Türkiye'nin üzerine salınan gözünü kan bürümüş katil sürülerinin aleni işbirliği halinde saldırılarına devam ettiğini dile getiren Erdoğan, "Cerablus'a girdik, El Rai'ye girdik, şu anda El Bab'ı kuşattık. Şehitlerimizi bire on katlıyoruz. Her şehidin onlara bedeli çok ağır oluyor. Artık gelip Suriye'den bu toprakları kuşatamayacaksınız. Aynı şekilde Kandil'de, aynı şekil Güneydoğu'da nerede PKK varmış PYD varmış kim olursa olsun. Bu ülkede terör estirenler bunun bedelini ödeyecekler. Benim vatandaşımız huzurunu kaçıranlar bunun bedelini ödeyecekler" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Şanlıurfa'da 58 eserin toplu açılış törenine katıldı. Yoğun güvenlik önlemi alınan Rabia Meydanı'nda düzenlenen törene Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yanı sıra İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, Şanlıurfa Valisi Güngör Azim Tuna, milletvekilleri, belediye başkanları ile protokol üyelerinin bulunduğu binlerce kişi katıldı.
'Şanlıurfa seninle gurur duyuyor' sloganı eşliğinde platforma çıkan Cumhurbaşkanı Erdoğan, rabia işareti yaparak alanı dolduran kalabalığı selamladı. Konuşmasına dün İzmir'deki terör saldırısını hatırlatarak başlayan Erdoğan, daha büyük faciayı, saldırıyı teröristlerle çatışmaya girerek önleyen ancak şehit düşen polis memuru ile adliye çalışanına rahmet dileyerek, "Etkisiz hale getirilen teröristlerle birlikte ele geçirilen silahlar, bombalar, roketler ve mühimmat teröristlerin oraya çok büyük bir katliam için geldiğini gösteriyor. Emniyet teşkilatımızın aldığı sıkı güvenlik önlemeri sayesinde teröristler hedeflerine ulaşamadan kontrol noktasında durdurulmuş ve büyük bir felaketin önüne geçilmiştir. Maalesef, Türkiye'nin üzerine salınan gözünü kan bürümüş katil sürüleri aleni bir işbirliği halinde saldırılarına devam ediyorlar" diye konuştu.
HİÇBİR BEŞERİ GÜCÜN ÖNÜNDE EĞİLMEDİK
Cumhurbaşkanı Erdoğan bu sırada ikindi ezanı okunduğu için konuşmasına ara verdi. Ezanın bitmesinin ardından alandan yükselen 'Dik dur eğilme, bu millet seninle' sloganına teşekkür eden Erdoğan, "Hiçbir beşeri gücün önünde eğilmedik. Sadece rahmanın önünde rükuya eğildik, başkası asla" şeklinde karşılık verdi.
"ALÇAK TERÖRİSTLERİ AĞIRLAMA, BESLEMLE HAKKINA SAHİP DEĞİLİZ"
Erdoğan bu sırada meydandaki kalabalıktan yükselen 'idam isteriz' sloganına da şu sözlerle karşılık verdi:
"Bu konuyla ilgili her zaman söylüyorum; idam parlamentoya gelir, parlamentodan geçmesi halinde bana onaya geldiği zaman ben bunu onaylarım. Çünkü katili affetmek devletin hakkı değildir, ben böyle görüyorum. Ancak maktulün varislerin hakkıdır, affederse onların hakkıdır. Devlet kendisine karşı işlenen suçları af yetkisine sahiptir. Bu vahşi, alçakların, teröristlerin masum insanları öldürmesi neticesinde onları ağırlamak, onları beslemek gibi bir hakka sahip değiliz."
