Provokasyonu sabırla yendik!

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Çözüm sürecini provoke edenlere farklı muamele yapılabilirdi, ama yapmadık

Provokasyonu sabırla yendik!

Cumhurbalkanı Recep Tayyip Erdoğan, Gaziantep'te sivil toplum kuruluşlarıyla biraraya geldi. Burada yaptığı konuşmada son ekonomik gelişmelere değindi. Merkez Bankası'na yönelik eleştirileri hakkında şunları söyledi:

"Yatırımcılarımıza, iş adamlarımıza yaptığınız uygulamalar bilesiniz ki size ters dönebilir. Verdiğiniz kredilerde kredi geri çağırmalarda kurallarını dışına çıktığında bedelini siz ödersiniz. Dolar zenginleri üretmek istiyorlar. Bir taraftan da Merkez Bankası'nı köşeye sıkıştırmak istiyorlar. Bana diyorlar ki Merkez Bankası'na çok vuruyorsunuz. Çıksın işte çözsün o çözecek ben mi çözeceğim? STK’lara ve işadamlarına sesleniyorum. Sakın Dolar alarak köşeyi dönerim gibi bir yaklaşım içine girmeyin. Duvara çarparsınız.  Dere yatağında akar."

'SAYIN GÜL’Ü TENZİH EDERİM'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bu buluşmadan önce Gaziantep’te Demokrasi Meydanı'nda toplu açılış ve temel atma töreninde konuştu: "Şimdi muhalefet partileri çıkmış, ‘Cumhurbaşkanı’nın meydanlarda ne işi var?’ diyor. Bunlar herhalde Çankaya’da oturup imza atan cumhurbaşkanlarına alışmışlar, devam etsin istiyorlar. Sayın Gül’ü tenzih ederim, ‘Biz yan gelip yatan, oturup seyreden bir Cumhurbaşkanı olmayacağız’ dedik. Çünkü bu makama bizi millet bizzat kendisi ‘Çalış ve koş’ diye gönderdi. Bir gün Afrika, bir gün Latin Amerika, bir gün Avrupa, bir gün Suudi Arabistan dönüp duruyoruz."

‘MİLLETİN EVİNE KAÇAK SARAY DEDİLER’

"Muhalefet alkışladığı gün kendimi check etmem lazım. Sıkıntı var demektir. Davet edersin, milletin makamına gelmezler. Milletin evini ‘kaçak saray’ diye tanımlamaya kalkarlar. Onlar öyle tanımlayadursun, biz Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nı milletin evi olarak tanımladık. Orası inşallah Cumhurbaşkanlığı Külliyesi olarak hizmet verecek."

‘HUZUR VE GÜVEN İSTEDİK’

“Suriye’de kendi halkına zulmeden bir zalim… Türkiye’den birileri gidiyor bunları tebrik ediyor. Irak’ta bir yandan DAEŞ, bir yandan mezhepçilik ve etnik hırslar. Karadeniz’in kuzeyinde gerginlik… Ukrayna ve Kırım’ı kastediyorum. Biz hiçbir zaman böyle bir tablo istemedik. Huzur ve güven içinde bir gelecek istedik.

Komşular bu durumdayken bize konfor içinde yaşamak yakışmaz. Onlara elimizi uzatmak zorundayız. Ülkemizi bu ateşin içine çekmek isteyenlere kesinlikle müsaade etmeyeceğiz. Türkiye bu ikisini bir arada yapabildiği için büyük bir devlettir.

Mültecileri deniz ortasında ölüme terk ediyorlar. Biz bugüne kadar ölümden kaçan hiç kimseye kapımızı kapatmadık. Koskoca Avrupa’da 200 bin, bizde 2 milyon mülteci var. Hani bunlar çok zengindi? Mesele ne biliyor musunuz? İnsanlık, insanlık!”

