Emre Sertkaya'nın açıklamaları olay yarattı, neler dedi?

TV8’in efsane programı O Ses Türkiye 2015'in şampiyonu Emre Sertkaya, Kanal D’nin fenomen magazin programı Renkli Sayfalar programına konuk oldu. Emre Sertkaya’nın açıklamaları olay yarattı.

Emre Sertkaya'nın açıklamaları olay yarattı, neler dedi?

TV8’in efsane programı O Ses Türkiye 2015'in şampiyonu Emre Sertkaya, Kanal D’nin fenomen magazin programı Renkli Sayfalar programına konuk oldu. Emre Sertkaya’nın açıklamaları olay yarattı.

İşte Emre Sertkaya'nın açıklamaları şu şekilde…

- Gökhan abi ve Hakan abi beni hiç bırakmadı. Yarışmaya katılmamdaki en büyük etkenlerden biri onları tanıma isteğimdi. İlk şarkının sonrası verdiğim tepkiden bellidir zaten.

-Yarışmada para ödülü yok. Bir araba,  single, bir  de televizyon ödülü vardı. Arabayı henüz kullanmıyorum.  Ehliyetimi almadım. Araba da yurt dışındaymış zaten. O da henüz gelmedi.

- Benim yeşil bir montum vardı. Deniz Gezmiş montu... onu çok severdim. Devrimci gibi davrandılar. Sonra kazağıma... O kazağı ateisteler giyerdi falan bana mantıklı gelmiyor. Bu kutuplaşmaya gerek yok bence. Hepimiz aynı şeyiz bunun farkına varmamız lazım.

Gökhan Özoğuz Kimdir?

Gökhan Özoğuz, 14 Ekim 1976 tarihinde İstanbul’da Fenerbahçe semtinde doğmuştur. Aslen Gaziantep'lidir. Babası Ahmet Özoğuz’dur. Açıköğretim Fakültesinde okudu. 2007’de babaları Ahmet Hamdullah Özoğuz vefat etti. Müzisyen olmak için en büyük desteği dedesinden gördü.

 15 yaşında gitar çalmaya merak salan Gökhan Özoğuz, Athena müzik grubunun solistidir. Athena grubunun gitaristi Hakan Özoğuz ikiz kardeşidir.

2004 yılında Eurovision Şarkı Yarışması'nda Türkiye'yi For Real adlı şarkıyla temsil ettiler. Bu şarkı 195 puanla 4. oldu ve Türkiye Eurovision tarihinde en fazla puan alan şarkı oldu.

Holigan albümünün aynı isimli şarkısı futbol maçlarının değişmez sloganı oldu. A Milli Basketbol takımımız için yaptığı “12 Dev Adam” şarkısı ise basketbol takımının sembol şarkısıdır.

2006 yılında ikiz kardeşi ile 4 yıllığına müzik eğitimi için Londra’ya gittiler

Gökhan Özoğuz, 28 Aralık 2012 tarihinde Melis Ülken ile evlendi. 3 Temmuz 2013 tarihinde Ayşe Derya adında bir kızı oldu.

2013-2014 yayın döneminde Star Tv'de yayınlanan ve Acun Ilıcalı'nın yapımcılığını ve sunuculuğunu yaptığı “O Ses Türkiye” isimli müzik yarışmasında jüri üyeliği yapmıştır.

Acun Ilıcalı’nın yaptığı TV8'de 29 Eylül 2014 tarihinde başlayan 4. Sezon “O Ses Türkiye” adlı yarışma programında; yeni jüri üyeleri ise Mazhar Alanson, Özkan Uğur, Athena Gökhan Özoğuz, Hadise Açıkgöz ve Ebru Gündeş oldu. Mazhar Alanson ve Özkan Uğur aynı koltukta yer alacak ve tek oy hakkına sahip olacak.

O Ses Türkiye’nin 2015 - 2016 sezonu 5. sezonunda Gökhan Özoğuz, jüri üyesi olarak Murat Boz, Hadise Açıkgöz, Ebru Gündeş ve ikiz kardeşi Hakan Özoğuz ile birlikte görev yapacak.

Albümleri

1993 - One Last Breath

1998 - Holigan

2000 - Tam Zamanı Şimdi

2001 - Mehteran Seferi (EP)

2002 - Her Şey Yolunda

2004 - US

2005 - Athena

2006 - İT (EP)

2007 - 100 Şerefli Yıl (EP)

2010 - Pis

2011 - Ben böyleyim (EP)

2014 - Altüst

Filmleri :

2002 - O Şimdi Asker,

2005 - O Şimdi Mahkum,

2006 - Tramvay (film),

1996 - Tatlı Kaçıklar, (Konuk oyuncu)    

Acun Ilıcalı Kimdir?

