TV8’in fenomen programı İşte Benim Stilim’in dobra jürisi Nur Yerlitaş ilk defa ayrılık hakkında konuştu.
Nurella lakaplı Nur Yerlitaş’ın açıklamaları şu şekilde…
"Burası bir jüri masası. Jüriler değişir gelir gider herşey olur. Ben zaten çok yorgunum. Ben kadere kısmete inanırım. Belki yine birlikte oluruz" diyen Nur Yerlitaş 'Tahtımı İvana'ya bırakıyorum' dedi. İvana Sert ise "Ben devam edeceğim aşkım, sana şarkı yollayacağım bol bol" karşılığını verdi.
Nur Yerlitaş Kimdir?
Nur Yerlitaş, 11 Aralık 1960 tarihinde İstanbul Vefa’da doğmuştur. Annesinin adı Saadet Yerlitaş’dır. Benan adında bir kız kardeşi vardır. Dobralığı ile biliniyor. Bu yüzden sözünü sakınmak hiç ona göre değil. Kendisini “dikişçi” ve “kostüm tasarımcısı” olarak tarif ediyor. Bilindik ifadesiyle “modacı” olarak anılmak istemiyor. Bir dikiş atölyesi vardır.
80li yıllarda Paris’ten, Milano’dan valiz içinde getirdiği kıyafetleri satarak modacılığa başlamış.
Kendisini “Arızalı” olarak tarif eden Nur Yerlitaş, stres r. Bazen gecenin bir saati geceliğinin üstüne palto giyip bir kafeye gidiyor.
Nur Yerlitaş, Nişantaşı’nda ikamet etmektedir. İtalya’nın Milano kentinde de yüksek tavanlı minik bir dairesi var. Mutfağında iki buzdolabı var. Birinde meyveler, içecekler, diğerinde pasta tipi yiyecekler bulunuyor.
Nur Yerlitaş’ın evinde iki yardımcısı var, banyoda hamam usulü yıkanıyor. Her sabah yardımcıları tarafından taslarla, keselerle yıkanıyor.
Derin Mermerci’ye de Bülent Ersoy’a da elbise dikiyor. Ajda Pekkan, Bülent Ersoy, Sibel Can, Petek Dinçöz ve Seda Sayan’ın sahne kostümlerini hep Nur Yerlitaş diker.
Nur Yerlitaş, 2007 yılında Show TV’de Şebnem Dönmez’in sunuculuğunu yaptığı “Bak Kim Dans Ediyor” adlı yarışmada jüri üyeliği yaptı.
2010 yılında Show TV’de yayına giren “Yemekteyiz” adlı yarışmada Nur Yerlitaş, Barbaros Şansal, şarkıcı Cenk Eren, gazeteci yazar Ece Vahapoğlu ve eski Avrupa güzelimiz Neşe Erberk ile yarıştı. İlk gün Nur Yerlitaş’ın evsahipliği yaptığı Yemekteyiz’e Seda Sayan da konuk olarak katıldı.
2011 yılında Show TV’de yayınlanan “Bugün Ne Giysem” adlı yarışmada jüri üyeliği yaptı. Diğer jüri üyeleri ise Moda Tasarımcısı İvana Sert, Hakan Akkaya ve koreograf Uğurkan Erez oldu.
Nur Yerlitaş, 2011 yılında Demet Akalın'ın 'Türkan' klibinde Türkan Şoray'ı canlandırdı. Klipte birçok ünlünün yanı sıra İzzet Çapa’da rol aldı.
Bugüne kadar hiç evlenmemiş olan Nur Yerlitaş halen bekardır.
Nur Yerlitaş, 2014 yılının Eylül ayında başlayan ve Öykü Serter’in sunuculuğunu Uğurkan Erez ile beraber yaptığı “Bu Tarz Benim” adlı yarışma programında İvana Sert, ve Kemal Doğulu ile birlikte jüri görevi yaptı.
Metin Arolat, 7 Aralık 2014 tarihinde "Bu Tarz Benim" adlı yarışmaya konuk jüri üyesi olarak katılırken Emine Ün de şarkıları ile geceye renk katacak.
2015 yılı ocak ayında Tv8 kanalında başlayan ve Öykü Serter’in sunuculuğunu yaptığı 2.sezon “Bu Tarz Benim” adlı yarışma programında Uğurkan Erez, İvana Sert, ve Kemal Doğulu ile birlikte jüri görevi yaptı.