"TERÖR ÖRGÜTLERİNİ SİLAHLANDIRIP, TÜRKİYE'NİN ÜZERİNE SALIYORLAR"
Terör örgütlerinin birbiri ardına ihanet nöbetini devraldığını, bu örgütlerin birileri tarafından özellikle beslenip, silahlandırılıp, güçlendirilip, yönlendirilerek Türkiye'nin üzerine salındığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle dedi:
"Bölücü örgütün bıraktığı yerden DEAŞ, onun bıraktığı yerden FETÖ, onun bıraktığı yerden başka bir örgüt ihaneti nöbetini devralıyor. Bu gerçeği kimse inkar edemez. Birileri özellikle bu örgütleri besleyip, silahlandırıp, güçlendirip, yönlendirip Türkiye'nin üzerine salıyorlar. Yiğitçe ortaya çıkıp bizimle mücadele edemeyenler terör örgütleri üzerinden, kendilerince bizi yola getirmeye çalışıyorlar. Ne diyoruz; mert dayanır, namert kaçar. Biz millet olarak tarihimizin hiçbir döneminde kaçmadık. Bu millet 'ölürsem şehit, kalırsam gaziyim' diyerek 15 Temmuz'da en güçlü silahlarla üzerine gelen darbecileri püskürtmüş bir millettir. Böyle bir milletin, terör örgütlerine, ciğeri 5 para etmez teröristlere boyun eğeceğini sananlara yazıklar olsun. Masum insanların canını yakıp, kanını dökenler şunu unutmasın yaptıklarının yanına kar kalacağını düşünüyorlarsa onlara bir kez daha yazıklar olsun. Ne diyor Yunus Emre; 'Olsun be yaradan vardır, sanma ki zalimin ettiği kardır, mazlumun ahı indirir şahı, her şeyin bir vakti vardır.' Bizler kaderin üzerindeki kadere iman etmiş insanlar olarak, işte bu anlayışıyla mücadelemizi yürütüyoruz, yürüteceğiz. Hem kendimiz, hem mazlumlar için beklediğimiz o vaktin uzak olmadığına inanıyoruz. Bugün kendi bölgesel ve güncel çıkarları için bizim üzerimize terör örgütlerini salanlar yarın aynı ateşi ve aynı ateşin kendilerini yakmaya başladığında yaptıkları yanlışları göreceklerdir ama iş işten geçmiş olacaktır. Emin olun Türkiye bu musibetin üstesinden mutlaka gelecektir. Dün İzmir'de teröristin üzerine aslanlar gibi atılan, onu etkisiz hale getirirken kendisi de şehadete koşan polisimizi gördünüz değil mi? Bu ülkede İzmir'deki polisimiz gibi 79 milyon hatta 80 milyon kahraman var. İşte kahramanlar meydanı, işte Rabia meydanı. Bu ülkede tek başına darbecilere kök söktüren Ömer Halisdemir'ler var. Bu ülkede tanklara meydan okuyan benim hanım kardeşlerim, gençler, yaşlılar var. Allah aşkına böyle bir ülkeyi dize getirmeye kimin gücü yeter? Türkiye; tarihinin en güçlü devlet millet bütünleşmesini sağlamış olarak hamdolsun yoluna devam ediyor. Hem ülkemizin içinde, bu topraklarda eylem yapan terör örgütleri, hem de sınırlarımızın yanı başında hain emeller peşinde koşanları tepeleyerek mutlaka 2023 hedeflerimize ulaşacağız. 2053'e de ulaşacağız, 2071'e de ulaşacağız. Ama bunun bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız."