1969, Edirne doğumlu, Türk televizyon yapımcısı ve sunucusu. Acun Firarda, Var mısın ? Yok musun?, Fear Factor, Survivor, Yetenek Sizsiniz Türkiye gibi Türk televizyonculuğunun önemli başarı yakalamış programlarının yapımcısıdır.

 Erzurum, Ilıca ilçesi doğumlu Ergün ve İlknur Ilıcalı'nın ikinci çocuğu olan Acun, 29 Mayıs 1969'da Edirne'de dünyaya geldi. Ömer Cenker Ilıcalı adında bir abisi vardır. Babası müteahitti annesi de üniversite eğitimi almış bir müdürdü. 5 yaşında başladığı ilk ve orta öğrenimini Edirne İstiklâl İlköğretim Okulu'nda tamamladı. Lise eğitimine İstanbul'da Kadıköy Maarif Koleji'nde başlayan Acun, Kadıköy Anadolu Lisesi'ni bitirdikten sonra, İstanbul Üniversitesi İngilizce Öğretmenliği Bölümü’nü kazandı, ama üniversite hayatı, 7 yılın sonunda mezun olmadan bitti. Her röportajında kendilerini çok sevdiğini dile getirdiği babaanne ve dedesini trafik kazasında kaybetti.

19 yaşında iken 1988 yılında Seda Ilıcalı ile evlendi ve bu evliliğinden Banu adında bir kız çocuğu sahibi oldu. Kızının doğumundan 10 ay sonra 1990 senesinde anne ve babasını trafik kazasında kaybetti. Yaşanan olayı sonradan şu şekilde anlatacaktı;

Annem ve Babamla Bodruma gidecektik. Benim son anda işim çıkınca onlara "Siz gidin ben daha sonra geleceğim" dedim. Kızım Banu'yu da alarak yola çıktılar. Balıkesir'i geçmişler, babam sakin bir şekilde konvoyu sollarken bir anda karşısına 180 km hızla gelen bir araç çıkmış ve kafa kafaya çarpışmışlar. Annem ve babam orada rahmetli olmuş, kızım ise çok ağır yaralıydı. Balıkesir Devlet Hastanesi'ne gittim. Bir adam duruyor. Adamın yanına gittim ve annemi sordum. "İlknur Ilıcalı ile görüşmek istiyorum" dedim. Adam bir deftere baktı ve sayfayı çevirdi "Ölmüştür" dedi. "Ergün Ilıcalı ile görüşmek istiyorum" dedim. "Ölmüştür" dedi. Ben şoktayım ve kızımı soramıyorum bile. Sadece vücudunda 18 kırık vardı. Düşünün 10 aylıktı... Öyle bir acıydı ki kızımın yaşıyor olmasına sevinememiştim bile. Banu'nun o kazadan sağ çıkması gerçekten bir mucizeydi. Ben o yüzden kızıma "Mucize çocuk" derim. Yaşadığım bunalımın da etkisiyle, eşim Seda'dan ayrıldım.

Eşinden boşandıktan sonra 1994 yılında motoru ile Bağdat Caddesi’nde büyük bir kaza geçirdi. Kazada arkasında oturan yakın arkadaşı hayatını kaybetti. Acun Ilıcalı ‘nın ise sol kolu kırıldı ve 36 dikişli bir ameliyatın ardından koluna platin takıldı.

1995 senesinde bir kot dükkanı açarak ticarete atıldı ama başarılı olamadı. Lisans eğitiminin ardından tekrar girdiği üniversite sınavlarında İngilizce Öğretmenliği bölümünü kazanmasına rağmen bölümü okumaktan vazgeçti.

Amcasının oğlu Bekir’in arkadaşı, Acun Ilıcalı'yı o dönem Show TV’de mali kontrolör olan İrfan Şahin ile tanıştırdı. Onun sayesinde İlker Yasin'le tanışan Acun, futbol bilgisiyle onu etkileyince, denenmek üzere işe alındı. Koyu Fenerbahçeli olmasına rağmen Beşiktaş muhabiri oldu. Beşiktaş muhabiriyken futbolcularla samimi olup özel röportajlar yapmayı başarınca yıldızı bir anda parladı ve daha sonra Şansal Büyüka'nın ekibine, Show TV'ye transfer oldu.Televole furyasında Şansal Büyüka'nın gözde elemanı haline geldi.

