Yeni Anayasa’nın 82 anayasası gibi tepeden inmeci olmayacağını, devleti değil vatandaşı öne çıkaracağını ifade eden Erdoğan, siyasetin alanını genişleten bir yapıya sahip olacağını belirtti.
Anayasa Mahkemesi’nin 50. Kuruluş Yıldönümü sebebiyle Çırağan Sarayı’nda verilen yemeğe Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan’ın yanı sıra yanı sıra, Eski Ürdün Başbakanı Awn Shawkat Al Khasawneh Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, çeşitli ülkelerden Anayasa Mahkemesi Başkanları ve davetliler katıldı. Saray bahçesinde yapılan kokteylin ardından yemeğe geçildi.
Yemekte konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, evrensel demokratik prensiplere göre, hukukun temel gayesinin fertlerin temel hak ve hürriyetlerinin, hem diğer fertlere hem de idareye karşı korunması olduğunu söyledi. Hukukun en başta bireyin hak ve özgürlüklerini korumak zorunda olduğunu dile getiren Erdoğan, “Esasen, ‘Hukuk Devleti’ kavramı da, vatandaşlarının hak ve özgürlüklerine hukuk güvencesi sağlayan devlet anlamına gelmektedir. Gerek modernleşmenin, gerek hak ve özgürlükleri tanımanın, aşağıdan yukarıya değil, yukarıdan aşağıya doğru olduğu sistemlerde, maalesef hukuk, demokratik değerlerin uzağında şekillenmiştir.” dedi.
Bireyle, vatandaşla değil, devletle özdeşleşen hukukun bireyi değil devleti koruyacağını söyleyen Başbakan Erdoğan Türkiye’nin bu acı tecrübeyi on yıllar boyunca yaşadığını hatırlattı.
"27 MAYIS HUKUKA BAKIŞTA CİDDİ KIRILMAYA SEBEP OLDU"
27 Mayıs darbesini demokratik rejime, seçimle gelmiş hükümet yönelik müdahale ve hukuka bakışta çok ciddi bir kırılmaya zemin hazırladığını bildiren Başbakan Erdoğan, “27 Mayıs müdahalesini, ilerici bir müdahale olarak görenler, ne yazık ki, aradan geçen 50 yıl boyunca, 27 Mayıs hukukunu da ilerici bir hukuk olarak adeta kutsamışlardır. Şunu hepimiz yaşadık ve gördük: 1961 Anayasası, Türkiye’de vesayetçi sistemi kuran, koruyan, idame ettiren bir Anayasa’dır. Hiç tartışmasız, bu Anayasa, devleti korumak adına, toplumu denetim altına almayı, siyasetin alanını daraltmayı hedeflemiştir.1961 Anayasasındaki bu yaklaşım ve bu ruh, 1982 Anayasasına da aynen sirayet etmiştir.” dedi.
"ANAYASA YARGISININ SİYASETİ ENGELLEYEN HALE GELDİĞİNİ GÖRDÜK"
Anayasa yargısının hiç kuşkusuz demokratik sistemin ayrılması bir parçası olduğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu: “Ancak, Anayasa Yargısının, hukuku egemen kılmaktan ziyade, siyaseti engelleyen, siyasete sınır çizen, tabiri caizse, kendi anlayışına göre siyasetin yoldan çıkmasını engelleyen bir araç haline getirildiğini de zaman zaman gördük ve yaşadık. Anayasa yargısı ile, siyaset arasında çok ince, çok hassas bir çizgi olduğu malumunuzdur. Zira, Anayasa Mahkemesi, toplumsal meşruiyete dayanan parlamentonun çıkardığı kanunları şekil ve esas yönüyle, anayasa değişikliklerini ise sadece şekil yönüyle denetlemektedir; yani hukukla siyasetin kesiştiği bir hat üzerinde durmaktadır. Hukukun evrensel kurallarını kriter olarak aldığı müddetçe, inanıyorum ki, gerek Anayasa yargısı, gerek siyaset, bu ince ve hassas çizgiyi en sağlıklı şekilde muhafaza edecek, tartışmalı alandan kendisini kurtaracaktır.”
12 Eylül 2010 tarihinde referanduma getirilen Anayasa değişiklik paketinin büyük bir çoğunlukla kabul edildiğini hatırlatan Erdoğan, değişikliğin esasen Anayasa Mahkemesi’ne, demokrasiyi ve özgürlükleri güçlendirecek bir yapı kazandırdığını ifade etti.
12 Eylül referandumuyla yapılan değişiklik sayesinde tüm yargı gibi Anayasa yargısının da üstünlerin hukuku değil, hukukun üstünlüğünü savunan bir yapıya kavuştuğunu aktaran Erdoğan, “Askeri darbelerle demokratik sisteme sirayet eden vesayetçi anlayış ve vesayet altındaki hukuk, artık, bireyi, vatandaşı, hak ve özgürlükleri merkeze alan bir çerçeve kazanmıştır.” ifadesini kullandı.