"TEPELEMEYE DEVAM EDECEĞİZ"
Urfa'nın işgale karşı direnişiyle bağımsızlığını kazanarak şanlı unvanını aldığını ve bugün de insani krizlere duyarsız kalmayıp, terörle mücadelede en öndeki şehirlerden birisi olduğunu vurgulayan Erdoğan, "2015 Temmuz'undan bu yana terörle mücadelede 12 Şanlıurfalı asker, polisimiz şehit oldu. 15 Temmuz darbe girişimi sırasında da 4 Şanlıurfalı kardeşimiz FETÖ ihanet şebekesi karşısına kahramanca dikilip şehadet makamına ulaştı. Tüm şehitlerimizle birlikte Şanlıurfalı şehitlerimize de Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum. Şanlıurfalıları ve 79 milyon vatandaşımızın tamamını yüreğinden vuranlar, ciğerinden dağlayanlar hak ettikleri cezalara çarptırılıyorlar, çarptırılmaya da devam edecekler. Böyle durmak yok. Şehitlerimiz var, canımız yanıyor ama onların da inlerine girdik ve onları da tepeliyoruz, tepelemeye de devam edeceğiz" diye konuştu.
"TERÖR ESTİRENLER BEDELİNİ ÖDEYECEKLER"
Türkiye'nin Fırat Kalkanı Harekatı ile Suriye'de DEAŞ, aynı zamanda Irak ve Güneydoğu'da PKK ile mücadele ettiğini dile getiren Erdoğan, terör örgütlerine bedel ödeteceklerini dile getirerek,"Cerablus'a girdik. El Rai'ye girdik. Şu anda El Bab'ı kuşattık mı? Şehitlerimizi bire on katlıyoruz. Her şehidin onlara bedeli çok ağır oluyor. Artık gelip Suriye'den bu toprakları kuşatamayacaksınız. Aynı şekilde Kandil'de, aynı şekil Güneydoğu'da nerede PKK varmış, PYD varmış, kim olursa olsun. Bu ülkede terör estirenler bunun bedelini ödeyecekler. Benim vatandaşımın huzurunu kaçıranlar bunun bedelini ödeyecekler" dedi.
"DÜNYAYA İNSANLIK DERSİ VERDİNİZ"
Şanlıurfa'nın 500 bin Suriyeli göçmene ev sahipliği yaparak dünyaya insanlık dersi verdiğini anlatan Erdoğan, "Şanlıurfa nüfusunun neredeyse 4'te 1'i kadarını yarım milyona yakın Suriyeli göçmeni topraklarında misafir ederek, ev sahipliği yaparak dünyaya siz var ya siz insanlık dersi verdiniz. Bunu batı yapamadı. Sizin her biriniz batıya meydan okudunuz ve 'biz ensarız, muhacirleri bağrımıza bastık' dediniz. Onlarla tas çorbayı paylaştınız. Onun için ben 15 Temmuz'da milletimle nasıl iftihar ettiysem, şimdi de işte bu ensar olan Şanlıurfalı, Hataylı, Gaziantepli, Kilisli kardeşlerimle, tüm milletimle iftihar ediyorum. Bu şehir, sıradan bir şehir değildir. Hazreti İbrahim ateşe atıldığındaki tevekkülüyle, Hazreti Eyyüp'ün en büyük musibetlere maruz kaldığındaki sabrı ile yoğrulmuş. 'Men sabara zafara' yani sabreden zafere erer. Bunun örneği Hazreti Eyyüp'tür. Bugün de aynı metaneti ortaya koyan burası kutlu beldedir. Hazreti İbrahim ateşe atıldığında ne demişti; 'Bana Allah kafidir, o ne güzel bir vekildir,' Bugün bizde ülke ve millet olarak yaşadığımız sıkıntılar karşısında aynısını söylüyoruz. Halil İbrahim bereketinin, Eyyüp Peygamber sabrının diyarı Şanlıurfa 1920'de düşmanı bağrından söküp atarak Kurtuluş Savaşı'nın zafer müjdesi oldu. Bugün de teröre ve terör örgütlerine karşı ortaya koyduğu bu dirayetli duruşuyla Suriyeli kardeşlerine sahip çıkmada gösterdiği fedakarlıkla 2023'ün büyük Türkiye'sinin müjdesini veriyor. Şanlıurfa sağlam durdukça Allah'ın izniyle terör örgütlerinin üstesinden gelip, Suriye'deki çözümde de başarılı olur. İşte o zaman Şanlıurfa şanına şah katmış olarak gönüllerdeki yerini daha da sağlamlaştıracaktır. Bu mübarek topraklarda tek bir teröristi, terör örgütünü barındırmayacağına ben inanıyorum. Türkiye'yi çevremizdeki ülkeler gibi kardeş kavgasıyla yakıp, yıkmak, yok etmek isteyenlere Şanlıurfa'nın kardeşlik cevabı bir kez daha tarihe geçecektir.