Televole'nin spor magazin olduğu yıllarda bu program içerisinde kendine ait bir bölüm sunmaya ve bu bölüm dâhilinde dünyayı dolaşmaya başladı. Ardından bu bölümü, 2002 yılında Acun Firarda adı altında ayrı bir program yaparak sunmaya devam etti. En çok izlenen gezi programı oldu ve bu serüveni ile 105 ülke gezdi. Dokun Bana ve Biri Bizi Gözetliyor programlarının kadrosunda yer alıp yardımcı sunuculuk yaptı.

2005 yılında Acun Medya adlı prodüksiyon şirketini kurdu. Fear Factor, Survivor, Kızlar - Erkekler, Survivor Türkiye - Yunanistan, Survivor Aslanlar - Kanaryalar, Var mısın Yok musun, Devler Ligi , Yetenek Sizsiniz ve Yok Böyle Dans programlarının yapımcısı, jürisi ve sunucusu oldu. Uğur Dündar'ın sunmuş olduğu Yoksa Rüya mı ve Behzat Uygur'un sunmuş olduğu Söyle Söyleyebilirsen programlarının yapımları da Acun Ilıcalı tarafından gerçekleştirilmiştir. O Ses Türkiye ve Survivor Ünlüler - Gönüllüler yarışmalarının da yapımını ve sunuculuğunu yapmıştır.

2005 yılında, 36 yaşında vergi rekortmenleri arasına girdi.

Başta Türkiye’deki üniversiteler olmak üzere, Anadolu’nun çeşitli yerlerinde stand-up gösterileri yapmıştır. Stand-up gösterilerinde meslek hayatı boyunca başına gelenleri komik bir dille izleyicilere aktarmıştır.

Show Tv’nin ‘81 İl 81 Okul’ adlı sosyal sorumluluk projesinde yer aldı ve programda 3 milyon 725 bin 563 YTL yardım toplandı.

Birinci evliliğini 19 yaşında iken 1988 yılında üniversiteden arkadaşı Seda Ilıcalı ile yaptı. Bu evliliğinden Banu (d.1989) adında bir kız çocuğu sahibi oldu. 24 yaşında iken 1993 yılında boşandı.

İkinci evliliğini 2003 yılında yaptığı Zeynep Ilıcalı'dan Leyla ve Yasemin adlarında iki kız çocuğuna daha sahip olan Acun 3 kız babasıdır.

2010 yılında eşi Zeynep Ilıcalı kendisini 20 yaşındaki Şeyma Subaşı ile aldattığını öne sürerek boşanma davası açtı. Ünlü isimlerin avukatlığını yapan avukat Kezban Hatemi ile anlaşan Acun Ilıcalı, eşinin iddialarını kabul etmedi. 2011 yılı Eylül ayında barışarak boşanma davası düşmüştür.

2005 yılında 2005 yılında Acun Medya adlı prodüksiyon şirketini kurdu.

2011 vergilendirme döneminde gelir vergisi listesine konuşmacı, sunucu gibi faaliyetlerden oluşan geliri için 2 milyon 836 bin 191 lira gelir vergisi tahakkuk ettirilen Acun Ilıcalı listeye 62. sıradan girdi.

2007-2008 yılları arası Uğur Dündar tarafından sunulan “Yoksa Rüya Mı?” adlı aktüel programın yapımcılığını üstlendi.

2008 yılında Sunuculuğunu Behzat Uygur’un yaptığı, Türk Pop Müziği şarkılarının sözlerini bilmeye yönelik müzik yarışmasının yapımcılığını yaptı. 2014 yılında, tv8 kanalında yayınlanmaya başlanan aynı programın sunuculuğunu Murat Dalkılıç yaptı.

Fear Factor, Survivor Kızlar - Erkekler, Survivor Türkiye - Yunanistan, Survivor Aslanlar - Kanaryalar, Var mısın Yok musun, Devler Ligi, Yetenek Sizsiniz, Yok Böyle Dans, Survivor Ünlüler - Gönüllüler ve O Ses Türkiye programlarının yapımcılığını, jürisi üyeliğini ve sunuculuğunu yapmıştır.

2012 yılında yapımcısı ve sunucusu olduğu Dominik Cumhuriyeti‘nde çekimleri yapılan Survivor Ünlüler Gönüllüler yarışması izlenme rekorları kıran Acun Ilıcalı en çok konuşulan isimlerden oldu.

Acun Medya'nın hazırladığı Survivor serisinin yenisi “Survivor Ünlüler Gönüllüler 2013” Acun Ilıcalı'nın sunumuyla 17 Mart 2013 Pazar günü Star TV'de başladı.

