AK Parti'nin Afyonkarahisar'da düzenlenen 26'ncı İstişare ve Değerlendirme Toplantısı, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kapanış konuşmasıyla sona erdi. Erdoğan'ın, saat 14.00'te planlanan konuşması, Başbakan Binali Yıldırım'ın başkanlığındaki Bakanlar Kurulu üyelerinin diğer kampa katılanlarla birlikte yaptığı istişare toplantısının uzaması nedeniyle saat 15.45'te başladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, salona Başbakan Yıldırım'la beraber girdi.
Kampın kapanış konuşmasında Cumhurbaşkanı Erdoğan, partideki değişimle ilgili ifadelerinin neyi anlattığının çok belli olduğu halde birilerinin, bu ifadeleri farklı yönlere çekme gayreti içinde olduğunu söyledi. Şahsı dahil hiç kimsenin, kendini davanın üzerinde göremeyeceğine vurgu yapan Erdoğan, "Bu davanın her bir ferdi, yaptığı hizmetler itibariyle bir abidedir, bir kahramandır. Ben, bunları çok iyi biliyorum. İyi ki varsınız. İyi ki sizlerle yol arkadaşlığı yaptım. İyi ki tüm başarıların altına sizlerle birlikte imza atma şerefine nail oldum" dedi.
'FETÖ İLE İLGİLİ DAVALARDA KARARLAR, VERİLMEYE BAŞLANDI'
Türkiye'ye yönelik saldırıların sorumluluklarını artırdığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti'yi yıkmadan Türkiye'yi yıkamayacaklarını görenlerin Türkiye'yle birlikte partiyi de hedef aldığını söyledi. Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bizim birliğimizi, beraberliğimizi her zamankinden güçlü tutmamız gerekiyor. FETÖ ile ilgili davalarda kararlar verilmeye başlandı. Siz onların mahkemelerde yaptıkları şovlara, yurt dışına kaçmış kılıç artığı elemanlarının provokasyonlarına bakmayın. Davalar bittiğinde kendilerini cezaevlerinde bulduklarında yaptıkları ihaneti düşünecek çok zamanları, etraflarında bunları kendilerine hatırlatacak çok kişiler olacak. 15 Temmuz gecesinin 16 Temmuz gün ve gecesinin değerlendirmesini yaptığımızda bu ümmetin nelerden kurtulduğunu bizler çok iyi biliyoruz. O gece bütün olanlar şöyle masaya yatırıldığında, o geceyi bizzat yaşayanlar hakikatten bizler nasıl bir mücadeleden çıktığımızı izahı mümkün olmayan, daha çok kitaplar yazılacak o ayrı iş de, bunu ifade edeceklerdir. Paslı yüreklerle passız olanlar o gece savaştılar."
'FETÖ MENSUBU HERKES, İHANETİN HESABINI VERECEK'
Türkiye'nin FETÖ ile ilgili yurt dışı girişimlerinin yavaş yavaş da olsa netice vermeye başladığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, mahkumiyet kararlarının onlara ulaştırıldığını söyledi. Erdoğan, "Yurt dışındakilerin de tavrını çok daha iyi göreceğiz. Şimdi uluslararası hukuk bakımından da göreceğiz. Ne doğuda, ne batıda bu örgütün hiçbir unsuru eskisi kadar rahat değildir, olamayacaktır. Bir gün FETÖ mensubu herkes bu ihanetin hesabını verecektir. FETÖ'nün dinimiz içinde de paralel yapı kurduklarını gösteriyor. Açık konuşmak adını doğru koymak lazım. FETÖ başladığı yer neresi olursa olsun geldiği nokta olarak sapkın bir harekete dönüşmüştür. Bu yüzden tarihteki her fasık hareket gibi karanlık kesimlerin doğal müttefiki aracı haline gelmiştir. İslam'ın ana çizgisinden kopan her yapıya imkanlarını sonuna kadar açan batının bunları neden bu kadar sıkı sahiplendiğini artık daha iyi anlıyoruz" diye konuştu.
'İSTEDİKLERİMİZİ VERECEKSİNİZ'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Batı'dan terör örgütü üyelerinin teslim edilmesini istediklerinde kendilerine 'yargı' denildiğini söyledi. Erdoğan, "Bizden istediklerini alabilmeniz için önce istediklerimizi vereceksiniz. Senden istediğim zaman yargı diyorsun, bizden istediğin zaman, kusura bakma. Her kim bölücü terör örgütünün eylemleriyle DEAŞ'ın saldırılarının alakası bulunmadığını söylüyorsa bilin ki ya dünyadan bihaberdir ya da o da aynı dünyanın bir parçasıdır" dedi.