Hükümet olarak, son 9,5 yılda her alanda gerçekleştirdikleri reformların Türkiye’nin ekonomide, aktif ve barışçı dış politikada, demokratikleşmede, sosyal hayatta önemli başarılar elde etmesini sağladığını söyleyen Başbakan Erdoğan, “Gerçekleştirdiğimiz reformlar arasında, hukuk reformunun özellikle önemli, özellikle hayati olduğunu hepiniz takdir edersiniz. Hukuk alanındaki aksaklıklar, hukuk sisteminin yavaş işlemesi, yargı kararlarının geç tecelli etmesi, tarafların sonuçtan tatmin olmaması, maalesef ekonomiyi, dış politikayı ve demokratik yapıyı da olumsuz etkiliyor.” şeklinde konuştu.
Türkiye olarak Cumhuriyetin Kuruluşunun 100. yıldönümü 2023 yılı için oldukça iddialı hedefler belirlediklerini aktaran Başbakan Erdoğan şöyle konuştu: “2023 hedefleri doğrultusunda, hukuk sistemimizde gerekli reformları kararlılıkla yapıyoruz. Türk Ceza Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Kanunu, Türk Ticaret Kanunu, Türk Borçlar Kanunu, Hukuk Muhakemeleri Kanunu gibi temel kanunları tümüyle yeniledik. Demokratik ve özgürlükçü bir yaklaşımla Anayasada 10 defa tadilat yaparak, 54 maddeyi değiştirdik. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun yapısını değiştirerek, yargıyla millet arasındaki irtibatı artırdık. Hakim ve Savcı sayısını, 8 bin 999’dan 12 bin 54’e çıkartarak, mahkemelerdeki yargı personeli eksiğini giderme yönünde önemli ilerleme sağladık. İhtisas mahkemelerinin sayılarını artırıyor ve altyapılarını güçlendiriyoruz. Yargıtay ve Danıştay’daki daire ve üye sayılarını artırarak, buralarda oluşan tıkanıklığın çözümü yolunda önemli bir adım attık. Adalet Bakanlığının personel sayısını 24 bin 531’den 42 bin 416’ya yükselttik.”
Meclis’te bulunan 3’üncü yargı reformu paketiyle de, yargılama sürelerinin kısaltılması yönünde önemli bir adım attıklarını dile getiren Erdoğan bu reformları kararlılıkla sürdüreceklerinin altını çizdi.
"YENİ ANAYASA'DA KARARLIYIZ"
Türkiye’nin 2023 hedefleriyle uyum sağlayacak yeni bir Anayasa inşaa etmenin en önemli konu olduğunu aktaran Başbakan Erdoğan, 1961 ve 1982 anayasası gibi tepeden inmeci olmayan, bireyin özgürlüklerini sınırlandırmayan devleti değil, vatandaşı öne çıkaran, siyasetin alanını daha da genişleten bir anayasanın en önemli hedeflerinden olduğunu belirtti.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin böyle bir Anayasa yapacak güç, birikim ve iradeye fazlasıyla sahip olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Biz, böyle bir Anayasanın yapılması noktasında son derece samimiyiz, son derece kararlıyız. Nitekim, 12 Haziran seçimlerinin hemen ardından, toplumun tüm kesimlerinin görüş ve önerilerini dinleyen, dikkate alan bir süreci hemen başlattık. Meclis’te grubu olan partilerle, başta Anayasa Mahkemesi olmak üzere ilgili tüm kurumlarla, sivil toplum örgütleriyle, akademisyen ve uzmanlarla birlikte bu süreci istişare ve diyalog içinde yürütmeye devam edeceğiz.” dedi.
“Hiçbir zaman masadan kalkan olmayacağız” diyen Başbakan Erdoğan, “12 Haziran’da, milletimizin verdiği mesajı iyi okuyan, verdiği yetkiye sahip çıkan bir Hükümet olarak, gerekirse milletimizle birlikte, sivil, katılımcı, demokratik bir Anayasayı inşallah vücuda getireceğiz.” ifadesini kullandı.
Bölgesinde ve dünyada önemli aktör olan Türkiye’nin bu güne kadar olduğu gibi bu günden sonra da uluslararası platformlarda mazlumların ve mağdurların yanında olmakta kararlı olduğunu ifade eden Erdoğan, “Komşularımızı, dost ve kardeş ülkeleri de kapsayan barış esaslı bir anlayışla geleceğe yürümeye devam edeceğiz. Bu süreçte, yeni Anayasa başta olmak üzere, demokrasimizi daha ileriye taşıyacak, ekonomimizi güçlendirecek yeni adımları atmayı da kararlılıkla sürdüreceğiz.”
CİHAN
Kaynak: Diyarbakır Söz