Daha önce Survivor Aslanlar Kanaryalar (2006), Survivor Türkiye Yunanistan (2007), Survivor Kızlar Erkekler (2010) ve Survivor Ünlüler Gönüllüler'i (2011 ve 2012 yıllarında) yapan Acun Ilıcalı, Survivor Ünlüler Gönüllüler 3 ile karşımıza çıktı.

Muhabir olarak girdiği televizyon sektöründe Türkiye'nin en önde gelen yapımcısı olarak isim yapan Acun Ilıcalı,14 Kasım 2013 tarihinde tv8'i satın alarak artık kendi TV kanalının sahibi olduğunu duyurdu. MNG gurup başkanı ve tv8 kanalının sahibi olan Mehmet Nazif Günal ile anlaştığını, satın alma sürecinin başladığını Twitter’a yazmıştır.

2014 yılında tv8 kanalında gösterime giren Ütopya adlı bir yarışma programı başlattı.

1.eşi: 1988 yılında Seda Ilıcalı ile evlendi. 1993 yılında boşandı. Banu (d.1989) adında bir kız çocuğu oldu.

2.eşi: 2003 yılında Zeynep Hıcalı ile evlendi. Leyla (d.2007) ve Yasemin (d.2010) adlarında iki kız çocuğu oldu.

İlişkisi: 2010 yılından itibaren Şeyma Subaşı ile ilişkisi olduğu iddia edildi. 2013 yılında Melisa adında bir kızı daha oldu. Acun Ilıcalı Şeyma Subaşı ile ilişkisini kesmiştir.

Ödülleri

En İyi Erkek Sunucu Altın Arılar Ödülü

2007 yılında Kadıköy Maarif Koleji ve Anadolu Lisesi Mezunlar Derneği tarafından “Kristal Martı” ödülüne layık bulunmuştur.

Filmleri ve Dizileri

2011 - Pis Yedili (Kendisi) (TV Dizisi)

2010 - Sinyora Enrica ile İtalyan Olm... (Konuk Oyuncu) (Sinema Filmi)

2009 - Adab-ı Muaşeret (Konuk Oyuncu) (Sinema Filmi)

2005 - Dikkat Şahan Çıkabilir (Konuk Oyuncu) (TV Dizisi)

2004 - 2007 - Avrupa Yakası (1. Sezonda ve 4. Sezonda) (Kendisi) (TV Dizisi)

2002 - Mumya Firarda (Sinema Filmi)

2001 - Tatlı Hayat (Konuk Oyuncu) (TV Dizisi)

Mazhar Alanson Kimdir?

Tiyatro ve sinema oyucusu, müzisyen, şarkıcı, besteci, söz yazarı. Türkiye’nin en başarılı müzik gruplarından MFÖ’yü Fuat Güner ve Özkan Uğur’la birlikte kuran Alanson, 1971 yılında kurdukları grupta vokal ve besteci olarak yer almaktadır. Türk pop müzik tarihinde oldukça önemli bir yeri olan MFÖ, ülkemizi Eurovizyon’da 2 kez temsil etmiştir. Çok iyi bir söz yazarı olan, solo albümüyle de büyük başarı kazanan Alanson, aynı zamanda sinema ve dizi oyunculuğu da yapmaktadır. Tasavvufa gönül vermiştir ve şarkı sözlerinde ulvi temalar kullanır. Fuat Güner ve Özkan Uğur'la yıllara meydan okuyan, 70'lerden bu yana müzikte kilometre taşı olan, 3 neslin sevdiği ve dinlediği bir grup olarak MFÖ, AGU isimli son albümleriyle Türkiye'de müzikaliteden ödün vermeden son derece başarılı olunabileceğini bir kez daha kanıtlamıştır. AGU albümünün isim babası Cem Yılmaz'dır.

 13 Şubat 1950 yılında Ferruh Alanson ve Melek Alanson'un üçüncü çocuğu olarak Ankara’da dünyaya geldi. Babası Ferruh Alanson, Ankara Senfoni Orkestrası'nda baş trompetçi olan Alanson’un annesi Melek Alanson ise ilkokul öğretmeniydi. Ayla Alanson ve Aynur Alanson isimlerinde iki kız kardeşi olan Mazhar Alanson’un çocukluğu Ankara'nın Cebeci semtinde geçti.