31 Ağustos 2015 tarihinde Tv8 ekranlarında başlayan ve 25 Aralık 2015 tarihinde bitecek olan İşte Benim Stilim All Star yarışmasının finalinin ardından Nur Yerlitaş ve Kemal Doğulu jüri görevinden ayrılacaktır.
Türkan Şoray Kimdir?
Oyuncu. 60'lı yılların başında start alan sinema kariyeri boyunca sayısız filmde rol alan Şoray, "Sultan" lakabıyla anılmaktadır. Türk sinemasının gelmiş geçmiş en güzel ve büyük oyuncularından biri olan aktris, kariyeri boyunca hep zirvede kalmayı başarmıştır. Dramadan komediye farklı türlerdeki rolleri başarıyla canlandıran aktris, güzel, kırılgan, utangaç ama ulaşılmaz bir kadın profili çizmiş, bu özellikleri dolayısıyla da halkın sevgilisi olmuştur.
28 Haziran 1945'de devlet demir yollarında memur olan Halit Şoray ve ev hanımı Meliha Şoray'ın kızı olarak İstanbul'da dünyaya geldi. Ekonomik açıdan sıkıntılar yaşayan bir ailesi olan Şoray, öğrenimine Rami Taş okulunda başladı. Sürekli olarak mahalle değiştirdiklerinden, farklı okullara devam etmek zorunda kalan Şoray, ilköğrenimini 1956’da Feriköy İlkokulu'nda tamamladı.
Şoray’ın babası bir süre sonra işini bırakıp polis memuru oldu, annesi ise bir lastik fabrikasında çalışmaya başladı. Zorlu yaşam koşulları sebebiyle Şoray, küçük yaşta evin işleriyle ilgilenmek zorunda kalmıştı. 1954’te kız kardeşi Nazan Şoray dünyaya geldikten sonra anne babası arasındaki geçimsizlik üst noktalara ulaşmıştı ve çift boşanma kararı aldı. Kız kardeşiyle birlikte annesinde kalan Şoray, liseye devam ediyordu. Boşanma sonrası Karagümrük'teki Sarmaşık Sokak’a taşınan aileyi yine zorlu günler bekliyordu. Ancak Şoray'ın ev sahiplerinin kızı Emel Yıldız'la taşınması hayatının dönüm noktalarından biri olacaktı. Yıldız sayesinde Yeşilçam'a adım atan Şoray'ı o dönem Nisan Haper’in asistanı olan Türker İnanoğlu keşfedecekti. Köyde Bir Kız Sevdim filmindeki rol için önceden Emel Yıldız'la anlaşılmasına rağmen Şoray'a şans verildi. Annesi Meliha Şoray kızının aktris olmasını istemediği halde maddi sıkıntıları yüzünden çalışmasına onay vermişti. İlk filmi için kamera önüne geçen Şoray'ı sinemada uzun soluklu bir kariyer dönemi bekliyordu.
O dönemde henüz 15 yaşında olan ve Şadi Çadırcı ile nişanlı olan Şoray, ilk filminden sonra yeni teklifler almaya başlamıştı. Bir süre sonra Çadırcı'dan ayrılıp İnanoğlu ile nişanlanan oyuncu, Aşk Rüzgarı ve Utanmaz Adam filmlerinden sonra basının da dikkatini çekmeye başladı ve dönemin ün yapmış haftalık popüler dergilerinden “Sinema" için kapak kızı seçildi. Şoray'ın 15 Mart 1961'de basılan dergiyle artık yüzü tanınmaya başlamıştı. Sinema dergisinin ardından Artist, Büyük Gazete ve Ses gibi yayınlarda da görüldü.
