"BU UTANÇ BÜTÜN İNSANLIĞIN ORTAK UTANCIDIR"
HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş, konuşmasına Viyana yakınlarında bir kamyon kasasında ölü bulunan yaklaşık 50 mülteciye rahmet dileyerek başladı. Demirtaş, mülteci sorunu ile ilgili olarak şunları söyledi: “Mülteci dramı bir kez daha büyük bir acı bir katliam haber aldık. Üzücü katliamdan sonra orada yaşamını yitiren kardeşlerime rahmet diliyorum. Mülteci sorunu elbette sadece Avusturya'nın, Avrupa'nın sorunu değil. Karşı karşıya olduğumuz dram kendi ana vatanlarımızda kendi coğrafyamızda emperyal müdahalelerle iç çatışmalarla iç savaşlarla yaşamlarımızı bize zehir edenlerin bir kez de buralarda bizi katliama tabi tutması kabul edilebilir değil. Bu mülteci dramını, sorunu hep birlikte çözmek dışında hiçbir şansımızda yok. En kalıcı çözüm kendi ülkelerimizi yaşanılır hale getirmektir. Irak'ın, Mısır'ın barışa ihtiyacı var. Yemen'e kadar bütün coğrafyalarda eğer barış inşa edilmek isteniyorsa daha fazla rol, sorumluluk alınması lazım. Bu dramı başka türlü durduramayız. Buralara mülteci akınını durmanın başka yolu yoktur. Oralarda barışı inşa edeceğiz ki gönüllü olarak buradan ana vatanına dönmek isteyenler huzur içerisinde dönsünler. Kamyon kasalarında yada okyanusun, denizin ortasında katledilmek bizim kaderimiz olmasın istiyoruz. Buralara gelmek mecburiyetten, zorunluluktandır ama kamyon kasalarında bu şekilde çoluk çocuk bu şekilde havasızlıktan, susuzluktan ölmek kader olmasa gerek. Bu utanç bütün insanlığın ortak utancıdır.Zannediyorlarki halk koyun
7 Haziranda sandık sonuçlarının açıklanmasıyla artık Türkiye'de yeni bir sayfanın açıldığını farkındaydık. Sadece biz farkında değildik, artık Türkiye'de tek adamlık diktatörlüğünün tutmayacağını bizim dışımızdakilerde farkındaydılar. En çok da saray sakini bulun farkındaydı. Artık işlerin değiştiğini bizlerden daha iyi biliyordu. Asla böyle bir halk gücüne inanmıyorlardı. Çünkü onların halk diye gördüğü, halk olarak tanımladığı şey kendilerine biat eden, önlerinde diz çöken, önlerinde ilikleyen anlayıştır. Ona halk diyorlar. Zannediyorlar ki halk böylesine koyun, böylesine sürü bir varlıktır. 7 Haziran seçimlerinde halkla tanıştılar, ilk defa halkın ne demek olduğunu gördüler. Bütün o zorluklara karşı 6 milyon oyu sandıktan çıkarmayı başaran siz Türkiye'de geleceğe yön verdiniz. Bunları çılgına çevirende tam olarak bu dur işte. Saray darbesinin asıl nedeni budur. Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca çok kıymetli mücadeleler oldu. Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca sonuç alsın almasın çok büyük bedeller ödenerek devrimci ilerici hamleler yapıldı. Askeri darbelerle karşılaşıldı. Ama hiçbir zaman direniş damarları o halkın içinde körelmedi, bitmedi. Fakat 7 Haziran seçimlerine benzer tarihi bir kırılma hiçbir zaman yaşanmadı. Biz doğrudan onların bize ait dediği bizden başkası giremez yönetemez dediği siyasi merkeze doğrudan müdahale etmiş olduk. Kürtler, Türkler, Aleviler, Sünniler bütün ezilenler olarak artık biz de yönetime doğru demokratik halk iktidarına doğru yürüyoruz dedik. Budur onları panikleten şey, budur onları korkutan şey. Saray darbesi altında yatan gerçek neden budur işte. Çünkü onlara göre Kürtler Türkiye'de Cumhurbaşkanı da olmuş, bakan ve milletvekili de olmuş ama nasıl olmuş önlerinde iki büklüm eğilerek olmuş. Kürtlüğünden