Alanson, babasının başarılı bir müzisyen, teyzesi Neriman Esi'nin Türk operasının önemli isimlerinden biri ve eniştesi Muammer Esi'nin tiyatro ve sinema sanatçısı olması dolayısıyla sanatla iç içe büyüdü. Bu nedenle ortaöğrenimini Ankara Koleji’nde tamamladıktan sonra babasının vefatıyla ailesi İstanbul’a taşındı ve liseyi İstanbul Maarif Koleji’nde tamamladı.

Ankara Devlet Konservatuarı’nın Yüksek Tiyatro Bölümü’ne kaydoldu. Yüksek Tiyatro Bölümü’nden mezun olduktan sonra aynı tiyatroda oyuncu olarak görev aldı. Burada birçok usta tiyatro yazarının eserlerinde başrol oynadı. İlk eşi Hale Alanson'la da burada 1970 yılında tanışan Alanson’un 1972 yılında yaptığı bu evlilikten Eda Alanson ve oğlu Hilmi Alanson isimlerinde iki çocuğu oldu.

Lise yıllarında gitar çalmaya başlayan Mazhar Alanson’un hayatındaki dönüm noktalarından en önemlilerinden biri olacak karşılaşma 1966'da İstanbul Fenerbahçe Kalamış sahilinde yaşanacaktı. Zira Fuat Güner’le, Güner’in aldığı Beatles albümü sayesinde tanışıp arkadaş olan Alanson, bu tanışıklığın varacağı noktalardan habersizdi. Müziğe duydukları büyük ilgi ve aşkla Güner’le Kaygısızlar isminde bir grup kurarak, konserler vermeye başladılar. O dönemlerin meşhur klasiklerini çalıp söyleyen Alanson-Güner ikilisinin favorileri Crosby, Stills & Nash (and Young) ve Rolling Stones şarkılarıydı.

Kaygısızlar’ın yolu bir gün Kızıltoprak’ta Özkan Uğur'la kesişti. Müzikal anlamda çok iyi anlaştıklarına karar vermeleri sonucunda 1971'de üçlü olarak çalıp söyleyecekleri grupları Mazhar Fuat Özkan(MFÖ)’yü kurdular. İlk albümleri “Türküz Türkü Çığırırız” ismini taşıyordu, fakat albümün çıktığı dönemde Özkan Uğur askere gittiği için Alanson ve Güner albümle ilgili ikili olarak çalıştılar ve büyük ilgi topladılar.

1974'de Galip Boransu ve Ayhan Sicimoğlu'nun gruba katılmasıyla birlikte adları İpucu Beşlisi olarak değişti ve İpucu Beşlisi “Heycanlı” isimli ilk 45’liklerini yayınladıktan sonra oldukça popüler oldu. Daha sonra çeşitli nedenlerden dolayı yolları ayrılan grup üyelerinden sadece Mazhar, Fuat ve Özkan beraber müzik yapmaya devam etme kararı aldılar. Üçlü MFÖ olarak, Sezen Aksu, Ajda Pekkan, Seyyal Taner, Barış Manço gibi ünlü müzisyenlerle birlikte çalışma fırsatı buldu.

Mazhar Alanson o dönemde ayrıca profesyonel anlamda ilk sahne deneyimi olan Ferhan Şensoy’un "Şahları da Vururlar” müzikalinde rol aldı. Daha sonra albümünde bu müzikalden bir şarkıya yer verecekti. MFÖ, büyük çıkışını 1984 tarihli Ele Güne Karşı Yapayalnız albümüyle yapacaktı. Yalnızlık Ömür Boyu, Bu Sabah Yağmur Var İstanbul'da, Bodrum Bodrum ve Güllerin İçinden gibi büyük hitlerin çıktığı albüm, oldukça başarılı oldu.

1985’te İsveç'in Gothenburg şehrinde yapılan Eurovizyon şarkı yarışmasında Diday Diday Day isimli şarkılarıyla ülkemizi temsil eden MFÖ, yarışmayı 14. olarak tamamladı.

Mazhar Alanson, 1985 yılında ‘Yılın Söz Yazarı’ ödülünü kazandı. Bunun yanı sıra gerek MFÖ ile gerekse bireysel olarak pek çok ödülün sahibi oldu.

Eurovizyon’a ikinci katıldıkları yıl olan 1988'de ise 15. olan MFÖ, İrlanda'nın Dublin şehrinde yapılan yarışmada büyük ilgi gördü. O dönemde başbakanlık yapan merhum Turgut Özal ise MFÖ’nün yarışmayı 15. olarak tamamlamasıyla ilgili olarak şunları söyleyecekti; “Artık Eurovizyon şarkı yarışmasının taraflı olduğunu öğrenmiş olduk."

