Erdoğan, İstanbul Kongre Merkezi'nde düzenlenen ''Türkiye İnovasyon Haftası''nın açılışında konuştu.
''Birkaç yüzyıldır, medeniyetimiz, Batı medeniyeti karşısında gerilerken, maalesef, insanımızın kendine güveni de geriledi'' ifadesini kullanan Erdoğan, her medeniyetin doğduğunu, geliştiğini, büyüdüğünü ama ölmediğini, yok olmadığını kaydetti.
Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Medeniyetler, olsa olsa duraklar, sönük hale gelir, olsa olsa uykuya yatar. Ama medeniyetler, o medeniyetin mensupları yok olmadıkça yok olmazlar. Medeniyetler, o medeniyetlerin mensupları, kendi medeniyetlerini kendi elleriyle yok etmedikçe yok olmazlar. Bizim ülkemizde, bu topraklarda maalesef bunu denediler. Önce, bu medeniyetin mensuplarını yok etmek istediler. İstiklal Savaşı'nı yaptık, bir varlık mücadelesi verdik ve tarih sahnesinde güçlü şekilde yerimizi aldık. Ancak, bizi, milletimizi, medeniyetimizi yok etme konusunda başarı sağlayamayanlar, bu sefer de bizim elimizle bizim medeniyetimizi yok etme çabasına giriştiler. Bunu açık açık konuşmak durumundayız. Yıllarca, millet olarak bize kompleks aşılamak istediler. Maalesef bunu bu millete, kendi idarecileri de yaptı. Geri kalmışlığı kabullenmemiz için çalıştılar. Az gelişmişliği kabullenmemiz için çalıştılar.
Bizi hep belli kalıpların, belli sınırların içinde tutmak istediler. Bu ülke her başını kaldırdığında, kabuğunu kırmak için, ufkunun sınırlarını aşmak için her hamle yaptığında, içerden ya da dışardan, bu hamleleri etkisiz hale getirmek için türlü oyunlar oynadılar. Biz, kendisine hayranlık duyulan bir medeniyetin sahipleriyken, bizden başka şeylere hayranlık duymamızı beklediler. Biz, tüm dünyada örnek alınan bir medeniyetin sahipleriyken, başkalarını taklit eden bir millet olmamızı istediler.''
''Bizimle ilgili tüm planları boşa çıkarıyoruz''
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, şu anda ''tüm bu oyunları'' boşa çıkardıklarını vurgulayarak, ''Bizimle ilgili tüm planları boşa çıkarıyoruz. Bize giydirilmek istenen o dar elbiseyi reddediyor, bugün artık kalıplarımızı, bugün artık ufkumuzun sınırlarını aşıyoruz. Bugün dünyanın neresine giderseniz gidin 'Made in Turkey' görürsünüz. Şunu herkes bilsin ki, bu dünya üzerinde artık biz varız, Türkiye var ve inşallah ebediyyen de var olacak. Biz, hiçbir konuda, ama hiçbir konuda kompleks sahibi olamayız. Biz ezik olamayız. Biz, kendisine güvensizlik içinde bir millet olamayız. Biz, iyi şeyleri örnek alırız, hayırda yarışırız ama taklitçi bir millet olamayız, taklitle asla yetinemeyiz. Zira, bilgi, ilim bizim etiğimizdir nerede bulsak alırız. Bizim millet olarak işte bu özgüvene sahip olmamız gerekiyor'' diye konuştu.
Özellikle gençlerin, genç nesillerin bu özgüvene fazlasıyla sahip olması gerektiğine işaret eden Erdoğan, sergi alanını, fuarı dolaşırken gençleri ve örneklerini gördüğünü ve tekrar iftihar ettiğini ve gururlandığını anlattı.
Erdoğan, ''Allah yar ve yardımcımız olsun. Çünkü bu gençlerle biz yeniden dünyada o farklı konumumuzu evelallah 2023'te alacağız. İlk 10'da Türkiye'yi göreceğiz. Başımız öne eğik bir millet değil, başı dik, mağrur ve muzaffer bir millet olmak zorundayız'' dedi.