kurtularak olmuş. Alevi de olmuş ama nasıl olmuş Aleviliğinden utanarak olmuş. Aleviliğini saklayarak olmuş. İlk defa birbirimizi güçlendirerek inkar etmeyerek kimliğimizden korkmadan utanmadan öz benliğimiz kimliklerimizle Kürt olarak, Ermeni olarak, Alevi olarak, kadın olarak, Arap olarak yoksulların sesi olarak öylesine güçlü bir müdahale yaptık ki onlar bunun karşısında 3 gün saraya kapanıp suskun kaldıktan sonra darbe yaparak ancak dışarı çıkabildiler. Halkımıza bir söz vermiştik. Biz sana 7 Haziran akşamı değil balkon konuşması pencereden bakacak fırsat sunmayacağız demiştik. Ve bunu çok şükür başardık. Artık ellerinde o çok güvendikleri sandık çok güvendikleri milli halk iradesi gibi bir oyuncak ta kalmayınca halkın iradesine her fırsatta değer verdiklerini belirtip, onu adeta oyuncak gibi kullanma fırsatı kalmayınca saray açık bir darbe yaptı. İktidarın ellerinden gitmiş olmasına rağmen, hiçbir şey değişmemiş gibi davranma kararı aldılar. Koalisyon kurulmayacak dediler, Cumhuriyet Halk Partisi 30-35 gün masada oyalanacak dediler. Milliyetçi Harekat Partisi, ırkçılık ve milliyetçilik süreci bitirme ve savaş başlatma pazarlığı ve anlaşmasıyla birlikte bir savaş koalisyonuna karar verdiler. Akabinde sahada pratikte bizzat askeri operasyonlar güvenlik güçlerinin operasyonlarıyla savaş startını verdiler."
"MEDYA SUSKUN, MEDYA 3 MAYMUNLARI OYNUYOR" Medyanın Yüksekova ve Cizre'de yaşananları aktarmayıp sessiz kaldığını ifade eden Demirtaş şunları söyledi: Medya operasyonuyla medyayı susturdular. Sosyal medya ayağında parayla tuttukları AKP trollerinin yalanları ve iftiralarıyla HDP'yi yıpratma, itibarsızlaşma kampanyası başlattılar. Savaşı o kadar çirkin o kadar ahlaksızca yürütüyorlar ki çocuk, genç, sivil demeden evlere neredeyse roketatar toplarıyla saldırılar yapılıyor. Yüksekova, Cizre'de şuanda halen mahallelerde katliam var. Yüksekova'da katliam var. Bu gün 8 insan öldü Yüksekova, Cizre'de. Aralarında küçük çocuklar var. 7 yaşında çocuk var, 10 yaşında çocuk var. Medya suskun, medya 3 maymunları oynuyor. Medya aldığı paranın yediği haram lokmanın şuanda bedelini ödüyor. 90'larda da böyle idi bunlar; köyler yakılırdı, yargısız infazlar, işkenceler, kaçırmalar kapılar olurdu bunlar yine sessizdi. Zannediyorlar ki görmezsek duymaz her şey biter. Bakın o dönem sessiz kaldınız, işkencelere, zulme sessiz kalıp haberleştirmediniz. Dünyaya sesimizi duyurmaya yardımcı olmadınız. Ne oldu peki; bak o dönem bir avuçtuk ama şimdi 6 milyon seçmeniz 80 milletvekilli ile parlamentodayız. Ne oldu, neyi susturabildiniz, neyi engelleye bildiniz. Vicdanı olan, insanlık onurundan nasibini almış bütün medya mensupları ya çıkın doğruları konuşun yada o alçaklık kalelerini terk edin, istifa edin oralar medya kuruluşu değil. Oralar kontra gerilla merkezleri, oralara özel harp dairelerinin organlarıdır. Kendine gazeteciyim diyenlerin o paçavralarda çalışması utanç vericidir. Terk edin oraları istifa edin gazeteciyseniz orada durmayın. Ben halkımın katledilmesine, ben sarayın savaşında insanlarımızın öldürülmesine sessiz kalamam deyin, Çıkın isyanınızı belirtin bakın o zaman Türkiye nasıl barışa doğru daha güvenli adımlarla yürüyecek. Medyanın bu kirli savaşa ortak olmaması lazım." "KÜRTLER ÖZERKLİK İLAN ETMESİN NE YAPSIN?" HDP milletvekillerinin Yüksekova'ya gitmelerinin vali tarafından engellediğini