Aynı yıl 1988 yılında Alanson, Ali Poyrazoğlu ve Yaprak Özdemiroğlu ile birlikte ilk filmi olan Yönetmenliğini Atıf Yılmaz’ın yaptığı Arkadaşım Şeytan’da rol aldı.

1999’da Ömer Vargı’nın yönetmenliğini yaptığını ve başrollerini Cem Yılmaz ve Ceyda Düvenci ile paylaştığı büyük gişe başarısı elde eden Her Şey Çok Güzel Olacak filminde oynadı. Film seyirci rekoru kırdı ve eleştirmenler oldukça olumlu yorumlarda bulundu.

2002’de Ekmek Teknesi ve Çekirdek Aile dizilerinde oyunculuk yaptıktan sonra 2006 yılında başrollerini yine Cem Yılmaz’la birlikte paylaştığı Hokkabaz filminde kamera önüne geçti.

MFÖ olarak başladığı reklam oyunculuğunda 'şapkasız çıkmam abi' sloganının simgesi olan Mazhar Alanson daha sonra bir çok başarılı reklam kampanyalarında rol aldı.

Evlilikleri

1.eşi: 1972 yılında Hale Alanson ile evlendi. 16 Ağustos 2002 tarihinde boşandı. Bu evlilikten Eda Alanson adında kızı ve Hilmi Alanson adında oğlu var. 2.eşi: 2003 yılında Biricik Suden ile evlendi.

Acun Ilıcalı’nın yaptığı TV8'de 29 Eylül 2014 tarihinde başlayan 4. Sezon “O Ses Türkiye” adlı yarışma programında; yeni jüri üyeleri ise Mazhar Alanson, Özkan Uğur, Athena Gökhan Özoğuz, Hadise Açıkgöz ve Ebru Gündeş oldu. Mazhar Alanson ve Özkan Uğur aynı koltukta yer alacak ve tek oy hakkına sahip olacak.

Nokta Dergisi’nin Mazhar Alanson’la Yaptığı Röportaj

*Üç filmde oynadınız. Arkadaşım Şeytan, Her Şey Çok Güzel Olacak ve Hokkabaz. Üç filmde de performansınız çok beğenildi.

Sormayın. Türkiye’de belli bir yaştan sonra, artık, emekliliğe doğru gidilir. Benim de aksi oldu. Yaşım ilerledikçe açılıyor muyum ne? Yazık, hepi topu üç tane fakat.

*Niye daha çok değil?

Filme kendimden de bir şeyler katmak istiyorum... Fakat yönetmenlerden başıma ne geleceğini bilmiyorum. Tanıdığım insanlarla, yani beni bilen, bazı nazlarımı çekmeye müsait kişilerle çalışabiliyorum. O zaman ben de daha verimli oluyorum.

*Ekmek Teknesi’nde de oynadınız?

Onu da Hasan Kaçan’ı tanıdığım için… Diziler insanın çok emeğini alıyor. İki diziye kaç filmlik efor sarfetmişim…

*Cem Yılmaz’la ittifakınız nasıl başladı?

Cem Yılmaz, 13-14 yaşında bir çocukken Arkadaşım Şeytan’ı seyretmiş, çok sevmiş. Bana, Her Şey Çok Güzel Olacak’taki rolü teklif ederken “Mazhar Abi, ben o filmin hayranıydım” dedi.

*MFÖ bir ‘üçlü’ var. Cem Yılmaz’la ‘ikili’ olarak algılanıyorsunuz. Solo albüm de yapmıştınız. Üçlü, ikili, tekil görünümleriniz var?

Vallahi öyle oldu. Bravo, tam isabet. Bir kere, çok tekil olmayı sevmiyorum. Egomu da törpüledim... Cem Yılmaz de bir kelam adamı, o da kelimeyle sihir yapan bir adam olduğu için iyi anlaşıyoruz.

*Cem Yılmaz’la birlikte müzik de yapıyorsunuz?

Evet, müzikte de bana destek oluyor. Bizim hiçbir müzisyende olmayan, çok modern cihazları var.

*Öyle mi?

Tabii. Bir de amatörlüğü var. Mesela, Muaf şarkısının yapısını Cem’den aldım. Onun amatörlüğü, hafif bir alaturka motif, beni profesyonel insanlardan daha çok ilgilendiriyor. Sözü de danışabiliyoruz. Sanat konusunda çok takdir ettiğim, zevkine de güvendiğim bir insan Cem. Çok önemli benim için yani.

*Vay canına?