Eylül 1962’de bir film setinde tanıştığı Rüçhan Adlı’nın Şoray’ın hayatında önemli bir rolü olacaktı. Zira baba sevgisini kendisinden 23 yaş büyük olan Adlı'da bulan Şoray, bu ilişkisini yirmi yıl gibi uzun bir süre sürdürecekti. Rüçhan Adlı'nın evli olması nedeniyle magazin basınında haklarında birçok şey yazılıp çizilen çift, tüm olumsuzluklara rağmen birlikte olmayı seçmişlerdi. Şoray’ın Sultan olarak anılmasında ve "Şoray Kanunları" olarak nitelendirilen kurallarının oluşmasında Rüçhan Adlı'nın büyük rolü vardı. Zira Adlı, Şoray'ın her filmde rol almasını istemiyor, dekolte giymesine, filmlerdeki ağır çalışma koşullarına ve öpüşmesine karşı çıkıyordu. Adlı, oyuncuya bazı kısıtlamalar getiriyordu ve ona "Sultanım" diye hitap ediyordu. Bu hitap biçimi daha sonra dönemin ünlü yayınlarında haber oldu ve Şoray, "Sultan" lakabıyla anılmaya başladı.
Şoray “Otobüs Yolcuları”ndan sonra, aktris olarak kendini iyice yetiştirmiş olduğu görülen Acı Hayat'ta rol aldı. Sinema yazarları tarafından “Yılın filmi” seçilen Acı Hayat, Şoray'a 1964’te I. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde en iyi kadın oyuncu ödülünü kazandırdı. Şoray, filmografisi için oldukça önemli olan bu filmdeki rolüyle sinema eleştirmenleri ve senaristlerden büyük övgüler aldı.
Şoray sayesinde ailesinin maddi durumu da düzelmiş, üst üste çektiği filmlerle oyunculukta kendine sağlam bir yer edinmeye başlamıştı. Dönemin ünlü yapımcıları ve film şirketi sahipleri Murat Köseoğlu (Aca Film), Osman Seden (Kemal Film), Nevzat Pesen (Pesen film) Şoray'ı filmlerinde oynatabilmek için birbirleriyle yarışıyorlardı. Oyuncu 60'lı yıllara çok kısa sürede damgasını vurmuş, 1965'te Fatma Girik, Hülya Koçyiğit, Filiz Akın'la birlikte Türk sinemasının en iyi dört kadın oyuncusundan biri olmuştu. Aynı yıl rol aldığı “Sürtük” adlı film, Türk sinema tarihi açısından önemliydi, zira inanılmaz bir seyirci rakamına ulaşmış, Şoray’ı büyük bir yıldız yapmış ve gazino filmleri dönemini başlatmıştı.
Ancak 1966'dan sonra yapımcıların para makinesi olarak gördüğü Şoray, ardı ardına benzer konulu filmler çekmeye başlamıştı ve sinemalarda sadece Şoray filmleri gösteriliyordu. Bu durum oyuncunun filmlerine gösterilen ilgiden kaynaklanıyordu ancak sinema izleyicisinde bir süre sonra bıkkınlık yaratmaya başlamıştı.
70’lerin başında yine zirvede görünen Şoray, 1972 yılıyla birlikte mesleki yaşamında yeni bir döneme başladı. Zira film sayısını ciddi anlamda azaltma kararı almıştı. Aynı yıl çektiği Cemo ve Dönüş filmleriyle başarı kazanan Şoray için Dönüş filmi ayrı bir önem taşıyordu. Çünkü oyuncunun ilk yönetmenlik deneyimiydi. Tepkilerle karşılaşsa da o dönemde hapiste olan Yılmaz Güney'den rejisörlüğü için kutlama mesajı alan Şoray'ın kendine güveni arttı. Film yılın en büyük hâsılat getiren yapımı olmasının dışında 1973 yılında “Moskova Film Festivali”nde özel bir ödül aldı. İkinci yönetmenlik denemesi olan Azapta için 1973'te kamera arkasına geçen Şoray, ilki kadar başarılı olamadı.
70’li yıllarda ortaya çıkan porno film furyasının yanında muhtıra nedeniyle de Şoray, bu süreç içinde çok az yapımda yer aldı. Bunlardan biri de Atıf Yılmaz’ın yönetmenliğinde büyük ses getiren ve başrollerini Kadir İnanır’la birlikte paylaştıkları Selvi Boylum Al Yazmalım’dı.