söyleyen Demirtaş,"Bugün Yüksekova'da dün geceden beri katliam var. Milletvekillerimiz öğleden beri, neredeyse 10 saattir Yüksekova'ya girmeye çalışıyor. Ama oranın atanmış memuru AKP valisi girişi yasaklamış, kapatmışlar panzerle, tankla, TOMA ile şehrin girişini kapatmış. Bizim milletvekillerimiz Hakkari'de yüzde 90'nın üzerinde oy aldılar. Neredeyse yüzde yüz yani. AKP'nin Ankara'da üç imza ile atadığı vali var ya onun memuru emir vermiş; halkın yüzde yüz oyunu almış vekiller şehre giremez demiş. Hakkari'nin vekilleri Hakkari'ye giremez diyor. Şimdi ben size soruyorum Kürtler özerklik ilan etmesin ne yapsın? Orada yanlış olan Hakkari halkı mı? Yanlış yapan Hakkari milletvekilleri mi ? Orada fazla olan Hakkari halkı mı atanmış memur vali mi? Fazlalık olan validir. Ya valiler seçimle iş başına gelsin yada alın valilerinizi götürün Ankara' ya kardeşim. Seçilmişlerimize böyle hakaret edemezsiniz, böyle terbiyesizce yaklaşamazsınız. Halkın iradesine bu şekilde hakaret edilmesine asla göz yumamayız. Bugün bunu yapan bu terbiyesizliği yapan yarın bu halkın bombalanmasının önünü açarlar. İşte Bağdat'ta o dönemin Baas rejimi de benzer uygulamalarla başladı. Önce gazla copla, yetmedi arkasından tankla topla yetmedi arkasından savaş uçakları ile kendi şehirlerini bombaladılar. Böyle başladı işte Suriye böyle Suriye haline geldi. Irak bu şekilde iç savaşa sürüklendi. Şimdi aynısını Türkiye'de dayatıyorlar. Ve bunlar iktidarını kaybetmemek için 50 bin defa iç savaşa razılar. 50 bin defa birbirimizi boğazlamamıza razılar. Yeter ki koltukları ellerinden gitmesin. Günahları çok, suçları çok koltuk gidince hesap verecekler. İşledikleri suçların, çaldıkları haram paranın hesabı sorulacak çünkü. Katliamların hesabı sorulacak, Roboski'nin, Gezi'nin, Kobani'nin hesabı sorulacak. Bu yüzden koltuklarını kaybetmemeleri lazım” dedi.
SANDIKTAN YİNE ÇIKACAĞIZ Kasım'daki seçimde de HDP'nin yine başarılı olacağını belirten HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş, “ Ülkenin çatışma içerisinde bulunan savaş koşullarıdır. Bunu hızlı bir şekilde durdurmamız ve bir an önce ölümlerin önüne geçmemiz lazım. Ama anı zamanda siyasi mücadeleye devam ediyor. 1 Kasımda yeni bir seçim var. Tekrar seçim, yani derler ya yenilen güreşçi güreşe doymazmış. Bir değil 10 tekrar seçim yapsanız da 10 değil , bin defa bu halkı sandığa götürseniz de biz sizi sandığa gömeceğiz. Söz verdik halkımıza bunun sonuçlarını 1 Kasım'da bir kez daha alacağız, göstereceğiz. AKP'nin çılgın yönetimi, AKP'nin aklını yitirmiş yönetimi artık bu gerçekleri görmelidir" diye konuştu. "AKP İLE OTURUP PAZARLIK İLE ALDIĞIMIZ KOLTUKLAR DEĞİL" Demirtaş geçici seçim hükümetinde yer almaları ile ilgili olarak “Bu bize AKP'nin lütfu değil, AKP ile koalisyon değil, AKP ile oturup pazarlık ile aldığımız koltuklar değil. Geçici seçim hükümetinde halkımızın sesi olmaya devam edeceğiz. Orada artık HDP'li bakanlar değil, orada artık işçiler var, Kürtler var, köylüler var, çiftçiler var, kadınlar var, ezilenler var, Aleviler var' dedi. "HER YERDE AYAĞA KALKMALIYIZ, BARIŞI HAYKIRMALIYIZ" Demirtaş konuşmasını “Yüksekova Cizre yalnız olduğunu düşünmemeli orada katliam yapılırken bizler evlatlarımızın tabutları altına ezilmek zorunda olmadığımızı göstermek için her yerde ayağa kalkmalıyız, barışı haykırmalıyız" diyerek bitirdi.Kaynak:DHA
Kaynak: Diyarbakır Söz