"AYRIŞTIRMAYA KALKANLARIN AMACI BİZİ ATEŞE ATMAK"
Ülkenin 81 vilayeti ve 80 milyon vatandaşı birlikte hareket edebildiğinde var olunacağını etrafa bakıldığında tüm çıplaklığıyla göründüğünü kaydeden Erdoğan şöyle devam etti:
"Bütün bunlara rağmen bu aziz milleti; Arap diyerek, Kürt diyerek, Türk diyerek, Sünni diyerek, Alevi diyerek, şu veya bu kesimden diyerek ayrıştırmaya kalkanların amacı bizi de aynı ateşe atmaktır. Ben sizleri Allah için seviyorum. Yunus'un diliyle; 'biz yaradılanı yaradandan ötürü sevdik.' Biz siyah beyaz ayırmadık, şu kavimden bu kavimden demedik Allah için sevdik. Onun için bu oyuna gelmeyin. Bunun için burada Rabia meydanındayız. Rabia'nın 4 unsuru var. Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet. 780 bin kilometre kareyle tek vatan ve burada kimse operasyon yapabilir mi? Yaparsa onların yeri malum cehennemdir. Gereği neyse silahlı kuvvetlerimiz, polisimiz, korucularımız hepsi beraberce hesabını sorarız."
"ELLERİNDEN GELSE BİR KAŞIK SUDA BOĞACAKLAR"
"Hiçbir vatandaşımızın ayrımcılık tuzağına düşmeyeceğine inanıyorum. Etnik köken ve mezhepçilik fitnesini sürekli körükleyenler emin olun en çok düşmanlığı ve bunun istismarını yaptıkları o kesimlere yöneliyor. Bölücü terör örgütü en büyük kıyımı, zararı istismarını yaptığı vatandaşlarımıza ve o bölgelerimize vermiştir. Bu bölücü örgüt Kürt kardeşlerime ne kazandırdı? Kazandırdığı bir şey var mı? FETÖ gibi DEAŞ gibi örgütlerin en büyük zararı mütedeyyin kesimlere olmuştur. Biz bu tezgahı deşifre ettik, ortaya çıkardık, her fırsatta dile getirdik. Onun için bizden rahatsız oluyorlar. Ellerinden gelse bir kaşık suda boğacaklar. DEAŞ bahanesiyle Suriye'yi bombalayanların niyeti Türkiye'nin sahaya girip bu örgütü süpürmesiyle ortaya çıktı. 'Niye mücadele etmiyorsun' diyenler bugün karşımıza dikilip 'daha fazla ileri gitmeyin, 20 kilometrede kalın' diyor. Yok öyle bir şey. Bu işi temizleyene kadar yola devam edeceğiz. Ama o topraklarda kalma niyetimiz yok. O toprakların sahibi oradaki bizim Arap kardeşlerimi, Kürt kardeşlerimiz sahipleri orada kalsın, ama terörist olmasın.
