Reha Muhtar, önceki gece 01.00 sıralarında İstanbul'un Sarıyer ilçesindeki evinde merdivenlerden düşmüş, oğlu Poyraz'ın durumu haber vermesi üzerine olay yerine gelen sağlık ekiplerince yapılan müdahalenin ardından Muhtar, hastaneye kaldırılmıştı.
Ağır yaralanan ve bilinci kapanan Reha Muhtar, entübe edilmişti.
Olanların ardından Reha Muhtar'ın eski eşi, ikiz çocuklarının annesi Deniz Uğur, yaptığı açıklamada "Çocuğuma ulaşamıyorum. Çocuğumun nerede olduğunu bilmiyorum. Hiç kimseye ulaşamıyorum. Hastaneye gidiyorum bana deniyor ki; "Ayşe Nazlı Yumlu yani Nilüfer'in kızı Poyraz'ı aldı ve hastaneden çıktılar." Onlara ulaşmaya çalışıyorum araya birilerini sokarak, Poyraz'ı teslim etmeyeceklerini söylüyorlarmış" diyerek sitem etmişti.
Reha Muhtar ve şarkıcı Nilüfer, Ayşe Nazlı Yumlu'yu henüz 4 aylıkken Çocuk Esirgeme Kurumu'ndan evlat edinmişti.
Deniz Uğur'un açıklamalarının ardından avukat Feyza Altun da Reha Muhtar'ın çocuğunun şarkıcı Nilüfer'in evinde olduğunu iddia etmişti.
Feyza Altun'un iddialarına Reha Muhtar'ın avukatından yalanlama geldi. Av. Mustafa Demiral da "Poyraz bazen hastanede babasının yanında bazen de evine gidip gelmektedir" açıklamasında bulunmuştu.
Nilüfer, konuyla ilgili açıklamasında şunları söylemişti: Ayşe Nazlı'nın tek yaptığı kardeşine destek olmak. Amacı ne kaçırmak ne de başka bir şey olabilir. Tek dileğimiz Reha Bey'in biran önce iyileşmesi.
Bu açıklaması üzerine Ayşe Nazlı ile Poyraz’ın Nilüfer’in evinde olduğu izlenimi ortaya çıksa da öyle olmadığı ünlü sanatçının Bodrum’da olduğu öğrenilmişti.Suç duyurusunda bulunan Deniz Uğur, Nilüfer’e seslenerek; "Çocuğumu bana teslim edin" demişti. Uğur, bugün düzenlediği basın toplantısında yeni açıklamalarda bulundu.
"TELEFONUNA ULAŞMAYA ÇALIŞTIM AÇAN OLMADI"
Olayın yaşandığı sabah basın mensubu bir arkadaşı sayesinde olaydan haberi olduğunu belirten Uğur, "Reha Muhtar'ın telefonuna ulaşmaya çalıştım açan olmadı. Hastaneye ulaşmaya çalıştım, size bilgi veremeyiz dediler. Oğlumun telefonuna ulaşmaya çalıştım. Oğlumun telefonunda ben engelliyim. Ben bunu daha önce de zaten dile getirmiştim. Kamuoyu bunu biliyor, ben çocuklarıma babalarında oldukları zarfında o günlerde zaten telefonla ulaşmam yasaktı. Dolayısıyla oğluma ulaşmak mümkün olmadı yine. Ardından, benden önce arkadaşım Seren Serengil hastaneye ulaştı. Ben o sırada 112'yi aradım. Dedim ki 'Çocuğumun nerede olduğunu bilmiyorum. Hastaneden bilgi alamıyorum. Babası yoğun bakımda olduğu için benim yanımda olması gerekir. Çünkü çocukla ilgilenebilecek durumda değilken annesi olarak bana teslim edilmesi gerekir. Nerede olduğunu bilmiyorum. Sabahtan beri bilgi alamıyorum dedim. Polisler babasının evine gittiler. Oradan kapıyı açan olmadı. Evde olmadıklarını söylediler. Yanında Ayşe Nazlı Yumlu'nun oğlumun yanında bulunduğunu, ben hastaneye gitmeden önce Seren Serengil benden daha yakındı, ondan öğrendim. 'Poyraz burada' dedi Serengil bana, yanında Ayşe Nazlı var dedi" şeklinde konuştu.