‘SÖZ VERDİLER, TUTMADILAR’

“Demokratik açılımı, ‘çözüm süreci’ adıyla nihai aşamasına getirdik. Biz sadece milletimiz için bu süreci başlattık. Sabırla bu güne kadar yürüttük. Söz verdiler tutmadılar, tersini yaptılar, öyle bir şey yok gibi davrandılar, provoke ettiler. Vatandaşlarımızın, kamunun araçlarını yaktılar. Belediye araçlarıyla kanallar kazdılar. Bütün bunlara hep ülkemiz bunalımı yaşamasın diye sabrettik.

Bunlara farklı muamele de yapılabilirdi. Ama yapmadık. Çünkü bizim derdimiz huzuru getirebilmek. Yeri geldi kan kustuk, baldıran zehri içtik, kızılcık şerbeti içtik, devam ettik.”

‘SÜREÇTE EN BÜYÜK PAY MİLLETİN’

“Süreç bugüne kadar sağ salim geldiyse bunda en büyük pay, tüm tahriklere rağmen sağduyusunu, vakarını, izanını, irfanını kaybetmeyen milletimize aittir.”

‘ONLARA RAĞMEN SÜREÇ’

“Sürecin yeni bir aşamasına geldik. Onlara rağmen bu süreç ilerlediyse, yine onlara rağmen sürecin nihai sonuca ulaşacağına inanıyoruz. Bölge halkı meseleye sahip çıkacak, gereğinin yapılmasını sağlayacaktır.

Kimsenin kimseye hiçbir şey verdiği yok. Bölgedeki insanımıza yılların ihmalini gidererek diğer yerlerle aynı şeyi veriyoruz.”

‘MEVCUT YÖNETİM ŞEKLİ BİZE UYMUYOR’

“Mevcut yönetim şekli bize uymuyor. Artık bu gömlek bize dar geliyor. Bu beden, bu gömleğe sığmıyor. Türkiye’nin her anlamda hızlanmaya ihtiyacı var. İhtiyacımıza uygun yeni bir yönetim sistemini tartışmamız lazım. Türkiye’nin ihtiyacını sağlayacak sistem başkanlık sistemidir.

Anayasa hazırlıklarında komisyona sunmuştuk. Ama karşı durdular. Biliyorlar ki, sistem değişirse o zamanki ve şu anki iktidar yola devam eder. Davul sizin elinizde ama tokmak başkasında. Ne kadar değişiklik yaparsanız yapın, sistemin ruhundaki bozukluğu düzeltemiyorsunuz. Başkanlık sistemi demek, yeni anayasa demek.

7 Haziran’daki yeni seçimde Türkiye’ye başkanlık sistemini getirerek çözüm sürecini güçlendirecek misiniz? 400 milletvekilini verin, bu iş huzur içinde çözülsün.”

‘TÜRKEŞ BAŞKANLIK İSTİYORDU’

“Ben 2053’ü, 2071’i hayal ediyorum. Biz o günleri görmeyeceğiz. Türkeş’ten Erbakan hocamıza, Özal’dan Demirel’e pek çok lider başkanlık sistemi arzusunu dile getirmişti… Türkeş başkanlık sistemi diyordu. Onun izinden gidenler karşı çıkıyor.”

‘KADINA ŞİDDETE KARŞI MÜCADELEYİ BİRLİKTE SÜRDÜRECEĞİZ’

"Yarın(bugün) Kadınlar Günü. Kadına şiddete karşı koymanın önemli bir sıçrama günü. İnşallah bu mücadeleyi de birlikte sürdüreceğiz. Kadına şiddet, insanlığa ihanettir. Veda Hutbesi’nde Allah’ın emaneti olarak kadın Sevgili Peygamberimiz tarafından ifade ediliyor. Cennet, babanın değil, annenin ayakları altında. Anneciğimin ayaklarının altını öperdim. O ayağını çekerdi. Derdim ki ‘Anacığım, cennetin kokusunu bana çok mu görüyorsun?’ Duygulanır, ağlardı.”

Kaynak: Diyarbakır Söz