''Fetih, kılıcın değil, kalemin egemenliğine inanmaktır''
Başbakan Erdoğan, tarihte Mevlana, Yunus gibi büyük mütefekkirler bulunduğunu belirterek, tamamının isimlerini saymanın mümkün olmadığını ancak Piri Reis, Ali Kuşçu, Cezeri, Harezmi, İbni Sina, Mimar Sinan gibi bilime, sanata, tarihe yön vermiş alimler ve gönül insanları olduğunu anlattı. Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
''Birileri, bizim tarihimizin savaştan, kılıçtan, entrikadan, iç çekişmelerden, maalesef haremden ibaret olduğunu iddia ediyor. Bizden olmayan birileri, son derece kasıtlı şekilde, bizim tarihimizi bize böyle anlatmaya çalışsa da biz, kendi tarihimizi böyle göremeyiz ve görmeyeceğiz. Fetih dediğiniz kavram, kusura bakmayın, savaşarak, birilerinin boynunu kopararak, işgal ederek, sömürmek için yeni topraklar elde etme girişimi değildir. Fetih, tam tersine, kapılardan önce kalpleri açma girişimidir. Fetih, bir medeniyeti, sevgi medeniyetini yakın ya da uzak diyarlara taşımaktır. Fetih, kılıcın değil, kalemin egemenliğine inanmaktır.
İstanbul'un fethinde Bizans'ın hanımları Fatih Sultan Mehmet'i, Akşemsettin'i karşılarken, 'Başımızda kardinal külahı görmektense, Osmanlı sarığı görmeyi arzu ederiz' demişlerdir. Çünkü birinde adalet vardır, birinde zulüm vardı. Onlar bunu çok iyi biliyordu. Bizim tarihimiz konuşulurken, sadece savaşlar gündeme getiriliyor. Sanki tarihimiz savaşlardan, sanki tarihimiz entrikalardan, haremden ibaretmiş gibi gösteriliyor. Ama, bizim tarihimizi şekillendiren, bizim tarihimize damga vuran, bizim medeniyetimize yön veren kalemden ve kitaptan hiç kimse bahsetmiyor, bahsetmek istemiyor.
Bizden olmayanlar, bizim tarihimizi nasıl anlatırsa anlatsın. Biz, kendi tarihimizi, kendi öz medeniyetimizi doğru tanımak, doğru anlamak ve o tarihten ilham alıp, geleceği şekillendirmek zorundayız. İşte onun için bizim başımız hiçbir zaman öne eğilmeyecek. Biz, eziklik, güvensizlik, pısırıklık, sinmişlik içinde asla olmayacağız. Biz, yenilmişlik duygusunu, yenilgi duygusunu, mağlubiyet duygusunu yanımıza asla yaklaştırmayacağız. Bu millet, geçmişte en iyiyi yaptı, bugün de en iyiyi yapabilecek güce, yeteneğe sahiptir. Bu millet geçmişte öncü oldu, bugün de öncü olacak kudrete ziyadesiyle sahiptir. Biz buna inanacağız. Çocuklarımızı, gençlerimizi, genç nesillerimizi, artık böyle bir anlayışla, böyle bir özgüvenle, böyle bir tarih ve medeniyet bilinciyle yetiştirmek zorundayız.''
Gençlerin tarihi doğru şekilde okur ve anlarsa, ecdadını doğru şekilde tanırsa, o zaman gençliğin önünde hiç kimsenin duramayacağını ve gençlikle hiç kimsenin rekabet edemeyeceğini dile getiren Erdoğan, ''Biz, önümüze bir icat geldiğinde, önümüze ithal bir malzeme geldiğinde, buna hayranlık duymak yerine, bunun taklidini yapmak yerine, 'Ben bundan çok daha iyisini yaparım' diyeceğiz. Bu inançla yola çıkacağız'' dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bunun uzun soluklu bir süreç olduğunu belirterek, ''Yüzyıllardır özgüveni törpülenmeye çalışılan bir milleti, yeniden tam bir özgüvene kavuşturmak, sabır isteyen uzun soluklu bir süreçtir. Aslında biz bizi anlamak durumundayız. İstiklal şairimiz diyor ya; 'Bir zamanlar biz de millet, hem nasıl milletmişiz/Gelmişiz dünyaya millet, milliyet nedir öğretmişiz'. Allah'ın izniyle, milletimizin desteğiyle ben artık bu sürecin başladığına ve yol aldığına yürekten inanıyorum'' diye konuştu.
AA
Kaynak: Diyarbakır Söz