"YARIN ÖBÜR GÜN TABURCU OLABİLECEK VAZİYETTE OLMADIĞINI ANLADIM"
Uğur, "Ayşe Nazlı'nın bende eski bir numarası vardı. Aradım, o numara kullanılmıyormuş. Derhal hastaneye gittim. Yönetimle konuştum neredeler dedim. Çocuğum nerede dedim. Babasının durumunu sordum. Kaç gün hastanede kalacak? Müşahede altında kalacak dedim. Hastane yönetimi bana şu şekilde bilgi verdi. 'Ne olacağını söylememiz şu durumda mümkün değil herhangi bir tahminde bulunmamız' dendi. Yani bundan anladım ki hani yarın, öbür gün taburcu olabilecek bir vaziyette değil, entübe edilmiş durumda. O zaman doğal olarak çocuğum da kaza yanında, anında yanındaymış düştüğü zaman. Ambulansı zaten o çağırmış, o komşulardan yardım istemiş ve çağırmış. Dolayısıyla çocuğumun da bir psikolojik desteğe ihtiyacı olması gerekiyor o anda. Dedim ki, hemen bir psikolog çağırın, çocuğumu göreyim. Hastaneden ayrıldığını söylediler" ifadelerini kullandı.
"MENAJERİNE ULAŞTIK, BİZE TELEFONLARINI VERMEDİKLERİ GİBİ ULAŞAMADIKLARINI SÖYLEDİLER"
Uğur, "Reşit olmayan bir çocuk kiminle ayrıldı dedim? Babası entübe edilmiş durumdayken sorumluluk yasal olarak o anda tamamen bende olduğu halde, tek başına zaten oğlum hayatta tek başına hiçbir yere ayrılmaz, gitmez. Ayşe Nazlı'yla birlikte hastaneden ayrıldığını söylediler. Ben oğlumu hastanede bulamadım. Araya birilerini soktuk. Seren Serengil de bana yardımcı oldu. O sırada Feyza Hanım'ın birlikte çalıştığı avukatlardan biri de yanındaydı. Nilüfer Hanım'ın menajerine ulaştım, telefonunu istedik. Ayşe Nazlı'nın telefonunu istedik. Oğlumun benim yanıma getirilmesi gerektiğini söyledik. Bize telefonlarını vermedikleri gibi onlara da ulaşamadıklarını söylediler. Ben buna kesinlikle inanmıyorum. Çok saçma, ardından avukatım da bir yandan ulaşmaya çalışıyordu. Polis de ulaşmaya çalışıyordu" diye konuştu.
"ÇOCUĞUMUN NEREDE OLDUĞUNU KİMSE ÖĞRENEMEDİ"
Uğur, "Ben hastaneden çıkıp hemen işlemleri başlatmak ve çocuk kaçırma suçundan şikayetçi olmak üzere karakola gittim. Sarıyer İlçe Emniyet Müdürlüğü'ne gittim. Polisler de Nilüfer Hanım'ın evine gittiler. Çünkü Ayşe Nazlı reşit fakat onunla yaşıyormuş. Orada da kimseyi bulamadılar. Reha Bey'in evine tekrar gittiler. Orada da kimseyi bulamadılar. Çocuğumun nerede olduğunu hiç kimse öğrenemedi" Şeklinde konuştu.
"POLİS TELEFONLA ULAŞMAYA ÇALIŞTI, TELEFONLARI AÇILMADI ONLAR TARAFINDAN"
Uğur, "Polis telefonla ulaşmaya çalıştı, telefonları açılmadı onlar tarafından. Ben şok geçirdim. Neye üzüleceğime şaşırmış durumdayım. Ben, ne yapacağımı bilmiyorum şu anda. 24 saatten fazladır çocuğuma ulaşmaya çalışıyorum. Çocuğum benimle konuşturulmuyor. Yanında çocuğum hakkında hiçbir yetkisi olmayan insanlarla nerede olduğunu bile bilmiyorum" diye konuştu.
"OLAYIN MAGAZİN TARAFI YOK, BU ADLİ OLAY, BU ÇOCUK KAÇIRMADIR"
Uğur, "Bakın bu öyle bir olay ki, bunun asla magazin tarafı falan yok. Bu adli olay arkadaşlar, bu çocuk kaçırmadır. Zaten haklarında suç duyurusunda bulunuldu. Reha Bey'in avukatı kendisi konuşamayacak durumdayken, adamcağız komada mıdır nedir, detaylarını da bilmiyorum. Avukatı kendi kendine çıkıp, Deniz Hanım ayıp ediyor çocuk kaçırılmadı ablasının yanındadır falan diyor. Bu açıklamayı yapmaya kanunen hiçbir yetkisi yok. Kimsenin bu konuda 15 yaşında çocuğun kimin yanında kalacağına karar verme yetkisi yok. Devlet haricinde hastanenin bile zan altında kalması söz konusu. Çünkü, daha o insan ambulansla hastaneye kaldırıldığı anda 15 yaşındaki çocuğun annesini veya kolluk kuvvetlerini arayıp derhal teslim etmeleri gerekir" diye konuştu.