Cem’le beraber müzikte bir şey yapmamız an meselesi.

*Amatörlüğe özgü dinamizmi önemsiyorsunuz?

Müzikte, evet. Görsellikte daha profesyonel olmak istiyorum. Bana iki kostüm yaptı Biricik, ortalık karıştı. Medya olayı abarttığı için, çocuklarda Fuat ve Özkan bir rahatsızlık tabii ki oluştu. Ben farkında değilim, basmışım gidiyorum. Durumu anlayınca derhal durdurttum. Fuat ve Özkan benim arkadaşlarım, benim için çok değerli.

*Hokkabaz’daki rolünüzden bahsedelim…

Biz, Cem’in yazma sürecinde buluşup görüşüyorduk. Rolü direkt bana yazdı. Bu tabii benim biraz sevdiğim ve müthiş güzel bir şey oluyor. Yıllar süren bir arkadaşlıktan sonra, Cem artık benim neyi ne kadar yapabileceğimi biliyor.

*Yazar Sadık Yalsızuçanlar, sizin Yandım şarkısını sufi bir duyarlılıkla yazdığınızı belirtiyor…

Doğrudur. Bunu ben de medyaya söylemiştim zaten. Onu Medine’de yazdım. Yani “Yandım!” diye orada çıktı. Yanmak, aşkın icaplarından. Aşkın çeşitleri, katmanları var… Ben sanatçı olarak bir çiçekte de aşkı yakalayabilirim, eşimde de yakalayabilirim… Medine’de bir şey yakalamıştım. O bana, içime damlamışsa, ben de onu şarkıya dönüştürmüşsem, işin kalanı da dinleyiciye emanet. Ben ilahi yazmıyorum, profesyonelce, bir şarkı yazıyorum fakat yanıyorum da yani.

*Biricik Suden: Asıl mesele yanmayı bilmek. Yanmayı bildikten sonra, beşerî aşkın da, Allah, peygamber aşkının da doğru ifadesini bulabiliyorsun.

Yaşa! Aynen öyle.

*Aşkın nerede arandığı da önemli sanki?

Biz Seyit Nesimi’nin “Gel gel yanalım ateş-i aşka” ilahisini söyledik, bu sefer onu da diskolarda kadınlara söylediler! Yunus Emre’de de, tövbe estağfurullah, kendimi Yunus’la kıyaslamak için söylemiyorum tabii, ama aşkın özünün değişmediğini, yönünün değişebildiğini gördüm. Türk folklor edebiyatı ve destanlarından faydalandım. Benim de Sarı Laleler’i kime aldığım bellidir yani.

*Medine’ye defalarca gittiniz. Çünkü?..

Medine’de Peygamberimizin kabrinin olduğu yer insana müthiş manevi lezzet, huzur, heyecan veren bir yer. Ve fırsat olsa keşke her zaman giderim peygamberi ziyarete. İslam’ın Woodstock’ı gibi. Her renk insanı görüyorsun. Yalçın Küçük filan bu Woodstock benzetmesini duysa, diline düşeriz. 40 kişilik, kavuniçilerle bir Afrikalı Müslüman kabile geçiyor yanından. Endonezyalılar bambaşka giyinmiş, kafile halinde geçiyorlar. O zaman çok güzel, rengarenk bir tablo çıkıyor ortaya.

*Maneviyat diyorsunuz…

Ben, maneviyatsız hiçbir şey olmaz diyorum bir kere, o kadar. Bir insanda maneviyat yoksa, zor, Allah işini gücünü rast getirsin. Zordur yani.

*Manevi kalitelerle temasınız nasıl başladı?

Manevi kalitelerle temasım ilahilerle başladı. Her albümümüze bir ilahi koyarak, bir çeşit… propaganda değil, neyin propagandasını yapacaksın, bir nevi kültür hizmeti yapmaya çalıştık. 300 yıl öncesinin ilahisini bugünkü teknikle söylüyorsun. İyidir yani. Mazeretim Var’da Allah Allah diye bir ilahi vardır. E, çok güzeldir. Onu ne konserde çalıyoruz ne bir şey şimdi. Çaldık bir dönem. Ama Erbakan varken çalamıyorduk!

*Öyle mi?!

E tabii.

*Niye?

Çünkü taraf! Bir ideolojik tarafı desteklemek için yapmıyoruz. Samimi olarak yapıyoruz.

*Beşinci kez de Umreye gittiniz, Allah kabul etsin.

