyle devam etti:
“Tabii bunun seçimlere yansımasını 24 Haziran’da göreceğiz. Bugünden bu konuda bir tahminde bulunmak zor. Bugünden söylenebilecek tek şey hükümetin icraatlarının tabanımızda bir rahatsızlık oluşturduğudur. Bu rahatsızlık sadece HÜDA PAR tabanında yok, AK Partinin tabanında da var. Mavi Marmara’dan dolayı bir rahatsızlık var, İslam’da güncelleme söyleminden dolayı bir rahatsızlık var, Batıdaki birçok İslami cemaatte de kırgınlık ve küskünlükler var. İktidarı kutsama, iktidar elimde kalsın da ne olursa olsun anlayışı yanlış yaptırıyor ve küstürüyor.”
“İktidar partisinin tepkisini miting ile ortaya koymasını doğru bulmuyorum”
İstanbul ve Diyarbakır’da düzenlenen Kudüs mitinglerini de değerlendiren Yılmaz, “AK Parti hükümettir, muhalefet partisi değildir. İktidar partisi devlet demektir. İktidar partisinin bir sivil toplum kuruluşu gibi tepki göstermesi, kınaması kendisinden beklenen değildir. Kınamayı, tepkiyi STK’lar gösterir; hükümete düşen ise bu konuda karar almak ve bunu uygulamaktır. Şu an halk hükümetten şunu istiyor; israil ile bütün ilişkiler kesilsin. israili devlet olarak tanımaktan vazgeçin. israil ile tüm diplomatik, ticari, ekonomik ilişkiler kesilsin. Halk bunu istiyor ama hükümet bunu yapmıyor. Hükümet ne yapıyor, STK’lar gibi kınama yapıyor. İcra makamında olanlar kınayamaz! Hükümet, acizler gibi işi ahrete havale edemez! İktidar makamında olanlar hesap sorar, acizler ise işi ahrete havale eder. STK’lar çıkıp ‘Allah israilin belasını versin’ der çünkü onlarda güç yok, acizdirler. Ama hükümet bunu yapamaz. Onun işi hesap sormaktır. Tabi ki siyasi partiler toplumda bir duyarlılık oluşturmak için miting yapabilirler. Bu zulmü, katliamı lanetlemek meşrudur. Ancak iktidar partisinin tepkisini miting ile ortaya koymasını doğru bulmuyorum. Meclis içinde ya da dışındaki tüm partiler bunu yapabilir ama iktidar partisi bunu yapamaz.” şeklinde konuştu.
Kaynak: Diyarbakır Söz