'GECİKTİK'
Suriye ve Irak'taki olayların, Türkiye'den bağımsız olmadığını herkesin bildiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Birileri karşımıza dikilip 'Siz daha Türkiye'nin iç meselelerini çözemiyorsunuz niçin bu kadar geniş bir coğrafya ile ilgileniyorsunuz' diyor. Bizim kimsenin iç işleriyle işimiz yok. Biz sadece kendi iç işlerimizi güvence altına almak istiyoruz. Biliyoruz ki Suriye'de kaos olursa biz burada nasıl huzur içinde yaşayacağız? İşte biz Suriye'yi gitmediğimizde Suriye bize geliyor. Kendimizi aldatmayalım, bir gerçeği çok iyi bilmemiz lazım. 911 kilometre Suriye sınırı. Burada çok ciddi bir devlet yapılanması ön çalışmaları var. Bugün biz buna sessiz kalırsak, ki geciktik, o zaman bu yapılanma orada tahakkuk edecektir. Hani hep söyledim ya artık kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz dedik. Cerablus'a girme adımı bu anlayışın ta kendisidir. Arkasından Rai ve Dabık'a girdik. Durmadık güneyde El Bab'a girdik. El Bab'a girince birileri tutuştu. Halbuki biz buralarda DEAŞ'ı temizledik. Teröristlere ücretsiz silah verirken, biz ücretle silah alamadık, 2 bin kilometrekareyi güvence altına aldık ve buralara Araplar gelip topraklarına geri yerleşti. Tedbirimizi almazsak yarın başka bombalar topraklarıma düşer"
'MESELE, İDLİB'DE BU STRATEJİYİ HAYATA GEÇİRMEK'
Suriye'deki olayların çok daha farklı bir boyutta ilerlediğine dikkat çeken Erdoğan, "Neydi o? Halep'ten kimler kaçmak zorunda kaldı, oradaki kardeşlerimiz. Halep bizim kardeşlerimiz. Bugün Gaziantep'e bak orayı Halep'ten ayıramazsın. Halep'teki o insanlar o bombaların altından İdlib'e kaçmak zorunda kaldı ve bugün milyonlarca insan İdlib'de ama her ana yine tehdit altındalar. Bize düşen bir görev de İdlib'di. Astana'da bu çalışmaları yaptık. İran, Türkiye ve Rusya bu çalışmaları yaptı. ABD Büyükelçilik seviyesinde buna katıldı. Alınan kararları şimdi biz uygulamaya koyduk. Neydi o? Çatışmasızlık bölgesi. Dışarıda Rusya, içeride de Türkiye olarak biz Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ile bu çalışmayı yürütüyoruz. Dün adımı atılan bu sabah da uygulamaya giren süreç devam ediyor. Herhangi bir sıkıntı olmadan ÖSO ile birlikte bizim de desteğimizle oradaki gayret sakin bir şekilde devam ediyor. Mesele İdlib'de bu stratejiyi hayata geçirmek" diye konuştu.
'MÜSAADE EDERSEK YENİ BİR 'KOBANİ' YAŞARIZ'
Suriye'de, doğudan Akdeniz'e oluşturulmak istenen 'terör koridoru'nu bozma mecburiyetinde olduklarını belirten Erdoğan, "Buna müsaade edersek yeni bir 'Kobani' yaşarız. Kusura bakmasınlar, biz yeni bir Kobani yaşamak istemiyoruz ve bunu yaşatmayacağız. Gerçek hak sahipleri buradan sürülmüştü. O hak sahipleri yerlerine dönecek. Bizim bu topraklarda gözümüz yok. Oraların gerçek sahibinin yerleşmesini istiyoruz" dedi.
'KILIÇDAROĞLU, HDP NE DERSE DESİN; HALK NE DERSE BİZ ONA BAKACAĞIZ'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kuzey Irak'ta yapılan referandumun, Türkiye'yi ilgilendiren bir başlangıç olduğunu da söyledi. Irak'ın yeniden dizayn edilmeye çalışıldığını dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:
"Telafer'de Türkmenler tehdit altında. Telafer'dekilerin hukunu kim savunacak? Bunların üstünde durmak bizim görevimiz değil mi? Biz Ensar ve muhacir kültüründen gelen bir kültürün mensuplarıyız. Kılıçdaroğlu ne derse desin, HDP ne derse desin, halk ne derse biz ona bakacağız. Bölgesel yönetimi kararından döndürmek için başlattığımız tedbirlerle, burada felaketler baş gösterdiğinde nasıl bir çözüm öngörüyor? Sırtında yumurta küfesi taşımayanlar için oturdukları yerden ahkam kesmek elbette çok kolay."
Daha önceki konuşmalarında dile getirdiği 'Bir gece ansızın gelebiliriz' cümlesini yineleyen Erdoğan, "Birileri 'Kürtlerin hakkı' kılıfıyla referandumu pazarlıyor ve buna da müşteri buluyorsa yapacağımız çok iş vardır. Kardeşlerim biz Türkiye'nin Suriye ve Irak kaynaklı tehditlerle köşeye sıkıştırılmasına izin vermeyeceğiz. Saldırıları kendi topraklarımızda karşılamak yerine bizzat yerinde kaynağında çözme stratejimizi adım adım hayata geçiriyoruz. Fırat Kalkanı bunun ilk ayağıydı. Şimdi İdlib'de bir operasyon yürütülüyor. Bize husumet besleyenlere bir gece ansızın gelebiliriz. Sürekli cephedeki arkadaşlarımızla irtibat halindeyiz. Gelişmeleri adım adım takip ediyoruz. İnşallah sonu hayır olur" diye konuştu.
'ARZU ETTİĞİMİZ SONUCU ALAMAZSAK BAŞARILAR HAVADA KALACAK'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2019 yılında yapılacak mahalli seçimlerde güçlü çıkmaları halinde, kasım ayındaki milletvekili ve cumhurbaşkanlığı seçimlerine yüksek moralle gireceklerini söyledi. Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Mahalli idareler ile milletvekilleri seçimleri arasında daima bir fark olduğunu biliyoruz. Amacımız mahalli idarelerde bu açığı kapatmaktır. Milletvekili seçimleri ile Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde fark oluşmaması lazım. Bu seçim silsilesinin tepesinde Cumhurbaşkanlığı vardı. Bu seçimde sadece bir cumhurbaşkanı seçilmeyecek onunla birlikte üst düzey bürokrasi ve tüm kararları belirleyen bir tercih söz konusu. Eğer arzu ettiğimiz sonucu alamazsak diğer başarılar havada kalacak."
Kaynak: Diyarbakır Söz