80’ler, Şoray’ın hem özel hayatında hem de sinema kariyerinde önemli değişikliklerin gerçekleştiği yıllar oldu. Zira oyuncu, 1983’te Rüçhan Adlı’yla 20 yıl süren ilişkisini sona erdirdikten sonra, Şoray kanunlarının pek hükmü kalmamıştı. Kendisi gibi oyuncu olan Cihan Ünal’la yine 1983’te dünya evine giren Şoray’ın 1 yıl sonra annesi hayata gözlerini yumdu. 1985 yılında kızı Yağmur Ünal dünyaya geldikten sonra Şoray film çalışmalarına bir süre ara verdi ve 1987’de Hayallerim Aşkım ve Sen’de başrolde oynadı. Aynı yıl Ünal’dan boşanan Şoray, Rumuz Goncagül, Gramofon Avrat, Soğuktu ve Yağmur Çiseliyordu gibi başarılı filmlerde rol aldı. 1993’te Aziz Nesin’in aynı adlı romanından beyaz perdeye uyarlanan Tatlı Betüş isimli TV dizisinde kamera önüne geçtikten sonra ona Altın Portakal’da ikinci kez en iyi kadın oyuncu ödülünü kazandıracak olan Bir Aşk Uğruna 1994’te vizyondaydı. Aynı yıl babasını bir yıl sonra da büyük aşkı Rüçhan Adlı’yı kaybeden Sultan, Yerçekimli Aşklar, Nihavend Mucize gibi yapımlardan sonra, Türk televizyon tarihinde çok önemli bir yere sahip olan İkinci Bahar’da Hanım rolünü canlandırdı. 2001’de TV izleyicisiyle Haluk Bilginer’le başrolleri paylaştıkları Tatlı Hayat ile yeniden buluşan Şoray, 1997’den sonra ilk kez uzun bir metrajlı bir filmle kamera önüne geçecekti: Gönderilmemiş Mektuplar.
Şoray, Mürüvvetsiz Mürüvvet ve Cemile isimli TV dizilerinden sonra 2006’da Uğur Yücel’in yönetmenliğini yaptığı “Hayatımın Kadınısın” isimli filmle izleyiciyle buluşmuştur.
Haziran 2015 ayında Muğla’nın Menteşe ilçesinde çekimlerine başladıkları, senaryosunu Onur Ünlü'nün yazdığı ve Yağmur Ünal’ın yapımcılığını üstlendiği "Uzaklarda Arama" adlı filmin yönetmenliğini annesi Türkan Şoray yapacak. Yağmur Ünal, ayrıca bir hayat kadınını canlandıracağı bu filmde ilk defa oyunculuk da yapacak. Filmin oyuncuları ise Sevda Erginci, Doğa Konakoğlu, Eşref Kolçak, Tanem Sivar, Fırat Tanış, Kaan Urgancıoğlu, Suna Selen, Elif Atakan, Mustafa Uğurlu, Ekin Türkmen, Pınar Göktaş, Sercan Badur, Mehtap Bayri gibi oyuncular olmuştur.
Sibel Can Kimdir?
"Deli Yüreğim", "Dedikodu" ve "Padişah" gibi parçalarıyla tanınan Sibel Can, Maksim Gazinosu'nda assolistlik yapmış en genç sanatçı ünvanına sahiptir.
Sibel Can, 1 Ağustos 1970'de, Engin Cangüre ve Emine Gül Sezer Cangüre'nin ilk çocuğu olarak Fatih, Karagümrük'te dünyaya geldi. İlkokul mezunu olan Sibel Can’ın annesi Bursa Mudanyalı, babası Yugoslav göçmenidir. Gerçek adı Sibel Cangüre olan sanatçının babası Engin Bey birçok ünlü soliste eşlik eden bir keman sanatçısıydı.
Sibel Can'nın müzikle tanışması küçük yaşlarda oldu. Henüz 13 yaşındayken, babasının kemanı eşliğinde önce Viyana daha sonra da Almanya, Hollanda ve İsrail'de şarkı söyleyip dansetti. Türkiye'ye döndü. Yaşı gizlenerek Halikarnas Gazinosu'nda işe başladı.
Galata Kulesi ve Astorya gibi kulüplerde çıkan sanatçıyı, Nükhet Duru'nun Fahrettin Arslan'a tavfiye etmesi üzerine sanatçının bir anda dünyası değişti. Sanatçı böylece Maksim Gazinosu'nda ilk sahnesini aldı.