"OĞLUMUN SİNİR KRİZİ GEÇİRDİĞİNİ SÖYLÜYORLAR"
Uğur, "Benim oğluma psikolojik destek vermem lazım, diyelim ki çocuk psikolojik bir sorun yaşıyor annemi görmek istemiyorum diyor. Hiç fark etmez, çocuğa kızılmaz. Çocuk her türlü ruh hali içinde olabilir. O zaman çocuğu devletin psikologlarının, devletin himaye etmesi gerekiyor. Bizimle temas kuran insanlar oldu. Kazanın olduğu gecenin daha erken saatlerinde, o akşam Reha Bey'in oğlumla birlikte bir restoranda olduğunu çok yüksek miktarda alkol tükettiğini, kendinde olmayan bir şekilde yere kapaklandığını söylediler. Hala arabayı kendisinin kullanmak istediğini, oğlumun orada sinir krizi geçirdiğini, yalvardığını, baba ne olur yapma arabayı sen kullanma dediğini bunu görgü tanıkları söylüyorlar. Bize de şahitlik edecekler. Bu herkesin gözünün önünde olmuş bir şey. Ardından da zorla çocuk arabaya bindirilmiş ve gidilmiş. Şimdi bu insan beyin kanaması geçirdiyse, yolda da geçirebilirdi. Arabayı kullanırken de geçirebilirdi ya da alkollü olduğu için de kaza yapabilirdi. Benim oğlum bugün hayatta olmayabilirdi. Bana kim bunların hesabını verecek" şeklinde konuştu.
"BU İNSANIN BİR TANE Mİ YAKINI YOK? NASIL TEDAVİ ETTİRMİYORSUNUZ?"
Uğur, "Ben iki seneden fazla zamandır bu insanın; Reha Muhtar'ın sağlığı yerinde değil. Bu insanın yardıma ihtiyacı var. Tıbbi müdahaleye ihtiyacı var diyorum. Bu insanın kendine de zarar vermesi söz konusu olabilir. Çocuğum yanında güvende olmayabilir. Bu insan, intihar eğilimli de olabilir. Alkol kullandığı için kaza da yapabilir ki, kaza yapmışlığı da var. Bunlar da kayıt altında olan gerçekler. Bu insana el uzatmanız gerekir. Bu insanın hiçbir tane mi yakını yok? Ben ulaşamıyorum. Bana karşı bir düşmanlık besliyor. Bir paranoyası var. Tamam, rahatsızdır olabilir. Bu insanın bir tane mi yakını yok? Nasıl elinden tutup doktora götürmüyor, tedavi ettirmiyorsunuz. Yarın bir gün bir şey olsa kim sorumlu olacak diye bas bas bağırıyorum iki yılı aşkın zamandır, buyurun şimdi olan şey ortada, söylediğim şey oldu. Aile mahkemesine ben bunları yazılı olarak da verdim. Sosyal medyada duyurmaya çalıştım. Bütün mercilere, bütün kamuoyuna, herkese elimden geleni ardıma koymadım. Hukuki olarak her şeyi yaptık, suç duyurusunda da bulunduk, çocuk kaçırmadan dolayı. Yargılanacaklar, bunu bütün hukukçular söylüyor" ifadelerini kullandı.
"MUHTAR'IN ÖNCEDEN İÇKİ ALINCA SALDIRGANLAŞTIĞINI ANLATMIŞTI"
Bir basın mensubunun, "Bu süreçten sonra acaba evde de bir tartışma yaşanmış olup bir kazaya sebebiyet vermiş olabilir mi oğlunuz Poyraz?ö sorusunu yanıtlayan Uğur, "Ben bunu nereden bilebilirim? Şu anki sağlık durumunu da bilmiyorum ki. Niye kaçırıyorlar? Daha önceden Seren Serengil'in de bizim davamızda şahitlik ederken söylediği gibi, Reha Muhtar'ın içkiyi fazlaca aldığı zaman saldırganlaştığını ve çocuğun üstüne yürüdüğünü Seren gördüğünü anlatmıştı mahkemede, anlatabiliyor muyum? Her şey olabilir. Ama, her neyse burada korunması gereken tek kişi var. Zaten bir tanesi için doktorlar elinden geleni yapıyor. Onun dışında yapabileceğiniz bir şey yok. Ama, çocuğun koruma altına alınması gerekiyor. Hem fiziksel olarak hem psikolojik olarak hem hukuksal olarak. Hangi cüretle, Nilüfer kim? Ben aşağılamak için söylemiyorum. Ünlü bir sanatçı biliyoruz. Ama bu olayda Nilüfer kim? Ayşe Nazlı kim hiçbir yasal bağlantısı yok. Bu çocuk kaçırmadır ve kanun karşısında hesap verecekler" dedi.