Amin. Ben ilk 1994’te gittim umreye. 4 kere gitmişim. 10 yıl olmuş, bir daha gitmişim. E bunun artık kafama saksı düştü de yeni hidayete erdim gibi algılanmaması lâzım. Ve bir sanatçı olarak daima söylüyorum, nasıl ki Hindistan’a, oraya buraya gidiyoruz, Hicaz’a yani Mekke’ye, Medine’ye gitmek de normaldir. Bu sırf AKP’lilerin, camiden çıkanların gittiği bir yer değil yani, onu belirtmek istiyorum. Ben de umreye gittim ama Yusuf İslam gibi de değilim hani.

*Yusuf İslam AKP’li mi?

Yaa, Müslüman deyince belli bir tip insana alışkın bazıları, görsel olarak. Camiden çıkan, dantelli takke takmış, uzun sakallı bir adam arıyorlar. İşin aslı öyle değil. Ben Suudları tasvip etmiyorum pek. Kadına araba kullanma hakkı vermiyorlar mesela. Buna şeriat diyorlar. O başka bir şey, yani zor. Allah şeriatla yönetilenlere kolaylık versin.

*1400 yıllık İslam kültürünün mimarisi, müziği, edebiyatı…

E tabii, bunu yok farzedemeyiz ki yani.

*Bir de “irtica” olgusu var?

İrtica “geriye dönüş” mü demek? E geriye döndüğümüzde de hiç mi güzel bir şey yok kardeşim?

Ödülleri

1998 - 20.Siyad Türk Sineması Ödülleri, En İyi Müzik (Herşey Çok Güzel Olacak)

Rol Aldığı Tiyatro Oyunları

1979 - Çavuş Musgrave'ın Davası : John Arden - Ankara Devlet Tiyatrosu

1978 - Güneşin Çocukları : Maksim Gorki - Ankara Devlet Tiyatrosu

1976 - Erkek Satı : Fazıl Hayati Çorbacıoğlu - Ankara Devlet Tiyatrosu

1975 - Düşüş (oyun) : Nahit Sırrı Örik - Ankara Devlet Tiyatrosu

1974 - Suçsuzlar Çağı Suçlular Çağı : Siegfried Lenz - Ankara Devlet Tiyatrosu

1973 - Müfettiş(oyun) : Nikolay Vasilyeviç Gogol - Ankara Devlet Tiyatrosu

1973 - Karaların Memetleri) : Cahit Atay - Ankara Devlet Tiyatrosu

1972 - Ögretmen (oyun) : Tuncer Cücenoğlu - Ankara Devlet Tiyatrosu

1972 - Evhami : Feraizcizade Mehmet Şakir - Ankara Devlet Tiyatrosu

1972 - Bir Tafsiye Mektubu : Ephraim Kishon - Ankara Devlet Tiyatrosu

1972 - Alaatinin Sihirli Lambası : Ferdi Merter - Ankara Devlet Tiyatrosu

1971 - Ne Güzel Şey : İsmet Kür - Ankara Devlet Tiyatrosu

Albümleri

2011 - Ve MFÖ

2010 - Söz Müzik Mazhar Alanson (Solo albüm)

2006 - AGU

2003 - MFÖ

2003 - Collection

2002 - Türk Lokumuyla Tatlı Rüyalar (Solo albüm)

1997 - Herşey Çok Güzel Olacak (Solo albüm)

1995 - M.V.A.B.

1992 - Dönmem Yolumdan

1992 - Agannaga Rüşvet

1990 - Geldiler

1989 - The Best Of MFÖ

1987 - No Problem

1986 - Vak the Rock

1985 - Peki Peki Anladık

1985 - Aşık Oldum / I Fall In Love

1984 - Ele Güne Karşı

Filmleri ve Dizileri

2013 - Osmanlı Tokadı ( Akşemseddin) (TV Dizisi)

2012 - Küçük Hesaplar (Memduh) (TV Dizisi)

2008 - Muro: Nalet Olsun İçimdeki İnsan Sevgisine(Sinema Filmi)

2008 - Kirpi (Kirpi Reşat) (Sinema Filmi)

2006 - Hokkabaz (Sait Tünaydın) (Sinema Filmi)

2002 - Çekirdek Aile (Sedat Çekirdek) (TV Dizisi)

2002 - Ekmek Teknesi (Medet Ağabey) (TV Dizisi)

1998 - İkinci Bahar (Belediye Görevlisi) (TV Dizisi)

1998 - Herşey Çok Güzel Olacak (Nuri) (Sinema Filmi)

1988 - Arkadaşım Şeytan (Fatih) (Sinema Filmi)

Kaynak: Diyarbakır Söz