Kuzey Irak'ın Erbil kentinden yayın yapan Kürdistan 24 TV'nin dün akşamki yayınında Bülent Arınç'la yapılan röportaj yer aldı. Çözüm sürecinin 2009'dan bu yana seyrini anlatan Arınç, yeni bir çözüm süreci gerektiğini söyledi. Yeni bir çözüm sürecinde Abdullah Öcalan'ın önemli olacağını belirten Arınç, şunları söyledi:
"Yani hem örgüt, hem Kürt halkı üzerinde Öcalan'ın olumlu bir etkisi olacağını ben şahsen düşünüyorum. Ancak siyasi temsil konusunda HDP olmalı mıdır, buna bir karar vermek lazım. Benim kanaatim HDP bir siyasi aktör olarak kalabilir de ama bugünü kadar yaptığı işlerden hiç bir fayda olmadığına göre onun yerine Öcalan'ın da onay vereceği başka siyasetçiler de olabilir. Çünkü bir temsil ve bir araya gelme söz konusu olduğunda bunu Öcalan'ın itibar ettiği siyasetçileri koymak lazım."
Eski Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, “Kürtlerin siyasi temsilciliğini sadece HDP yapmıyor. Şimdiye kadar Meclis çatısı altında olduğundan dolayı, bir siyasi temsilci olarak HDP’den istifade etmeye çalıştık ancak HDP bu süreçte görevini yerine getirmediği gibi verdiği sözü de tutmadı" dedi.
Merkezi Erbil'de bulunan Kürdistan 24 TV'ye gündemdeki konuları değerlendiren Arınç, “Bu partiye güvenimiz kalmadı ancak bununla birlikte eğer hükümet biz onlarla başladık onlarla bitireceğiz derse bilemem. Yine bazı konular da hükümet HDP’den istifade edebilir. Hükümet siyasi partinin temsilciliğine ihtiyaç yok da diyebilir, sadece akil insanları, Öcalan ve gazetecileri yeterli görebilir. Hükümetin diğer Kürt taraflarla irtibat halinde olması lazım. Mesela neden Kemal Burkay veya başka bir Kürt parti temsilcisi bu süreçte rol almasın” değerlendirmesinde bulundu.
Arınç, yeni çözüm sürecinde HDP’nin rol alıp almayacağı konusunda herhangi fikrinin olmadığını dile getirerek, şöyle konuştu:
“Yapılacak görüşmeler sırasında siyasi temsilci sıfatıyla HDP’nin tekrar muhatap kabul edilmesi konusunda iyi bir karar verilmesi lazım. Zira HDP, üzerine düşen sorumlulukları başarılı bir şekilde yerine getiremediği gibi tavrını şiddetten ve silahlı örgütten yana kullandı. Bana göre HDP’nin siyasi bir aktör olarak kalması daha iyi çünkü bugüne kadar yaptığı işlerden bir sonuç çıkmadı. Bu yüzden HDP'nin yerine başka siyasi temsilcilerin getirilmesi de mümkündür ancak Öcalan’ın da onları kabul etmesi gerekiyor. Bu bir temsilcilik meselesidir ve Öcalan’ın da onlara güvenmesi lazım."
HDP’nin 7 Haziran seçimlerinde yüzde 10 barajını geçmesiyle oluşacak siyasi ortamın sayesinde güçlü bir ateşkesin meydana geleceğine inandıklarını ancak tam tersine şiddet olaylarının arttığına dikkati çeken Arınç, "Kandil’den il ve ilçelerde savaşın başlatılması çağrısı yapıldı ve maalesef bugüne kadar devam eden terör olayları o zaman yavaş yavaş alevlenmeye başladı. Bu olayların arasında Türkiye 1 Kasım’da tekrar seçimlere gitti ve AK Parti tekrar tek başına iktidar olmayı başardı. Bunun ardından şehirlerde çatışmalar başladı" diye konuştu.
PKK'nın, çözüm süreci sırasında Türkiye’nin bazı bölgelerinde çok sayıda silah, patlayıcı madde, cephanelik ve mühimmat stokladığını belirten Arınç, “Çatışmaların alevlenmesiyle birlikte Kobani’de eğitilen bazı güçleri, hendeklerin kazıldığı bölgelere yerleştirmeye başladılar. Güvenlik güçlerinin sokaklara girişini engellemek için bombalı tuzaklar ve mayın döşemeye başladılar. Büyük bir başkaldırı hesabı içerisindeydiler ancak başarılı olamadılar. Bölgedeki çatışmaların sonuna gelindi. Cizre, Silopi, Yüksekova ve Dargeçit ilçelerindeki militanların yüzde 80’i etkisiz hale getirildi” ifadelerini kullandı.
Bülent Arınç, Türkiye ve Irak Kürt Bölgesel Yönetimi ile ilişkileri hakkında ise şunları kaydetti:
“İyi ilişkilerin bir kısmına ben de şahitlik ettim. Hem Sayın Mesut Barzani hem de Sayın Neçirvan Barzani ile görüşmeler yaptım. Türkiye Irak’ın bütünlüğü çerçevesinde Kürt bölgesini tanıyor. O bölge ile siyasi, ekonomik ve kültürel ilişkiler içerisindedir. Şuanda bahsettiğim ilişkiler en yüksek düzeyde. Kürt Bölgesi Başkanlığı ve Parlamentosu ile çok iyi ilişkiler var. Bizim kendi toprak bütünlüğümüz ve teröre karşı verdiğimiz mücadelede olumlu tutum sergiliyor. Bu ilişkilerin sürekli bir şekilde gelişmesi ve devam etmesini arzuluyorum. Unutmamalıyız ki Türkiye’nin en büyük ihracatı Almanya'ya ve ardından Irak'a yapılıyor. Irak’a yapılan ihracatın yüzde 70’i Kürt Bölgesi üzerinden diğer bölgelere yapılıyor. Sayın Barzani’nin hükümeti ve Türkiye arasındaki ilişkiler karşılık anlayış ve saygı çerçevesindedir."
Kaynak: Diyarbakır Söz