Ancak yaşının küçüklüğü sebebiyle ceza alan gazinonun kapatılması üzerine Fahrettin Arslan'nın yardımıyla mahkemede yaşı 6 yaş büyülttürüldü. Böylece Maksim Gazinosu'nun oryantal dansçısı oldu.Sibel Can üç yıl kadar dans etti. Maksim gazinosunda Muazzez Abacı, Neşe Karaböcek ve Emel Sayın gibi ismlerin alt kadrosunda çalışma imkanı buldu. Assolistliğe yükseldiğinde henüz 17 yaşında idi.
Sibel Can, 1987 yılında Kervan Plak'tan ilk albümü olan "Günah Bize"yi çıkarttı. Bu albümde Orhan Gencebay'ın büyük desteğini gördü. Albüm kısa zamanda satış rekorları kırdı. 1988 yılında o dönemin popüler isimlerinden olan Hakan Ural ile Zerrin Özer'in evinde gizlice evlendi. Bu evlillikten daha sonra Engincan ve Melisa adından iki çocuk dünyaya getirdi.
Neredeyse her yıl bir albüm çıkaran Sibel Can, 1995 yılında Raks Müzik'e transfer oldu. Büyük bir yükselişe geçen sanatçı, 1995 yılında yayınlanan "Şarkılarda Senden Yana" albümünde tarzını biraz değiştirdi. Albümdeki "Deli Yüreğim", "Dedikodu" gibi parçalar Can'ın eski albümlerine nazaran daha çok ses getirdi. 1997 yılında ise, Serdar Ortaç'ın bestelediği "Padişah"lı albüm yayınlandı. "Padişah"la birlikte Sibel Can, Türkiye'nin en çok konuştuğu isim haline geldi. 1999 yılında Hakan Ural'dan ayrıldı. 2000 yılında çıkarttığı "İşte Türk Sanat Müziği, İşte Sibel Can" adlı albümle yeni bir döneme girdi. Aynı yıl Sulhi Aksüt ile evlendi ve bu evlilikten Emir isminde bir erkek çocuk dünyaya getirdi.
Sibel Can, albüm çalışmalarının yanında birçok dizide ve filmde de yer aldı. "Kaldırım Çiçeği", "Gülüm", "Bize Ne Oldu" ve "Berivan" gibi dizilerle kamera karşısında da başarısını kanıtladı. 2001 yılından beri Emre Plak ile çalışan sanatçı en son 2007 yılında "Akşam Sefası" adlı albümü ile sevenleriyle buluştu.
Sibel Can, albüm çalışmalarının yanında birçok dizide ve filmde de yer aldı. "Kaldırım Çiçeği", "Gülüm", "Bize Ne Oldu" ve "Berivan" gibi dizilerde kamera karşısına geçti.
Sibel Can, 15 Nisan 2015 tarihinde Fox TV'de başlayan “Sesi Çok Güzel” adlı yarışma programının jürisi oldu. Her hafta yeni yeteneklerin yarıştığı programda jüri koltuğunda oturanlar Sertab Erener, Sibel Can ve Gökhan Türkmen olacak.
Evlilikleri : 1.evliliği : Hakan Ural ile 28 Eylül 1988 tarihinde evlendi. 17 Şubat 1999 Tarihinde boşandı. Engincan (d. 27 Ocak 1992) ve Melisa (d. 22 Ağustos 1994) adından iki çocuk dünyaya getirdi.
2. evliliği : 2000 yılında müteahhit Sulhi Aksüt ile evlendi. 2010 yılının Eylül ayında boşandılar. Bu evlilikten Emir (d.Ağustos 2000) isminde bir erkek çocuk dünyaya getirdi.
Kadir İnanır Kimdir?
Kadir İnanır, 1949 doğumlu sinema oyuncusu. Özellikle; Selvi Boylum Al Yazmalım, Yılanların Öcü, Tatar Ramazan, Bodrum Hakimi ve Med Cezir Manzaraları isimli filmleriyle tanınan ve Türk oyuncusu olmayı başaran İnanır, uzun yıllar sonra ilk kez Türkan Şoray ile Gönderilmemiş Mektuplar adlı filmde rol aldı.