"TAMAMI İĞRENÇ BİR İFTİRA"
Deniz Uğur'un iddialarına yönelik yeni bir açıklamada bulunan Nilüfer, "Reha Muhtar'a şifa diliyorum. Bir an önce iyileşip çocuklarına kavuşsun" notunu düştüğü videoda şu ifadelere yer verdi:
Çocuk kaçırma ya da alıkoyma gibi bir şey söz konusu değildir. Tamam mı iğrenç bir iftiradır. Ben Bodrum'dayım kızım da İstanbul'da. Dün gelişen olayları anlatmak istiyorum. Ben net bir insanım ne olduysa olduğu gibi anlatmaya çalışacağım. Sabah saat 09.00 gibi beni kızım aradı, 'Babam düşmüş, yoğun bakıma kaldırılmış Poyraz aradı beni entübe edilmiş’ dedi. Daha sonra Ayşe Nazlı hastaneye gitti. Poyraz da oradaydı. Gece bir gibi Reha Bey yemekten dönerken yalısında bulunan merdivenden düşüyor ve solunumu duruyor. Poyraz komşulardan yardım istiyor ve komşu yardıma geliyor. Gece 01.00 gibi hastaneye kaldırılıyor. Poyraz o süreçte hastanede babasının yanında.
ANNESİNİ DEĞİL ABLASINI ARADI
Ayşe Nazlı gidene kadar Poyraz hastanede tek başına. Poyraz gece Ayşe Nazlı'yı aramış uyuduğu için duymamış. Poyraz gece ya da sabah annesini aramamış. Poyraz mahkeme kararıyla babasında kalıyor, annesinin evine gitmek istemiyor. Bunun nedenlerini ben açıklamak durumunda değilim. Ayşe Nazlı hastaneye gidiyor, babası yoğun bakımda… Poyraz, Ayşe'nin kardeşi, kan bağları olmasa da kardeşi. Ayşe bana dedi ki 'anne Poyraz eve gitmek istiyor alacakları varmış' ben de ‘tamam’ dedim. Ayşe ile Poyraz, Reha Bey'in evine gittiler, orada o işleri hallederken, bir telefon geldi; ‘Ayşe Nazlı, Poyraz'ı hastaneye getirsin, yoksa suç duyursun da bulunacağız.’ Ben de kızımı aradım hastaneye ‘kardeşini götür’ dedim. Olay tamamen bu. Ayşe Nazlı ve Poyraz, babalarının evine gitmiştir. Bu iftiraları atanları mahkemeye vermek istemiyorum, çünkü ben bu kötülüklerle uğraşamam. Lütfen iyi insan olmaya çalışın. Çok güvendiğim, yıllar içinde çok güven oluşturduğum, beni seven ve takip eden insanların bazılarından beni yargılayan, suçlayan ve iftiralara inan acımasız yorumlar oldu. Bunlar beni çok üzdü onlara da çok kırgınım.
DENİZ UĞUR: HUKUK KARAR VERDİ
Tüm bu yaşananların ardından Deniz Uğur, sosyal medya hesabından mahkemenin kararını açıkladı. Oyuncu; "Sevgili Nilüfer; Dediğin gibi, hukuk karar verdi. Çocuğumun bana teslim edilmesini sağlamanızı rica ediyorum. Çocuğumun bana, benim de ona ihtiyacım var. Avukatım, Reha’nın avukatına kararı attı. Beni çocuğumdan artık ayırmayın" dedi.
"KIZIM EVDE AĞLIYOR"
Deniz Uğur, daha sonra sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda ise "Mahkeme kararına rağmen avukatıma "Biz çocuğu teslim etmiyoruz, gelin alabiliyorsanız alın" ne demek? Beni kan bağı olmayan insanlar araya girmeden çocuğumla psikologlar eşliğinde yüz yüze görüştürecek bir Allah'ın kulu yok mu bu memlekette? Gidip adam dövmem mi gerekiyor?" ifadelerine yer verdi. Uğur, ayrıca "Kızım evde 'Kardeşimi getirsinler' diye ağlıyor. Hasta mısınız siz? Mafya mısınız? soruyorum..." notunu düştü.
Kaynak: AJANSLAR