"ARTIK OK YAYDAN ÇIKTI"
Aynı oyun Irak'ta sergileniyor. Ülke mezhep çatışmasının içine çekilmek isteniyor. Yazık olmamalı, Irkçılığa dinimizde yer yok. Rabbim bizleri kavimlere ayırmış ama iyi tanışalım, anlaşalım diye. En yüce olanı Allah'a en yakın olanıdır; ölçü bu. Biz müdahale edince Irak'ın egemenliğini öne sürerek sahadan çıkarılmak istendik. Türkiye'yi güç duruma düşürmek için Musul operasyonu başladı, sonra yavaşladı, Rakka operasyonu ertelendi. Niye erteliyorsun DEAŞ orada. DEAŞ sizler için mücadele edilecek unsurdu niye etmiyorsunuz? Halbuki plan tüm operasyonların birlikte yürütülmesiydi. Türkiye sonuç almaya yaklaşınca planları değiştiler. Bizim için artık ok yaydan çıkmıştır. El Bab'ı da, Menbiç'i de diğer bölgeleri de terör örgütlerinden temizlemeden durmayacağız. Iraklı ve Suriyeli kardeşlerimizin yeniden güvene, huzura, istikrara kavuşmalarını sağlamak için elimizden geleni yapıyoruz, yapacağız. Müttefik dediğimiz ülkelerin bu süreçte destek verirlerse dost olduklarını anlarız. Destek vermezlerse kendi imkanlarımızla yola devam ederiz. Allah doğruların yardımcısıdır. Türkiye'nin 2013 yılından beri yaşadıklarını yaşayıp ayakta kalacak, yoluna devam edecek başka ülke, başka toplum var mı bilmiyorum. Çok acı çektik, çok sıkıntı çektik, çok kayıp verdik aynı zamanda tarihte eşine az rastlanır başarı ortaya koyduk. Demokrasi ve güvenlik hassasiyetlerinin birlikte muhafaza edileceğini gösterdik. Terörle mücadele ile büyümeyi gösterdik. Uluslararası alanda ilişkileri koparmadan hak ve hukukumuzu savunacağımızı gösterdik. Bu başarı bölge ve dünyaya örnek oluyor. Artık insanlar şunu biliyor; siyasi ve ekonomik hangi silah kullanılırsa kullanılsın bir millet gücünü, iradesini, kararlılığını ortaya koyarsa tamamını da etkisiz hale getirebilir. Çünkü bizim milletimiz, terör örgütleriyle üzerine gelindiğinde geri çekilmemiştir ne yapmış mücadeleyi tercih etmiştir. Bizim milletimiz darbecilerle üzerine gelindiğinde geri çekilmek şöyle dursun ileri atılıp darbecilerin yakasına yapışmıştır. Ekonomik saldırılar karşısında teslim olmak yerine imkanlarını seferber ederek destansı mücadele başlatmıştır. 15 Temmuz ertesinde ekonomik ambargo uygulamaya kalktılar. Ne yaptı vatandaş yastığının altında ne varsa çağrı yaptım hemen dövizleri TL'ye çevirdi ve Türkiye'de devran değişti. Şaşırdılar, 'ya bu millet nasıl millet' dediler. Bu millet 'böyle' dedim. Milleti İbrahim olmak kolay değil. Bu milletin ruhunda, kökünde bu var. Elbette bu mücadelenin bedeli olduğunu biliyoruz. Şu gerçeğin farkındayız bu bedeli bugün ödemezsek yarın bize dünyayı der ederler."
Erdoğan son olarak bazıları gibi 80 milyon Türk insanının Avrupa, Amerika veya başka yerleri yurt yapmayı düşünmediğini dile getirerek, "Çok iyi biliyorum 80 milyonun hiç birinin geleceğini bu ülke dışında kurmak gibi bir hayali, düşüncesi yoktur. Altında doğduğumuz bu ay yıldızlı bayrağın dibinde ölmek bizim için şereflerin en büyüğüdür. Bu ülkeyi bu milleti terörle, ekonomiyle, fitne fesatla yıkmaya kimsenin gücü yetmeyecektir" dedi.
Erdoğan, 39 dakika süren konuşmasının ardından alanda bulunan bakan, milletvekili ve protokol üyeleri ile birlikte 600 milyon liraya mal olan 58 tesisin toplu açılış kurdelesini kesti.
Kaynak: Diyarbakır Söz