ANKARA - Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) İstanbul Genel Koordinatörü Fahrettin Altun, "HDP bu süreci eğer siyasi bir aktör olarak, risk alarak, KCK/PKK vesayetinden kurtularak karşılayabilseydi böyle bir noktaya gelmemiş olacaktık" dedi.
Altun, PKK'nın kendisini varlık yokluk endişesi içinde gördüğünü ve süreci tutarsız adımlarla karşıladığını söyledi. Altun, 2013 yılında PKK tarafından verilen sözlerin tutulmadığına ve her dış gelişmenin kendi varlık ve egemenlik alanını genişletmek için bir fırsat olarak değerlendirildiğine dikkati çekti.
Uluslararası himaye imkanlarının PKK'nın tutarsız politikalar sergilemesine yol açtığını dile getiren Altun, "Suriye krizi, artık PKK açısından Çözüm Süreci'ne soğuk bakma yaklaşımını daha da derinleştirecek bir fırsat olarak görülmüştür. Kuzey Suriye'deki egemenlik alanını genişletme imkanları, yine belirli uluslararası manipülasyon ve yönlendirmelerle PKK'nın Çözüm Süreci masasından kalkmasını beraberinde getirmiştir" değerlendirmesinde bulundu.
Bu sürecin HDP'ye zarar vereceğini ifade eden Altun, "HDP'nin bu süreçte verdiği tutarsız tepkilerin de not edilmesi gerekir. HDP bu süreci eğer siyasi bir aktör olarak, risk alarak, KCK/PKK vesayetinden kurtularak karşılayabilseydi böyle bir noktaya gelmemiş olacaktık" diye konuştu.
"Bu süreç HDP'yi anlamsız bir hale getirir" uyarısında bulunan Altun, HDP'nin çözüm için değilse bile kendi siyasi varlığını idame ettirmek adına bu sürece müdahale olması gerektiğini savundu.
Seçim olması ve yeniden bölgenin ısınması durumunda bunun problemli bir süreci beraberinde getireceğinin altını çizen Altun, şunları söyledi:
"Türkiye siyasi tarihi bu tür manipülasyon örnekleriyle dolu. Manipülasyonlara rağmen, ciddi travmalar oluşmasına rağmen yine de şiddeti başlatan taraf gün sonunda kaybeder. Bu süreçte de demokratikleşmeden yana tavır alan siyasi hareketler kazanır. Bölgede seçim güvenliği meselesi ciddi tartışma konusu oldu. HDP'nin PKK desteğiyle kendisine ciddi bir alan açtığı yönünde tartışmalar gündeme geldi. Silahların konuşmaya başladığı durumda, devletin kendi güvenlikçi perspektifini hatırlama durumu oluşur. Hatırlamak da zorunda kalır."
"ÖCALAN DEVRE DIŞI BIRAKILMAK İSTENİYOR"
Abdullah Öcalan'ın özgür kalmasının, mevcut PKK yönetimi açısından bir mesele olmadığını vurgulayan Altun, "Araçsal olarak kullanılabilir. Kitleleri mobilize etmek için kullanılabilir. Fakat zaten iki yıldır yürüyen süreç Öcalan'ı devre dışı bırakmakla ilgili bir süreç. Bu noktada ciddi bir başarı elde edildiğini söyleyebilir" ifadelerini kullandı.
KCK, PKK ve Kandil'in Suriye'de yaşanan gelişmeler ve uluslararası himaye süreçleri nedeniyle Öcalan'ın devre dışı bırakılmasını istediğini iddia eden Altun, "Çünkü Öcalan milli bir süreç olan Çözüm Süreci'nde taraf olmayı kabul etti. Burada pek çok manipülasyon sürecine, Çözüm Süreci'nin selametine binaen müdahil oldu" dedi.
- "ÖCALAN'I DEVRE DIŞI BIRAKMAK TEMEL BİR PRENSİP"
Altun, başka bir yapının Selahattin Demirtaş figürü ile Kürt siyasetinde bir kahraman yaratmak istediğini belirterek, "Askeri kanat burada Öcalan'ın devletin elinde esir olduğu, dolayısıyla söylemlerin yeterince sağlıklı söylemler olmadığını alttan alta yaydılar ve aşırı milliyetçi Kürt elitleri şu an itibarıyla bu söyleme ikna olmuş durumdalar. Öcalan her ne kadar sembol olsa da pratikte siyaset yürütürken Öcalan'ı devre dışı bırakmak temel bir prensip" şeklinde konuştu.
"Nevruz'da hiç kimsenin elinde Murat Karayılan veya Cemil Bayık posteri görmedim" diyen Altun, bir taraftan sokağı mobilize etmek için Öcalan'ın özgür kalmasını öne sürerken bir taraftan da ateşkes meselesini öne sürdüklerini dile getirdi.
Barajların yapımının ateşkesin sonlandırılması için yeterli bir bahane olmadığına değinen Altun, "Bir taraftan sokakları mobilize edip birkaç olay çıkardıktan sonra, bu ateşkesin sonlanması ile bu durumu örtüştürüp yeni bir açıyı elde etmeye çalışacaklar" ifadesini kullandı.
Kaynak: Diyarbakır Söz