Usame El Rifai, Cihan Haber Ajansı'na verdiği özel mülakatında Suriye'deki süreç, Türkiye'ye bakışları ve İran'ın Suriye tutumu konusunda çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye'nin her zaman Suriye halkının yanında olduğuna ve bölgedeki rolüne dikkat çeken Usame El Rifai, "Yeni Suriye'nin Türkiye gibi olmasını arzu ediyoruz. Her türlü kalkınmada yeni Suriye'nin Türkiye'yi örnek almasını istiyoruz. Kültürel, ekonomik ve kanun alanında Türkiye gibi olmasını istiyoruz ki Suriye'de kanun yok. Suriye'de çıkar hesapları var. Halkın çıkarlarını birileri için çiğnediği hesaplar söz konusu. Ülkeyi yöneten özel ilişkiler var. Yeni yönetimde adalet ve kanunun üstünlüğünün olmasını istiyoruz. Kanunun üstünlüğü söz konusu olduğunda tüm sorunlar biter." dedi.
MUHACİRLERİ KARŞILAYAN ENSAR GİBİ OLABİLSEK
Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nun geçtiğimiz günlerde Suriyeli alimler ile özel bir görüşme yaptığını anlatan din alimi El Rifai, "Sayın Davutoğlu ile yaptığımız görüşmede Türk ve Suriye halkının bir bütün ve aynı ümmetten olduğunu hissettik. Her gün kıyıma uğrayan ve öldürülen Suriye halkının hiç bir şekilde Türk halkı ve hükümeti tarafından yalnız bırakılmayacağı mesajını aldık. Davutoğlu'nun yüreğinden taşan sevgi ve merhamet duygularına şahit olduk." diye konuştu.
Davutoğlu'nun , "Medine'ye gelen Muhacirleri karşılayan Ensar gibi olabilsek. Muhacirler olarak, bizi Ensar olarak görün" sözünün kedilerini çok etkilediğini ifade eden El Rifai, duygu dolu görüşmede kimilerinin göz yaşlarını tutamadığını anlattı.
DAVUTOĞLU'NA ÜLKEDE İÇ ÇATIŞMA OLMAYACAĞINA DAİR TEMİNAT VERDİK
Davutoğlu ile buluşmaya Suriyeli alimlerin yanı sıra Avrupa ülkelerinden gelen Suriyelilerin katıldığını ifade eden Usame El Rifai, Davutoğlu'nun özellikle yönetimin düşmesinin ardından olası iç çatışmadan duyduğu endişeyi paylaştığını bu konuda kendisine teminat verdiklerini aktardı.
"Suriye'de inşallah mezhepsel çatışma ve intikam olmayacak." diyen Rifai,"Davutoğlu, Esed yönetiminin düşmesinden sonra mezhepsel çatışmadan derin endişe duyduğunu söyledi.
Kendisine Suriye alimleri olarak ülkede her hangi bir çatışma olmayacağına buna karşı mücadele edeceğimizin teminatını verdik. Alimlerin İslam ahlakından taviz vermelerinin mümkün olmadığını söyledik. Çünkü Cenabı Allah'ın dediği gibi, hiç kimse bir başkasının günahını yüklenmez." şeklinde konuştu.
MEZHEP ÇATIŞMASINA DAİR HİÇBİR ENDİŞEMİZ YOK
Esed yönetiminin, halkı katlettiği, baskı yaptığı ve bir mezhebi diğerlerine karşı silahlandırdığı için bu tür korkular pompalandığını anlatan din alimi Rifai, "Buna karşılık biz diyoruz ki halkımızın özelliği sevgi ve barış yanlısı olmasıdır. Kriz bittikten sonrada ölenler olmuş olsa bile ülkemize sevgi tekrar dönecektir. Mezhepsel bir çatışmada konusunda ise Allah'ın izni ile hiçbir endişemiz yok." değerlendirmesinde bulundu.
KATLİAMLARIN TÜM MEZHEBE GENELLEŞTİRİLMESİ MÜMKÜN DEĞİL
Alimlerin görüşünün katilin yargı önünde hesap vermesi ve öldürülmesi yönünde olduğunu kaydeden Usama El Rifai, "Hakkında öldürme ve halka zarar verme iddiası olan herkesin yargıya havale edilmesi gerekir. Ancak çoluk çocuğunun suçu ne? Ailesinin ve eşinin burada ne suçları var? Biri insanları öldürmüş ve zarar vermiş ise yakınlarına bunun sorumluluğu yüklenemez. Cenabı Allah'ın dediği gibi, 'hiç kimse kimsenin günahını yüklenmez'. Ancak biz alimler olarak 'katil öldürülür, insanlara zarar veren de yargıya havale edilir' fikrini savunuyoruz. Ancak bir taife mensuplarının kimi fertleri halka zarar verdiği yada öldürdüğü için bunu tüm mezhebe genelleştirilmesi mümkün değil. Alimler insanları sürekli bu anlayış üzerine yönlendiriyor." dedi.
2006 SAVAŞINDA LÜBNANLILARA KUCAK AÇTIK KARŞILIĞI BÖYLE Mİ OLMALIYDI?
İran ve Hizbullah'ın Suriye'deki krizde tutumlarının kendilerini adeta şok ettiğini anlatan El Rifai, Kendileri gibi inanan bir halkı katleden ve zulmeden bir yönetime destek vermelerini anlayamadıklarını söyledi.
Suriye'de çocuklar bıçaklarla kesilmesi, şehirlerin bombalanmasının İran ve Hizbullah için gizli bir durum olmadığını ifade eden Suriyeli alim Rifai, "Sırf yönetim ile ilişkileri sebebiyle Suriyelilerin onurunu çiğnemeleri mi gerekir? Ne Hizbullah ne de İran'ın böyle bir tutum sergilemesini beklemiyorduk. 2006 yılı Lübnan savaşında evleri bombalanan Lübnanlılara evlerimizi verdik. Kucak açtık. Karşılığı böyle mi olmalıydı?" sorusunu yöneltti.
Kaynak: Diyarbakır Söz