Kadir İnanır, 15 nisan 1949’da (Bu tarih nüfus cüzdanındaki bilgidir, fakat 1949 yılının ağustos ayı sonunda doğduğu sanılmaktadır.) Ordu’ya bağlı Fatsa ilçesinde Mehmet İnanır, Rukiye İnanır çiftinin oğlu olarak doğmuştur. Kalabalık ailesinin son çocuğu olan İnanır, sanki oyunculuk yapmak için doğmuştu. 14 kardeşin en küçüğüdür. Fatsa’daki ilkokul ında da bu yeteneğini çeşitli okul gösterilerinde sergiledi. İnanır, yatılı olarak okuduğu İstanbul Haydarpaşa Lisesi’nin ardından gidemediği üniversiteye yıllar sonra Marmara Üniversitesi, İletişim Fakültesi, Radyo Televizyon Bölümü’nü bitirdi.
1969 yılında katıldığı bir yarışmada 1.lik ödülü alan ardından çeşitli foto-romanlarda oynayan İnanır, buradan da sinemaya geçiş yaptı. İlk filmi olan “Son Yedi Adım Sonra”da yer aldıktan kısa bir süre sonra, başrollerde oynamaya başladı. Toplam 182 sinema filminde ve 7 televizyon dizisinde rol alan İnanır’ın en uzun soluklu dizisi Marziye adlı yapım oldu.
5. Adana Altın Koza Film Şenliği’nde Utanç (1973) adlı filmle En İyi Erkek Oyuncu seçilen Kadir İnanır, başrollerini Fatma Girik, Serpil Çakmaklı, Nur Sürer, Erdal Özyağcılar ile paylaştığı 1985 yapımı Yılanların Öcü adlı Şerif Gören filmiyle ise 23. Antalya Film Şenliği’nde En İyi Erkek Oyuncu ödülününün sahibi oldu. Kadir İnanır, 1990’da Med Cezir Manzaraları adlı film ile 3. Ankara Film Şenliği’nde de En İyi Erkek Oyuncu dalında ödülün sahibi oldu.
Son dönem Türk sinemasında 2000 yapımı Komser Şekspir adlı Sinan Çetin filminde yeralan ünlü oyuncu, 24 yıl aradan sonra 2003 yılında Gönderilmemiş Mektuplar adlı filmde Türkan Şoray’la yeniden biraraya geldi. Uzun yıllar birbirine yakıştırılan ikili, bu filmle de büyük ilgi topladı.
Kadir İnanır hakkında, 2000 yılında Derman Bey dizisinin çekimleri sırasında rol arkadaşı olan Buket Saygı'ya gönderdiği smsler nedeniyle taciz suçlamasıyla dava açıldı. İnanır, smsleri "motivasyon" amaçlı gönderdiğini belirtmesine karşın 2003 yılında sonuçlanan davada "sarkıntılık ve hakaret etmek" suçundan 6 ay hapis cezası verildi, iyi halden dolayı bu ceza 456 milyon 300 bin lira para cezasına çevrilip ertelenmiştir.
Kadir İnanır son olarak, Memduh Ün ve Tunç Başaran’ın yönettiği, Fatma Girik ile birlikte başrollerini paylaştığı, 2005 yapımı Sinema Bir Mucizedir adlı yapımda oynadı.
Reklam filmlerinde de oynayan, sosyoloji, ekonomi ve siyasetle de ilgilen ve hiç evlenmeyen Kadir İnanır’ın, kurbağa (göden) koleksiyonu bulunuyor.
Şarkıcı Soner Arıca yeğenidir.
Hüseyin Karabey tarafından 2010 yılında Kadir İnanır’ın 41 yıllık sanat hayatını anlatan belgesel yapıldı.
2011 yılında “Petrol ofisi” reklamlarında oynayan Kadir İnanır 2012 yılında “Ofçay” reklamında oynadı.
Şubat 2012 tarihinde bel fıtığı ameliyatı oldu. Hemen ardından akciğerlerinde görülen bir tümör nedeniyle bir ameliyat daha oldu.
Kadir İnanır, 3 nisan 2013 tarihinde Ak Parti Hükümeti tarafından açıklanan ve barış sürecini yönetecek olan 63 kişilik Akil Adamlar listesine Akdeniz Bölgesinden girmiştir.
Ödülleri
1986 - 23. Antalya Film Şenliği, Yılanların Öcü - En İyi Erkek Oyuncu
1973 - 5. Adana Altın Koza Film Şenliği, Utanç - En İyi Erkek Oyuncu
1990 - 3. Ankara Film Şenliği, Med Cezir Manzaraları - En İyi Erkek Oyuncu
Kaynak: Diyarbakır Söz